Fakih, Filolog, Teolog Seyyid Ebubekir Efendi: İddialar ve Gerçekler

0

Erzurumlu Müderris Ebubekir Efendi’nin Ümit Burnu’nda vefatından bu yana tam 140 sene geçti fakat ne onun bırakmış olduğu kültür mirasını anlayabildik ne de Güney Afrika’daki aile efradına sahip çıkabildik. Ne yazık ki, son dönemlerde Türkiye’den onun adına yapılan resmi ya da gayrı resmi çalışmalar, bu önemli tarihi şahsiyetin hatırasını bir siyaset aracı yapmaktan öteye geçmekte zorlanmaktadır. İşin üzücü tarafı ise bunu yaparken tarihte olmayan bir portrenin ortaya atılıyor olmasıdır.

         

  (Ebubekir Efendi’nin Cape Town’da ulaştığına dair gazete haberi, 16 Ocak 1863)

Ebubekir Efendi’ye ilişkin çalışmalarda birçok tarihi gerçeği tartışmalı ve maalesef çoğu zaman gereksiz ayrıntıya yer verilirken, onun Afrikaans diline katkılarından bahis bile geçilmemesi şaşırtıcıdır.[i] Halbuki Arapça harflerle Afrikaans dilinde kaleme aldığı ilmihali Beyan’ud Din üzerine yurt dışında onlarca çalışma yapılmış, Cape Town’daki dört ayrı müzede buna yer verilmiştir.[2]

Ebubekir Efendi’nin Afrikaans Dil Müzesinde ona ayrılan bir odada sergilenen din kitabı Beyan’üd Din 

(Afrikaans Dil Müzesinde direktör Michael Jonas ile 2016, Paarl)

Osmanlı Devleti adına İstanbul’dan binlerce kilometre uzakta Ebubekir Efendi sadece Arap harfleriyle Afrikaans dilinde ilmihal yazmamış ayrıca bu dilin alfabesine yeni harf ekleyerek dünyanın en genç lisanı sayılan ve o dönemde Müslümanların günlük iletişim lisanına dilbilimi açısından ciddi katkılar da sağlamıştır.[3] Bu sahanın en yetkin isimlerinden biri olan Cape Townlı merhum tarihçi Ahmet Davids’e, “Ebubekir Efendi şüphesiz müstesna bir dilbilimcidir” dedirten yanı da, esas itibariye Türk kamuoyunun duyması gereken, onun bu dilbilimci tarafıdır.[4]

Aynı zamanda, Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’da açmış olduğu ilk Müslüman kız mektebi gerçekten tarihi bir hamle olmasına rağmen, hakkındaki çalışmalar ve konuşmalar başta olmak üzere üzerinde durulması gereken yerlerde bahsi bile geçmemiştir. Güney Afrika’ya tanıttığı Osmanlı fesinin tesirleri ve Müslüman kadın giyimine etkileri moda kitaplarına dahi konu olmuşken, bu Türkiye’nin ve ülkemiz insanının haberdar dahi olmadığı bir konudur. Zaten Güney Afrika’da Türk devleti adına sarf ettiği onca yıllık hizmetlerine rağmen Türkiye’de bir okula, bir sokağa yahut camiye halen isminin verilmemesi dahi yukarıdaki ifadeleri doğrular niteliktedir. Onun Güney Afrika’da yaşayan torunlarının Birinci Dünya Savaşı’nda Güney Afrika’dan ülkemize gelip Osmanlı saflarında savaşmaları ise bu ailenin bu toprakları her zaman vatan olarak gördüklerine delalet etmektedir.[5]

Ebubekir Efendi Kimdir?

Ebubekir Efendi Müslümanların arasında çatışmalara sebep olan bazı batıl itikatları önlemek ve halkı eğitmek için Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika’ya gönderdiği İslam alimidir. 1862 yılında Devlet-i Aliyye tarafından Afrika’nın en güney ucundaki bölgeye gönderilmiş ve 16 Ocak 1863 tarihinde Ümit Burnu’na ayak basmıştı. Erkek ve kız talebeleri için İslam okulu açmakla yetinmeyip Güney Afrika’da 8 kitap kaleme alan Ebubekir Efendi, şu anda bu ülkedeki müzelerde faaliyetleri ile anılan tarihi bir şahsiyet olarak biliniyor. Onun Güney Afrika’daki çalışmaları ve kültür mirası hakkında on yıla aşkın tarafımızdan yaptığımız çalışmalar ortadadır ve bu sebeple burada uzun uzadıya merhum Ebubekir Efendi’nin hizmetleri hakkında bilgi vermeyi lüzum görmüyoruz. Konu ile ilgili detaylı bilgilere yaptığımız çalışmalardan ulaşılabilir.[6] Zira bu yazıda klasik bir Ebubekir Efendi portresi çizmek yerine, bu önemli tarihi şahsiyet hakkındaki yanlış ve eksik bilgilerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.

Kaynaklara göre Seyittir

1814 yılında Kuzey Irak’ın Şehrizor şehrinde doğan Ebubekir Efendi’nin aile kökenleri hakkındaki kaynaklar Seyyid olduklarına, yani Peygamber efendimizin soyundan geldiğine dair malumat içerirler. Güney Afrika’daki aile efradında bulunan şecerede Emcedizadeler olarak geçen aile esasında Nakibuleşraflık kayıtlarında bahsi geçen Emcedilerle aynı sülaledir. 1880 yılında yazılan mezar taşında bulunan El Seyid el Kureyşi el Emcedi bilgisi, yine bu iddiayı teyit etmektedir.[7]

(Ebubekir Efendi’nin 29 Haziran 1880 yılında Cape Town’da vefatında onun Kureyş ailesinden geldiğini belgeleyen mezar taşı)

İlgili literatürde, Ebubekir Efendi’nin genelde Kürt kökenli olduğuna dair bazı iddialar bulunmaktadır. Ancak bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Zira o dönemde Şehrizor bölgesinde yaşayan Kürtlerin Şafi mezhebine tabi olmalarına karşın Ebubekir Efendi’nin ailesi Şafi olmadığı gibi, kendi kaleme aldığı kitabında İmam Şafi’nin bazı fetvalarını tenkit ettiği bilinmektedir. Elbette ki, Devlet-i Aliye adına önemli hizmetlerde bulunmuş böylesine mümtaz bir şahsiyetin Türk, Kürt, Arap, Arnavut vb. etnik kimliğe sahip olmasında hiçbir beis yoktur. Fakat onun Kürt olduğuna dair hiçbir kayıt yokken çeşitli zorlamalarla kendisini bu etnisiteye dahil etmek, tarihi kimliğine ilişkin gerçeklikle bağdaşmadığı gibi yaşayan torunlarının şiddetle karşı çıktığı bir durumdur. Ne yazık ki Güney Afrika’ya iltica etmiş olan bazı PKK’lı gurupların Ebubekir Efendi hakkında “Osmanlı’ya isyan edip Afrika’ya kaçan Kürt” söylemi, asılsız olduğu kadar tarihi gerçekleri saptırarak kendi ideolojik eğilimleri doğrultusunda militan bir Kürt şahsiyet yaratmayı amaçlaması bakımından da hayli komik ve asılsızdır.

Hayatı, devletine hizmet ve başarılarla geçen bir Osmanlı aliminin tarihi şahsiyetinden nemalanan guruplardan bir diğeri de Güney Afrika’daki zararlı faaliyetlerini sürdüren Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarıdır. Bu örgütün gazetelerinde ise Ebubekir Efendi’nin “Okyanus Ötesindeki ilk Türk Okulu’nu açtığı” yönünde malumat verilmekte ve bu yolla onunla FETÖ’nün menfi faaliyetleri arasında bağlantı kurulmak istenmektedir. İşin tuhaf tarafı ise onun hatırasını çarpıtan ve lafa gelince mangalda kül bırakmayan bu terör örgütlerinin Ebubekir Efendi ya da ailesi adına bugüne kadar yaptıkları hiçbir faaliyetin olmamasıdır. Değinildiği gibi, onun Kürt ya da Yahudi dönmesi bir mühtedi olmasında elbette bir sakınca yoktur; fakat hiçbir belgeye dayanmayan ve ailenin günümüzde yaşayan mensuplarınca reddedilen bu iddianın siyasi ve ideolojik bir dayatmadan ya da çarpıtmadan başka bir şey olmadığı aşikardır. Kaldı ki kendisinin Kürt olduğuna dair iddiaların aslında “radikal Kürtlerin” kimlik arayışı sürecine denk gelmesi de ileri sürdüğümüz argümanların geçerliliğini ortaya koymaktadır.[8]

Mektuplarını “Türk Profesör” olarak imzaladı

Ebubekir Efendi’ye ve onun kimliğine dair konuşabilmek için evvela onun hususi yazışmalarının ve eserlerinin incelenmesi icap etmektedir. Cape Town arşivinde bulunan dosyalarda onun Osmanlı Hükümeti’ne yazdığı mektupların altında “Türk Profesör Ebubekir Efendi” imzası bulunmaktadır.[9] Bu vesileyle böyle bir şuurla hizmet eden bir alimin bıraktığı mirasın da Türk kültür mirası olarak addedilmesi tabidir. Elbette Kürt kimliği üzerinden nemalanarak bölücülük yapan kesime bu hakikati hatırlatmanın faydası yoktur. Ancak tarih şahittir ki, hakikate değil ideolojiye yenik düşen kalemlerin akıbeti nihayetinde unutulup gitmek ve tarih çöplüğündeki yerini almaktır.

(Cape Town Milli Arşivinde bulunan Ebubekir Efendi’ye ait dosyalarda onun imzaladığı mektupların altında Türk profesör imzası mevcuttur)

Ebubekir Efendi Hakkındaki Resmi Çabalar Ne Durumdadır?

Güney Afrika’da Türkiye Cumhuriyeti adına son zamanlarda yapılan faaliyet ve etkinlikler, gerek bu tarihi kültür mirasını yaşatma adına, gerekse Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil adına ciddi tenakuzlar içermektedir. Öyle ki, son zamanlarda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ile ilgili söylemleri üzerine apar topar bir Ebubekir Efendi konsepti ortaya atılmaya çalışılmaktadır. Onun ilmi vukufiyetini anlamakta zorlananlar, Güney Afrika’da Türkiye’nin çıkarları adına hareket etseler dahi bu İslam alimini çalışmalarıyla değil kendisinden sonra Cape Town’da kurulan bir Osmanlı Kriket Kulübü ile ülkemizde tanıtmaktadırlar.[10] Dahası sayın Cumhurbaşkanının 2018 yılı Temmuz ayında Güney Afrika ziyaretinde düzenlenen ilgili resepsiyona yalnızca Osmanlı Kriket Kulübü oyuncularının davet edilmesi ve bu ülkede yaşayan 200’e yakın Osmanlı kökenli ailenin bu organizasyondan haberdar dahi edilmemesi, birçok aile mensubunu küstürmüştür. Resepsiyonda Sayın Cumhurbaşkanına tanıtılan sanki İslam alimi Ebubekir Efendi değil de bir kriket sporcusu Ebubekir Efendi’dir. Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu diplomatik hatalarla Güney Afrika’da arzu ettiğimiz etkinliği yakalaması oldukça güçleşmektedir.

Yapılan bu diplomatik hatalar, vaktiyle Güney Afrika devlet başkanı Nelson Mandela’nın Atatürk Barış Ödülü’nü reddetmesine yol açan hatalarla benzeşmektedir. Türkiye’nin Afrika diplomasisinde sırtını yaslayacağı dağ, Afrika’ya ömrünü adamış hizmetleriyle maruf Osmanlı ulemasıdır. Bunu göz ardı eden bir diplomatik anlayışın bu kıtadaki bin yıllık tarihi olan Türkiye’yi ve Türkleri bu coğrafyada hakkıyla temsil etmesi mümkün görünmemektedir. Zira resmi vasfı haiz bir diplomatik anlayış çerçevesinde bu döneme kadar Ebubekir Efendi ile ilgili etkili çalışmaların yapılmamış ya da yapılamamış olması üzücüdür. İşte Güney Afrika’da yaşayan aile efradını üzen hatta zaman zaman kızdıran da tam olarak budur. Esasında bu yazının tarafımızca kaleme alınmasının öncelikli sebebi de yakinen tanıdığımız aile efradının ricaları üzerinedir.[11] Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devlet-i Aliyye’ye hizmet etmiş bu önemli tarihi şahsiyetlerin hatırasına sahip çıkabilecek büyüklüktedir.

Ebubekir Efendi’nin Mirası Osmanlı Kriket Kulübü Değil İslam Eğitimidir

İslam fıkhı, Afrikaans dilbilimi ve teoloji üzerine çalışmalarıyla Ümit Burnu’na Osmanlı mührünü vurmuş olan Ebubekir Efendi için Türkiye Cumhuriyeti adına henüz ciddi bir hamle hayata geçirilmemiştir. Şayet kendisinden bahsedilecekse onun öğretilecek ve tanıtılacak tarafı, bıraktığı İslam mirası ve maarif alanındaki çalışmalarıdır.

(Ebubekir Efendi’nin Cape Town’da Açmış Olduğu İslam Mektebi’nin Mührü, 1862)

Ne Osmanlı Kriket Kulübü ne de bandosunun Ebubekir Efendi’nin mirasıyla bir alakası yoktur. Buna rağmen Türkiye Devleti adına kurumları temsil eden birtakım isimlerin “Osmanlı Kriket Kulübünü Ebubekir Efendi kurdu” demesi tarihi gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmemektedir.[12] Aslında önemli misyonları üstlenen ve devlet kurumlarımız adına hareket etme yetkisine sahip olan isimlerin yanlış idareden ötürü tenakuzlarla dolu benzer faaliyetleri üzücü olduğu kadar şaşırtıcıdır. Bilinçsiz kişilerin elinde Ebubekir Efendi’nin mirası gibi lanse edilen Osmanlı Kriket Kulübünün ayakta kalmak için Türk hükümetinden maddi destek aldığı bilinmektedir. Elbette ki mezkur kulübe yardım etmekte bir sakınca yoktur; fakat bunu kulüp ile hiçbir alakası bulunmayan Ebubekir Efendi ya da Afrika’da Osmanlı mirası adına yapıyor olmak yerinde bir davranış gibi görünmemektedir. Bu tıpkı Mehmet Remzi Bey’in mezarını Johannesburg’da üç yıldır FETÖ’nün eline teslim edip de, torununu gösteriş için Türkiye’ye götürmek kadar abese iştigaldir.[13]

Güney Afrika’da Mehmet Remzi Bey’in mezarı için yapılacak tek şey onun mezarının esaretten kurtarılmasıdır. (Gülsüm İncekaya, 30.12.2018, Anadolu Ajansı)

Yıllardır dile getirilmesine rağmen Cape Town’da Osmanlı Devleti’nden adını alan Mescid’ül Nurul Osman mabedi bakımsız haldedir. Camiye girmekten korkan bir anlayışla Afrika’da Osmanlı mirasına sahip çıkılamayacağı aşikardır. Yine Ebubekir Efendi’nin yattığı kabristan, merhumun mezarına ulaşacak bir patika yoldan mahrumdur. Osmanlı Devleti’nin desteğiyle kurulan Port Elizabeth şehrindeki Mescid’ul Aziz’in kaderine terkedilip, Osmanlı Kriket Kulübü adlı spor tesisine kayda değer bir miktarda bağış yapılması bölgede bilinçsiz bir temsilin varlığını ortaya koymaktadır. Öte yandan Güney Afrika’nın Cape Town şehrine halen bir Türk konsolosluğunun açılmaması önemli bir eksikliktir.

Cape Town Nurul Osmaniye Cami ziyaretimizden, 16 Ocak 2020

Bunları, Cape Town’da Ebubekir Efendi’nin mezarını yaptıran, Osmanlı Kriket Kulübünü ilk defa yazıp Türk kamuoyuna duyuran ve Kriket Kulübü mensuplarını da Türk yetkililerine tanıştıran bir tarihçi sıfatıyla değil, Güney Afrika’daki Osmanlı ailelerinin iletmemi istedikleri bir arzuhal olduğu için söylememiz gerekiyor. Elbette kriket veya futbol kulübü desteklenebilir lakin bunların Güney Afrika’daki Osmanlı mirasıyla alakası yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücü ve enerjisi bu tarz sıradan meselelerle meşgul edilmemeli, aksine Ebubekir Efendi’nin mümtaz şahsiyetine ilişkin daha doğru, yapıcı ve verimli çalışmalar üretilmelidir. Merhumun mezarında rahat ve huzur içinde uyuması için izlenecek yegâne yol da budur.

Notlar

[i] Davids, Achmat, Hein Willemse, and Suleman Essop Dangor. 2011. The Afrikaans of the Cape Muslims from 1815 to 1915. 1st ed. Talatala Series, 3. Pretoria: Protea Book House.

[2] Gençoğlu Halim. 2018. Ottoman Traces in Southern Africa: The Impact of Turkish Emissaries and Muslim Theologians. 1. ed. History, 220. Osmanbey, İstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık.

[3] Abu Bakr Effendi. 1960. The Religious Duties of Islam As Taught and Explained by Abu Bakr Effendi: A Translation from the Original Arabic and Afrikaans. Pretoria Oriental Series, V. 2. Leiden: E.J. Brill. Powered by

[4] Davids, Achmat, Hein Willemse, and Suleman Essop Dangor. 2011. The Afrikaans of the Cape Muslims from 1815 to 1915. 1st ed. Talatala Series, 3. Pretoria: Protea Book House.

[5] Gençoğlu Halim. 2018. Güney Afrika’da Zaman Ve Mekân : Ümit Burnu’nun Umudu Osmanlılar. 1. Baskı. Libra Kitap, 242. Tarih ; 229. Osmanbey, İstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık.

[6] Gençoğlu Halim. 2016. Güney Afrika’da Unutulan Bir Osmanlı Nesli: Güney Afrika’da Osmanlı Izleri. 1. Basım. İstanbul: Tezkire

[7] Gençoğlu Halim. 2016. Güney Afrika’da Osmanlı Izleri: Güney Afrika’da Unutulan Bir Osmanlı Nesli. 1. Baskı. İstanbul: Tezkire.

[8] Gençoğlu Halim. 2018. Effendi of Erzurum at the Cape: Erzurum’un Effendi Ümit Burnu’nda. Erzurum Turkey: Erzurum Büyükşhehir Belediyesi.

[9] Abu Bakr Effendi’s hand-written letter to the Cape Government, See, Cape Archives, CO 4129 E7.

[10] https://www.afam.org.tr/guney-afrikadaki-osmanlilardan-devletbaskanimiz-sn-recep-tayyip-erdogana-mektup-var/, “Güney Afrika’daki Osmanlılar’dan Devletbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a Mektup Var” 01/10/2020 tarihinde erişildi.

[11] http://trdergisi.com/seyh-ul-islamin-kurdugu-kriket-takimi/ “Şeyh-ül İslamın Kurduğu Kriket Takımı”, https://www.yenihaberden.com/osmanlinin-guney-afrikadaki-mirasi-osmanli-kriket-kulubu-485526h.htm, “Osmanlı’nın Güney Afrika’daki mirası Osmanlı Kriket Kulübü” 01/10/2020 tarihinde erişildi.

[12] https://twitter.com/halimgencoglu/status/1211769129662853120, 01/10/2020 tarihinde erişildi.

[13] https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/son-osmanli-diplomatinin-kabri-fetonun-elinde/1352123, “Son Osmanlı diplomatının kabri FETÖ’nün elinde”, 01/10/2020 tarihinde erişildi.

Share.

Yazar Hakkında

Dr., Cape Town Üniversitesi. Halim Gençoğlu, 1981, Trabzon doğumludur. Türkiye'de çeşitli üniversitelerde Osmanlı Devleti ve ekonomik tarihi üzerine ihtisasından sonra sömürge tarihi çalışmalarına yöneldi ve bu vesileyle bazı Afrika ülkelerinde çalıştı. 2009 yılında Güney Afrika'da Cape Town Üniversitesi'nde yeniden bir yüksek lisans tezi çalışmasına girerek "Afrika'da Osmanlı Varlığı" adlı Honor projesini tarih bölümünde Prof. Dr. Nigel Worden'la tamamladı. Aynı fakültenin Teoloji departmanında Müderris Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki faaliyetleri konusunda yazdığı yüksek lisans tezini 2013 yılında dereceyle tamamladı. 2017 yılında aynı fakültenin Yahudi Tarihi ve Dili bölümünde Afrika-Orta Doğu'daki Yahudi yerleşmelerini ve inanç yapılarını Tevrat'taki Siyonizm ve Siyasi Siyonizm ölçeğindeki araştırmalarını Doktora tezi olarak tamamladı. Çalışmaları İngilizce, Türkçe, Afrikansca makale ve kitap olarak yayınlandı. Cape Town Üniversitesi'nde Afrika Çalışmaları bölümünde araştırmacı olarak görev yapmakta olup bilhassa Osmanlı tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. E-mail: halim.gencoglu@uct.ac.za

Yoruma Kapalı