Afrika’nın umudu: Sosyal ve dayanışma ekonomisi

0
Sosyal ve dayanışma ekonomisi kavramı, yaklaşık 200 yıldır Batılı iktisatçılar tarafından kullanılan, hatta bu başlıkta kitaplar bile yazılan bir alan. 1981’de Sosyal Ekonomi Bakanlığı’nı kuran Fransa, teoriyi uygulamaya taşıdı ve bu alanda öncü oldu.
Fransa’yı takiben Avrupa ülkeleri bu konuda epeyce mesafe aldı. Sosyal ve dayanışma şirketlerinin oranı yüzde 10 ve genel istihdamdaki payı ise yüzde 6 civarında. Avrupa’da trilyon Euro’luk bütçeye ulaşan bu alan, Afrika için umut niteliğinde.

Dünya Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Forumu’nun 6. buluşması, Senegal’in başkenti Dakar’da yapıldı. 1-6 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan forum için Afrika’da bir şehrin seçilmesi, kıtada güncel konulara Afrikalı yöneticilerin de yakından alakalı olduklarının bir işaretiydi. Dünya Sosyal ve Dayanışma Forumu ile sadece Senegal değil, diğer kıtalılar da ciddi yarar elde edecekleri için aslında hepsi gelecekten umutlu.

İKTİSATÇILAR YAZIYOR

Sosyal ve dayanışma ekonomisi kavramı, yaklaşık iki yüzyıldır Batılı iktisatçılar tarafından kullanılan, hatta bu başlıkta kitaplar bile yazılan bir alan. Hatta kökeninin Ortaçağ’a kadar gittiği, loncalar, tarikatlar, işçi dernekleri ve patronların kurdukları benzer faaliyetler örnek gösteriliyor. Günümüzde kooperatifler, dernekler, yardımlaşma kuruluşları ve benzeri oluşumlar sayesinde milyonlarca insan iş buluyor ve bu alandaki işletmelerde yüzlerce milyar dolarlık iş hacmi oluşuyor. Ancak günümüzde anlaşılan şekliyle ve de forum adı altında toplantılarla tüm dünyayı kuşatan uluslararası bir terime dönüşmesi çok yeni olup 2010’lu yıllardan öncesine dayanıyor.

DEVLET-PAZAR TOPLUM

Afrika’da neredeyse bir genelleme yapıldığında mevcut ekonomisinin yüzde 80’inin kayıt dışı yollarla yapılması ve buna çare üretilmediği sürece bu oranın bir türlü düşmeyeceği herkesçe ifade ediliyor. Oysa ki, kıta nüfusunun yüzde 70 kadarı, 30 yaşın altında ve bu coğrafya için yük ise de diğerlerinin en fazla ihtiyaç duyduğu bir değer. İnsan kaynağını devamlı hantal bırakan işsizlik, eksik istihdam, eğitim ve fırsat eksikliği giderilebilse Afrikalıların kalkınma hamleleri iki kat daha artabilir. Dakar Forumu ve öncesinde ele alınan çözüm önerileri ile 20 milyon kişiye formasyon fırsatı, mesleki tecrübe, istihdam ve kalıcı kalkınma hedeflerine ulaşmak için 2023’ten itibaren finans kaynaklarına erişimin gerekliliği üzerinde duruldu. Devlet-pazar ekonomisi yerine devlet-pazar-sivil toplum üçlüsü sosyal ve dayanışma ekonomisinin etkinliğinin artırılmasında öncelik arz ediyor. Böylece bir taraftan devletle toplum birlikteliği oluşacak ve ekonomi sadece devletin siyasetine bağlı kalmayacak, diğer taraftan da pazar ile ortak bünyede buluşan toplum onun sadece bir pazar alanı gibi düşünülmeyecek.

DAKAR FORUMU’NDA GÜNDEM

Dakar 2023 Sosyal ve Dayanışma Ekonomi Forumu, bu açıdan çok değişik fırsatlar sundu. Forumda 70 ülkenin 270 şehrinden

6 bin katılımcı, 10 genel kurul ve 90 atölyede 400 konuşmacı yer aldı. Toplantının bilim heyetinde Senegalli ve uluslararası 33 farklı alanda uzmanlar görev yaptı. Özellikle 100 farklı şehirden gençlerin bu etkinliğe gelmesi sağlandı ve birbirleri ile tecrübe paylaşımına imkan verildi. Günümüzde zor kullanarak işçi çalıştırma, az ücretlendirme, işsizlik, dışlanma, ücretlerde eşitsizlik, farklı ekonomik krizler, yoksulluk ve dünyamızı çevreleyen iklim değişiklikleri geçmişe göre daha dayanılmaz boyutlara ulaştı. Artık geçmişten gelen alışkanlıklarla genel anlamdaki iş yapma biçimlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.

SENEGAL UYGULAMALARI

Senegal Devlet Başkanı Makcy Sall’in açılışını yapması, bu forumlara ev sahipliği yapan ülkelerde çok ciddiye alındığını gösteriyor. Sall, konuşmasında, bu alanda aşılması gereken çok yol bulunduğuna, iyileştirme konusundaki tehditlere rağmen egemen kapitalizmin bukalemunvari durumuna safça kapılmadan ve istenilen anlamda işlerin ilerlediğine inanmak için biraz da pembe gözlük takılmasında sakınca bulunmadığına vurgu yaptı. Bu konuya verdiği önemi göstermek için de 2022 yılında Microfinans, Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Bakanlığı’nı kurması önemli bir aşamaydı. Bu uluslararası geniş katılımlı faaliyet, Dakar Büyükşehir Belediyesi ve gelecek foruma ev sahipliği yapacak Fransa’nın Bordo Belediyesi ortaklığında gerçekleştirildi. Dakar Belediye Başkanı Barthélemy Dias da yaptığı konuşmada, sosyal ve dayanışma ekonomisi ile alakalı Dakar çağrısının kararlı bir şekilde uygulanmasını belirterek, bu tür forumların sadece fikirlerin paylaşıldığı değil, eylemlere geçişlerin önünü açması gerektiğini ifade etti.

ANA AKIMA DÖNÜŞME

İnsanlık, günümüzde belki geçmişte yaşanmadığı kadar kapitalizmin hayatımızı ve genel anlamda dünyamızı bir metaya çevirdiğini her yönüyle hissediyor. Çevreyle ilgili alınan tedbirler sürdürülebilir olmaktan çok uzak durumda. Hangi kıtada olursa olsun, insanların çoğu bir türlü asgari refah düzeyini yakalayamıyor. Kendilerine uygun iş bulup onunla geçimlerini temin edemiyorlar. Artık dünya genelinde ve her ülkenin kendi içinde belli ağlara dayalı sosyal ve dayanışma ekonomisi teriminin yakın zamanda beklenen ilgi ve alakayı görmesi, son 10 yılda 6 farklı forumun düzenlenmesinden de anlaşılıyor.

Bu yüzden son 10 sene içinde sosyal ve dayanışma ekonomisinin mevcut sermayeye dayalı ekonomiye alternatif gibi gösterilmenin ötesinde ana akım bir ekonomiye dönüşmesi yolunda ciddi adımlar gerekiyor. Yasal düzenlemeler, sözleşmeler ve resmi çerçevelerin nasıl değiştirilebileceği ile ilgili Dakar Forumu, mevcut güç dengelerini göstermesi bakımından önemli. Dış unsurlar karşısında şehirlerin savunma düzenleri ile iklim değişikliği, sağlık alanında yetersizlikler ve ekonomik krizlerle mücadele ediliyor ve belli bir azalma gözlemleniyor.

OECD TAVSİYESİ

Küresel Sosyal ve Dayanışma Forumu içinde hükümetler, yerel yönetimler, sivil toplum ağları tarafından sosyal ve dayanışma ekonomisi, kadın-erkek herkesin adilce, insanca yararlanacağı seviyeye getirmek için beraber hareket ettikleri sınırları aşan bir girişim olarak tanımlanabilir. Merkezinde insan ve çevreye duyarlı davranışlar ağırlıklı yer alacak. Afrika, bu anlamda hem gençliğin hem de kadınların daha kalıcı bir ekonomik kalkınmada değerlendirileceği en uygun kıta. Tabiatın korunmasına gelince, yeşil ve çevre ekonomisi başlıca uğraşı alanları olacak. Uluslararası arenada ekonomik geçişler açısından yerel yönetimler belli oranda faal olsalar da istenilen ölçüde ve yeteri kadar alan açmıyordu. 2022 yılı haziran ayında OECD Bakanlar Konseyi de sosyal ve ekonomik dayanışma ekonomisi ve sosyal yenilikler tavsiye kararını kabul etti. Böylece sosyal ekonomi kültürü güçlendirilecek, tamamlayıcı yasal düzenlemeler temin edilecek, finans kaynakları sağlanacak, kamu ve özel sektörlere ulaşım ve sosyal ekonomilerin yakından takibi gibi başlıklar öne çıkarıldı.

DAYANIŞMA ŞİRKETLERİNDE AVRUPA ÖNCÜ

Hemen hemen her kıtada okuma yazma bilmeyenler, okullarını terk edenler, yaşlı ve engelliler, iş arayanlara iş, terk edenleri yeniden bir işe dahil etme gibi alanlarda ciddi derecede sosyal organizasyonlarla çözümler üretmek mümkün. Avrupa ülkeleri bu konuda epey mesafe almış; sosyal ve dayanışma şirketlerinin oranı yüzde 10, genel istihdamdaki payı ise yüzde 6 civarında. World Cooperative Monitor’un 2020 yılı verilerine göre, 300 yardımlaşma kuruluşunun genel ekonomideki payı 2 trilyon 150 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. 813.5 milyon üye sayısı ve 7 milyon kadar istihdam sağlamaları sosyal ve dayanışma ekonomisinin devasa bir çarka dönüştüğünün işareti. Sadece Avrupa’da 176 bin kooperatif işletmesi yanında tüm sosyal ve dayanışma ekonomisi odaklı 2 milyonu aşan işletmede 11 milyon kişiye istihdam sağlanıyor. Söz konusu yapı, 1 trilyon Euro bütçesi ile büyük bir ekonomik mekanizmaya dönüşmüş durumda.

ALTERNATİF BİR YOLLA ÇIKIŞ SAĞLANABİLİR

Afrika ülkeleri, bir türlü çözüm üretemedikleri yeni istihdam alanları açma konusunda sosyal ve dayanışma ekonomisi ile büyük bir umuda kapıldı. Dakar Forumu ile bu açıdan Afrika’daki kayıt dışı ekonomilere, özellikle bu kapsayıcı, sürdürülebilir ve dayanıklılığı fazla alternatif bir yolla belli bir çıkış sağlanabilir. Her ne kadar tek başına çare olması söz konusu değilse de geleneksel iktisadi hayatın, sahip olduğu toplumsal değerleri ile ekonominin ana çarklarını döndürmede ciddi katkısı olacaktır. Yeter ki, beklentiler sadece fikirlerin milli ve beynelmilel toplantılarda bolca söylenip uygulamaya yansımadığı düzeyde kalmasın.

GELECEK FORUM FRANSA’DA

Fransa’nın, 1945’te sosyal güvenlik kurumunu kurarken 1981’de de Sosyal Ekonomi Bakanlığı’nı hayata geçirmesi önemli bir hamleydi. 21. yüzyılda ise bazı devletler dayanışmaya odaklı doğrudan bakanlıklara hükümetlerinde yer veriyor. Öte yandan, Afrika genelinde kayıt dışılıktan kayıt altına alınan ekonomik geçişleri uygulamada Fransızca konuşulan ülkelerdeki belediye başkanları daha başarılı. Dünya Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Forumu’nun gelecek buluşması için 2025’te Fransa’nın Bordo şehrinde düzenlenmesine karar verilmesi, bu açıdan dikkate değer.

Bu yazı 22 Mayıs 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı