Türkiye-Cezayir: 5 asırlık dostluk

0
Yaklaşık 5 asırlık mazisi bulunan Türkiye-Cezayir dostluğu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki ziyaretiyle perçinlendi. Böylelikle Cezayir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok ziyaret ettiği iki Afrika ülkesinden biri oldu. Cezayir, aynı zamanda Afrika’da en çok ticaret yaptığımız ikinci ülke.

Osmanlı Devleti; bugünkü Türkiye toprakları ve Balkanlar’da güçlenince, dünya Müslümanlarına yaşadıkları en küçük sıkıntı anında en hızlı şekilde ulaşarak, onları her türlü sömürgecilikten koruyordu. Afrika genelinde Mısır ve bugün Sudan’dan Kenya’ya kadar bir alanı kaplayan Habeş eyaleti dışında 16. yüzyılda Garp Ocakları adını verdikleri Trablusgarp (Libya), Tunus ve Cezayir eyaletleri de İspanyol işgaline karşı yardım talebinde bulundu. Trablusgarp’ta Karamanlı, Tunus’ta ise Muradî ve Hüseynî aileleri gibi babadan oğula intikal eden idarelerin de İstanbul asli bağları hep korundu. Sa’dî hanedanına ise 1578 yılında Portekiz-İspanyol ortak ordusuna karşı 3 Kral Savaşı’nda yardım edildi ve buranın Papalık tarafından işgal ettirilmesi önlendi. 

FRANSIZ İŞGALİ

Fransa tarafından 1798’de başlayan ve 1802’de hezimetle biten Mısır’ın işgalinin ardından Cezayir’i ele geçirme girişimi, her ne kadar 1827 yılında başlasa da başkent Cezayir dahil ülkenin kuzeyindeki büyük şehirlerin ele geçirilmesi yaklaşık 20 yıl sürdü. Akdeniz’in güneyindeki bu eyalete Yeni Fransa adı verilerek, adeta denizin güneyinde kalan kısmı gibi bir an evvel işgal sürecini başlattılar. 1848’de Kostantin şehrinde en güçlü direnç gösteren Ahmed Bey de teslim olmak zorunda kaldı.

Yine de bugün Cezayir’in güney sınırlarının Fransız orduları tarafından işgali ancak 1920’de mümkün olabildi. Özellikle Büyük Sahra’daki Tuaregler, Osmanlı Devleti’ne tabi olmayı kabul eden en son topluluktu. Onlar sayesinde Fransız sömürge ordularının Akdeniz’den bugünkü Mali Cumhuriyeti içlerine geçmelerine müsaade edilmedi. Daima Osmanlılar ile beraber bu millet hem Cezayir hem de Libya’nın sömürülmesine mani oldu. Haliyle Cezayir’in 1830’da Fransa tarafından işgali sözü sadece kuzeydeki belli başlı büyük şehirlerle sınırlı kalmıştı. Aslında 132 yıl Fransız sömürgesi olan kısım, sadece Cezayir’in kuzey bölgeleridir.

ANADOLU NESLİ

Anadolu’dan Kuzey Afrika’daki Garp Ocakları için toplanıp götürülen gençlere terlemeden mal kazanacak, nefes almadan can verecek yiğitler gözüyle bakılıyordu. Osmanlı Devleti; Trablusgarp, Tunus ve Cezayir eyaletlerini her türlü istilaya karşı korumak için kendi gencecik insanlarını dört asır ara vermeden gönderdi. Bunların büyük çoğunluğu oralarda şehit oldu. İçlerinde yerel hanımlarla evlenerek doğan çocuklarına ‘kuloğlu’ dendi ve yeni bir nesil türedi. Böylece Garp Ocakları ile Anadolu insanı akraba oldu. Bugün milyonlarca kişi, kendisini Türk kökenli kabul ediyor. Hatta Manisalı, İzmirli gibi soyadlarıyla Anadolu şehirlerine aidiyetlerini gösterenler var. Türkiye’de de çok sayıda kişinin adı Cezayir olup bu, geçmişten bugüne yansıyan ve yaşatılan izlerdir. Adana ve birçok ilimizde ise ataları Cezayirli olan binlerce vatandaşımız bulunuyor.

BAĞIMSIZLIK SONRASI

Türkiye, Cezayir’i, bağımsızlığa kavuştuktan sonra 31 Temmuz 1962’de, yani aynı sene resmen tanıdı ve 30 Haziran 1963’te başkentte büyükelçiliğini açtı. Ne var ki, sömürgecilik bitmiş olsa bile izleri bir şekilde kendini hissettiriyordu. Başbakan seviyesinde Cezayir’e ilk ziyareti 1985 yılında Turgut Özal gerçekleştirdi. İki ülke arasında birçok alanda üst seviyede temasların önü açılmış oldu. Bunu, 1986 yılında Cezayir Başbakanı Abdülhamid Brahimi’nin Türkiye ziyareti takip etti. Ardından Cumhurbaşkanı olarak Kenan Evren’in 1988’de, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ise 1999 yılındaki Cezayir ziyaretleri ile ikili siyasi ilişkiler hep durgunluk içindeydi.

ZİYARET TRAFİĞİ ARTTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2006’da ve 2013’te başbakan; 2014’te, 2018’de, 2020’de ve en son 2023’te olmak üzere dört defa Cumhurbaşkanı olarak Cezayir’i ziyaret etti. Böylece Afrika’da 31 ülkeye gerçekleştirdiği 57 resmi gezisi içinde Senegal ve Cezayir, altışar defa ziyaret ettiği iki Afrika ülkesi oldu. Cezayir tarafında da ilk ziyaretten 20 yıl sonra 2005 yılında, ilk defa Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. Bunu 2021 yılında Cezayir Başbakanı Aimene Benabderahmane’ın ziyareti takip etti. Halen görevdeki Cezayir Cumhurbaşkanı Abdelmadjid Tebboune ise 2022 Mayıs ve 2023 Temmuz ayında iki yıl üst üste ülkemize ziyaret gerçekleştirdi.

TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

Cezayir’in Türkiye için önemi her geçen daha fazla artıyor. Mevcut Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, 1994-1996 yılları arasında hem hükümet sözcüsü hem de Mağrip İşbirliği Hükümet Sekreteri olarak görev yaptığı yıllarda ülkemize gerçekleştiği ziyaretine, 2023 Eylül ayında tekrar Türkiye’ye geldiğinde atıfta bulunarak, “İkili ilişkilerimiz sınırlı doğalgaz alımı dışında yok denecek kadar azdı” diye geçmişteki kopukluğu dile getirmişti. Bugün bu ülkeyle ilişkilerimizin geldiği seviye gurur verici. Çünkü Afrika’da en çok ticaret yaptığımız ikinci ülke olan Cezayir’e dışarıdan gelerek yatırım yapan birinci ülke Türkiye. Son 20 yıldaki ikili siyasi ilişkilerin başta ekonomik hayat olmak üzere birçok alanda etkisini açıkça görüyoruz.

TİCARET HAYATI

Ortak tarihi geçmişin verdiği kardeşlik duyguları yanında bunun hayatın birçok alanına da yansıması sayesinde Türkiye, Cezayirlilerin en çok ziyaret ettiği ülkelerden biri. Günümüzde Afrika’nın 4., dünyanın ise 58. büyük ekonomisine sahip. Satın alma gücü ile de 36. sırada yer alıyor.

2 milyon 381 km2 yüzölçümü ve 46 milyonu bulan nüfusu ile petrol ve doğalgaz gelirleri ile her sene daha fazla gelişiyor ve harcama gücü paritesi yükseliyor. İthalatında Çin, Fransa, İtalya, Almanya, İspanya, Türkiye, ABD, Güney Kore, Arjantin ve Brezilya ilk 10 sırada yer alıyor. 2023 yılı verilerine göre 8 milyar doları aşan seviyedeki ithalatını Çin ile yapıyor. İhracatında ise İtalya, Fransa, İspanya, ABD, Brezilya, Hollanda, Türkiye, İngiltere, Portekiz ve Belçika ilk 10 ülke arasında.

Cezayir ekonomisini taşıyan iki ihraç malı petrol ve doğalgaz olup Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 45’ini, ihracatın ise yüzde 88’ini oluşturuyor. Tespit edilen petrol rezervlerinde 12.2 milyar varil ile dünyada 16., doğalgaz rezervinde ise 4.5 trilyon metreküp ile 4. sırada. Kendi tüketimi 15 milyar metreküp olup Avrupa’nın doğalgazının yüzde 25’ini temin ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Cezayir resmi ziyaretinde bu ülkeden 1988 yılında başlayan doğalgaz ithalatı anlaşması, 3 yıl daha uzatıldı; yıllık 4.4 milyar metreküp doğalgaz alımı devam edecek.

KEÇİOVA CAMİSİ’NİN RESTORASYONU TÜRKİYE’NİN YÜZ AKI

500 yıllık dostluğun simgelerinden ve Cezayir’in bağımsızlık sembolü Keçiova Camisi’nin restorasyonu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) desteğiyle tamamlandı. Restorasyon, UNESCO dünya mirası uzmanlarını hayran bıraktı.

İLİŞKİLERE YENİ BOYUT

Cezayir basını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen haftaki resmi ziyaretini, imtiyazlı ilişkiler ve işbirliğini artırmaya odaklanan ortak bir arzu olarak görüyor. Maarif Vakfı Okulu, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımızın da faaliyete geçmesi için gerekli anlaşmaların imzalanması, Türkiye-Cezayir ilişkilerine yeni boyut kazandıracak. Üniversitelerimizde okuyan binin üzerindeki Cezayirli öğrenci, yeni dinamizmin öncüleri olmaya başladı. İki ülkenin Libya ve şimdilerde Filistin konusundaki ortak tavırları sayesinde sonuçları itibarıyla etkili kararlar alınması mümkün görülüyor. Orta Doğu’da istikrarın sağlanması için 1967 yılındaki sınırlarına sahip, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulması, iki ülkenin ortak görüşü olarak belirtiliyor. Yine Nijer, Mali ve Batı Sahra’daki gelişmeler konusunda da iki ülke arasında fikir alışverişi yapıldı. Cezayir-Türkiye Yüksek Seviyeli İşbirliği Konseyi’nin adı, 2023 yılındaki ziyaret sırasında Cezayir-Türkiye Stratejik İşbirliği Konseyi olarak değiştirildi.

HENÜZ STA İMZALANMADI

Cezayir’in Türkiye’den ithalatında makina ve mekanik parçalar, plastik mamüller, bitki ve hayvan ürünlerine dayalı yağlar, demir-çelik ürünleri başı çekiyor. Ülkenin teknolojiye ihtiyacı oldukça yüksek seviyede. Ülkemizle imzalanan ikili vergilendirmeyi önleme anlaşması yürürlüğe girdi. Ancak AB ile 2002’de imzalayıp, 2005’te yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA) henüz bizimle imzalanmadı. Bu yüzden bizim ürünlerimiz yüzde 60’a varan oranlarda gümrük vergilerine tabi. 2006’da imzalanan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması, ikili ilişkilerin önünü açan önemli bir adımdı. Son 17 yılda ilişkilerdeki başarının temelinde, üst düzeyde imzalanan anlaşmalar etkili. 2023 Kasım ayında iki ülke arasında 12 farklı anlaşma daha imzalandı. Türkiye’nin Cezayir’deki faal şirket sayısı 2000’li yıllarda 7 iken, şimdilerde 1.560 şirketin varlığından bahsediliyor. Türk yatırımcıları, 30 binden fazla Cezayirli’ye istihdam alanları açtı.

ORTAK YATIRIMLAR

Cezayir’in batısındaki Vehran şehrinde kurulu Tosyalı Holding’in demir-çelik fabrikası, Cezayir’in yıllık ihracatına 1 milyar dolar katkı sağlıyor. Relizane şehrindeki TAYAL SPA tekstil fabrikası ise Afrika’nın bu alandaki en büyük işletmesi. Yine Cezayir milli petrol şirketi Sonatrach, Türk firması Rönesans ile Adana’da petrokimya sektöründe büyük bir yatırım yapıyor. Şu ana kadar Türkiye’nin tamamlanan projeleri 400’ü geçmiş durumda. Asırlarca Akdeniz’in en büyük donanmalarından biri, Cezayir eyaleti donanması idi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir devletine gemi sanayi konusunda işbirliği teklif etti. Böylece yakın gelecekte iki ülke işbirliğiyle Cezayir’de bir gemi inşaatı için tersane kurulması imkân dahilinde görülüyor.

Bu yazı 27 Kasım 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı