Güney Sudan’da idari sistem değişikliği ve vali atamaları

0

Sahip olduğu doğal kaynaklar bakımından Sudan’dan ayrıldıktan sonra refah devletine dönüşeceği düşünülen Afrika’nın yeni devletlerinden Güney Sudan’da bağımsızlık sonrası başlayan yönetim krizi ve kabileler arası güç mücadelesi ülkede bir iç savaşın çıkmasını tetikledi. 2013 yılından bu yana devam eden çatışmalar ve barış görüşmeleri gölgesinde hem devlet kurumları hem de ekonomisi zayıf düşen ülkede istikrar sağlama çabaları devam etse de halk bu krizin faturasını ödemeye devam ediyor. Çatışmalar nedeniyle binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kalırken ülkedeki insani kriz had safhaya ulaşmış durumda. Krizin başlamasının sebebi olan Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit ve Riek Machar arasındaki anlaşmazlık bu yıl içinde Kiir’in Machar’ı yeniden Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak ataması, eyalet sayısının 10’a düşürülmesi ve vali atamaları ile ülkedeki siyasi ve iktisadi alanda restorasyon çabalarına hız verildiğini gösteriyor.

Güney Sudan krizinin arka planı

2005 yılında başlayan müzakereler olumlu yönde seyrederken Güney Sudan’daki hareketin liderliğini üstlenen John Garang’ın helikopter kazası neticesinde hayatını kaybetmesi ile hızlanan bağımsızlık süreci 2011 yılında yapılan referandum ile nihayete ermiş Güney Sudan bu tarihte bağımsız bir devlet ile dünya ve Afrika siyasetindeki yerini almıştır. Ülkenin bağımsızlığı ile beraber zengin petrol ve doğal kaynakları nedeniyle ekonomik sıçrama yapacağı düşünülürken yönetim sorunları ve kabileler arasındaki rekabet kıtanın yeni devletini içinden çıkılması zor bir istikrarsızlık ve çatışma iklimine sürüklemiştir.  Bu sıkıntıların temelinde Güney Sudan Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit yardımcısı Riek Machar’ı kendine karşı darbe teşebbüsü içinde olması ve yolsuzluk suçlamaları nedeniyle görevden alması yatmaktadır. Salva Kiir, bu suçlamalar ile beraber bakanlar kurulunu feshetmesi ardından yaşanan gelişmeler ülke için olumsuz bir tablonun ortaya çıkmasını sağlamıştır.  Garang’dan sonra Güney Sudan’da yönetimin iplerini eline alan Salva Kiir’in bu hamlesi hem ülkeyi içinden çıkması zor bir duruma sokmuş hem de kendi ismini tartışılır hale getirmiştir.

Her ne kadar bu durum parti içi rekabet veya siyasi bir anlaşmazlık gibi görünse de Kiir’in ve Machar’ın temsil ettiği kabilelerin iki isim arkasında kutuplaşmasıyla ülke yıllar boyunca süren bir iç savaş yaşamıştır. Kiir’in mensubu olduğu Dinka kabilesi ile Machar’ın mensubu olduğu Nuer kabilesinin anlaşmazlığa dahil olmasıyla iç savaş hızlı şekilde ülke sathına yayılmış, devam eden süreçte kuzeydeki petrol bölgelerinde yoğunlaşmıştır.

Barış görüşmeleri ve Machar’ın görevine iade süreci

 Güney Sudan’da 2015 yılına kadar devam eden çatışmalar Afrika’daki uluslararası kuruluşların ve bölge ülkelerinin arabuluculuğuyla bu tarihten sonra yavaşlama sürecine girmiştir. Özellikle Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) soruna çözüm yönünde müdahil olmasıyla birlikte taraflar masaya oturarak müzakerelere başlamıştır. 2015 ve 2016 yılları boyunca yapılan müzakerelerde olumlu mesafe alınamaması nedeniyle gruplar arasında çatışmalar devam etmiştir. Fakat 2018 yılında Güney Sudan yönetimine yapılan baskılar ve silah ambargolarının başarıya ulaşması sonrasında görüşmeler yeniden başlamıştır. 2018 yılında Hartum’da Sudan’ın himayesinde gerçekleştirilen müzakerelerde taraflar barış anlaşması imzalamış, aynı yılın eylül ayında yapılan anlaşma ile çatışmaların nihai sonlandırılması yönünde mutabık kalınmıştır.

Bu gelişmeler sonucunda Riek Machar, 2020 yılında Salva Kiir tarafından Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevine iade edilmiş ve yıllar sonra Güney Sudan’a gelerek görevinin başına geçmiştir. 2020 yılının şubat ayında oluşturulan geçiş hükümeti göreve başlayarak çatışmanın taraflarını aynı kabine içinde birleştirilmesi amaçlanmıştır. Fakat bu durum farklı fraksiyonlara ayrılan muhalif gruplar arasında tam anlamıyla yeterli bir adım görülmemiştir. Güney Sudan’da uzun zaman Machar’ın yanında yer alan muhalif gruplar çeşitli oluşumlar altında faaliyet göstermektedir.

İç Savaşın İnsani Kriz Boyutu

 Güney Sudan’da yaşanan iç savaşın hemen hemen her alana yansıyan pek çok boyutundan söz edilebilir. Bunların başında ülkede yaşanan çatışmaların insani krize yol açmasıdır. Bu süreç içinde yaklaşık 2 milyon kişi komşu ülkelere sığınmak zorunda kalırken bir o kadar da insan evlerini terk etmek zorunda kalarak mülteci kamplarında yaşamak zorunda kalmıştır. Ülkenin başta sağlık olmak üzere altyapı tesisinin kullanılamayacak durumda olması ve sosyal hizmetlerin askıya alınması nedeniyle binlerce Güney Sudanlı temel insani gereksinimlerden yoksun şekilde yaşamaya zorlamaktadır. Yer değiştirmek zorunda kalan insanlar nedeniyle ülke Suriye ve Afganistan’dan sonra en çok sığınmacı nüfusuna sahiptir. Gıda krizi ve kuraklık ise ülkenin karşılaştığı bir başka önemli sorun arasında gelmektedir. Yaklaşık 2,5 milyon kişinin günlük gıda gereksinimlerinden yoksun yaşadığı tahmin edilmektedir.

 Güney Sudan’da İdari Yapılanmada Değişiklik

 2011 yılında bağımsızlığın elde edildiği dönemde Güney Sudan 3 idari bölge (Bahr’el Gazel, Ekvator ve Yukarı Nil) 10 eyalet ve 180 ilçeden oluşmaktaydı. Cumhurbaşkanı Kiir, 2015 yılında yayınladığı kararname ile eyalet sayısını 28’e çıkarmıştır. Bu durum iç savaşın sürdüğü ülkede muhaliflerin tepkisine yol açmış, böyle bir değişikliğin anayasa değişikliğiyle parlamentonun onayına sunulmasını gerektiği öne sürülmüştür. Cumhurbaşkanı Kiir bu dönemde ülkedeki çatışma ortamı nedeniyle eleştirileri göz ardı ederek 2018 yılında bir başka kararname ile eyalet sayısını 32’ye yükseltmiştir. Fakat 2020 yılının şubat ayındaki barış anlaşmasıyla iç savaşın sona ermesi idari yapılanmada reforma giderek tekrardan 10 eyalet sistemine geçilmiştir. Kiir, destekçilerinin itirazlarına rağmen yapılan bu değişikliğin ülkenin birliğini koruma ve savaşı önlemek için fedakârlık olduğu belirterek bu kararın savaş ve göç gibi sorunların önüne geçeceğini belirtmiştir.

Güney Sudan’ın idari sistemindeki yeniden yapılandırmada üç bölgeye özel statü verilmiştir. Pibor ve Ruweng bölgeleri 10 artı 2 sistemi içinde farklı statüde değerlendirilirken Sudan ile ortak yönetimin olduğu Abyei eyaleti de özel statüye sahip bir diğer bölgedir.

Eyaletlere vali atanması sorunu

Ülkenin idari yapılanmasındaki değişiklik sonrasında Salva Kiir ile muhalefet arasında başlıca sorunların arasında eyaletlere atanacak valiler geliyordu. Bu yılın haziran ayında nihayete varan görüşmeler sonrasında Cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklamada Güney Sudan liderinin eyaletlere valileri atayacağı ama eyalet yönetimlerinin yürütme ve yasama gibi konuları ileri bir tarihte müzakere edileceğini bildirdi. Bu açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Kiir haziran ayının son günlerinde eyaletlere vali atamalarını gerçekleştirdi.

Güney Sudan’daki vali atamalarının bu denli önemli olmasının nedeni Salva Kiir ve muhaliflerinin mensubu oldukları kabilelerin yoğun yaşadıkları yerlerde yönetimi elinde bulundurma isteği olarak yorumlanabilir. Fakat bir başka önemli sorun petrol bölgelerindeki eyaletlerin kimin yönetiminde kalacağıdır. Yapılan atamalarda Kiir altı, Riek Machar üç, Lam Akol ve Josephine Lagu’nun başını çektiği Güney Sudan Muhalif İttifakı bir eyaletin yönetimini üstlenecek. Petrol yataklarının ve üretiminin en fazla olduğu Unity eyaleti Salva Kiir’e yakın John Monytuil, Orta Ekvator eyaletine ise Emmanuel Adil Wani’nin atanması cumhurbaşkanının petrol üretiminin olduğu eyaletleri muhalefete bırakmama arzusu ile yorumlanabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Share.

Yazar Hakkında

Osman Kağan Yücel İstanbul'da doğdu. İlköğretim ve lise eğitiminin ardından 2015 yılında Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2016-2017 yılında başladığı İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında yüksek lisans eğitimini Nil Nehri'nde Mısır, Etiyopya ve Sudan arasındaki Su Paylaşım Sorunu'nun Kolonyal Kökenleri isimli teziyle tamamlamıştır. Doktora çalışmalarına devam etmektedir. İyi seviyede İngilizce, orta seviyede Arapça bilmektedir. İlgi alanları, Kuzey Afrika’da İslami Hareketler, Afrika’da Su Politikaları ve Sınır Aşan Sular, Nil Havzası, Kolonyalizm ve Su Sorunu, Afrika’da Din ve Milliyetçilik’tir.

Yoruma Kapalı