Sağlık Bilimleri Üniversitesi Afrika Sağlık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü (ASUAM) tarafından İnsani Yardım Vakfı (İHH), Gönüllüler (BİSEG-DER), Deniz Feneri Derneği, Uluslararası Doktorlar Derneği, Yeryüzü Doktorları ve Tüm Afrika Dostları Derneği (TADD) gibi Afrika kıtası çapında Türkiye’nin önde gelen insani yardım kuruluşlarının ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın da geniş katılım sağlamış olduğu “Afrika’da Sağlık Çalıştayı” İstanbul’da geçen yıl düzenlenmişti.
Türkiye’nin Afrika’da yürüttüğü mevcut sivil toplum kuruluşları faaliyetleri ve sağlık çalışmalarının daha verimli bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayda, “Geçici Sağlık Hizmetleri”, “Kalıcı Sağlık Hizmetleri” ve “Sağlık Eğitim Kurumları” gibi konu başlıkları “Afrika ve Sağlık Çalışmaları” ana teması altında ele alınmıştır.
Çalıştaya kamu personelleri ve yetkililer, akademisyenler ve STK yöneticileri katılmıştır. Çalıştay sırasında öne çıkan tespit ve değerlendirmeler özetle şu hususlararda olmuştur:
- SBÜ RektörYardımcısı Prof. Dr. Sadrettin Pençe, her türlü eğitim projesinde yer almak için üniversite olarak üzerlerine düşeni yapacaklarını belirterek, bu sene birçoğu Afrika’dan olmak üzere bine yakın yabancı uyruklu misafir öğrencinin üniversitelerinde tehsil göreceklerini söylemiştir. Ayrıca Afrika’da sağlık çalışmalarının yürütülmesinde yerel kaynaklardan da destek alınması gerektiğini söyleyen Pençe, “Sağlık çalışmalarında kayıt çok önemlidir. Yapılan her işi günlük olarak kaydetmeniz gerekmektedir. Afrika’da çok fazla problem var. Bu sorunların çözerken oradaki kaynakları iyi değerlendirmeliyiz. Bu kaynaklardan en önemlisi “kurs eğitime” vermektir. Afrika ile çok daha organize ve işbirliği içerisinde olmalıyız” demiştir.
- ASUAM Müdürü Prof. Dr. Hasan Hüseyin Eker de, üniversitenin Nijer, Mali, Tanzanya ve Senegalgibi birçok ülkede sağlık eğitimi kurumlarının faaliyete başlaması için çalışmalar yürütmekte olduğunu vurgulamıştır. Eker, konuşmasında SBÜ’nün Somali’de 3 branşta yaklaşık 3 yıldır devam eden bir meslek yüksekokulunun bulunduğunu ve bu sene Sudan’da mesleki düzeyde yüksekokulunun açıldığının müjdesini vererek, ilk başta özelikle acil yardım ve anastezi alanında 100 öğrencinin daha eğitim göreceğini ifade etmiştir. Aynı zamanda Somali’de uzmanlık eğitimlerinin devam ettiğini açıklayan Eker, bu doğrultuda Afrika’nın ihtiyacı olan eğitim ve mesleki yüksek okullarına yoğunlaşmaya çalıştıklarını ifade etmiştir.
- Çalıştayın Moderatörlüğünü yapan Üroloji Uzmanı Tıp Doktoru Dr. Serhat Onur ise, “Bu çalıştayın Türkiye’nin standartlarında bir ilk olduğunu” söylemiş ve “amacımız burada Afrika’ya hizmet etmek ve oradaki sağlık ile ilgili sorunları tespit edip bu sorunları nasıl çözebileceğimize dair çözümler üretmektir. Afrika’daki faaliyetlerimiz aynı zamanda kendi kurumlarımızın eksikliklerini görmek ve bu eksiklikleri gidermek noktasında iyi bir fırsat olabilir” diyerek çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştur.
Çalıştayda Türkiye’nin ve Türk STK’ların Afrika’da karşılaştıkları sorunlar büyük ölçüde tartışılmış ve geniş bir kapsamda ele alınarak çözümler üretilmeye çalışılmıştır. Çalıştay sonucunda varılan en önemli sonuçlardan biri de eğitim ile ilgili olmuştur. Tıpkı Dr. Onur’un dediği gibi “Afrika ülkelerinde çalışan yerel sağlık personellerinin bizim yapmış olduğumuz veya yapmaya çalıştığımız yardımlara duyarsız kalmamalı” demiştir. Çünkü biz Afrika’ya eğitim vermek amacıyla gidiyoruz. Afrika’da sağlık alanındaki kabiliyetlerini geliştirmek isteyen yerli, milli ve manevi duygularla bezenmiş pek çok Afrikalı meslektaşımızı görüyorum. Biz bu durumu çözersek onlar da kazanırlar” şeklinde konuşmuştur.
Ayrıca kıtada bulunan yerel birtakım inançlar ve uygulamaları önemli sorunlardan biridir. Örneğin, Nijer’de doğuma yakın olan bir kadına bol bol su vererek mesanenin daha hızlı doğum yaptırılabileceğine yönelik inancın olması çok ciddi başka problemlere sebep olabiliyor. Bu da ancak eğitim ile telafi edebilir. Ayrıca Afrika’da kırsal alanlar ve şehir merkezleri birbirinden çok farklı yapıda. Dolayısıyla kırsalda sağlık ile ilgili durumu takip edecek kalıcı doktor ya da anne sağlığı uzmanı olmadığı için ne güvenilir uzmanlara ne de şehir merkezlerine sağlıklı bir doğum yapmak için gidilememektedir.
Diğer sorunlar ise Türkiye’den ilaç, malzeme ve ekipmanların oraya götürülmesinde yaşanan gümrük zorlukları ve lojistik sorunları ile alakalıdır. Bunu da şimdiye kadar Türk Hava Yolları desteğiyle çözümleyerek tonlarca ilaç ve malzemeyi Afrika’ya götürmek mümkün olabilmiştir. Ayrıca Türkiye’den Afrika’ya giden gönüllü sağlık personelinin yaşadığı en büyük sorunlardan biri de süre kısıtlılığıdır. Afrika’daki bulunan yerel partnerlerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemelerinin beraberinde getirdiği sıkıntılar da yaşanan sorunlar arasında gösterilebilir.
Afrika kıtasında evde doğum yapmak çok yaygın bir doğum yöntemidir. Bu yüzden mevcut anne ve bebek sağlık merkezlerinde ve okullarda bilinçli ebe ve hemşire yetiştirilmesi, doğum sonrası ölüm sayısının azaltılmasında çok önemli bir çözüm olacaktır. Ebe, hemşire ve sağlık memurlarının hızlı bir şekilde ve çok sayıda yetiştirilmesi oldukça yerinde olacaktır. Türkiye, Afrika ülkelerinde anlaşmalar yaparak; Türkiye’deki gibi klinik tıp merkezleri ve görüntüleme merkezlerini bir model olarak “hizmet satın alma şeklinde” Afrika’nın çeşitli bölgelerinde açabilir. Böylece Türkiye kendine ait özgün modellerini Afrika’da geliştirebilir.
- Çalıştaya katılan T.C. Çad Encemine E. Büyükelçisi, Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) Kurucu Başkanı ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi SBF Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, Afrika’daki sağlık durumların iyileştirilebilmesi için sağlık eğitimin çok önemli olduğunu vurgulayarak, bu alanda Türkiye’nin ne yapması gerektiğine dair yol haritasını şu şekilde çizmiştir:
- Türkiye’nin kıta dışından diğer aktörlerin şimdiye kadar Afrika’da gerçekleştirmiş oldukları çalışmalardan ve faaliyetlerden haberdar olması gerekmektedir.
- Türk öğrencileri yaz tatiline Afrika’nın farklı ülkelerinde staja göndermek suretiyle oradaki durumun daha da yakından tanıması gerekmektedir.
- Türkiye’deki üniversitelerde tıp ve sağlık alanda okuyan son sınıf öğrencilerine ve genç araştırmacılara konu vererek Afrika’da sağlık konusunda yönlendirilmeleri ve uzmanlaştırılmaları faydalı olacaktır.
- Afrika’daki mevcut tıp fakültelerindeki akademisyenlerin ve sağlık personellerinin eğitim durumlarına göre; Türkiye’de benzer üniversitelerde gerçekleştirilecek olan konferans ve toplantılarda misafir edilmesi sağlanmalıdır.
- Afrika’nın farklı ülkelerinde başaralı öğrencilerin staj için Türkiye’ye getirilmesi bu alanda olumlu bir hamle olarak faydalanılması gereken adımlardan biridir.
- Ziyaret edilen Afrika ülkelerinde çeşitli konferanslar gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
- Afrika ile Türkiye arasındaki sağlık turizminin geliştirilmesi yönünde çaba harcanmalıdır.
- İlaç sektöründe Afrika ülkelerinin ihtiyaçları tespit edilerek hangi alanda iş birliği ve destek sağlanabileceği konusunda yardımcı olunmalıdır.
Özetle çalıştay, çok yönlü faydalar sağlaması ve önemli katkılar sunması sebebiyle oldukça verimli geçmiştir. Bu durum, Türkiye’nin sağlık misyonları açısından Afrika’da kalıcı bir şekilde faaliyetlerine devam etmesini büyük ölçüde sağlayabilen bir unsur olarak karşımıza çıkabilecektir.