Avustralya, Afrika’da rakipsiz

0

Dünya madenlerinin tespit edilen kaynaklarının yüzde 30’dan fazlasının bulunduğu Afrika’da, Avustralya’nın en büyük madencilik yatırımları altın alanında. Avustralya’nın kıtada demir, alüminyum, uranyum, lityum, zirkon, çinko, kurşun, grafit ve magnezyum dahil pek çok maden sahasında da çalışmaları sürüyor. 

Toplamda 210 Avustralyalı şirket, kıtada harıl harıl çalışıyor. Halen Avustralya Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören 400 şirketten 210 kadarı, Afrika’da 1200’den fazla proje ile maden işletmeciliği yapıyor. Bütün bunlar Avustralya’yı sektörde ustalaştırıyor ve rakipsiz kılıyor.

Yaklaşık 27 milyon nüfusuyla dünyanın 12. büyük ekonomisi konumundaki Avustralya’nın, her ne kadar Asya-Pasifik coğrafyasında ciddi etkinlik kurduğu alanlar varsa da dünyanın pek çok bölgesi ile fazla ilgilenmeyen bir tarafı da bulunuyor. Afrika’da 21 ülke İngiliz Milletler Topluluğu içinde yer aldıkları için ister istemez hepsi değilse de bazılarıyla uzun zamandır ikili ilişkiler geliştirdi. Şimdilerde ise madencilik gibi dev bir alan var ki, neredeyse Afrika’nın tamamında bununla ilgili etkili faaliyetlere giriştiği de bir gerçek. Kıtanın 42 ülkesinde şirketleriyle halen yürütmekte olduğu binin üzerinde projeyle sahada rakipsiz konumda. Geçmiş yıllardaki etkinlik alanı olan Asya-Pasifik ve Latin Amerika’daki madencilik projelerinden daha fazlasını Afrika’ya kaydırmış bulunuyor.

ZENGİN KAYNAKLAR

Özellikle 2000’li yılların başından itibaren Afrikalı devlet adamlarıyla temas kuran diğer kıtalardaki farklı ülkeler, kıtaya en uygun model olduklarını söyleyerek öncü konum almak isteseler de madencilik konusunda kimse Avustralya’nın eline su dökecek gibi değil. Haliyle kendisinden Afrikalıların çok şey öğrenilebilecekleri iddiasında. Hatta her ülkenin kâbusu olarak ifade edilen ‘madencilik laneti’ denen konumdan hem kendi sınırları içinde sahip olduklarıyla hem de Afrika gibi uzak bir kıtada açtığı işletmelerle kendini kurtarmış görünüyor. Oysa ki, bu kıtada da birçok ülke sahip olduğu farklı ve zengin maden kaynaklarıyla onunla boy ölçüşebilir. Dünya madenlerinin tespit edilen kaynaklarının yüzde 30’dan fazlasının bulunduğu Afrika’da, Avustralya’nın en büyük madencilik yatırımları altın alanında. Avustralya’nın kıtada demir, alüminyum, uranyum, lityum, zirkon, çinko, kurşun, grafit ve magnezyum dahil pek çok maden sahasında da çalışmaları sürüyor. Özellikle bu sahaların yeni keşfedilmesi ve henüz hiç işletilmemeleri, buradaki faaliyetleri başlatmak için yol, liman ve benzeri yeterli altyapı eksikliği aleyhte gibi görünse de bunu kendi lehine çevirebilen Avustralya, kendi sınırları içindeki rekabetten bile daha fazla fırsatları yakalayabiliyor. En büyük çıkmaz ise bu kıtada çevreye duyarlı, toplumun kabulü ve yönetim hassasiyeti üçlüsünün iyi dengelenmediği takdirde doğuracağı engelleri aşmanın zorluğu.

MADENCİLİK USTASI

Mevcut maden yatakları, ister istemez Afrika’yı çekim merkezi haline getirdi. Büyük küçük 10 binden fazla şirket arasında büyük hacimli işletmelere sahip olmanın zorluğu, Avustralya gibi madencilikte ustalaşmış ülkeleri tercihli hale getiriyor. Burada Dördüncü Sanayi Devrimi ile elde ettiği kazanımları sayesinde rahatlıkla rakiplerinin önüne geçebiliyor. Gana, Gine, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Mali, Güney Afrika gibi ülkelerde altın maden sahaları bulunan Golden Rim Resources, Polimetals Resources, West Wits Mining, Theta Gold Mines, Kinetiko Energy, Tietto Minerals ve Mako Gold, Predictive Discovery, Perseus Mining, Oklo Resources, Marvel Gold; Senegal’de zirkon, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde lityum, Gabon’da çinko-kurşun işleyen Apollo Mineral, Malavi’de uranyum işleten Lotus Resources, Madagaskar’da BlackEarth Minerals ile Tanzanya’da Evolution Energy’de grafit madeni işletenleri dahil toplamda 210 Avustralyalı şirket, kıtada harıl harıl çalışıyor. Afrika’nın, her ne kadar yeni keşfedilen madenleriyle zenginliği gittikçe artsa da bu alanda Avustralya ile arasında ciddi farklar var. Şimdilik yetişmiş insanının fazla bulunmaması, uluslararası ölçüleri henüz yakalamaması ve katma değer oluşturmada eksiklikleri fazla. Avustralya herhangi bir işletmede ihracat öncesinde kendi işletme imkânları ile mineral ve enerji ürünlerine değer katarak kazancını katlayarak artırabiliyor. Afrikalıların burada onlardan edinebileceği tecrübe, maden kaynaklarının yönetimi meselesidir. Son yıllarda işletilen mevcut madenler sayesinde iki taraf arasında ciddi bilgi akışı başladı.

MERKEZ GÜNEY AFRİKA

Afrika ülkeleri, Avustralya’nın kendi madenleri hariç tutulduğunda kendi sınırları dışındaki madencilik yatırımlarında yüzde 36’lık bir paya sahip olarak en yoğun bulunduğu coğrafya. 2011 yılında African Minerals Limited şirketinin yetkilisi, Afrika’yı madencilik sektörünün geleceği olarak gördüklerini ifade etmişti. Fildişi Sahili, Gambiya ve Gine’de çok sayıda maden sahası alması da bunun delili. African Petroleum şirketi de yine farklı Afrika ülkeleri ile petrol anlaşmaları yaptı. Son 10 yılda Afrika’daki yatırımlarıyla ticareti ikiye katlaması, bu kıtaya verdiği önemi gösteriyor. Halen Avustralya Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören 400 şirketten 210 kadarı Afrika’da 1200’den fazla proje ile maden işletmeciliği yapıyor. Bunlardan 44 madencilik şirketi ile en fazla etkileşim Güney Afrika’da varlık gösteriyor.

ELEŞTİRİLEN YÖNLERİ

İkili ilişkilerin çeşitliliği dikkate alındığında, aslında Avustralya’nın Afrika’ya bu anlamda geniş açılı yaklaşmadığı daima eleştiri konusu. Covid döneminde imkanları iyi olduğu halde Afrika ülkelerine yardım edilmemesi de aradaki ilişkilere gölge düşürmüş. ABD ve İngiltere’den sonra dünyada en çok uluslararası öğrenci bulunduran üçüncü sıradaki Avustralya üniversitelerinde, Afrikalı öğrenci sayısı yeterli bulunmuyor. Şimdiye kadar mezun olan 5 bin öğrenci dışında halen bir bu kadar daha öğrenci eğitimlerine devam ediyor.

ELÇİLİĞİ YOK

Avustralya, Afrika’da kapsayıcı ikili ilişiler yerine dar alanlarda etkinliği tercih ediyor. Hint Okyanusu adalarından Moritus, Madagaskar, Seyşeller ve Komorlar ile yakından ilgilendiği kadar ciddi ekonomik kapasitesi bulunanlarla yok denecek kadar teması var. Mesela Güney Afrika Cumhuriyeti, Mali, Zimbabve, Gana gibi ülkelerdeki yeni maden işletmeleriyle bunlara yakın ilgi göstermeye başladı. Diplomatik ilişkilerinde eski İngiliz sömürgeleri hariç diğerleriyle sınırlı temaslar kurmakla yetindi. Her ne kadar 54 Afrika ülkesiyle diplomatik ilişkisi olduğunu ifade etse de 45 ülkede büyükelçiliği bulunmuyor ve akreditasyonla ikili ilişkilerini yürütüyor. Kendisi de İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olduğu için Afrika’daki üye ülkelerde yüksek komiser, olmayanlarda ise büyükelçi bulunduruyor. Halen dünyadaki 100 kadar ülkede büyükelçilik seviyesinde dış temsilcilik varsa da yalnız 9 Afrika ülkesinde bu seviyede temsilcilikler bulunduruyor. Etiyopya, Fas ve Mısır ile 2003 yılında bu topluluktan ayrılan Zimbabve’de büyükelçiliği; Gana, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kenya, Moritus ve Nijerya’da ise yüksek komiser unvanlı temsilcileri var. Daha önce büyükelçilik açtığı Cezayir, Etiyopya ve Tanzanya’dakileri bütçeye yük getirdiği gerekçesiyle kapattı.

YENİ DÖNEM

Şimdilerde Avustralyalı devlet adamları, dünyanın en önemli tüketici toplumlarına sahip ve pek çok alanda Afrika ile ilişkileri yeniden canlandırma, olgunlaştırma, tutarlı ve sağlam temellere dayalı hale getirmeye çalışıyorlar. Çünkü mevcut konumu fazla tutarsız, güvenilmez ve ihmalkâr bulunuyor. “Avustralya ne söylerse onu yapar” sözü madencilik dışında askıda bir ifade kalarak muhataplarına fazla güven vermiyor. Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığı döneminde Nelson Mandela’yı savunma gibi pek çok konudaki desteği seviyesinde diplomatik yaklaşımına pek rastlanmıyor.

AVUSTRALYA’DAKİ AFRİKALILAR

Avustralya’da günümüzde 400 binden fazla Afrika asıllı yaşıyor ki; 40 bin kadarı Mısırlı olmak üzere 52 bin kadarı Kuzey Afrikalı, geriye kalanı ise Sahraaltı Afrikalı. Bunların yarıdan fazlasını Güney Afrikalılar oluşturuyor ve onların da önemli bir kısmı, bu ülkedeki Avrupa kökenliler can ve mal güvenliği kalmadığı için göçenler. Diğer Afrika ülkelerinden gelenler ise Burundi, Etiyopya, Mısır, Moritus, Ruanda, Sierra Leone, Somali, Sudan ve Zimbabveli.

TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ FIRSAT PENCERESİ

Türkiye’nin Afrika’da çok yönlü ikili ve Afrika Birliği ile 2010’da belirlediği strateji belgesi ile adeta temas edilmeyen alan yok gibi. Avustralya’nın ise sadece madencilik üzerinden kıta ile ticari temaslarında 40 milyar dolarlık eşdeğer bir hacmi yakalaması, üzerinde durulması gereken bir konu. Bilhassa 400 madencilik şirketinin 2010’lu yıllardan sonra Afrika’da 1200 civarında proje ile alanda varlık göstermesinin gelecekte getirisi çok daha fazla olacak. Ülkemizden de çok sayıda şirketin demir, altın, çimento, fosfat gibi Afrika’da madencilik alanında giderek kendilerine alan açtıkları bir dönemde Avustralya tecrübesi ile rekabet edecek konuma gelmeleri mümkün görülüyor.

Bu yazı 17 Nisan 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı