Sudan’ın girdaptan çıkışı

0

Mavi ve Beyaz Nil nehirlerinin Sudan içinde kalan bölgesi, 880 bin hektar olup dünyada tarıma elverişli yekpare en geniş alan olarak biliniyor. Tarım ülkesi olarak bilinen Sudan, başta altın ve petrol olmak üzere kaynaklar bakımından da dikkatleri çekiyor. 

Altın, son yıllarda işletilen yeni maden yatakları ile Sudan’ı Afrika’da ikinci, dünyada dokuzuncu üretici ülke konumuna getirdi. Darbe ile başlayan, iç çatışmayla devam eden süreçte Sudan’ın başına gelenler, sahip olduklarıyla ilgili olabilir mi diye sorgulanıyor.

Afrika’nın Avrupalılarca sömürgeleştirilmesini 3 asır geciktiren Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda tüm gayretlerine rağmen buna engel olamadı. Kuzey Afrika’nın güneyindeki Büyük Sahra Çölü’nü çevreleyen Sahel bölgesi, batısı Fransız Sudan’ı, doğusu ise İngiliz Sudan’ı diye ikiye ayrıldı. Toplamda 60 yılı geçmeyen süredeki uygulamalar yüzünden birbirlerine kaynaştırılan ve tamamına yakını Müslüman olan topluluklara dayatılan yeni düzenler, günümüzdeki çatışmaların da ana sebepleri arasında.

15 ASKERİ DARBE 

1 Ocak 1956 günü Afrika’da ilk bağımsızlık alanlar arasındaki Sudan’da derhal Osmanlı-Mısır idaresinde Hatt-ı İstiva, yani Ekvator Müdürlüğü diye isimlendirilen şimdiki adıyla Güney Sudan isimli ülke ile 1964 yılında başlayan iç çatışmalar, 2011’de bağımsız ilan edilmesine kadar tam yarım asır devam etti.

O dönemde uluslararası toplum bunun sebebini, Devlet Başkanı Cafer Numeyri’nin ülkede anayasayı şeriata bağlayınca güneyli Hıristiyan azınlığın tepkisine dayandırıyordu. Bu henüz yatışmadan 2003 yılında Darfur’da ve Kordofan ile kuzeyinde de merkezi hükümeti zora sokan direniş hareketleri peş peşe devreye sokuldu. 2019 yılındaki askeri darbeye kadar bir kısmı başarılı da olan 15 askeri müdahale yaşayan Sudan’da en uzun süre etki bırakan, 1989’daki Ömer el-Beşir’in 30 yıl süren iktidarı. Gerçi onun iktidardan uzaklaştırılması, ülkenin siyasi ve ekonomik konumunu iyileştirmedi, hatta daha da kötüleştirdi. 2019’da Korgeneral Abdulfettah el-Burhan tarafından devrilmesinden sonra kurulan yarı askeri ve sivil iktidar da 25 Ekim 2021 günü tekrar değişti ve 2 Ocak 2022’de Başbakan Abdullah Hamduk’un istifasıyla

Geçici Egemenlik Konseyi, idareyi tek başına üzerine aldı. Konsey başkan yardımcılığına da Darfur’daki gerginlik sırasında oluşturan gönüllü birliklerin başındaki Hemedti lakaplı Muhammed Hamdan Dagalo getirildi. Bu kişi, özellikle 2013 yılında Sudan’ın kuzeyindeki direnişi kırması için Hızlı Destek Kuvvetleri adıyla bir birlik kurmuş, bunları 2016’da Yemen iç savaşında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Hûsiler’e karşı savaşına da göndermişti. 2017 yılında da Libya’nın doğusunda General Hafter’i desteklemek için gönderildi. Hatta bu etkinliği sebebiyle Rusya’nın son yıllarda Afrika’da en etkin gücü Wagner isimli milislerle de yakın temasa girerek, kendi birliklerine özel eğitim aldırmıştı. Ülke içindeki asayişte yerel direniş hareketlerine karşı ordu birlikleri yerine bunlar sevk ediliyordu, hatta dış operasyonlarda da artık vazgeçilemez hale gelmişlerdi. Dahası özellikle Darfur bölgesinde altın madenleri üzerinde kurduğu etkinlikle birlikte Sudan’ın en zengin adamı haline gelmişti.

YENİ KAYNAKLAR

21. yüzyıl, Afrika’da yeni gelişmelerin habercisi oldu. Sömürgeciliğin aşırı tahribatı ile kıta ülkeleri adeta tüm uluslararası rekabetin dışında kaldı. Bağımsızlıkların ardından ciddi bir şahlanış başladıysa da bu defa iç çatışmalarla sarsıldılar. 1990’lı yıllardan itibaren aralarında epeyce kalkınma hamlesine girişenler vardı. 2000’li yıllar, bir anlamda tüm dünya ile birlikte hareket etme fırsatları sunmaya başladı. Artık sadece Avrupa ve ABD merkezli etkileşimler yerine Asya ve Ortadoğu ülkeleriyle de yakın temaslar kuruldu.

Afrika’nın yeni kaynakları tespit edildikçe her bir ülkenin döviz girdileri arttı ve bir anda geri kalmışlığın yaralarını da sarmaya başladılar. Bu ülkelerin içinde Sudan oldukça hızlı toparlanma sürecine girdi. 1993 yılından 2017 yılına kadar ABD öncülüğünde başlatılan uluslararası ambargo ile ciddi anlamda sarsılsa da bu defa Çin, Malezya, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve Rusya ile Körfez ülkeleri adeta Sudan ile iş yapma konusunda hızlı hamlelere girişti. 2011’de Hartum’dan ayrılmadan önce Güney Sudan’da üretilen petrolün Kızıldeniz sahilindeki Port Sudan limanına taşınması önemli bir gelir kapısı oldu. Her iki Sudan sınırları içinde tespit edilen 5 milyar varillik petrol rezervi var. Rafineri, petrol boru hattı ve liman hizmetleri ciddi istihdam sağlıyor. Ayrıca altın, kalay, kobalt, granit, mermer, nikel, demir, bakır, krom, kurşun, çinko, uranyum, tungsten, cips, mika, gümüş gibi çok fazla maden yatakları tespit edildiyse de içlerinden sadece altın, krom ve cips dışında henüz işletilen yok. Altın, son yıllarda işletilen yeni maden yatakları ile Sudan’ı Afrika’da ikinci, dünyada dokuzuncu üretici ülke konumuna getirdi.

EŞSİZ TARIM ALANI

1 milyon 879 bin 358 km2’lik yüzölçümü, Kızıldeniz’e olan 853 km’lik sahili, Afrika’nın 3., dünyanın ise 16. büyük ülkesi olan Sudan, halen yüzde 69’u kırsalda yaşayan 48 milyon nüfusa sahip. Geçmiş yıllarda 100 bini Suriyeli 1.5 milyonu aşkın mülteci ve sığınma talebiyle gelen yabancılarla oldukça cazip imkânlara sahip bir ülke konumuna gelmişti. Özellikle Mavi ve Beyaz Nil nehirleri Hartum’da birleşene kadar ve sonrasında tarım arazileri için bulunmaz bir nimet. Sulama, enerji ve taşımacılık için Sudanlıların hayatında büyük öneme sahip. Mevcut topraklarının tarıma elverişli kısmı 84 milyon hektarı buluyor. Bu da Türkiye’nin toplam yüzölçümünden fazla. Ancak bunun sadece yüzde 15 kadarı ekilebiliyor. Yine yüzde 20 kadarı sulanabilecek durumda. Mavi ve Beyaz Nil nehirlerinin Sudan içinde kalan bölgesi 880 bin hektar olup dünyada tarıma elverişli yekpare en geniş alan ve burada yaklaşık 100 bin çiftçi ziraatla meşgul oluyor. Haliyle Sudan’da GSYİH’nin yüzde 37’sini tek başına tarım karşılıyor ve ülke ihracatının da yüzde 80’lik bir kısmına tekabül ediyor. 80 milyon hektarı da hayvancılık için müsait durumda.

İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞI MI?

ABD’nin 14 Aralık 2020 tarihinde Sudan’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarması önemli bir gelişmeydi. 15 Nisan 2023 günü başkent Hartum’da başlayan silahlı çatışmalarla bu defa sadece ülkede çoğu yatırım için gelen şirketlerin çalışanları dahil binlerce kişi ülkeyi terk etti. Kendi vatandaşlarından da on binlercesi komşusu Etiyopya, Güney Sudan, Orta Afrika, Çad ve Mısır’a sığındı.

Petrol ile ülkeye sağlanan gelirler, ekonominin yüzde 75 kadarını sağlıyordu. Ne yazık ki, Güney Sudan’ın 2011’de ayrılmasıyla oradan gelen petrol boru hattı ve rafineri gelirleri ile yetinmek zorunda kaldı. Yine de Abyei petrol sahası ve diğer bölgelerinde 1 milyar varile yakın rezervden şimdilik çıkan petrol ile ciddi bir gelir sağlıyor. Ancak altın madenlerinin sayısının artması ve 2012 yılı eylül ayında faaliyete geçerek bu madeni işleyen yıllık 300 ton işleme kapasiteli büyük bir rafineri çevre ülkelere de hizmet veriyor. 2020’li yıllarda Sudan’da petrol gelirlerinin yerini altın madeni aldı ve yıllık 2.5 milyar dolarlık bir girdiye ulaştı. Ülkede son yıllarda yaşanan siyasi istikrarsızlığın ana sebebini bu gelişmeye bağlayanlar da var.

GELİR KAYNAKLARI

Mevcut arazilerinin tarım ve hayvancılık için son derece elverişli olması sebebiyle Sudan, Afrika’da bu iki alanda ciddi yatırımcılar çekmeye başlamıştı. Böylece ülkenin gelir getiren kaynakları sıralamasında altın birinci, petrol ikinci ve canlı hayvan ihracatı üçüncü sıraya yükseldi. Ayrıca şeker kamışı, darı, arap zamkı, yer fıstığı, susam, mango, sorgum ve sebzeler de önemli yer tutuyor. Özellikle içlerinde arap zamkı dünyadaki tüm talebin yüzde 80 kadarını karşılıyor ve ihracattaki payı 100 milyon doların üzerinde.

18 EYALETTEN OLUŞUYOR

Sudan’da 2005 yılında kabul edilen yeni anayasa ile devlet başkanları 5 yıllık süreyle en fazla iki defa seçilecekti ve başbakanlık görevi de üzerlerinde olacaktı. 18 farklı eyaletten oluşan federal bir devlet. Yasama organı 450 milletvekili bulunan Millet Meclisi ve eyalet meclislerinden oluşuyor. Halkının yüzde 70 kadarı kendisini Arap soylu kabul ediyor, geriye kalanlar ise Dinka, Fellata, Beca, Nube ve Fur gibi yerel kabilelerden oluşuyor.

TÜRKİYE İLE TİCARET GERİLEDİ

Sudan’ın en çok ithalat yaptığı ülkeler Çin (1 milyar 752 milyon dolar), Hindistan (1 milyar dolar), Mısır (716 milyon dolar), Suudi Arabistan, Rusya (306 milyon dolar), Türkiye (298 milyon dolar) ve ABD (201 milyon dolar) şeklinde sıralanıyor. Türkiye, 2021 yılında Sudan ile 395 milyon dolarlık ticaret yaptı. 2015 yılına göre gerileyen bir durum söz konusu. Çünkü o sene toplamda 450 milyon dolarlık ticaretin 425 milyon doları Türkiye’den yapılan ihracattı.

Bu yazı 08 Mayıs 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı