Giriş
Kölelik kurumunun ve dünya köle ticaret sistemlerinin Afrika halklarını oldukça etkilediği, kölelik veya istemsiz insan köleliğinin, tarih öncesi çağlardan modern çağa kadar Afrika genelinde uygulandığı bilinmektedir. Sömürgeci idareler tarım, sanayi ve diğer iş alanları için ucuz işçilere ihtiyaç duyarak, Afrika kıtasını işçiliğin en büyük kaynağı olarak gördüler. Avrupalı sömürgeciler tarafından yapılan köle ticareti boyunca yolculuk esnasında yetersiz beslenme, suiistimaller ve hastalıkların kolayca yayıldığı, sıkışık depolara hapsedilen kölelerin içerisinde milyonlarcasının öldüğü tahmin edilmektedir. Avrupalı ve Amerikalı köle tüccarları 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Batı ve Orta Afrika’dan yaklaşık on iki milyon köle satın aldı ve bu insanlar zorla yurtlarından edildiler. Köle ticaretinin başlangıcından itibaren köleler bu sömürgecilere karşı direniş gösterdi.
Anavatanlarına dönen köleler arasında Müslümanlar, Hristiyanlar ve putperestler vardı. Köleler; gönderildikleri ülkelerde kazandıkları yetenekleriyle Batı Afrika ülkelerinin yapılarını etkilediği gibi Yoruba şehri olan Lagos’un da sosyal ve kültürel yapısını hissedilir derecede etkiledi. Lagos’a yerleşen çok sayıda Müslüman, zamanla burada birçok alanda yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasını zorunlu kıldı. Kendilerini misyoner Hristiyanlardan ve sömürgecilerden muhafaza edecek olan camiler ve okullar bunların içerisinde en önemlileri arasında yer almaktaydı. Dönemin önemli simalarından tüccar, idareci ve hayırsever Muhammed Şitta, artan Müslüman nüfusun ibadet yerlerine olan ihtiyacını tespit ederek bir cami yaptırmaya karar verdi.
Muhammed Şitta, caminin açılışı için Müslümanların halifesi olan II. Abdülhamid’den Abdullah Quilliam aracılığı ile bir elçinin katılımını talep etti. II. Abdülhamid’in ilmî ve kültürel faaliyetleri ve bilim insanlarını maddi ve manevi olarak devamlı desteklediği bilinmekteydi. Ayrıca o dönemde Afrika’da aktif çalışmalar yürüten misyonerlerin faaliyetlerini engellemek amacıyla ihtiyaç duyulan yerlere âlimler veya elçiler gönderiyordu. II. Abdülhamid, Afrika ülkelerinin çoğuna âlimler gönderdiği gibi Lagos’ta da elçi olarak Osmanlı’nın İngiltere Şeyhülislamı Abdullah Quilliam’ı görevlendirdi.
Abdullah Quilliam halifenin elçisi olarak, birçok Batı Afrika ülkesini ziyaret etti ve caminin açılışına katılmak üzere Lagos’a geldi. Caminin açılışına Lagos’un ve bölgenin öne çıkan mümtaz şahsiyetleri de katıldılar. II. Abdülhamid tarafından gönderilen görev sancağı, kılıcı, mecidiye nişanı ve buna ilişkin berat, Abdullah Quilliam tarafından Muhammed Şitta’ya takdim edildi. Bu berat ile birlikte, Muhammed Şitta’ya sivil bir rütbe olarak “Bey” unvanı verildi. Muhammed Şitta Bey, Lagos Müslümanlarının önderi (Seriki Muslumi) olarak göreve başladı. Söz konusu cami, Lagos’taki ilk resmî cami olarak tarihe geçti. II. Abdülhamid’in elçi göndermesi ve caminin açılması, Lagos Müslümanlarının uluslararası tanınırlığının tescili oldu. Yaşanan gelişmelerin etkisiyle Lagos Müslümanlarının ilim ve kültür hayatı daha da canlı bir hâle geldi. Lagos’un idari, siyasi, ticari ve iktisadi yapısında, Müslümanların lehine yeni bir durum ortaya çıktı. Günümüzde de Şitta Bey ve ailesi, Lagos’un siyasi, ticari ve kültürel hayatının önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda sultan II. Abdülhamid, Abdullah Quilliam, Şitta Bey ve ailesinin Müslüman Lagos tarihinde önemli bir yeri vardır.
Afrikalı Kölelerin Yurtlarına Dönüşü
Lagos şehri modern Nijerya tarihinde önemli bir yere sahiptir. 1900’lere kadar Trans-Atlantik köle ticaretinin bir giriş noktası olarak bilinmesinden bu yana Nijerya’nın ticari başkenti ve idari merkezi olarak büyümeye devam etti. Gelişen ticari ve kozmopolit görünümü nedeniyle bu şehrin sosyo-ekonomik ve politik gelişimi, diğer Yoruba (Yorubalar Nijerya’daki ikinci büyük etnik grubu oluşturuyorlar.) şehirlerindeki gelişmelerden farklıdır. Bunun bir sonucu olarak, Lagos’ta İslâm kültürünün gelişimi ve Müslüman topluluğunun ortaya çıkışı Yoruba bölgesindeki durumlardan farklı bir gelişme gösterdi. Bununla birlikte Lagos, Yorubaland’daki İslâm tarihinde çok önemli bir yere sahip olmakla birlikte, orada olan her şey diğer Yoruba şehirlerindeki gelişmeleri etkiledi.
İslâm dininin temel inanç/itikat esaslarıyla ilgili bilgiler, eski Mali Krallığı’ndan gezici tüccarlar ve âlimler tarafından yaklaşık 1775 yılında Lagos’ta tanıtıldı. Lagos, İslâm mesajının yayıldığı ilk Yoruba şehri olmasa da 19. yüzyılın ilk yarısında köle ticaretinin kaldırılmasından bu yana Lagos’taki gelişmeler, güneybatı Nijerya’nın Yoruba topraklarında İslâm’ın yayılmasında ve sağlam bir şekilde kurulmasında önemli bir rol oynamıştır.[1]
Sömürgeci ülkeler; kolonilerindeki büyük, geniş tarlalarda çalıştırmak için ihtiyaç duydukları iş gücünü, köleleştirdikleri Afrikalı insanlarla karşılamaya çalıştılar. Afrika’daki insanların toplum hayatını harap eden bir kölelik biçimini tanıttılar, Afrikalı köle tüccarları ile birlikte yerleşim yerlerine baskınlar yaptılar ve ele geçirdikleri insanları köleliğe zorladılar. Köleliğe zorladıkları Afrikalıları, Kuzey ve Güney Amerika’daki uzak Avrupa kolonilerine gönderdiler. Farklı becerilere sahip olanlar ise (negro de ganho) sokak köleleri olarak istihdam edildiler. Bu köleler; sundurma ve demir işçisi, marangoz, taşımacı, kabin yapımcısı, yazıcı, işaret ve süs ressamı, gümüşçü, litografyacı, ahşap ve taş heykeltıraşı, küçük esnaf ve sokak tüccarı olarak konuşlandırıldı.[10]
Müslümanlar 17. yüzyılda Brezilya’ya ilk geldikleri andan itibaren köleliğe karşı direnmede çok aktif rol oynadılar. Brezilya’da köleliğe zorlanan Müslümanların çoğu Batı Afrika’dan getirildi. Hristiyanlığı benimsemeye ve dillerinin Portekizce lehine terk etmeye zorlanmalarına karşın birçoğu kişiliklerini, kültürlerini ve dinlerini korumayı başardı. Müslüman esirlerin içerisinde bulunan âlimler ve din adamları Kur’an’ı vaaz etmeye devam ederek kendilerini ve çevrelerindeki Müslümanları baskılardan korudular.
Avrupa ekonomik çıkarları gereği tarımdan sanayiye geçiş sürecinde köle ticaretini ve kölelik pratiğini ortadan kaldıracak bir hareket Batı dünyasında ortaya çıktı. Köle ticareti yapan ülkeler farklı tarihlerde köleliği kaldırdıklarını ilan ettiler. Afrika’da köle ticaretini ve köleliği sona erdirmek için yapılan çalışmalarındaki başlıca etken, Avrupalı güçlerin Afrika kıtasının tamamına yakınını sömürgeleştirme isteğiydi. Diğer bir etken ise gün doğumu ile başlayan ve gün batımına kadar devam eden baskıcı işler ve hasat zamanı on sekiz saatlik ağır çalışma şartlarından kaynaklanan isyanlardı. Birçok etkenle birlikte, köle isyanlarının ve direnişlerinin zorunlu bir sonucu olarak 25 Mart 1807’de “Köle Ticaret Yasası” ilan edilerek kölelik kaldırıldı.
Afro-Brezilya’nın kölelikten kurtuluşunun asıl öncüleri arasında Müslüman köleler olmasına rağmen tarihçiler bu topluluğun katkılarını büyük ölçüde göz ardı etmektedirler. 19. yüzyılın ilk yarısında köle ticaretinin kaldırılmasından kısa bir süre sonra, serbest bırakılan köleleri yurtlarına dönmeye teşvik etmek için bir hareketlilik başladı. İnsanların Nijerya’ya gelmesinden önce İslâmiyet, ülkenin Borno, Kano, Zaria, Katsina ve Hausaland (Hevsaland) gibi bölgelerinde yerleşmiş durumdaydı ve bu bölgelerde İslâm dininin varlığı hissedilmekteydi. İslâm dininin az hissedildiği güney bölgelerinin, özellikle Yorubaland’ın kuzey bölgeleri, Müslüman kültürünün etkin yaşandığı kuzey eyaletleriyle önemli ilişkilerde bulunduğu görülebilmekteydi. Yorubaland’daki geri dönüş öncesi dönemde İslâm esasen kuzeyden beslenmekteydi. Devam eden faaliyetlerinin ve etkilerinin bir sonucu olarak Müslüman topluluklar, Oyo, Osogbo, İbadan, Ede, Iwo, Ogbomoso gibi büyük şehir merkezlerinde yoğunlaşmıştı.[5]
Şitta Bey ve Ailesinin Nijerya’ya Dönüşü
Kuzey-bağımlı, kentleşmiş ve adem-i merkeziyetçi bir Müslüman topluluğun geçmişine karşı, Sierra Leone ve Brezilya’dan dönen Müslümanların gelişini görmemiz gerekiyor. Zira özgürleşmiş kölelerin Batı Afrika’ya dönüşü ile birlikte Yorubaland’daki İslâmi bölgeler kayda değer bir şekilde güçlenmiştir.
Lagos’un, Nijerya’daki İslâm tarihi üzerindeki bir başka tarihî rolü ise Atlantik köle ticaretinin kaldırılmasından sonra Sierra Leone ve Brezilya’dan Lagos’a kurtarılmış kölelerin akını ile ilgilidir. Sierra Leoneli göçmenler Saro olarak bilinirken, Brezilya’dan gelen göçmenler halk arasında Aguda ya da Amaro olarak adlandırıldı.
Hristiyan misyonerlerin özgürleştirilmiş kölelerin kendi yurtlarına dönmeleri için çaba göstermesinin en önemli sebepleri arasında Hristiyanlığın başarılı bir şekilde yayılmasını sağlamak istemeleri ve Batı medeniyetinin bu bölgelerde popüler olmasını ümit etmeleri sayılabilir. Bu nedenle sadece Liberya ve Freetown’a değil, aynı zamanda Batı Afrika sahilinin diğer bölgelerine de dönüşleri kolaylaştırmak için girişimlerde bulunuldu. Serbest kölelerin dönüşlerinin kolaylaştırılması, Batı Afrika şehirleri bağlantılı gelişen okyanus ticaretinin gelişimi için uygulanan farklı yöntemlerden biriydi.
Hristiyan gruplar, Yorubaland’a dönüş hareketi başladığında bu fırsattan yararlanmak istiyorlardı ancak Hristiyanlığı ve Avrupa uygarlığını yayma emellerine ulaşmalarında Müslümanların engel olacakları konusunda içten içe endişeliydiler.
Müslümanlar, Sierra Leone’de karşılaştıkları zorluklar sebebiyle ateşli Hristiyan Evanjelistler ve üst düzey yöneticiler tarafından kendilerini dışlanmış hissettiler. Kısmen geri dönüş hareketinin teşviki ve nispeten de gelişen kıyı ticaretinin bir sonucu olarak, serbest bırakılanların bir kısmı Yoruba bölgelerine geri döndü. Bireysel ve grup çabalarının bir sonucu olarak Müslümanlar Yorubaland’a doğru yol aldılar. Misyoner Hristiyanlara muhtaç olmamak için aralarındaki Salu Şitta ve Savage gibi önde gelenler dönüş için kendi gruplarını organize ettiler. Muhammed Savage, kendi gemilerini satın alarak elli kişilik bir grupla yola çıktı. Dönüş hareketi içerisinde Badagary’ye gelen Müslüman göçmenler arasındaki en önemli grup, Salu Şitta’nın öncülüğünü yaptığı gruptu.
Salu Şitta’nın ailesi ve grupta bulunanlar Sierra Leone’deki Waterloo’dan ayrılarak Badagary şehrine doğru yol aldılar. Burada Salu Şitta, Müslüman topluluğun imamı oldu. Muhammed Şitta, serbest bırakılmış Batı Afrikalı ailelerden olan Salu ve Ayşe Şitta’nın çocuğu olarak Waterloo köyünde dünyaya geldi. Salu Shitta ve ailesi Badagary’de diğer Müslümanlarla uzun süre kaldı. Aguda ve Saro Müslüman grupları arasında herhangi bir problem oluşmadı. Bu gruplar farklı deneyimlere ve yeteneklere sahipti ve aralarında büyük bir iş birliği vardı. Gruplar içinde terzi, marangoz, usta fırıncı ve diğer alanlarda yetenekli insanlar bulunmaktaydı. Müslümanlar pratik yetenekleri sayesinde toplumdaki konumlarını güçlendirdiler. Lagos’a dönen Müslümanların birçoğu ise topluma uyum sağlayamadılar. Çoğu yurtdışında doğmuştu ve yeni yurtlarını tanımıyordu. Ancak Lagos’ta yaşayan bu insanlardan bir kısmının İslâmi topluluklarla temas kurduklarını gösteren örnekler de vardır.
1860 yılında Lagos Müslüman topluluğunun en az 700-800 arasında bir nüfusa sahip olduğu tahmin ediliyordu. Müslümanlar elbette 1840 yılından çok önce Lagos’ta varlığını sürdürüyordu, ancak sayıca azlardı ve Lagos’tan iki kez sürgün edilmişlerdi. Dinlerini sadece evlerinde gizlice yaşayabiliyorlardı. Ancak pozisyonları yurt dışındaki Müslümanların gelişiyle birlikte değişmeye ve gelişmeye başladı. Bu gelişme, sadece Müslümanların sayısını arttırmadı, aynı zamanda yetenekli ve denizaşırı deneyime sahip olan Müslümanlar, gruba güven ve cesaret verdi. Tüm bu gelişmeler sayesinde, çok geçmeden 1841’de ibadete izin verildi ve ilk cuma namazı, Animasaun Lane olarak bilinen açık bir alanda kılındı. Bu dönemde Lagos’ta az sayıda caminin varlığından söz edilse de bu camilerin boyutları, mimari tarzları, kapasiteleri tam olarak bilinmemektedir.
19. yüzyılın sonlarına doğru Muhammed Şitta’nın adı Lagos’ta ve Nijerya’da göçmen Saro topluluğunun önemli başarıları ile özdeşleştirildi. 1852 yılında Akitoye ile Kosoko arasında Badagary’de yaşanan bir kriz, Şitta ailesini Lagos’a taşınmaya zorladı. Aile, 1852’de Badagary’den Lagos’a taşınarak Martin Street’e yerleşti. Küçük oğul Muhammed Şitta kısa süre içinde ticaret ile uğraşmaya başladı. Burada kendi başına ayakta durabilmek için Pinnock B.Co’nun temsilcisi olarak görev yaptı. Daha sonra kardeşi ile birlikte Egga’da ticaret ile uğraşmaya başladı. Şitta, Nijer’in Egga kasabasında satın aldığı araziye inşa ettiği fabrikanın yanı sıra 1881’de Nijer’den kıyıya mal taşımak için bir vapur aldı. İyi durumda olduğu için sadece Lagos’ta değil koloni boyunca ve Sierra Leone’ye kadar, İslâm davasında çok cömertti. Muhammed Şitta, Lagos’ta İslâm’ın yayılmasına önemli ölçüde katkıda bulunan insanlardan ve bu dönemin önde gelen Saro Müslüman tüccarlarından biri oldu, 1890’larda ise Lagos Müslümanlarının başındaydı.[5]
19. yüzyılın sonları Avrupalı misyonerlerin Batı Afrika’da Hristiyanlığı yaymak için etkili olduğu bir dönemdir. Bu dönemde Osmanlı sultanı II. Abdülhamid, hem bu faaliyetlere meydan okumak hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun etki alanını uzak Müslüman topluluklara ulaştırmak için Afrika kıtasındaki Müslümanlarla ilgilenmeye başladı.[12]
Köle Müslümanların denizaşırı ülkelerden dönüşü, Yoruba bölgelerindeki Müslüman topluluğun nüfus olarak artması anlamına geliyordu. Bu sayısal artış, ibadet yerlerinin genişlemesini ve şehirde yeni camilerin inşasını gerekli kılmıştı. Bu ihtiyacı hisseden Muhammed Şitta bir cami inşa edilmesini kararlaştırdı. Liverpool İslâm Cemiyeti başkanı W. H. Abdullah Quilliam ve Muhammed Şitta irtibat hâlindeydi. Ekim 1891’de Lagos Weekly News’te yayımlanan bir haberde Quilliam’ın “İslâm İnancı” (The Faith of Islam) adlı kitabının Lagos’taki Müslümanlara ulaştığını duyurdu. Bu, muhtemelen çoğu Batı Afrikalı Müslüman ile İngiliz Müslüman topluluğu hakkında bilgi edinmek için ilk kez gerçekleşen bir gelişmeydi.[2] Muhammed Shitta, caminin açılışına, yeryüzünde İslâm’ın hamisi ve mukaddes beldelerin hadimi olan Osmanlı’dan bir temsilcinin katılmasını istiyordu. Lagos’ta güçlü İslâmi duygular gelişmeye başlamış olsa da Osmanlı’dan gelecek bir elçi Lagos’taki Müslümanların onurunu ve uluslararası tanınırlığını tasdik edecek bir zemin hazırlayacaktı.
Şitta Bey’den II. Abdülhamid’e Ulaşan Mektup
Muhammed Şitta caminin açılışının İslâm kültürünün bölgede yayılmasına katkı sağlayacağını düşündüğü için açılış törenine Osmanlı Devleti’nin de ilgi göstermesini Abdullah Quilliam aracılığı ile talep etmişti. Bâbıâli, Lagos’ta İslâmi faaliyetlerde bulunan Muhammed Şitta hakkında Abdullah Quilliam tarafından bilgilendirilmişti. Gönderilen mektuplarda sürekli olarak Muhammed Şitta’nın hayırlı işlerde bulunduğu ve Zat-ı Şahane’nin takdir ve övgüsünü hak ettiği vurgulanıyordu. Zaten Muhammed Şitta’nın mektubunda kullanmış olduğu “Mü’minlerin Halifesi, Mukaddes Yerlerin Muhafızı, İslâm İnancının Müdafii” gibi övgü içeren ifadeler, Quilliam’ı haklı çıkarıyordu. Hatta Muhammed Şitta’nın bir nişan ve ferman ile onurlandırması talebinde bulunduğu haber veriliyordu. Quilliam, Yıldız Sarayı’nda yapılan selamlık merasimi sonrası, o günlerde Bâbıâli’de bulunduğu için bu mektubuna ilaveten Muhammed Şitta, kardeşi Yusuf ve Afrika’nın batı sahilinde yaşayan Lagoslu Müslümanlar adına kendisine gönderdiği mektubu ve kendisinin bu mektup için yazdığı takdimi de II. Abdülhamid’e bizzat sunmuştu. Bu mektupta çok değerli bilgiler bulunmaktadır. Mektupta, özellikle kolonilerde ve İngilizlere ait sömürge bölgelerinde, Hristiyan misyonerler tarafından yapılan bütün baskılara ve çok sayıda misyonerin yerlilere ait toprakları işgal etmelerine rağmen İslâm dininin hızlı bir şekilde yayıldığı vurgulanıyordu.[11]
II. Abdülhamid Han’ın Şitta Bey Camisi’nin Açılışına Katılması İçin Abdullah Quilliam’ı Görevlendirmesi ve Quilliam’ın Batı Afrika Yolculuğu
II. Abdülhamid, kısa bir araştırmadan sonra 22 Mart 1894 tarihinde Londra Büyükelçiliği’ne verdiği talimatta Quilliam’ın sunduğu mektubun olumlu bulunduğunu belirtiyor ve Muhammed Şitta’ya dördüncü dereceden Mecidi nişanının takdim edilmesini istiyordu. Abdullah Quilliam bu emir üzerine hem cami açılışına katılmak hem de tebliğ faaliyetlerinde bulunmak üzere 6 Haziran 1894’te Liverpool’dan ayrılarak Lagos yolculuğuna başladı.[11]
Yolculuk boyunca Kanarya Adaları, Senegal, Gambiya, Sierra Leone ve Liberya’ya uğramış, İngiliz İmparatorluğu’nun etkisiyle yayılan ünü nedeniyle, uğradığı her yerde kalabalıklar onu görmek için toplanmıştı. Tamamı siyahi olan Afrikalı Müslüman toplulukların çoğu, yaşamlarında ilk kez beyaz bir Müslüman görüyorlardı ve ona sevgilerini sundular. Quilliam, bu seyahatin nihai hedefi olan Lagos’a 28 Haziran 1894 tarihinde ulaştı. Abdullah Quilliam’ın o gün gemiden iniş yapamamasından dolayı kalabalık ertesi gün için orada beklemeye başladı. Ertesi sabah şafak vakti başlayan sağanak yağmur altında binlerce insan, bir ucundan diğer ucuna kadar marina cephesini kaplamış şekilde, kadın-erkek ve çocuklar sokaklarda söyledikleri şarkılarla bu seçkin misafiri karşıladılar.[12] Bu buluşma, İslâm dininin “ırkları aşarak ırkçılığın ortadan kaldırılması” anlamına geldiğini gösteren bir gerçektir. Siyah Müslümanlar, beyaz bir Müslümanı bütün kalpleriyle kucakladılar. Abdullah Quilliam’ın varışı Lagos Müslüman tarihinde gerçekleşen olağanüstü bir olaydı.
Abdullah Quilliam, arkadaşı Alhaji Harun er-Reşid ve Muhammed Şitta tarafından karşılandı. Er-Reşid, Muhammed Şitta ve Vali Sir Gilbert saygı duyduğu Quilliam’ı hükûmet konağında misafir etti. Cami açılışına Batı Afrika Müslümanlarının yanı sıra Müslüman olmayan devlet adamları ve Dr. Blyden dâhil toplumun önde gelen üyeleri katıldı. Söz konusu gelişme, Yorubaland Müslümanlarının tarihinde birlik, kalkınma ve itibar konusunda yüksek bir noktaya işaret eden önemli bir olaydı. Muhammed Şitta 1891’de, çeşitli yazarların bildirdiği üç bin ila yedi bin pound arasında bir maliyetle Şitta Bey Camii’nin yapımını finanse etti.[6]
Şitta Bey Camii’nin imamlık görevini 3 Mayıs 2012’de üstlenen Alhaji Habibullah Tevfik Muaz, caminin 5000 pound ile kurulduğunu söyledi. Şitta Bey’in vefatından sonra da caminin imamları onun soyundan olanlardan seçilmiştir ve sırf bu yüzden yeni imamın ancak hüküm süren bir imamın ölümünden sonra seçilmesi geleneği devam etmektedir. Yeni merkez camisinin kurulmasından çok önce, Cuma günü cemaat namazları Şitta Bey Camii’nde kılınıyordu. 10 Aralık 2013 tarihinde Ulusal Müze ve Anıtlar Komisyonu Genel Müdürlüğü tarafından Şitta Bey Camii dokuz ulusal anıttan biri olarak kabul edildi.
200 kişiden fazla kişiyi konuk edebilecek kapasiteye sahip bu yapı, Batı Afrika’daki dinî mimarinin en güzel örneklerindendir.[8]
Şitta Bey Camii, Lagos’a geri dönen bir Brezilyalı mimar olan Senor Da Costa tarafından 1892 yılında Afro-Brezilya tarzında tasarlandı ve Sanusi Aka adında bir Nijeryalı inşaatçı tarafından inşa edildi. Afro-Brezilya temalı mimariyi tasvir eden kiremit işi ile yapılan yapı, Muhammed Şitta Bey’in gözetiminde organize edildi. Basit ve farklı bir Brezilya tarzı mimariye sahip olan cami, döneminin eşsiz mimari yapılarından biriydi.[9] Şitta Bey Camii, Müslüman halkının ve ruhunun bağımsızlığının bir kanıtıydı. Caminin açılışına, Osmanlı sultanı II. Abdülhamid tarafından elçi olarak gönderilen Quilliam’ın katılması İslâmiyet’in Yorubaland’da ilk kez uluslararası tanınırlık kazanmasını sağladı. Şitta Bey Camisi’nin resmî olarak açılışı Müslüman Yorubaland’da bir dönüm noktasını oluşturur. Bu olay Müslüman topluluğunun önemli bir şekilde nüfuz kazanmasına ve bölgede kalıcı olarak yerleşmesine ön ayak olmuştur.
Shitta Bey Camii Resmî Törenle Açıldı
3 Temmuz 1894’te, (Muharrem ayında) Lagos Valisi Sir Gilbert Carter tarafından organize edilen Şitta Bey Camii’nin açılışına Oba Oyekan, Edward Wilmot Blyden, Abdullah Quilliam, James Pinson Labulo Davies, John Otunba Payne ve Richard Beale Blaize gibi önde gelen Lagos Hristiyanları da katıldı.[6]
Sultan II. Abdülhamid tarafından elçi olarak gönderilen Abdullah Quilliam, İstanbul’dan gönderilen ve Londra’daki Osmanlı Büyükelçiliği aracılığı ile kendisine ulaştırılan görev sancağı, Mecidiye nişanı ve buna ilişkin berat Muhammed Şitta’ya takdim edildi. Bu beratla birlikte Muhammed Şitta’ya sivil bir rütbe olarak “Bey” unvanı verildi ve Shitta, Lagos Müslümanlarının önderi (Seriki Muslumi) olarak göreve başladı. Şitta, “Bey” unvanı aldıktan sonra ailevi bağlamda bir asrı aşkın bir süredir adeta gelenek olarak ‘Shitta Bey’ soyadını kullanmaya devam etmektedir.[4] Lagos Müslümanları, cami açılışına temsilci gönderen Sultan II. Abdülhamid’e, duydukları sevinci şöyle ifade ettiler: “Biz beyaz kardeşimize çok şey söylemedik ancak söylediklerimiz kalbimizin derinliklerinden geliyor. Biz kendi gözlerimizle Müminlerin komutanının elçisini görebildiğimiz için çok sevinçliyiz.”
Abdullah Quilliam, konuşmasında Afrika’da fetişizm ve cehaletin yok edilmesi ve batıl inancın ortadan kaldırılması gerektiğini ve kalplerin ebedî ilahın yaşayan tapınakları hâline gelmeye hazır olduğunu belirtti. Ayrıca Batı Afrika Müslümanları arasında İngilizce eğitiminin başlatılması gerektiğinden söz etti. Vali’nin katılımı, konuşması ve dinî hoşgörüye odaklanan düşünceleri Müslümanları memnun etti. Vali, konuşmasında Quilliam’ın İngilizce eğitimiyle ilgili duygularını yineledi, Arapça ve Kur’an öğretisi okunduktan sonra eğitim alanının kapsamını genişletmek için İngilizce öğretiminin etkili olacağını, bu konuda Quilliam’ın ve kendi sözlerinin teşvik edici olacağını umduğunu belirtti. Abdullah Quilliam’ın İngilizce eğitimini desteklemesi ‘başarı’ için fırsatları artırdığı kavramını kabul eden bir grup genç Egbe Killa olarak adlandırılan bir topluluk kurdu. Bu topluluk Lagos ve diğer şehirlerde çok popüler hâle geldi.
Abdullah Quilliam’ın Batı Afrika Müslümanları arasında İngilizce eğitimini teşvik etmesi, Britanya İmparatorluğu’na fayda sağlamak için değildi, daha doğrusu kendisinin dünya görüşüyle ilgili pratik bir duruş olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü Lagos’a geri dönen Hristiyan tüccarlar ve zanaatkârlar sosyal hayatta önemli bir rol aldıkları gibi Hristiyanlığı ve Batı eğitimini Lagos ve Yorubaland’a tanıtmak için etkiliydi. Onlar önemli idari ofisler kurarak kolonide yasal medikal ve eğitim mesleğinde aktif bir şekilde yer almışlardı. Hristiyan misyonerlerin Batı eğitimini proselitizm (günümüzde herhangi bir dinin yayılması için harcanan çaba ve diğer dinsel çevrelerden inançlı zümreyi kazanma uğraşı) aracı olarak kullandığı iyi bilindiğinden bu dönemin birçok Müslüman ailesi çocuklarını misyoner okullarına göndermeyi reddetti.
Abdullah Quilliam’ın eğitimle ilgili olarak amacı, kendilerini devlet pozisyonlarına uygun hâle getiren niteliklerden yoksun bırakan din kardeşlerine, din eğitiminin öğretilmediği devlet okullarına girmeyi reddeden dindaşlarının hatalarından ya da talihsizliklerden kurtulmaları için yardım etmekti.[2] Kent nüfusunun yükselen Hristiyan elitinden daha yalıtılmış olması, Müslüman topluluğu, ticari ve eğitimsel açıdan gelişmeye zorladı. Zamanla, Saro tüccarları gibi yerel şeflerin ve tüccarların güçlü ticari kontrolünü kırabildiler ve Nijer’e kadar Yoruba ve Nupe Hinterland ile doğrudan ticari ilişkiler kurdular. [3]
Şitta Bey’in İslâm Yolundaki Hizmetleri
Dönemin önde gelen Saro Müslüman tüccarı ve Lagos Müslümanlarının önderi olan Muhammed Şitta Bey, İslâm’ın yayılması ve toplumsal yaşamda yer alması konusunda önemli katkılarda bulundu.
Lagos’taki Müslüman Saro topluluğunun büyük bir kısmı, eğitimin “daha iyi bir yaşam biçimi için” en güvenilir yol olduğunu savunuyordu. Fakat Hristiyan misyonerlerin ve Batı eğitiminin sömürge otoritelerinin Hristiyan evangelizasyonunun bir aracı olarak kullanılması, Müslümanların, Batı eğitimine uzak durmasına neden oluyordu. Lagos Müslümanları, Batı eğitimini seçmek veya seçmemek durumuyla karşı karşıya kaldılar. Bu nedenlerden dolayı Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında geniş bir eğitimsel ve sosyal boşluk oluştu.
Şitta Bey, Lagos dışında da camilerin kurulması, şer’î hukukun Müslümanlar için rehberlik yasası olarak kullanılması ve Lagos’ta Müslüman okullarının kurulması gibi çeşitli girişimlerde bulundu. Şitta Bey ve diğer Müslüman liderler resmî olarak Lagos’ta bir İslâm mahkemesinin kurulmasını talep ettiler. Valinin bu talebi reddetmesine karşın Müslümanlar Şitta Bey’i hâkim (yargıç) olarak tanımaya Şitta Bey ve ailesi, Lagos’ta İslâm’ın yayılmasında ve Hristiyanlıktan arındırılmış Batı eğitiminin Lagos Müslüman topluluğu tarafından kabul edilmesinde önemli bir rol oynadı. Batı eğitimin avantajlarını fark eden Lagos Müslümanları kendi kontrollerinde açılan Müslüman okullarına yöneldi. Lagos Müslümanlarının konumu; Lagos’ta 1896’da, Epe’de 1898’de ve Badagary’de 1899’da hükûmet tarafından Müslüman okullarının kurulmasıyla daha da güçlendi. Batı eğitimi ve İslâmi konularda eğitim veren bu okullar Müslümanlar tarafından yönetildi.[3]
İkdam Gazetesi, 7 Haziran 1905 tarihinde Sierra Leone’de yayımlanan Weekly William gazetesine dayanarak Sierra Leone’de Müslümanların sayısının gün geçtikçe arttığını, bölgede yeni camilerin ve okulların açıldığını yazmıştı. Özellikle İngiliz sömürgesindeki Liberya’da, Batı Afrika Maarif-i İslâmiye Müdürü Edward Wilmot Blyden’in Sierra Leone şehrinde açtığı dinî eğitim veren altı ilkokuldan duyulan memnuniyetin yansımaları İstanbul’a kadar hissedilmişti. Blyden’in bu güçlü gayretleri, II. Abdülhamid tarafından Liverpool İslâm Cemiyeti kurucusu Abdullah Quilliam aracılığıyla taltif edilmişti. Halifenin bu ilgisi buradaki Müslümanları pek memnun etmiş ve Babıali’ye şu içten mektubu göndermişlerdi: “Afrika Müslümanları için yaptığınız yardımlar ve Maarif-i İslâmiye’ye katkılarınız ve böylece Halifemizden nişan-ı Mecidi almamız sebebiyle bütün Afrika Müslümanları Hazret-i Halife’ye bir kat daha muhabbet-i şükranda bulunmuşlardır. Sizin de Sierra Leone Müslümanlarına maarif yönüyle yaptığınız yardım takdire şayandır.”[11]
1894’te büyük ilgiyle açılan Lagos’taki ilk modern caminin inşasını tek elden finanse etmedeki rolü nedeniyle Muhammed Shitta, dinî alanda daha fazla ilgi görmeye başladı. Shitta Bey, Lagos ve Sierre Leone’de İslâm’ın yayılması için fon bağışlayan Fulah kasabasındaki Jamiul Salam Camisi dâhil olmak üzere her iki yerde de camilerin inşasını finanse etti. [6] Shitta Bey Camisi’nin açılışından sonra Saro Müslümanları ve Brezilya’dan gelen Müslümanların varlığı, Lagos’un sosyal, siyasi dinamiklerini değiştirdiği gibi kentte İslâm kültürünün yerleşip yayılmasına da önemli ölçüde hizmet etti.
Sultan II. Abdülhamid’in Elçisi Abdullah Quilliam’ın Geri Dönüş Yolculuğu ve Batı Afrika Müslümanları İle İlişkilerinin Devam Etmesi
Abdullah Quilliam 25 Temmuz 1894 tarihinde geri dönüş yolculuğuna başlayacağı zaman sıtma hastalığı şiddetlendi. Britanya’ya dönüşünden sonra, Quilliam ve Şitta Bey de dâhil olmak üzere birçok Batı Afrika Müslüman lideri ile çok yakın temasta kaldı. Quilliam tarafından neşredilen Hilal ve İslâm Dünyası gazeteleri, Müslüman dünyasının Batı Afrika’daki topluluklar hakkında düzenli olarak haber almasına yardımcı oldu. Abdullah Quilliam’ın Batı Afrika’ya yaptığı ziyaretten sonra İngiliz Müslümanlar ile Batı Afrika Müslümanları arasındaki ilişkilerde önemli gelişmeler oldu. Liverpool İslâm Enstitüsü’nün haftalık ve aylık olarak yayımladığı Hilal ve İslâm Dünyası gazeteleri, Batı Afrika Müslümanları ile ilişkiyi kolaylaştırmada önemli rol oynadı. 1890’ların sonlarına doğru, Batı Afrika Müslümanları ile ilgili haberler, Freetown ve Lagos’un en büyük bölgesel gazetelerinde sıklıkla yer almaya başladı. Hilal gazetesi, sadece Müslümanların yerel kaynaklardan elde ettiği haberleri değil aynı zamanda özel yazışmaları, ziyaret haberlerini, konferansları ve genel Afrika haberlerini yeniden yayımlıyordu. Batı Afrika Müslümanları birbirleriyle iletişim kurmak için gazeteleri ve mektupları bile kullandılar. Mesela Akra’dan Muhammed Bello, Hilal gazetesini, bu şehirdeki caminin çatı malzemelerini bağışlaması sebebiyle Şitta Bey’e şükran mesajı iletmek için kullandı.
Muhammed Senusi, bu iki Müslüman gazetesinden İngiliz ve Afrikalı Müslümanları birbirine bağlayan kardeşlik kordonu olarak bahsetmiştir. Zira Müslüman Batı Afrika’nın her köşesindenden yazışmalar yoğunlaşmıştı. Yazışmalar arasında yeni Müslüman olanlardan gelen mektuplar, Quilliam’ın Afrika’da tanıştığı insanlardan, tanınmış Müslümanlardan ve İslâm’ı anlamaya çalışan gayrimüslümlerden gelen mektuplar vardı. John Thomas adında biri sadece Quilliam’ın “İslâm’ın İnançları” adlı kitabını okuyarak İslâm’a döndüğünü duyurdu. İngilizlerden bazılarının Afrika Müslümanlarına eşitlik sundukları haberleri yayımlandı. Ayrıca gayrimüslüm kaynaklar arasında da bu ilişki dikkat çekti. İslâm dini hakkında nadiren olumlu haberler yayınlayan Sierra Leone Weekly News, Liverpool’da İslâm varlığını kanıtlayan camiler, okullar ve periyodik yayınlar Afrika Müslümanlarına ümit verdiği ile ilgili haberler yayınladı. Sierre Leoneli bir Müslüman lider olan Muhammed Gheireawani’nin duygularına yer verdi: “Bizlere, İslâm’ın yalnızca aşağı ırkların dini olduğu söylendi ki bu sadece siyah adam tarafından alınabilirdi. Ah! Büyük İngilizlerin, Hilal’in ışıkları altında eğildiklerinde şimdi ne diyecekler?” [2]
Muhammed Şitta Bey’in Vefatı
Afrika’dan gelen tüm haberler arasında sadece kutlama yoktu. Gruplar arasındaki temasın ilk yıllarında iki üzücü ölüm meydana geldi. Muhammed Şitta Bey, Şitta Bey Camii’nin bitiminden bir yıl sonra 4 Temmuz 1895’te, 65 yaşında gripe yakalanarak Lagos’ta hayata veda etti.[7] Alhaji Harun Reşid ise 2 Mart 1897’de 33 yaşında Freetown’da dizanteriden hayatını kaybetti. Bu iki dinî önderin ölümü Müslüman ve Müslüman olmayan çevrelerde büyük üzüntüye sebep olurken Afrika ve Avrupa’daki dava arkadaşlarını da şaşırttı. Batı Afrika ve İngiliz Müslümanları arasındaki bu güçlü bağlantıların ölümleri, var olan bağlantının kopmasına neden olabilirdi ancak söz konusu bağ, bu kayıplara dayanacak kadar güçlü bir şekilde büyümüştü. Şitta Bey’in ölümünden sonra Hilal’de, Batı Afrika Müslümanlarına bir mesaj yayımlandı. Şitta Bey, ölümünden önce, 1894 yılında “Liverpool Müslüman Derneği” fahri başkan yardımcısı seçilmişti. Sonraki yıllarda, Şitta Bey’in kardeşi Yusuffu (Lagos) ve Muhammed Senusi (Sierre Leone) benzer şekilde onurlandırıldı.[2]
1908’te Lagos nüfusunun yaklaşık % 60’ını oluşturduğu tahmin edilen Müslüman toplumun devam eden büyümesi, Müslüman liderler ve yerel hiyerarşiler arasında yakın bir ilişkinin kurulmasını sağladı. Kent kooperatifleri konseyinin yanı sıra özerk yönetimin ve sosyal refahın önemli işlevlerini yerine getiren yerel cami topluluklarının temcilcilerini içeren bir komite girişimi büyük ölçüde Müslümanların egemenliğine girdi. Yerel hiyerarşi, halk muhafızları ve derneklerin yer aldığı bu komite, İslâm’ın, Lagos siyasetinde önemli bir rol oynamasını sağladı. Müslüman liderler ve diğer başkanlar da 1900 yılında kurulan Merkez yerel konseyin üyesi oldular. Büyük ve nüfuzlu Müslüman topluluğu, sömürge Lagos’taki siyasi mücadelelere tam olarak katıldı.[3]
Sonuç
Şitta Bey Camii’nin hikâyesindeki benzersiz husus, açılışına katılanların, çeşitli geçmişlerden ve kültürel ortamlardan gelmelerine rağmen, barış ve uyum içinde yaşadığı gerçeğidir. Caminin açılışından sonraki dönemlerde dinî hareket, Lagos’ta toplumsal yapıyı birçok açıdan şekillendirmeye yardımcı oldu. Lagos’ta açılan cami ile birlikte Yoruba şehirlerinde İslâm kültürü hızlıca genişledi ve yayıldı. Bu, sadece inanç noktasında bir birleştiricilik değil, aynı zamanda siyasi ve yasal alanda da yeni bir yapının şekillenmesinde etkili oldu. Müslümanlar yönetimde ve hükûmet içinde büyük roller üstlendiler. Avrupa misyonerleri Afrikalıları Hristiyanlaştırmak için çok uğraş verdiler ama Sultan II. Abdülhamid’in Afrika’ya gönderdiği âlimler ve elçiler, misyonerlerin buradaki faaliyetlerinin birçoğunu boşa çıkardı. Yapılan irşad faaliyetleri ile Müslümanların yükselişi ve gelişimi her açıdan devam etmiş ve günümüzde bu sayede Yoruba topluluğunun yarısından fazlası Müslüman nüfusa sahip olmuştur.
KAYNAKÇA
ARŞİV KAYNAKLARI
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Vesikaları
ARAŞTIRMA ESERLERİ
[1] Ansar-Ud Deen Society and Islamic Development in Lagos : Growth, Contributions and
Challenges – Prof. Siyan Oyeweso Fhsn – https: //www.researchgate.net/profile/Siyan_Oyeweso/puplication/ 287331012, Erişim Tarihi: 25.09.2018
[2] California State Universtiy, San Bernardo – Csusb SchollarWorks – Library Faculty Puplications – The ye May Know Each Other’: Late Victorian Interactions between British and West African Muslims – Brent D. Singleton.
[3] Education and the Growth of Religious Associations among Yoruba Muslims : The
Ansar-Ud-Deen- Society of Nigeria – Stefan Reichmuth – http://www.jstor.org/stable/1581838 – Pdf, ), Erişim Tarihi: 30.09.2018
[4] Hazar, Numan (2005), Küreselleşme Sürecinde Afrika ve Türkiye-Afrika ilişkileri, s. 105, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları.
[5] http://en.alukah.net/Thouhhts_Knowledge/0/3492/ THE CONTRIBUTION OF SIERRA
LENOIAN BRAZILIAN MUSLIM REPATRIATES TO NIGERIAN HISTORY
AND DEVELOPMENT (1), Erişim Tarihi: 26.09.2018
[6] http:/wikiviusally.com/wiki/Mohammed_Shitta_Bey, ), Erişim Tarihi: 26.09.2018
[7] https: //www.google.com/amp/upclosed.com/people/mohammed-Shitta-bey/amp/), Erişim Tarihi: 29.09.2018
[8] https://www.masjid.ir/en/news/19394/121-year-old-Shitta-Bey-mosque-Nigeria), Erişim Tarihi: 25.09.2018
[9] http://itkworld.arcastaging.com/ listing/ Shitta-bey-mosque-in-lagos-nigeria-by-itkworld.html), Erişim Tarihi: 27.09.2018
[10] The Muslim Factor in the Afro-Brazillian Struggle Against Slavery htttps:// www.google.com /amps/s/ madanitimbukti.wordpress.com/2017/08/30/4351/amp/, Erişim Tarihi: 25.09.2018
[11] Tandoğan, Muhammed (2011), Osmanlı Devleti’nin Afrika’da Avrupa Sömürgeciliğine Karşı Siyaseti-(XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyılın Başları), s. 132-133, 293-294, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İslâm Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, İstanbul. (Arşiv vesikalarının bir kısmı bu eserden temin edilmiştir.)
[12] Tarayıcı, Şaban – Kahraman, Selçuk (2017), II. Abdülhamid’in Dış Politikasında İslâmcılık ve İngiliz Şeyhülİslâm Abdullah Quilliam, Medeniyet ve Toplum / Güz 2017, Cilt: 1, Sayı: 2.