Afrika’nın el sanatı da taklit ediliyor

0

Afrika el sanatları, kıtadaki kültürel ekonominin motoru konumunda. Bazı Afrika ülkelerinin milli gelirine yüzde 3 seviyesinde ciddi katkı sağlaması, hatta bazılarında yüzde 5’in üzerindeki bir kitlenin geçimlerini bu alandan kazanıyor olmaları bunun göstergesi.
 
Fakat Çin dahil bazı Asyalı ülkeler, bu alana da taklit ürünleri ile girdiler. Satıcılar, kıtaya ait diye Uzakdoğu’da makinalarla üretilenleri getirip ‘göz nuru hediyelik eşya’ olarak müşterilerine sunabiliyor. Bunun önüne geçmek için bu nadide ürünleri bizzat yerli üreticilerden almak gerekiyor.
 
Yurtdışı seyahatlerini özellikle ilk defa gerçekleştirenler, bu yolculuklarını kendileri için bir daha bulunmaz bir fırsat gibi düşünürler ve gittikleri ülkeyi hatırlatacak hediyelik bir eşya alarak dönerler. Şayet bu etkinlik; Avrupa’da, ABD veya Asya’nın gelişmiş ülkelerinden birinde olunca daha çok teknolojik bir ürün ile dönme hayaline dönüşür. Afrika’nın herhangi bir başkentine gidilince ise yerel el sanatlarına ait bir hatıra almak, o gezinin sanki önemli bir tamamlayanıdır. Dikkat edilmesi gereken konu, ürünün mümkün mertebe satın alındığı mahalde ya da komşusu bir ülkede elle üretilmesidir. Zira değer ifade eden ne varsa ona kendi markasını vurma yarışındaki Çin dahil bazı Asyalı devletler, bu alana da taklit ürünleri ile girdiler. Satıcılar, kıtaya ait diye Uzakdoğu’da makinalarla üretilenleri getirip ‘göz nuru hediyelik eşya’ olarak müşterilerine sunabiliyor.
 
BİR HATIRADAN ÖTE
 
Cumhurbaşkanımız, Afrika ile ilgili herhangi bir gündem söz konusu olduğunda, Afrikalılarla ilişkilerimizin mutlaka karşılıklı kurulacak ticari dengelerle uzun ömürlü olabileceğine vurgu yapıyor. Aslında iktisadi anlamda tek kalemde yapılan büyük ihale işlemleri dışında miktar olarak az, ama bir ülkeyi ziyaret eden her bir ferde dokunabilen kültür ekonomisi, çoğu zaman ikili ilişkilerin göstergesi olarak hesaplamalara dahil edilmez. Oysa ki, bu kıta ülkelerine gelen bilhassa diğer coğrafyaların insanlarına sunulan o kadar çok hediyelik eşya çeşidi var ki, bunlar sınıflandırıldığında bile onlarca farklı ürün ile karşılaşırız. Bunların çoğu el emeği ve göz nuru eserlerdir ve tamamen yerel malzemelerden üretilir. Müşterilerin bir kısmı, özellikle insan ve hayvan figürlerini tercih etseler de günlük ev ve büro ortamlarında kullanılan sayısız malzeme imkanları daha da yaygın. Bu eşyaların maddi değerleri fazla pahalı değilse bile bizleri insanlığın değişmeyen en tabii hayat şartlarına bağlayan eşyalar olmaları da çok önemli. Hatta el yapımı terlik, ayakkabı, birçok hayvan derisi yanında timsah ve yılan gibi vahşi hayvan derilerinden üretilen çanta, kemer, kalemlik yanında fildişi ve diğer kemiklerden elde edilen kolye, kağıt kesiciler; bilhassa abanoz ağacı ve benzeri ahşaptan yapılan tespihler, ofislerde ve mutfaklarda servis tabakları, bardak altlıkları; bunların birçoğunun kullanımıyla elde edilen yerel müzik aletleri ve el çizimi tablolar, kum ve benzeri malzemelerle şekil verilen resimler gibi yüzlerce çeşit ürün, her bir başkentte açılan özel pazarlarda satışa sunuluyor. Bu ürünlerin pazarlanması kadar bunlar için gerekli malzemelerin temini, bilhassa atölyelerde işlenmeleri ve aracı tüccarlar vasıtasıyla satıcı ile müşteriye taşınmaları gibi birçok alanda yüzbinlerce insana iş imkânı sağlanıyor.
 
KÜLTÜR EKONOMİSİ
 
Kültür ekonomisi denildiğinde söz konusu coğrafya Afrika ise ilk akla gelenler edebi ürünler olabileceği gibi şimdilerde giderek kullanımı yaygınlaşan Hindistan cevizi yağı, karite yağına kadar sağlıkla ilgili farklı yerel üretimler de var. Birçok ülkede belki peruk kullanımı giderek azalsa da kıtada özellikle hanımların sıkça tercih ettikleri örme saç malzemeleri hâlâ çok yaygın bir kullanım alanına sahip. Resim, heykel, müzik aletleri ve daha nice ürünler, henüz kendilerine üretimden, pazarlanmaya kadar hukuki zemin bulamasalar da faaliyetlerine devam ediyor.
 
Uluslararası ticari faaliyet alanlarında kültür ekonomisinin sınırları ve ne olduğunun tarifi henüz yapılmazsa da kültürle bağlantılı üretilen çeşitler akla gelmeyecek kadar fazla. Bunların ihracat imkanları da son yıllarda giderek artmakta olup ülke ekonomilerine katkıları ciddi artış eğilimi gösteriyor. Avrupa ve Amerika ülkeleriyle irtibat kurabilen güçlü hediyelik eşya üreticileri, artık lüks mağazalara talep ettikleri ürünlerini ulaştırabiliyor. Bazı gelişmiş ülkelerin önemli şehirlerinde, ana caddelerin kıyılarında veya özel satış yerlerinde, hatta Afrika ülkelerinin tüm havaalanlarında hediyelik eşya satışı bulunmakta ise de henüz ciddi girdiler sağlama noktasında olması gereken seviyeye ulaşamadılar.
 
İSTİHDAMA ETKİSİ
 
Kültürel faaliyetler her yönüyle düzenleyenler için daima gider olarak kabul edilse de aslında onları temsil eden nesnelerin ekonomiye katkıları genelde dikkatlerden kaçmıyor. Bazı Afrika ülkelerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarına yüzde 3 seviyesi gibi ciddi katkı sağlamaları, hatta bazı ülkelerdeki istihdamın yüzde 5’in üzerindeki bir kısmının geçimlerini bu alanda çalışıp hayatlarını kazanıyor olmaları, bunun göstergesi. Burada önemli olan çoğu kayıt dışı yapıldığından bu üretimin ve ticari faaliyetinin sanayileşmeye katkısının hangi seviyelerde seyrettiğinin tespit edilememesi. Dünyanın önde gelen mağazalarının Afrikalı üreticilerden bazı ürünleri tedarik edip müşterilerine sunmaları önemli bir katkı. Eğer bundan üretildiği ülke vatandaşlarına bir fayda elde edilecekse, bütçelerden kaynak ayrılarak piyasa araştırması, bunu üretenlerin yapılandırılması, daha fazla ürün elde edilmesi ve yeni kuşakların eğitimi gibi bazı desteklere ihtiyaç duyuluyor.
 
TAKLİTLERİN TEHDİDİ
 
Günümüzde Afrika el sanatı alanında ürünlerini pazarlayanlar içinde yıllık yüz binlerce dolarlık pazar payında etkinlik kuranlar var. Birçoğu bu mesleği kendi becerileri ile öğrenip devam ettiriyor. Mesele, sadece çoğu başkentlerde satış imkânı bulan yerel el sanatları, pazarlarda küçük tezgahlarındaki müşteriye sunumla sınırlı değil. Ürün için gerekli malzemelerin temini, işlenme süreci, satış noktalarına nakledilmesi, dış pazarlara açılması gibi aşılması gereken dolaylı kazanım sağlayan alanlar var. Aslında bu anlamda Afrikalıların kültürel değerlerinin giderek artan müşterisi, bu alanda uluslararası ticaret ağının oluşması önemli. Aksi takdirde Asya’da taklitleri üretilen Afrika el sanatları ürünlerinin Avrupa pazarlarına sunulması gibi ciddi bir yok edilme hamlesi ile karşı karşıya kalacaklar. Bunun önüne geçmenin yolu bu ürünleri bizzat yerli üreticilerden temin etmekten geçiyor.
 
ANKARA’DAKİ AFRİKA EVİ, AFRİKALI KIZLARA ÇALIŞIYOR
 
Ankara’da açılan Afrika Evi, yıllardır Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor. Belki dünyada başka örneği ya yok ya da çok az… 54 ülkesi bulunan kıtanın her bir ülkesine gidip oradan hediyelik bir eşya almak, her insanımız için imkansıza yakın bir durum. Ama herhangi bir faaliyet için Afrikalı el emeği bir ürüne ihtiyaç duyan vatandaşımızın, bunu elde etmek için illa birilerine sipariş vermesine gerek yok. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin özel ilgisi ile kıtanın farklı şehirlerinden ve hem kendi dış temsilciliklerimiz hem de başkentimizdeki Afrikalı diplomat eşlerinin katkılarıyla getirtilen tüm hediyelik eşyalar, Afrika Evi’nde müşterilerine sunuluyor. Daha da önemli olanı ise bunlardan elde edilen gelirler, o ülkelere gönderilerek ihtiyaç sahibi kız çocuklarının eğitimlerine ve ihtiyaç sahibi hanımlara maddi katkı sağlanıyor.
 
AFRİKA’NIN KRİTİK GÜNDEMİ
 
Sahraaltı Afrika’da kültür endüstrisi ile ilgili tartışmalar ve bu konunun ciddi anlamda gündeme gelmesi, 1980’li yıllara rastlıyor. Fakat son yıllarda kültürel endüstrilerin ülkelerin ekonomik kalkınmalarına katkıları, özellikle Afrika ülkelerinin genelinde farklı konferanslara konu ediliyor ve çok yönlü olarak ele alınıyor. Afrika’da tartışma konusu, kültür ekonomisine teknolojik vasıtalarla ve yabancı yatırımcılarla müdahale etmek isabetli midir sorusu üzerine odaklanmış durumda. Diğer taraftan, tarihten gelen ve belli bir birikimi olan, her ülkenin kendi tecrübelerinin yaşatıldığı alanların varlığı korunarak sanayileşmenin de nimetlerinden faydalanılması bir kenara bırakılmıyor.
 
ÜLKELERDE KÜLTÜR EKONOMİSİ
 
Batı Afrika ülkelerinden Benin’in el sanatlarında tüm çevre ülkelere de ürün sağlaması, aslında kültürel değerlerin pazarlanarak çok sayıda iş imkanı sunulabileceğini gösteriyor. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde kültür ekonomisi alanında istihdam edilen insan sayısı, 2017 yılı itibarıyla 1 milyon 140 bin kişi olarak belirtiliyor. Ekonominin diğer alanlarından daha hızlı gelişen kültür ekonomisinin 2016-2018 arasında ekonomiye katkısı ise yıllık anlamda yüzde 2.4 seviyesinde.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı