Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Bilinmeyen Gerçekleri

0

15 Nisan 2023 tarihinde Sudan’ın başkenti Hartum dâhil olmak üzere ülkenin birçok eyaletinde eş zamanlı darbe girişiminde bulunan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK/RSF), 130 bin asker ve 3 binden fazla Thatcher denilen askeri araçtan oluşan acımasız bir güçle saldırı başlattı. Sudan Silahlı Kuvvetleri ordusu buna hemen karşılık verdi. Yapılan bu ani saldırıya verilen cevap ile başarısız bir darbe girişimi yaşandıysa da iki güç arasında silahlı çatışmaya dönüşmesi önlenemedi.

 Birleşik Arap Emirlikleri, Rus paralı askeri birlikleri Wagner ve Libya’da muhalif komutan Hafter gibi dış destekli yardımlarla silah, SİHA ve hatta askerlerin yiyecek ve içecek gibi paketlenmiş hazır gıdalar dahil temin edilmesine rağmen HDK devleti ele geçiremedi.

Sudan Ordusu bu savaşta dış destek alamadı. Tam aksine uluslararası basıklara rağmen yalnız kalsa da devleti kararlı bir şekilde korumaya başladı. Her geçen gün çok iyi bir sınav vermeye devam ediyor ve HDK milislerine çok sayıda sahadaki komutanını, araç ve teçhizatını kaybettirdi. Bugün bu milisler ancak üçüncü ve dördüncü kademe komutanlarla savaşmaya devam etmektedirler.

HDK milislerine komutanlık eden Hemedti büyük ihtimale hayatını kaybetmiş olmalı. Ya da konuşmayacak bir şekilde yaralandığı, bu sebeple de medya önüne çıkmayacak derecede bulunduğu tahmin edilmektedir. Çünkü 23 Nisan 2023 tarihinden bu tarafa kendisine ait bir görüntü bulunmamaktadır. Bu tarihten sonra yayınlanan tüm ses kayıtları zaman zaman yapay zekâ ile BAE merkezi bir noktadan yayınlanıyor. Ancak Sudanlılar bunların artık gerçek olmadığını biliyor.

HDK milisleri, çatışma bölgelerinde yaşadıkları tüm yenilgilerden sonra, savaşma planlarını tamamen değiştirdiler. Artık sivillere yönelerek, kimi zaman doğrudan sivilleri hedef gösteriyorlar. Onları canlı kalkan olarak kullanıyorlar. Havalimanı, hastaneler, bankalar ve kamu binaları, sivillerin evlerine ve arabalarına saldırıyorlar. Sistematik yağmalama, işgal, kundaklama, tecavüz gibi taciz hareketlerine yöneldiler. Başkent Hartum ve ülkenin batısındaki Darfur’un birçok yerinde sivillerin %90’ı evlerini terk etmek zorunda kaldılar.

Bugün Hızlı Destek Kuvvetleri’nin geldiği noktada artık önderi ve tüm komuta kademesi ile iletişimini kaybeden bir kontrolsüz bir güç var. “Başıboş” ve yönetimsiz olarak sivil evlere ve hastanelerde yerleştiler. Bu yüzden Sudan Silahlı Kuvvetleri devlete ve sivillere ait binalara zarar vermemek için onları yıkacak saldırılarda bulunmuyor. Çünkü ordu birlikleri kontrolsüz silahlı birlik olmadıkları için sivillerin evleri ve kamu binalarını hedef almıyorlar. Ne var ki HDK milisleri bunları hedef alarak önce devleti yıpratmak, halkın evlerini işgal ederek de vatandaşı ordusu ile karşı karşıya getirmek istiyorlar. Kesin olan bir durum varsa o da devletin kontrolü tamamen sağlayabileceği kapsamlı ve tam bir zafer elde edecek durum henüz yok, haliyle yaşanan ise tam bir şehir savaşı sürecine girmesidir. Bu da nizamî bir ordu için en zor savaşın olmasıdır. Ortalıkta dolaşan bir düşman birliği yok. Sivillerin evlerine girdikleri gibi kamu binalarını da işgal ettiler. Bütün bunlardan dolayı da HDK’nin saldırısı ve devletin ortamı kontrol etmesiyle ilk 48 saatte başarısız oldular. Mevcut farklı binalara saklandıkları için Sudan Silahlı Kuvvetleri ile bu şekilde çatışmayı uzatmaya çalışıyorlar.

Sudan Ordusu şu anda hedefleri farklı olan ve liderlikleri parçalanmış bir grup çeteyle savaşıyor. İleride müzakere masasında onlarla uyumlu bir birlik olarak müzakere etmek için çok geç kalındı. HDK’nin artık tüm saha askerlerini kontrol edebilecek bir lideri bulunmuyor. Onları herhangi bir karara veya talimata mecbur eden önderleri yok. Zaten bu yüzden şu ana kadar karar verilen 14 ateşkesten sadece bir tanesi başarı olurken diğerleri fiyaskoyla sonuçlandı. Çünkü HDK milisleri kendi aralarında dahi iletişim kuramıyorlar ve kendi başlarına hareket ediyorlar. Çatışan iki taraf arasında yüz yüze olmayan ve dolaylı şekilde yürütülen “Cidde Müzakereleri” sürecinde Suudi Arabistan ile arabuluculuk yapan ABD de bu durumun vahametinin farkında varıp müzakerelerden çekildi.

Bu esnada Sudan ordusunun askeri operasyonları devam ediyor. HDK’nin son haftalarda yaptıkları tek şey milisleri ise sivillerin evlerini arabalarını, banka, kamu binaları, fabrikaları ve işyerlerini yağmalamaya, kundaklamaya ve işgal etmeye yönelik devam ediyor.

Türkiye Sudan’da ne yapabilir!

 Artık net o ki Sudan’da bugün tek meşru taraf var. O da Sudan’ın mili ordusu olan Silahlı Kuvvetleri’dir. Hatta Sudanlıların yoğun şekilde HDK tarafını değil ordunun arkasında yer alıp “tek ordu-tek millet” sloganları ile orduya her türlü destekte bulunuyor. Türkiye her zaman Sudan halkının iradesini saygı gösterdiği gibi bugün de açık açık bu iradeyi temsil eden ordunun duruma hâkim olmasını temenni ediyor ve bu yönde siyasi destekte bulunuyor.

Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sözü Sudanlılar nezdinde büyük bir saygı duyulan bir lider konumundadır. En uygun zamanda çatışan tarafları İstanbul’da davet ettiğinde bundan müspet neticeler elde edilecektir. Böylece Sudan’da bu savaşın durmasını sağlayacak bir abilik girişimine ihtiyacı var.

Ayrıca bu iç savaş bir gün bitecek ve dolaysıyla Türk yatırımcılarına, savaştan önce olduğu gibi sonrasında da yeniden imar konusunda ciddi derecede ihtiyacı olacaktır.

Havalimanı, hastaneler ve kamu binalarının yeniden inşası için Türkiye’nin tecrübesi ve iş adamları mutlaka sahada etkin olacaklar. Bu da Türkiye’nin Afrika’ya yönelik yıllardır devem ettirdiği “kazan-kazan” politikasının devamında önemli bir adım olacaktır.

Bugün Afrika’ya en çok yatırım yapan Türk şirketleri arasında, özellikle Senegal, Kongo, Nijer, Ruanda’daki yatırımlarıyla dikkat çeken Summa; Mozambik, Fildişi ve Senegal dâhil birçok ülkede yatırımı bulunan Limak; Etiyopya ve Tanzanya’da demiryolu yatırımları yapan Yapı Merkezi; Mozambik, Gana dahil birçok ülkede elektrik hizmeti veren Karadeniz Holding (Karpower); Somali ve Gine’de liman işletmelerini üstlenen Albayrak şirketleri Sudan’a özel yeni bir açılımı gerçekleştirerek ilgili tüm sektörlerde kendilerine olan davete cevap  vereceklerdir. Zira Sudan gibi doğal kaynak açasından zengin bir ülkeyle çalışmanın faydasını kısa zamanda tecrübe edeceklerdir.

Share.

Yazar Hakkında

Mayada Kamal Eldeen, Sudanlı, Hartum’da bulunan Al-Zaim Al-Azhari Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Stratejik Araştırmalar bölümünden 2004’te lisans, 2006’da yüksek lisans, İstanbulda Yıldız Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler anabilim dalında doktorasını ise 2019’da tamamladı. 2019 yılı Aralık ayından itibaren Tokat Gazi Osmanpaşa Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora tezinde “AK Parti Dönemi Türkiye-Afrika İlişkileri: Sudan Örneği” konu alan Dr. Mayada Kamal Türkiye-Afrika İlişkileri, Orta Doğu konuları yanında İnsani Yardım, Çatışma Bölgeleri ve Dış Politika konularında araştırmalarına devam etmektedir. Arapça, Nubece ve İngilizce’nin yanı sıra Türkçe’yi ileri seviyede bilmektedir. Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) üyesidir.

Yoruma Kapalı