Amazon’da meydana gelen orman yangınları, bir süredir uluslararası toplumun dikkatini çekiyor ve küresel bir endişeye neden oluyor. Bununla eş zamanlı olarak Afrika’nın orta ve güney bölgelerinde 3,3 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsayan, dünyanın ikinci en büyük tropik yağmur ormanı olmasından dolayı “dünyanın ikinci akciğeri” olarak nitelendirilen Kongo havzasında meydana gelen orman yangınları ise uluslararası toplumdan gereken ilgiyi göremedi. Uluslararası basın kuruluşları Kongo havzasındaki bu yangınlara kayıtsız kalmayı tercih etti. Oysaki Amazon’daki yangın G7 zirvesinde devlet başkanlarının gündemine girmiş ve liderler eliyle kampanyalar başlatılmıştı. Maalesef aynı kampanyalarda Afrika’nın adı bile anılmadı.
Dünyanın akciğeri olan Amazon’da yaşananlar çok acı ve ilgiye değer de olsa, Afrika ormanlarında yaşanan felaketlerin görmezden gelinmesi gariptir. Halbuki yangınların sıklığı ve yayılma hızı bakımından sadece Orta Afrika Cumhuriyeti ormanları bile Amazon’dan daha büyük kayıplar yaşamaktadır.
Afrika’daki ulusal hükümetleri, bu hususta teknik ve mali açıdan, Latin Amerika’daki meslektaşlarına göre daha az donanımlı oldukları da bir gerçektir. Bu yüzden Afrika’daki durum oldukça vahim görünmektedir.
Genel olarak kıtada ormanlık alanları etkileyen yangınların boyutunu kestirmemiz çok zor. Ormanlık alanlarda kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar, bu alanların tarıma açılması için bir yöntem olarak binlerce yıldır kullanılıyor. Ayrıca Afrika’da çiftçiler arazilerinde kalan otlardan ve çalılardan kurtulabilmenin yanı sıra sığır yetiştirmeye alan açmak için ekin alanlarını yani anızları ateşe veriyorlar. Bu yakma işlemiyle her ne kadar tarıma elverişli zengin toprakların korunmasına yardımcı olunduğuna inanılsa da kıtanın bazı bölgelerinde ormanlık arazilerin ateşe verilerek tarıma açık hale getirilmesi gibi alternatif yollara da başvuruluyor. Bu da hızlı ormansızlaşma, yağmur ormanlarının büyük bölümünün kuru bozkırlara çevrilmesi riskini beraberinde getiriyor.
“Korkutucu” Rakamların Gölgesinde Afrika Yangınları
Global Forest Watch, 2019 yılı için orman yangınları ile ilgili ortaya koymuş olduğu verilerde, Afrika ülkelerinden Angola’nın orman yangınlarında birinci, Amazon yangınlarıyla dünyanın gündeminde olan Brezilya ise ikinci sıradadır. Üçüncü ve dördüncü sırada da yine Afrika’dan iki ülke yer alıyor: Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti. Sadece Angola’da geçtiğimiz Ağustos ayında meydana gelen iki günlük yangının, Amazon’dakinden üç kat daha büyük olduğu kaydedilmektedir.
NASA‘nın Kaynak Yönetim Sistemi için Yangın Bilgisi (Fire Information for Resource Management System) departmanının geçtiğimiz Ağustos ayı verilerinde, Amazon yağmur ormanlarında 2 bin 127 yangının gerçekleştiği, bununla birlikte Angola’da 6.902, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeyse 3.395’i bulduğu açıklandı.
NASA, Ağustosta dünya çapında yanan 10.000 yangının en az % 70’inin Afrika kıtasında olduğunu kaydetti ve raporunda Afrika’yı “ateş kıtası “olarak adlandırdı.
Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) 2019 yılı şubat ayında yayınladığı çalışmaya göre, Sahraaltı Afrika dünyada yakılan ormanlık alanların yaklaşık % 70’ini oluşturuyor. Çalışma, bu yangınların oluşturduğu dumanların % 25 ila % 35 arasında sera gazı salınımına sebep olduğu bilgisini verdi. Bunlar genelde tarım için kasıtlı olarak oluşturulan yangınları içeriyor. Bu yangınların çoğu Afrika’nın tropik bölgelerinde gerçekleşiyor.
Copernicus Avrupa Çevre İncelemesi Hizmeti kullanılarak hazırlanan haritalara bakıldığında, Orta Afrika bölgesi şu anda dünyada yangınlar neticesinde biyokütleleri en fazla zarar gören bölge olduğu görülür. Günlük olarak, Copernicus’un Atmosphere Monitoring servisi, dünyadaki biyokütle yanmalarına ilişkin veriler sunar. Sadece yaz aylarında değil, 21 Haziran-22 Eylül arasındaki güney kışı boyunca da Orta Afrika bölgesi ateş hattı gibi görünüyor. Ayrıca Global Forest Watch’ın “Dünya Yangın Haritası”nda sadece geçtiğimiz Ağustos ayında Kongo’da 110 bin, Angola’da 135 bin yangın tespit edildi. Yine Afrika ülkelerinden Zambiya’da 73 bin, Mozambik’te 40 bin ve Tanzanya’da da 24 bin yangın aynı süre zarfında uydular tarafından kayıt altına alındı. Maalesef bu yangınlar bitki örtüsünü olağanüstü bir şekilde tahrip etmektedir. 2019’da ise en fazla orman yangınının kaydedildiği ülke, Brezilya’dan daha fazla yangına şahit olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’dir.
Uzmanlar, her noktanın büyük bir coğrafi bölgede ayrı bir yangını temsil ettiği söylese de bu yangınların olmadığı anlamına gelmiyor.
Dünya Afrika’daki Orman Yangınlarına Sessiz Kaldı
Bugün, uluslararası medya sayesinde dünyanın gözleri haklı olarak Güney Amerika’ya doğru çevrildi. Sosyal medya da bu sürece destek verdi ve kampanyalar düzenlendi. Fransa’nın Bierritz kasabasında gerçekleşen G7 zirvesinde devlet başkanları, Amazon’daki yangınla mücadele için 20 milyon dolar bağışlama kararı aldı. Bundan iki gün sonra Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ise Twitter üzerinden bu teklifi reddettiğini duyurmuştu. Bunun üzerine Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron polemiğe girmekten kaçınarak söz konusu bağışın Sahraaltı Afrika ülkelerinin yangınlarla mücadelesi için uluslararası bir kampanya başlatmayı düşündüğünü dile getirdi. Macron, “Amazonlar için duyurduğumuza benzer bir girişimin başlatılması ihtimalini değerlendiriyoruz” diyerek Afrika’daki yangınlara temas etmiş oldu.
Esasında Afrika ülkelerinin bazıları, uluslararası kampanyalardan bağımsız olarak sağlam çevre politikaları geliştirmeye çalışıyor. Mesela Gabon, ulusal topraklarının % 11’ini oluşturan 13 milli parkın açılışını gerçekleştirdi. Ayrıca Demokratik Kongo Cumhuriyeti, yeni endüstriyel tomruk lisansları konusunda bir moratoryum ilan etmişti.
Sonuç
Amazon orman yangınları üzerinde yoğunlaşan küresel ilgi, aynı şekilde Orta Afrika’daki dünyanın “ikinci akciğeri” olarak adlandırılan Kongo Havzası’ndaki yangınlara gösterilmedi. Bu durum büyük bir soru işareti olarak akıllardaki yerini aldı. Son olarak da her ne kadar Afrika’nın tropikal ormanlarının yanması kıtayı henüz ormansızlaşma seviyesine götürmese de, küresel ekonomik güçlerin -özellikle Çin’in- Afrika ülkeleriyle ticari ilişkilerini genişletmeye çalışması, Afrika ormanları üzerindeki baskıyı artırarak ormansızlaşmayı hızlandırabilir. Bu tehlikeye de dikkat çekmek gerekiyor…