Yeni rekabet alanı Afrika’da otelcilik

0

ABD’de 1 milyon kişiye 15 bin otel odası düşerken, bu sayı Afrika ortalamasında 168 oda, Sahraaltı Afrika’da ise 89 odaya kadar iniyor. Bu durum, yüksek konaklama fiyatı olarak karşımıza çıkıyor. Global turistlerin Afrika ülkelerine yönelişi, otellere talebi artırıyor. Uluslararası otel zincirleri, kıta ülkelerinde yerini almaya devam ediyor.

Turizm; ekonomik, sosyal ve çevre bakımından üç ana kesişme noktasıyla doğrudan alakalı bir alan. Turizmin önce seyahat eden insan unsuru ile başlaması, onu bir yerden gideceği coğrafyalara ulaştıran karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu vasıtalarıyla devamlı gelişerek yenilenmiş oldu. Bu sektörün belirli bir seviyeye geldiği ülkelerde aslında günlük hayatın her tarafıyla bir şekilde ilişkisi hemen şekilleniyor. Küçücük tezgahlarında hediyelik eşya satanlardan her türlü lüksü müşterileri için pazarlayan esnaf dahil büyük bir çark dönmeye başlıyor. Tüm bunların Afrika ile belki 30 sene, hatta 15-20 sene öncesinde ilişkilendirilmesi zordu. Fakat gelinen noktada kıta, her konudaki hassasiyetler gibi turizmin ana mekanı otellerin de dünya markası zincirler ile hızla geliştikleri alana dönüştü. Bir anlamda Afrika ülkeleri sahip oldukları marka otelleriyle de hatırlanmaya başlandı.

1995 YILI BİR MİLAT

1990 yılında 6-7 milyon turist sayısıyla gelişme eğilimine giren Afrika’da 1995 yılı turizm için bir milat kabul edildi. Sonraki yıllarda turist sayısı devamlı arttı ve 1998’e gelindiğinde 24 milyon turist ve 14 milyar dolar gelire ulaşıldı. 2005-2008 arası 48 milyon turistle 41 milyar doları, 2011-2014 arasında 56 milyon turistle 47 milyar doları ve 2022’de ise 67 milyon turistle 169 milyar doları buldu. 2030 yılı için 135 milyona ulaşması tahmin ediliyor ki, en az 300 milyar dolarlık bir gelir sağlaması demek.

Birçok ülkenin bütçesine turizmin katkısı oldukça memnun edici. Fas Krallığı, 2017 yılında 9 milyar dolarlık gelir elde etti. Her ülke adeta daha fazla lüks otel inşaatı için harıl harıl yatırımcı arıyor. Çünkü lüks bir otel, en az 300 veya 400 kişiye doğrudan istihdam alanı açıyor. Marka bir otelin inşaatı ve gerekli her türlü malzeme temini ise daha faaliyete başlamadan ülkelerin ekonomilerine ciddi katkı sağlıyor. Bu sebeple Sahraaltı Afrika her geçen sene ciddi hamleleriyle otel sayılarını ve özellikle de oda sayılarını artırıyor.

KİŞİ BAŞINA OTEL

ABD’de 1 milyon kişiye 15 bin otel odası düşerken bu sayı Afrika ortalamasında 168 oda, Sahraaltı Afrika’da ise 89 odaya kadar iniyor. Herhangi bir lüks otel markası adını taşımayan konaklama yerleri bu rakamlara ilave edilirse Afrika’daki oda sayısı ifade edilenlerin en az beş katı rakamlara çıkabilir. Buna rağmen Afrika’daki oda sayısının azlığı ayan beyan ortada.

Şu anda dünyada seyahat eden 1 milyar 200 milyonluk kitleden Afrika’ya uğrayanların veya kıta içinde dolaşanların oranı sadece yüzde 5’ine denk düşüyor. Eğer bu alanda en bakir olan Afrika için 2035 rakamları tutturulabilirse bu oran yüzde 20’lere kadar çıkabilir.

Afrika otellerinde konaklayan müşteriler genelde gecelik konaklama fiyatlarından şikayetçi. Bunun en önemli sebebi, lüks yapıların inşaat maliyetlerinin çok yüksek tutması. Dahası, gerekli kredilerin geri ödemelerinin çok aşırı meblağları bulması. Nijerya’da lüks bir oteldeki oda inşasının maliyeti 400 bin doları, Gana’da 250 bin doları aşıyor. Oysa ki dünyada tüm hizmetleri sağlayacak özelliklere sahip otellerin her bir odasının inşaat maliyeti 200 bin dolar civarında. Aslında otelcilik yatırımlarındaki masraflarda her ülkenin özel şartları var ve bu birinden diğerine değişiyor.

MARKA OTELLER

Otelcilikte marka özelliği taşıyan uluslararası tanınmış 23 ayrı şirketin Afrika’da otel zincirleri yerini almış durumda. 48 ülke arasında özellikle 8 ülke turizmde başarılı bulunuyor. 10 ülkenin daha kısa zamanda başarı hedefine ulaşacağı tahmin ediliyor.

2000’li yıllar, Afrika turizmi için ekonomik kalkınmada hayati bir kaldıraç olarak kabul ediliyor. GSYİH’de yüzde 7’lik oranı ile 169 milyar dolara ulaşan miktar dikkatlerden kaçmıyor.

2020 yılının ilk yarısında Afrika, seyahat ve turizm gelirlerinden 55 milyar doları Covid-19 yüzünden kaybetti. Kıtada ilk defa Covid-19 ile yaşanan süreçte fark edildi ki, en hızlı ve direnci en düşük süreçler de bu alanda yaşanacak. Dayanıklılığın ise bu alanda daha fazla çeşitlendirilen pazarlarla mümkün olabileceği anlaşıldı.

Otelciliğin hızlı kalkınma hamlesi yaşayacak ülkeler için en kolay alan bulunması sebebiyle burada önemli olan zarar etmemek ve gelirleri kişi başı düşürmeden artırabilmektir. 1995-1998 yıllarında bu alanın Afrika’da kendisinden söz ettirmesiyle birlikte herhangi bir ülkede bir turistin kaldığı sürece kişi başına ortalama harcaması 580 dolar civarında idi. Bu rakam 2010’lu yılların ortalarında 850 dolara kadar yükseldi. Haliyle ülkelerin GSYİH’lerine de ciddi oranda yansıdı. Angola’da yüzde 26, Kabo Verde’de yüzde 18 ve Gana’da da aynı şekilde yüzde 18’e ulaştı.

YERLİ ZİNCİRLER

Dünyanın marka otelleri her ne kadar Afrika’da büyük yatırımlar ile bu alandaki en büyük payı alsalar da Afrikalı otel zincirleri de sahadaki yerlerini alıyor. 1994’te Mali’de Azalai Hotel, 2008’de Libya-Tunus ortaklığında açılan ve 2017’de 15 ülkede 23 oteli olan Laico&Ledger Hotels, 2009’da açılan ve 2018’de 9 ülkede 12 otele ulaşan Group Oromo Hotels ve Senegalli yatırımcı Yerim Sow’un Mangalis otel zinciri Noom, Seen ve Yaas ve özellikle Güney Afrikalı Protea Hotels Group’un 2014’te 166 oteli bulunması, yerli markaların önemini giderek artırıyor. Bunlardan ilk defa 1994’te otelciliğe başlayan ve 2005’te Tuareglerin Temaşek dilinde Büyük Sahra’da tüccarların tuz taşıdıkları kervana isim olan Azalai kelimesini tercih eden Mossadeck Bally, artık kendisinden sıkça söz ettiriyor. 2015 yılında otel zincirini uluslararası World Hotels ile birleştirdi. 2016 yılında otelcilikte yerli marka ile başlangıç yapan Malili Azalai Otel zinciri, Batı ­­Afrika’da 9 ayrı otele sahip.

GLOBAL REKABET

Uluslararası otel zincirleri günümüzde en büyük rekabeti Afrika’da yaşıyor. Kıta içindeki yerli otel yatırımları yüzde 35 seviyesinde kalırken, dış yatırımlar yüzde 65 seviyesinde oldukça iyi bir orana sahip. İspanyol RIU Group, 29 Afrika ülkesinde 100’den fazla otel işletiyor. Sadece Senegal’deki otelinin 522 odası var ve bunu 1024 odaya çıkarmaya çalışıyor. Radisson Blu, Radisson Red, Group Accor Hotels, Movenpick, Pullamn, Hilton, Marriott, Sheraton, Hyatt, Ramada isimleri altında Afrika’da mevcut otellerin sayısı 4 bini geçti. Sadece 2015 yılından itibaren yapılanlarla otel sayısında yüzde 30 oranında artış var. Hatta lüks otellerde yatak sayısı 2009’da 30 bin iken, 2016’da 64 bine yükseldi. O dönemde de 2020’ye kadar 50 bin yeni odanın hizmete alınması planlandı. Sadece Radisson’un 2016’da 29 Afrika ülkesinde 90 oteli vardı ve bu sayıyı 100’e çıkarmaya çalışıyor. Özellikle Fransız Accor, 10 farklı marka oteli ile 19 ülkede 100’den fazla otele sahip. World Hospitality Group’un kıtada 2018’de 418 otelinde 76 bin odası vardı. Tüm otel zincirleri oda sayılarını artırmak için yeni yatırımlara yöneliyor. Yine Hilton Worldwide mevcut 40 kadar oteline bir o kadar daha ilave etmeyi, 1993’te ABD’li bir operatörün kurduğu Marriott ise 30 farklı marka oteliyle 22 Afrika ülkesindeki 110 oteline 40 kadar daha yenisini katmayı, Carlson Rezidor 32 olan otelini 34’e, Hilton 41 otelini 53’e çıkarıp büyütmeyi hedefledi. 2017’deki Hospitality Report Africa isimli rapora göre, 10 lüks otel zincirine bağlı 347 otelde 65 bin 297 oda vardı. Oysa bu rakam 2009’da 144 otel ve 30 bin odadan ibaretti.

YILDIZI PARLAYAN ÜLKELER

  • İlk üç ülke: Arap baharı sürecinde en büyük geliri turizm olan Tunus, büyük kayıplar yaşadı. 2021 yılında tekrar toparlandı ve Afrika’da 13.7 milyon Avrupalı turist çeken ülke olarak birinci sırada yer aldı. Onu 12.1 milyon turistle Fas ve 9.3 milyon turistle Mısır takip etti.
  • Senegal’de turizm amaçlı yapı sayısı 744 olup bunların 18 bin 200 odası ve 28 bin çalışanı ile ülke ekonomisine katkısı 1 milyar doları aşıyor.
  • Kenya’da yerli turistlerin gecelemelerinde yüzde 55 artış var. Bunların çoğu lüks otel yerine normal konaklama yerlerini tercih ediyor. Kenya uluslararası turistlerin de gözde destinasyonu. Birçok ekonomik buhranına rağmen 2018 yılında 2 milyon turist ile rekor kırdı. 2030 yılı için ise 5 milyon turist hedefliyor.

HAVAYOLU DA UMUT VERİYOR

Uluslararası uçuşlar için elverişli havaalanı bulunmayan ülkelerin turizmde başarı elde etmeleri zor. Afrika; dünya nüfusunun en az yüzde 17’sine sahipse de havacılık alanındaki payı yüzde 4’lerde kalıyor. 1998-2009 yılları arasında yüzde 10’luk artış, bu alandaki yatırımların önünü açtı. Turistleri en fazla etkileyen bilet fiyatları olup diğer kıtalara göre normal biletler yüzde 50, charter seferleri için de yüzde 20 ila 30 arasında pahalılık gözlemleniyor. Sivil havacılık alanı henüz yeteri kadar devreye girmedi. Yakın gelecekte büyük fırsatlar sunuyor. Etiyopya Havayolları’nın yolcularına verdiği servis kalitesi ile kıtanın en iyi, dünyanın 15. havayolu seçilmesi gelecek için umut verici.

Bu yazı 23 Ocak 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı