Kıtanın cazibe merkezi ülkelerinden Senegal ile gelinen nokta, Afrika açılımının meyvelerini gözler önüne seriyor. THY’nin, haftanın her günü gerçekleşen İstanbul-Dakar seferlerinin önümüzdeki aylarda toplam 10 sefere çıkması, geleceğe daha da umutla baktırıyor. Türk şirketlerinin devasa projelere attıkları imzalar ve açılışı yeni yapılan büyükelçilik kançılaryası göz kamaştırıyor.
Türkiye’nin Afrika ülkelerindeki varlığı her geçen gün daha görünür hale geliyor. Çok değil, 15-20 yıl önce uluslararası ilişkilerimiz bir çıkmaz sokak içinde kalmış gibiydi. Adeta Avrupa Birliği ve ABD ile olan münasebetlere kilitlenmişti. Sınır komşuları ile bile neredeyse dondurulmuş bir konumdaydı. Dünya siyasetinde etkin devletlerin yeryüzünde cirit atmaları başarı kabul edilir ama kendi içimize kapalılığımız, geleceğimizin garantisi diye peşin bir hükme dönüştürülürdü. 2000’li yıllarda başlayan geniş açılımlı dış siyasetteki yeni yönelimler, kimi çevrelerce her ne kadar bir hayalden ibaret zannedilse de bunun meyveleri bugün fazlasıyla alınıyor. Kıtanın cazibe merkezi ülkelerinden Senegal ile sürdürdüğümüz yeni süreç hakkıyla incelenebilse dahi bu bile bize yakın tarihimizin isabetli kararlarının nasıl alınıp harfiyen uygulandığının şahitliği için yeterli.
KURTARICI BİR GÜÇ: OSMANLI DEVLETİ
Afrika’nın kuzeyinde Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir, Kızıldeniz havzasında ise Habeş, Hicaz ve Yemen eyaletleriyle kurduğu etkinlik alanı yanında Osmanlı Devleti’nin, Çad Gölü havzasında, doğu ve güney sahillerinde yaşayan Müslümanlar üzerinde de ciddi anlamda karşılıklı temasların kurulduğu nüfuzu vardı. Ancak Senegal gibi Batı Afrika sahillerinde dikkate değer bir varlık göstermemişti. Senegalli Müslümanlar zaten çoğunlukla iç kısımlarda yaşıyorlardı ve diğer toplumlar gibi sahiller yerine Büyük Sahra ve Sahel denilen çölün güneyini çevreleyen hat üzerinden Osmanlılarla temas kuruyorlar, bir taraftan kuzeydeki memurlar sayesinde ya da Kızıldeniz’e uzanan güzergahı kullanarak özellikle Hicaz’a hac ibadeti için gidip dönerken İstanbul ile irtibatları oluyordu.
DİPLOMATİK TEMASIN 100. YILI
Osmanlılar, Batı Afrika’daki ilk diplomatik temaslarını, bilhassa Fransız sömürge idaresinin bugün Suriye ve Lübnan bölgesini 1918 yılı ve sonrasındaki işgali süreci öncesinde ve sonrasında dolaylı şekilde başlattı. Henüz tamamı Osmanlı Devleti vatandaşı olan bu iki bölge insanı, sömürgecilerce ikna edilerek bir taraftan Amerika kıtasına, diğer taraftan da Senegal’den Kongo Cumhuriyeti’ne kadar uzanan sahil şeridindeki çoğu yeni kurulan şehirlere yerleştiriliyorlardı. Aradan geçen neredeyse iki asra yakın sürede on binlerce Lübnanlı buraları yurt edindi. Bugünlerde Ortadoğu’nun bu en hassas ve kırılgan bölgesinden binlerce insanın gelişi hâlâ devam ediyor. Halihazırda Batı Afrika bölgesinde en az 500 bin Lübnan asıllı ve az miktarda da olsa Suriye kökenli kişi yaşıyor. Bunlardan 75 bin kadarı ise Senegal’in başkenti Dakar dahil ülkenin farklı şehirlerine dağılmış durumda. Geldikleri Lübnan’a aidiyetlerini unutmadıkları gibi vatandaşlıklarını da koruyorlar. Senegal de artık birçoğunun doğup büyüdükleri bir yer olunca burasının, dahası tamamına yakını aynı zamanda sömürge döneminden kalan alışkanlıkla Fransa’nın pasaportunu taşıyor. İçlerinde bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdakiler ise Türk vatandaşlığına sahip. Oysa ki, buraya ilk gelen atalarının ellerinde Osmanlı kimlikleri bulunuyordu. 1919 yılında, Dakar’da bir fahri konsolosluk açıldı. Böylece Senegal ile ilk diplomatik temas da o tarihte kuruldu.
TÜRKİYE’NİN SENEGAL’İ KEŞFİ
4 Nisan 1960’da bağımsız devletler arasındaki yerini alan Senegal ile kısa zamanda çok sayıda devlet ve bazı uluslararası kuruluşlar diplomatik temsilcilik açıp temas kurdu. Türkiye Cumhuriyeti de 1962’de aldığı kararla Sahraaltı Afrika’da, bir elin parmaklarını geçmeyen temsilciliklerinden birini faaliyete geçirdi ve ilk büyükelçisi de 1963’de görevine başladığında yine de ancak 29. sıradaki yabancı misyon olabildi. Aradan geçen 60 yılda Dakar’a 18 büyükelçi tayin edildi. 1992 yılında halen hizmette bulunan ikametgah binası, aynı zamanda büyükelçilik olarak kullanmak üzere satın alındı.
GÖZ KAMAŞTIRAN TEMSİL
T.C. Dakar Büyükelçiliği, 2010’lu yıllara kadar sınırlı diplomatik temasları için mevcut binası kafi gelirken yeni gelen askeri ve ticari müşavirlikleri ile kançılaryasını kiraladığı başka bir binaya taşımak zorunda kaldı. Afrika’da artan temaslarımızın giderek yoğunlaştığı ülkelerden biri olarak Senegal’de yeni bir büyükelçilik ve görevliler için lojman ihtiyacı had safhaya çıktı. Summa ve Tosyalı isimli iki şirketimiz tarafından hibe usulüyle yapımına karar verildi. Özellikle Summa’nın bu ülkedeki iş gücünü seferber etmesiyle temeli 2020 yılı eylül ayında atıldı. İnşasına ise 2021 yılı haziran ayında başlandı ve 8 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Kançılarya kısmının mobilyaları, Senegal’in gıda sanayinde öncü şirketleri arasındaki FKS tarafından temin edildi. 2006 yılında Ankara’da büyükelçilik açan Senegal Cumhuriyeti de 15 yıl hizmetlerini sürdürdüğü kiralık binasından çıkıp yeni inşa ettiği binalarını 2021 yılında hizmete açtı.
TİCARETTE REKOR
30-40 sene önce ABD tarafından Türkiye’ye 40-50 milyon dolarlık borç ve hibe olarak bir yardım yapılır yapılmaz, o günün haberlerinin ana konusu hazırdı. Şimdi bize o rakamlar çok küçük geliyor. 2021 yılında Türkiye ile Senegal arasındaki ticaret hacminin sadece bir yılda 550 milyon doları bulması, asla dikkatlerden kaçamaz. Bu meblağda yaklaşık 10 senedir bu ülkede büyük yatırımlara imza atan şirketlerimizin payı çok büyük. İnşa ettikleri her yapıda ihtiyaç duydukları her bir malzemeyi, varsa mutlaka Türkiye’den almalarının bu miktardaki katkısı çok fazla. THY’nin haftanın her günü gerçekleşen İstanbul-Dakar seferlerinin önümüzdeki aylarda toplam 10 sefere çıkması, geleceğe daha da umutla bakmamıza sebep oluyor. Sadece geçtiğimiz yıl 13 bin Senegalli’nin ülkemize seyahat etmesi de bunun bir göstergesi.
SENEGAL’DEKİ DEVASA TÜRK YATIRIMLARI
Dakar Blaise Diagne Uluslararası Havaalanı’na gelen yolcuları, Summa-Limak ortaklığıyla inşası 2017 yılı aralık ayından tamamlandıktan sonra Senegalli ortakları ile işletime alınan ve yıllık 3 milyon yolcu kapasiteli, 1.500 çalışanı bulunan ülkenin en büyük yatırımı karşılıyor.
2013 yılında inşasına başlayıp 13 ayda bitirilen Cicad denilen ve İkinci Devlet Başkanı Abdou Diouf’un adını taşıyan uluslararası kongre merkezi, Arene dedikleri kapalı spor salonu, Diamniadio Tren İstasyonu binası, 22 Şubat 2022 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği ile resmi açılışını yaptığı ve Üçüncü Devlet Başkanı Abdoullaye Wade’ın adı verilen 50 bin kişilik olimpik stadyum, biten büyük projelerden bazıları. Şimdilerde, Amadou Mahtar Mbow Üniversitesi Kampüsü’nün önümüzdeki mayıs ayında bitirilmesi için canhıraş çalışılıyor.
2000’li yılların ortasında un ticareti ile Senegal’de faaliyete başlayan FKS, bugün 500 çalışanı ve günlük 730 ton un, bir o kadar da hayvan yemi üreten fabrikası ile ülkenin ilkleri arasında yer alıyor. Ayrıca saatte 250 metreküp hazır beton üreten BISA isimli yatırımı ile hem Türkiye hem de faaliyet gösterdiği ülkeye ekonomik bakımdan ciddi katkı sağlıyor.
Karadeniz Enerji’nin Karpower adıyla 20’ye yakın farklı ülkede doğalgazdan enerji üreten gemilerinden ikisi Senegal’de bulunuyor. Günlük 250 MW enerji üretimi yapılarak ülkenin yüzde 15’ten fazla enerjisi üretiliyor.
Yapı Merkezi’nin Fransız Eiffage firmasıyla 27 Aralık 2021’de tamamladığı kısaca TER denilen 36 km’lik Dakar-Diamniadio hızlı tren hattı, alanında tüm kıtada hizmete giren ilk proje oldu. Miller-Doğanlar ortaklığıyla ve Eximbank kredisiyle inşası tamamlanan Sebze Hali Binası’nın da 2019 yılında resmi açılışı yapıldı. Yine Business Link Group’un inşa edip işletmeye hazır hale getirdiği altın rafinerisi de önümüzdeki günlerde hizmete girecek yatırımlarımız arasında.
Tosyalı’nın Cezayir’in Oran şehrinden sonraki en büyük yatırımı Dakar’da, yakın zamanda üretime başlayacak şekilde ilerliyor. Çalık Enerji’nin 2020 yılı sonunda başlattığı Senegal-Moritanya açıklarında bulunan doğalgazı enerjiye çevirme projesi için gerekli santrali kurma faaliyeti devam ediyor. Sıla Grubu’nun inşasına 2021 yılında başladığı Dakar Prencipal Devlet Hastanesi projesi de Türk şirketlerinin bu ülkedeki ciddi yatırımları arasında kabul ediliyor.
SOSYAL PROJELER
Dakar’da 2007’de faaliyete başlayan TİKA, 100’ü aşkın projesiyle Senegal’in kalkınmasına katkı sağlıyor. 2020 yılında üniversitelerimizde 186 Senegalli öğrenci okurken, bu sayı son iki yılda 1.200’e ulaştı. Maarif Vakfı’na bağlı 5 ayrı okula, yaklaşık 1.000 Senegalli ve aileleri bu ülkede yaşayan Türk çocukları devam ediyor. Yunus Emre Enstitüsü, 2021 yılı başında yeni binasını hizmete açarak faaliyetlerine başladı ve Türkçe ile Türk kültürünün öğretilmesine öncü oluyor. Kızılay da Senegal Kızılhaç’ı ile ortak faaliyetlerine devam ediyor. Diyanet Vakfı, 2008 yılından itibaren her yıl ülke genelinde ciddi insani yardımlarda bulunuyor. Özel girişimler arasında Hüdai Vakfı başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımız da eğitim, gıda, sağlık ve diğer insani yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.
KIYAFETLERİ TÜRKİ
Sahraaltı Afrika’nın birçok ülkesine Senegal’den yayıldığı ifade edilen ananevi kıyafete yerel Volof dilinde ‘bubu’ deniliyor. Dikimine aşırı özen gösterilen bu elbisenin meşhur terzileri, Diourbel şehrinde bu sanatı öğreniyor. Senegallilerin tamamının büyük saygı gösterdikleri geçen asırda yaşayan ve Muridiye tarikatının ilk postnişini Ahmadu Bamba’nın da vefat ettiği bölgede dikilen bu kıyafete ‘Turki Ndiarème’ deniliyor. Ndiarème, günümüzde Diourbel olarak bilinen şehrin halk arasındaki ismi. Bu isimlendirme tesadüfi olamaz. Osmanlı padişahlarının Afrikalı Müslüman önderlere gönderdikleri hediyeler arasında özel dikilmiş kaftanlar da bulunurdu. Kuvvetle muhtemel bunlar örnek alınarak herkes tarafından beğenilip giyilen kıyafetlere dönüşmüş ve Türki adıyla anılagelmiş.