Orta Afrika Cumhuriyeti’nde dijital para denemesi

0

Amerika kıtasındaki El Salvador’un ardından Orta Afrika Cumhuriyeti, kripto para birimi Bitcoin’i yasal ödeme aracı ilan eden dünyada ikinci ülke oldu. Orta Afrika Cumhuriyeti, ayrıca kendi dijital parası ‘sango coin’i de uygulamaya almak istedi. Ancak söz konusu uygulama hayata geçemeden komşu ülkelerin de etkisiyle donduruldu.
 
Ne gariptir ki, Amerika ve Afrika’nın orta kısımlarında yer alan iki ülke, bir kripto parayı resmileştirme konusunda başı çekti:
 
El Salvador ve Orta Afrika Cumhuriyeti… Acaba dünyada başka ülkeler cesaret mi edemedi, yoksa bunların deneyecekleri başka çareleri mi kalmadı? Aralarında ne tür benzerlik var da Birleşmiş Milletler çatısı altındaki 193 bağımsız devlet içinde bu uygulama bir deney ise bula bula bunları mı tespit ettiler? Orta Amerika ülkelerinden 20.742 km2’lik coğrafi büyüklüğe sahip ve 6 milyon 500 bin nüfuslu El Salvador, 2021 yılı ekim ayında Bitcoin isimli kripto parayı resmi ödeme aracı olarak kabul etti. Bunu, sekiz ay sonra 623 bin km2’lik coğrafyada yaklaşık 6 milyon nüfuslu Orta Afrika Cumhuriyeti takip etti ve 2022 yılı nisan ayında benzeri bir uygulamaya geçti.
 
NEDEN ORTA AFRİKA?
 
Coğrafi konumu sebebiyle iki asır öncesine kadar hiçbir ciddi yerleşim yerlerinin kurulamadığı Orta Afrika Cumhuriyeti’nin kısa tarihi geçmişinde yaşadıkları, kendi sınırlarını pek aşamadı. Yerli topluluklarının 19. yüzyılın ortalarından itibaren daha çok kuzeyindeki Çad, batısındaki Nijerya ve doğusundaki Sudan yerel yönetimleri ile temasları vardı.
 
Osmanlı’nın Mısır eyaletini 1805 yılından itibaren idare eden Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 1821 yılında bugünkü Sudan topraklarındaki nüfuz alanını genişletmeye başladı. 1849 yılında vefatından sonra yerine geçen oğulları da bu süreci sürdürüp 1870’li yıllarda önce Dârfur, ardından da bugünkü Uganda, Kongo ve Orta Afrika sınırları içinde kalan yerlere kadar etkili oldular. Bu dönemde Sudanlı askerler arasında ismi öne çıkan ve paşalık unvanı verilen Zübeyir Rahme Paşa’nın yetiştirdiği ve komutanlıklar verdiği askerleri vardı. Bunlardan Rabih Fazlallah; 1882 yılında önce Mısır’a, hemen ardından da Sudan’a el koyduğunu dünyaya ilan eden İngiltere’ye karşı en büyük direnci gösteren Afrikalı önderlerden oldu. Emrine aldığı binlerce gönüllü savaşçı ile daha önce seferler düzenlediği Dârfur ve Orta Afrika üzerinden bugünkü Kamerun, Çad ve Nijerya topraklarında mevcut tüm yerel idareleri kendisine bağladı. Nijerya’da kurduğu Dikve şehrini de başkent yaptı. Fransızlar onun gücünü fark edince kurduğu idareye Rabih İmparatorluğu dedi. Sömürgeci niyetlerini Afrika’nın ortasında durduracağından emin oldular ve onu yok etmek üzere Çad Gölü havzasını İngiltere ve Almanya ile masa başında paylaşan Fransa çıktı. 1900 yılında yapılan büyük çatışmalardan sonra Rabih ve ordusu yok edildi.
 
Orta Afrika Cumhuriyeti topraklarına güneyindeki başkenti Brazavil olan Kongo Cumhuriyeti’nden ırmak yoluyla gelen Fransız birlikleri, bu ülke ile kuzeyindeki bölgeleri Ubangi-Şari-Çad diye birleştirdi. Ardından iki ayrı ülkeye ayırdılar ve önce Ubangi-Şari, sonra da bugünkü adını verdiler. Çok zengin maden yataklarına rağmen burası 60 yıl aynen Çad gibi her türlü dış dünyayla etkileşime kapatıldı ve 20. yüzyılın hiçbir sosyo-ekonomik ve kültürel gelişme süresini takip etmesine müsaade edilmedi.
 
Bağımsızlık sonrası adı sadece darbe haberleriyle anıldı.
 
2016’DA BAŞKAN OLDU
 
20. yüzyılın ilk yıllarında başlayan Fransız sömürgeciliği öncesi ülkenin yerlileri ya Müslüman veya yerel dinlere mensuptu. Fransızlar ve diğer sömürgeci güçler buraya çok sayıda misyoner gönderip aradan geçen 100 yılda halkın yarıdan fazlasını Hıristiyanlaştırdıklarını iddia ediyor. Ancak bunu doğrulayacak bir nüfus sayımı yok. İşgal ile birlikte toplumda giderek artan şekilde Müslümanlara karşı düşmanca davranışlar geliştirildi. Sömürgecilik öncesinde ülkenin yönetimi ellerinde iken sosyal hayatın tamamen dışına itildiler.
 
Protestan papazlığı da yapan François Bozize isimli devlet başkanı tarafından 2013 yılında kaosa sürüklenen ülke, büyük bir dram yaşadı. 2016 yılında devlet başkanı olan Faustin-Archange Touadera ile birlikte aradan geçen altı yılda iç çatışmalar kısmen önlendi. Kendisinden önce Güney Afrika Cumhuriyeti askerlerinin, onlardan önce de Fransız askerlerinin ve özellikle de Çad askerlerinin sıkça askeri etkisinde kalan ülkede Birleşmiş Milletler Barış Gücü çatısı altında da farklı devletlerden birlikler vardı.
 
Neredeyse hiçbiri bu devletin güvenliğini sağlamada başarılı olamadı. Etrafındaki danışmanlarının yönlendirmesiyle başta kendisi, başbakan ve savunma bakanı gibi kişilerin can güvenliği için Rusya’dan 2 bin 500 Wagner milisi getirtti. Ukrayna savaşı çıkınca bunların yarıdan fazlası geri dönmek zorunda kaldı.
 
SON ÇARE Mİ?
 
Orta Afrika Cumhuriyeti, çoğu Fransız sömürgesi gibi adına kısaca CFA dedikleri ve Paris darphanesinde basılan bir para birimi kullanıyor. Ülke ekonomisi tamamen bitmiş vaziyette ve yıllardır ekonomik ambargo altında. Bunu önlemek için son çare olarak ülkenin yerel konuşma dili ‘Sango’ adında dijital bir para birimini kabul etmek zorunda kaldı. Gerek Wagner’i ülkeye getirtirken, gerekse birçok iç ve dış konularda danışman olarak görevlendirdiği kişiler arasında Kamerun vatandaşları dikkat çekiyordu. Onların her konuda Devlet Başkanı Touadera’nın bilgileri doğrultusunda hareket ettiği basında yer alıyor. Dikkatlerden kaçan ise 2008-2013 yılları arasında başbakanlık da yapan bu devlet adamının, 1986’da Fransa’nın Lille Üniversitesi’nden ve 2004’de Kamerun’un Yaounde Üniversitesi’nden iki matematik doktorasının bulunması.
 
Elmas, altın ve uranyum gibi çok kıymetli madenlerin yanında ülke toprakları her yönden çok zengindi. Tahminlere göre bunların toplam değeri 3 trilyon doları geçiyor. Touadera, her ne kadar askeri konularda Ruslara güvense bile ki, Ukrayna savaşı bunun da bir çözüm olmadığını gösterdi. Zaten ekonomik yönden Euro ile sabit kura sahip CFA’nın kullanıldığı ülkede Rusya ile para birimi üzerinden istese de temas da kuramıyordu. Tek çaresi ‘Sango’ adını verdiği dijital para ile ülke kaynaklarının uluslararası piyasalardaki alıcılarla alışverişini sağlamaktı.
 
EL SALVADOR İLE ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ’NİN FARKI
 
Amerika kıtasının ortasındaki küçük ama yüzölçümüne göre kilometrekareye düşen en yoğun nüfusa sahip ülkesi El Salvador’da şimdilerde Nayib Bukele adında genç ve dinamik, Filistin asıllı bir devlet başkanı var. Ülkenin kullandığı para birimi, dolar tedavülde kalmaya devam edecek şekilde Bitcoin ile de işlem yapılabilecek. Alınan bu karar sebebiyle çevresindeki hiçbir ülkeyle herhangi bir para ve ekonomik birliği içinde bulunmaması, herhangi bir baskı ve tedbire de maruz değil. IMF de buradaki ekonomik gidişi yakından teftiş ediyor. Halkın tamamı elektrik kullanırken özellikle kripto para için gerekli internet kullanımı da dünyada henüz 3 milyar insanın bağlı olmadığı bir alan iken bu oran El Salvador’da yüzde 67 kabul ediliyor. Özellikle büyük şirketlerin kripto para kullanmada sınırlı da bulunsa işlem gerçekleştirmeleri müspet karşılanırken, halka arz edilen bir milyar dolarlık kripto para tahvilleri ise beklenen ilgiyi görmedi. Hatta çok sayıda müşteri kripto para hesabı açsa bile bunu genelde kullanmamakta ısrar etmesi kaygı verici kabul ediliyor.
 
Orta Afrika Cumhuriyeti’ne gelince, durum daha içinden çıkılamaz görünüyor. Ülkede elektrik tüketiminin yüzde 15.5 gibi çok düşük seviyede seyretmesi, internet kullanımını da yüzde 11 gibi çok sınırlı hale getiriyor. Dahası 10 üyesi bulunan, kısaca CEMAC denilen Orta Afrika Bölgesi Para ve Ekonomi Birliği’ne üyeliği sebebiyle buranın denetimindeki müşterek bankanın ısrarla dijital paraya geçmeme uyarısını dinlemedi. Sonuç itibariyle CFA para birimi ile Sango isimli yeni dijital para biriminin aynı anda kullanımının yakın gelecekte ciddi zorluklara sebep olacağı tahmin ediliyor.
 
KENYALILAR ÖNCÜ
 
Kripto paranın en düşkünü Nijeryalılar değil, Kenyalılar kabul ediliyor. Ülke nüfusunun yüzde 8.5 oranı bu para birimiyle işlem yapıyor ve bunu kullanan 154 ülke arasında 5. sıraya yerleşti. Kısaca P2P denen bir özel kişinin başka bir özel kişiyle yaptığı işlemdeki para birimi olarak kripto paralarda Kenyalılar dünya şampiyonluğunu ele geçirdi. Afrika’da bazı ülkeler ise kripto paralar için hapis ve maddi bedel gerektiren ciddi yasaklamalar getirdi. Aralarında Cezayir, Fas, Mısır, Namibya ve Zimbabve gibi ülkeler bunların kullanılmalarına karşı çıksalar da vatandaşları ilgilerini azaltmadıkları gibi artırdı. Hatta Faslılar tüm Afrika’da yüzde 2 oranındaki kullanımları ile kıtadaki ilk 5 ülke arasında yer aldı. Mısır’da başmüftü Şevki Allam, dinen yasak olan şans oyunlarını teşvik ettiği için bu para birimlerinin kullanılmasının haram olduğunu bir fetva ile beyan etti.
 
UYGULAMA ŞİMDİLİK DONDURULDU
 
Uluslararası medyanın Orta Afrika Cumhuriyeti ile ilgili tüm menfi yaklaşımları bir tarafa, dünyanın en zengin madenlerine sahip bu ülkenin düştüğü ekonomik darboğazdan mutlaka çıkması gerekiyor. Matematik alanında neredeyse 20 yıl arayla iki doktora tezi yazan Devlet Başkanı Faustin-Archange Touadera için ‘bu konulardan anlaması hiç mümkün değil’ gibi yorumlar gerçeği yansıtmıyor. O ikinci defadır idare ettiği devletini bu çıkmazdan kurtarmak için dijital para dışında çare bulamadığı için bu yola girdi.
 
Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanı Touadéra, 23 Nisan’da ulusal dijital parası olan 25 milyon ‘sango coin’i 10 Temmuz’dan itibaren birim başına 0.10 dolar fiyatla satışa çıkarmak istediğini belirtti. Ancak Orta Afrika Cumhuriyeti’nin de paydaşı olduğu Orta Afrika Devletleri Bankası (BEAC) konuya müdahil oldu ve uzunca müzakereler yapıldı. Çünkü diğer ülkeler, söz konusu uygulamanın ortak kullandıkları para birimi CFA ekosistemine zarar verdiğini düşünüyordu. Bunun üzerine Orta Afrika Maliye ve Bütçe Bakanı Hervé Ndoba, BEAC yönetim kurulunun 20 Temmuz’da Kamerun’da toplanan olağanüstü toplantısına davet edildi ve ülkesinin mali politikasını anlattı. İki gün süren toplantılar sonunda Orta Afrika Cumhuriyeti, kripto para birimleri yasasının uygulamasını dondurdu.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı