Mısır ve Etiyopya Arasında Nil Gerginliği: İş birliği mi Çatışma mı?

0

 Eğer taraflardan biri hiç taviz vermeden her şeyi kazanmak isterse, olumlu sonuçlara ulaşılamaz ve güven kaybolur. (Japonya Dışişleri Bakanı Inoue Kaoru, 1884)

 Nil Nehri Afrika kıtasında bir hayat kaynağı olduğu kadar son yıllarda anlaşmazlığın ve potansiyel askeri çatışma söylentilerinin odağı haline gelmiştir. Mısır ve Etiyopya’nın tarihi iddiaları ve günümüzdeki ihtiyaçlar bakımından nehir vazgeçilmez bir ekonomik kaynak olarak telakki edilmektedir. Günümüzdeki tartışmaların temelinde hiç şüphesiz Etiyopya’nın nehir üzerine inşa ettiği Hedasi Barajı’nın Mısır’ın kullandığı su miktarını azaltma ihtimali yatmaktadır. Baraj tam kapasite ile faaliyete geçtiğinde 6 bin 450 MW enerji üretimiyle Afrika kıtasının en büyük hidroelektrik santrali işlevi görecektir. 2011-2015 yıllarındaki tartışmalar barajın inşa süreci ve ekolojik zarar iddialarıyla bağlantılı olsa da son dönemdeki tartışmalar barajın kaç yıl içinde doldurulacağı ve Mısır’ın olası su kayıplarına odaklanmaktadır. Taraflar arasındaki diplomasi çabaları tökezlemesi ister istemez Nil tartışmasını silahların gölgesine itmektedir.

Mısır’ın Nil tarih tezleri ve Etiyopya’nın itirazları

قلنا هنبنى وادى احنا بنينا السد العال”

“ يا استعمار بنيناه بايدينا السد ا

“İnşa edeceğimizi söyledik ve barajı inşa ettik /Ey sömürgeci kendi ellerimizle inşa ettik

Mısır’ın ünlü seslerinden Abdülhalim Hafız’ın Hikayet-i Şaab adlı şarkısının giriş kısmında koronun seslendirdiği bölümde ülke için Nil Nehri’nin önemi ve nehir üzerindeki tasarruf hakkına atıf yapılan bir bölüm dikkatleri çekmektedir. Burada Asvan Barajı’nın yapım sürecinde karşılaşılan dış kaynaklı zorluklara vurgu yapılarak bu meşakkatlerin Mısır halkının çabaları ve fedakarlıklarıyla aşıldığı, barajın bu zorluklara rağmen yapıldığı dile getirilmiştir. Mısır Milli Marşı’ndaki Nil’e atfedilen konum ve ülke anayasasında nehrin milli güvenlik meselesi kabulü Nil’i bu ülke için ister istemez önemli bir siyasi, ekonomik ve sosyal bir mevkiye yükseltmektedir.

Nil ile Mısır’ın tarihi ve kültürel bir bütün kabul edilmesi ve tarihi süreç içinde Mısır’ın nehir üzerinde mutlak hakimiyet iddia etmesi günümüze sirayet eden sorunların ve çözümsüzlüklerin mihenk taşı olmuştur. Mısır’ın zaman içinde oluşan Nil tarih tezlerine rağmen başta Etiyopya olmak üzere diğer havza ülkeleri nehrin paylaşımı konusunda kolonyal anlaşmaların meşruiyetini sorgulamışlardır. Tüm bu gelişmeler günümüze kadar uzanan Nil paylaşım sorununu ortaya çıkarmış ve tarafların geri adım atmaması nedeniyle yıllarca süren müzakereler, arabuluculuk girişimleri düğümlenmiştir. Tarihin garip bir cilvesi ise Mısır bir dönem yaşadığı benzer sıkıntılar nedeniyle kendini Etiyopya ile siyasi rekabet içinde bulmuştur.

Mısır tezlerinin yanında Nil Nehri Etiyopya’nın da dini ve kültürel önem atfettiği su kaynağıdır. Tüm bunlarla beraber artan nüfus, şehirleşme ve sanayi tesislerinin bir sonucu olarak siyasi ve ekonomik zorunluluklar da nehir sularından yararlanmayı Etiyopya için elzem kılmaktadır. Bu zorlukları aşmak için Haile Selasie Mariam döneminde X Projesi olarak başlayan daha sonra Hedasi Barajı olarak bilinen devasa yapı iki ülke ilişkilerindeki belirleyici etkenlerdendir.

 Nil sorununun sıcak çatışmaya dönüşme ihtimali var mı?

 Dünya tarihinde bilinen ilk su kaynaklı anlaşmazlık Lagaş ve Umma adındaki iki Sümer şehir devleti arasında yaşanmıştır. Bu anlaşmazlık sonucundaki diplomasi çabaları tarihin ilk su paylaşım anlaşmasının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Aradan geçen uzun zaman dilimine rağmen su kaynaklı bir askeri çatışma olmamasına rağmen Nil sorunu son yıllarda Mısır ve Etiyopya’yı güvenlik söylemlerine iterken tarafların yaptığı askeri seçenek açıklamaları Nil suları için savaş ihtimalini göz ardı edilmeyecek bir konuma sürüklemektedir. Mısır’ın, Enver Sedat döneminden bu yana Nil konusunda askeri seçenekleri dillendirilmesi söz konusudur. Etiyopya ise Hedasi Barajı’nın inşa edilme sürecinden itibaren Mısır’ın askeri seçenek açıklamalarına karşılık vererek Etiyopya ordusunun ülkenin milli güvenliğinin tehlikeye düşmesine izin vermeyeceğini dillendirerek son dönemdeki politik tavrını sertleştirmiştir. Bunun son örneği Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükri’nin Etiyopya ile olan uzlaşmazlık bizi diğer seçeneklere zorlayacak açıklamasının akabinde Etiyopya Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Gula’nın “Mısır Etiyopya halkının ölümden korkmadığını ve nasıl savaştığını iyi biliyor” açıklamasıdır.

Nil sorunu her ne kadar savaş söylemlerini ön plana çıkartmış, iki ülkenin silahlanmasını ve jeopolitik açılımlarını hızlandırmışsa da halihazırda devam edeceği anlaşılan müzakerelerin bu sorunun çözümüne bir katkısının olacağı konusunda soru işaretleri bulunuyor. Bunun temel sebebi iki ülkenin geri adım atmamasından kaynaklanmaktadır. Mısır, 1929 ve 1959 anlaşmalarına atıf yaparak tarihi haklarına vurgu yapmakta, Etiyopya ise bu anlaşmalardan kaynaklanan Mısır iddialarını taraf olmadığı gerekçesiyle tanımayarak nehrin büyük bölümünün kullanım hakkı dahilinde olduğunu belirterek bunun kendi iç meselesi olarak algılamaktadır. Zaman zaman askeri seçenek ve diplomasi söylemleri ışığında tartışılmaya devam eden Nil sorunu iki tarafın sert ve yumuşatıcı söylemleriyle birbirlerini reaksiyonlarını tarttıkları bir sürece doğru evrilmektedir. Bu sürecin sonunda askeri seçeneğin ihtimali her ne kadar düşük olsa da diplomasinin de taviz vermeden ilerlemesi pek muhtemel gözükmemektedir.

Sudan’ın tavrı belirleyici olabilecek mi?

Son dönemde Nil sorunu Mısır-Etiyopya ekseninde tartışılmaya devam etse de diğer havza ülkelerine göre paylaşımda Mısır ile aslan payını elinde bulunduran Sudan’ın da izleyeceği siyaset Nil sorununda etkili olabilecek kapasiteye sahiptir. Ömer el Beşir döneminde her ne kadar Mısır ile çıkarlar ortak olsa da Sudan soruna Etiyopya ekseninde yaklaşmış Hedasi Barajı’nın yapımına destek vermiştir. Fakat, Beşir yönetiminin askeri darbe sonucu uzaklaşması sonrasında ülkedeki siyasi dengelerin değişmesi ile beraber baraj konusunda Mısır eksenine kayan Sudan yönetimdeki parçalı durum sebebiyle Nil paylaşım sorununda son dönemde ikilem içindedir. Sudan yönetiminin asker kanadının son dönemde Mısır tezlerine yaklaşması Mısır’ın elini güçlendirmiş, barak konusunda Etiyopya’yı yalnızlaştırma diplomatik baskıyı artırma fırsatı vermiştir. Sudan yönetiminin sivil kanadı ise sorunun çözümünün diplomasi ile mümkün olacağı konusunda bir politika izleyerek son dönemde iki taraf arasında arabuluculuk üstlenmesi girişimlerini hızlandırmıştır. Fakat, Sudan’ın yaşadığı eksen kayması ve nihayetinde sorunun taraf ülkelerinden bu ihtimali zayıflatıyor.

Nil sorununa Afrika dışından müdahale çabaları

 Etiyopya, Nil paylaşımı ve baraj konusundaki müzakerelerde Afrika Birliği’nin sorumluluk üstlenmesini dile getirmekte ama birlik Mısır ve Sudan’ın da örgütün içindeki konumu nedeniyle taraflara müzakerelere devam etmeleri tavsiyesi dışında soruna doğrudan müdahil olmaktan kaçınmaktadır. Birleşmiş Milletler de Afrika Birliği ile paralel şekilde taraflara itidal ve müzakere çağrıları ile yetinmekte 2015 Hartum Deklarasyonu’nu çözümün adresi göstermektedir. 2015 yılında Hartum’da Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında karar kılınan prensipler nehir paylaşımı konusunda bir yol haritasını ihtiva etse de bağlayıcılığı kesin bir anlaşma niteliği taşımamaktadır. Etiyopya, Hartum Deklarasyonu’nun üç ülke arasındaki görüşme trafiğinde müzakere zeminini oluştursa da çözüm için nihai bir anlaşma olmadığını dile getirmektedir. Mısır ise Hartum Deklarasyonu’nun Hedasi Barajı’nın doldurulmasına müsaade etmediği yorumunu yapmaktadır.

Nil sorununda çözüme doğrudan bir katkısı olmasa da en somut arabuluculuk girişimi ABD tarafından üstlenilmiştir. Soruna taraf üç ülkenin dışişleri bakanları Beyaz Saray’da yapılan görüşmelere katılım sağlamışsa da ABD’nin müdahalesi sorunun çözümü yerine tıkanmasına ön ayak olmuştur. Ayrıca ABD Hazine Bakanlığı’nın herhangi bir anlaşma olmaksızın barajın doldurulmaması yönündeki ültimatomu Addis Ababa’da rahatsızlık oluşturmuş, Etiyopya son yapılan toplantıya temsilci göndermeyerek Nil konusundan kararlı tavrını ortaya koymuştur.

Nil Havzası, Afrika kıtasının nüfus, doğal kaynaklar, tarım gibi alanlarında önemli bir bölge olması dolayısıyla önümüzdeki dönemde dünya gündemine daha çok görünür olacaktır. Mısır ve Etiyopya arasındaki sorunun diplomasi kanalıyla çözüme kavuşma ihtimali daha ağır basıyor. Bu durum sıcak çatışma ihtimalini ortadan kaldırmış değildir.

 

 

Share.

Yazar Hakkında

Osman Kağan Yücel İstanbul'da doğdu. İlköğretim ve lise eğitiminin ardından 2015 yılında Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2016-2017 yılında başladığı İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında yüksek lisans eğitimini Nil Nehri'nde Mısır, Etiyopya ve Sudan arasındaki Su Paylaşım Sorunu'nun Kolonyal Kökenleri isimli teziyle tamamlamıştır. Doktora çalışmalarına devam etmektedir. İyi seviyede İngilizce, orta seviyede Arapça bilmektedir. İlgi alanları, Kuzey Afrika’da İslami Hareketler, Afrika’da Su Politikaları ve Sınır Aşan Sular, Nil Havzası, Kolonyalizm ve Su Sorunu, Afrika’da Din ve Milliyetçilik’tir.

Yoruma Kapalı