Dünya patent yarışında Afrika’nın performansı

0

Çin ile hemen hemen aynı nüfusa sahip Afrika’nın tamamındaki 3 bin kadar patent başvurusu, izahı zor bir durum. Kıtada eğitime erişim engelleri, ekonomik büyümenin yetersizliği ve nitelikli kitlenin gelişmiş ülkelere göçü, patent oranının düşük olmasının gerekçeleri arasında sayılıyor. Patent bilincinin artması ve son yıllardaki kıpırdanma ise ümit veriyor.
 
Ülkelerin kalkınmasında, özellikle fikri mülkiyet haklarının elde edilmesi ve korunup devamının sağlanması gibi birçok hayati konu bulunuyor. Ekonomik bakımdan güçlü ülkelerin patent sıralamaları yıldan yıla fazla değişmese bile ortada bir gerçek var ki, o da Avrupa’nın bu anlamda ciddi güç kaybettiği. 1980 yılından bugüne aradan geçen 42 yılda patent listesinin baş tarafındaki ülke isimlerinde ciddi değişiklikler oldu. Orta kısımları ve en altta isimleri yer alanlar arasındaki sıralama ve alınan patent sayıları genelde toplamda iki elin parmaklarının sayısını geçmedi.
 
Japonya, 1980 yılında 165 bin 730 patent performansıyla birinci sırada yer alıyordu. Bunu 62 bin 98 patent ile ABD takip ediyordu. İlk 22 ülke arasında ise Almanya (28 bin 683 patent), İngiltere (19 bin 612 patent), Fransa (11 bin patent), Polonya (6 bin 198 patent), İsveç (4 bin 106 patent) ve İsviçre (4 bin 49 patent) gibi 15 Avrupa ülkesi vardı. Bu sıralamada Güney Afrika Cumhuriyeti, 3 bin 92 patent uygulaması sahibi idi. Türkiye, 134 patent uygulamasıyla 35. sırada, Mısır 76 patent ile 40. sırada, diğer Afrika ülkelerinden Zimbabve 43. sırada, Fas 48. ve Tunus da 49. sırada bulunuyordu. Tüm Afrika kıtasından ise sadece 8 ülke velev ki 2, hatta Kabo Verde gibi bir patent uygulaması olsa bile sıralamaya girebilmişti.
 
ÇİN PATENTTE BAŞARDI
 
2020 yılına gelindiğinde 40 yılda patent kayıt listesinin başında 269 bin 586 patent ile ABD ikinciliğini korurken, 227 bin 348 ile Japonya 3. sıraya gerilemişti. İlk sıralamada adı bulunmayan Çin, yaptığı ekonomik hamlelerle listenin başına inanılmaz bir sayı olan 1 milyon 344 bin 817 patent başvurusuyla yerleşti. İlk 20 ülke arasında bu defa Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Polonya, Avusturya ve Hollanda olmak üzere sadece 6 Avrupa devleti kaldı. Türkiye 7 bin 920 patent ile 12. sıraya yükselerek büyük başarı elde etti. Afrika ülkelerinden 978 patent ile Mısır 33. sıraya çıkarken, 12. sıradaki Güney Afrika ise 542 patent ile 43. sıraya geriledi. İlk 50 ülke arasında başka bir Afrika ülkesi bulunmazken Kenya, Angola, Fas, Cezayir, Sudan, Angola, Mozambik, Zambiya, Uganda, Gana, Etiyopya, Madagaskar, Moritus, Seyşeller, Bostvana, Burundi ve Kabo Verde, tüm listenin son sıralarında yer alarak 54 devletten sadece 19’u patent kaydı yaptırabildi.
 
FİKRİ MÜLKİYET KURUMLARI
 
21. yüzyılda ülkelerin küreselleşmenin verdiği imkânlarla kıyasıya rekabete girdiği günümüzde, Afrika ülkelerinin bilgi ekonomisi konusundaki çalışmaları kıtanın giderek artan sıkıntılarını henüz çözemiyor. Yani bir taraftan gerekli bilgi üretilemiyor, bu uğurda bazı girişimler olsa bile bunu değerlendirip geleceğe yönelik umutları yeteri kadar besleyemiyor. Birçok devletin çok sınırlı kaynakları ile veya bazı ülkelerin ikili ilişkileri desteklemek için verdikleri burslarla dünyanın meşhur üniversitelerinde okuyan Afrikalı gençlerin neredeyse tamamına yakını ya okuduğu ülkede veya kendisine daha konforlu hayat imkânı sunan ülkelere gidip çalışıyor.
 
Yaptıkları her türlü buluş, akademik üretimler de ne ülkesi ne de kıta adına kayıtlara geçiyor. Böylece Afrika, kendi değerlerini dahi başkalarına kaptırmanın önüne geçemiyor.
 
Afrika ülkeleri, sömürgecilik belasından kurtulsalar bile o dönemin vurduğu darbeleri üzerlerinden bir türlü atamıyor. Meselenin aslında farkındalar ve bunu önlemek için de ciddi çaba sarf ediyorlar. Sadece İngilizce konuşan ülkeler arasında kurulan ARIPO ve Fransızca konuşan ülkeler için ise OAPI kısaltmasıyla ifade edilen Afrika Bölgesel Fikri Mülkiyet Örgütü isimli iki kuruluş, giderek daha yetkin hale geliyor. Herhangi bir buluş sahibi, tescil için bunlardan birine müracaat ettiğinde kendi ülkesi ya da toplamda 35 ülkenin üye bulunduğu bu kuruluşlar tarafından tanınması için yeterli görülüyor. 1982 yılı gibi oldukça erken çalışmaya başlayan ARIPO, Zambiya’nın başkentinde ilk toplantısını yaptığı için Harare Protokolü’yle belirlenen kurallarla bunu kabul eden devletler, kendi insanlarının buluşlarının her türlü korunmasını sağlayacaklardı.
 
FARKLI UYGULAMALAR
 
Her buluşun bu kurumların koyduğu ölçülere uymaması gayet tabiidir, ancak dünyanın her yerinde olduğu gibi mutlak yenilik içerecek. Endüstriyel anlamda uygulanabilir olacak. Bilim teorileri, matematikle ilgili yöntemler, iş yöntemleri ve bilgisayar programları birer buluş kabul edilmiyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün Fikri Mülkiyet Haklarının Ticaretle Bağlantılı Yönlerine İlişkin Anlaşma (TRIPS) ile 1995 yılından itibaren patent kaydı yaptırmanın şartları ve süresi daha kesin halini aldı. Artık patentlerin süresi 20 yıl gibi makul bir seviyeye çıkartıldı ve Afrika ülkeleri de bunları uygulamaya gayret ediyor. Bazı ülkeler bu süreyi Angola gibi 15 yıl veya Tanzanya gibi 10 yıl ile sınırlamışlardı. Özellikle içlerinde eski yasaları değiştirmedikleri için buluş sahiplerinin başvurularının Portekiz’de 6 ayı geçmemesi için uğraşılırken, bazı kıta devletlerinde 2-3 yılı buluyor.
 
KURALLAR YENİLENMELİ
 
Neredeyse dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Afrika’da da Covid-19 ile birlikte herhangi bir buluş için patent almanın ne kadar çok ihmal edilen bir alan olduğu anlaşıldı. Fas, hem insan sağlığı açısından hem de ekonomik açıdan ciddi sarsıntı geçirilen bu dönemde inovasyon kelimesinin daha çok kullanıldığı yeniliklere ciddi önem verdi ve yüzde 30 gibi bir artış sağlandı. Afrika’da 2020 yılında Güney Afrika ve Mısır’ın ardından en fazla patent uygulamaları olan devlet oldu. Faslı şirketler, sadece 2020 yılında 42 patent başvurusunda bulundu.
 
Oysa ki 2019 yılında patent başvurusu sayısı 33 idi. Bu anlamda Moritanya hariç Mağrip ülkeleri ve Mısır çok iyi durumda. Libya da geçmiş yıllarda patent uygulamalarını elde etti. Özellikle aşı geliştirme çalışmalarında ciddi engellerle karşılaşıldı. Afrika Serbest Ticaret Bölgesi Başkanı Wamkele Mene, Dünya Ticaret Örgütü tarafından belirlenen patent kurallarının miadını doldurduğunu ve bundan en çok zararı Afrika ülkelerinin gördüğünü dile getiriyor. Mutlaka yenilenmeleri gerekiyor. 2000’li yıllardan önce hazırlanan anlaşmalar günümüze hitap etmiyor.
 
BAŞARI İÇİN GEREKEN
 
Çin ile hemen hemen aynı nüfusa sahip olan Afrika’nın tamamının 2020 yılı verilerine göre toplamda 3 bin kadar patent başvurusu, izahı zor bir durum. Sadece kabul edilen 412 patentin oranı dünya genelinde yüzde 0.15.
 
42 yıldaki oranı da yüzde 0.50’yi geçmiyor. Aslında bu durumu izah etmek isteyenler, kıta genelinde eğitime erişimin sınırlı olması, ekonomik büyümenin yetersizliği ve gelişmiş ülkelerde daha eğitimli iş gücü ile rekabete girilememesi yüzünden işsizliğin de giderek artmasına bağlıyorlar. Mezun olanların bile iş bulmada zorlandığı bir zamanda okullardaki eğitime teşvik de fazla bir anlam ifade etmiyor.
 
Yeniliklere açık olmayan toplumlarda patent başvurusu yapacak kişi sayısı yok denecek kadar az. İnovasyon içinden çıkılmaz bir durumda kalır, yani paradoksa düşerse o toplumlarda bu anlamda etkinlik sağlamak çok zor. Kaldı ki, yeterli kalifiye işçi, usta, mühendis ve benzeri insan kaynakları yoksa, bilhassa finansal destek sağlanamazsa başarı elde edilemez. Oysa ki şimdilerde genç girişimcilerin ciddi hamleler yaparak bu kötü gidişe dur dediklerine şahit oluyoruz. Kıta bir şekilde rönesansını sadece bu alana verdiği önemle temin edebilecek. Buluşlar konusunda dünyanın her coğrafyasında olduğu gibi Afrika’da da başarının sırrı, insan kaynaklarının iyi değerlendirilmesinden geçiyor.
 
KENYA’DA PİLOT UYGULAMA
 
Mesele sadece buluşun patentini onaylatmakla geçiştirilemez. Bu konuda özellikle hukuki alt yapının, buluşu yapanın fikri mülkiyet haklarını sağlayabilir olması gerekir. Gerekli sertifikayı bulurken, incelerken, yayınlarken her türlü birikmelere ve gecikmelere sebep olan konuların çözülmesi gerekiyor. En basitinden bir patent başvurusu için alınan masraf kalemi bile genç yatırımcıları başvurmaktan vazgeçirebiliyor. Microsoft 4Afrika Girişimi’nin, bu anlamda ücretsiz yapılan başvurular sayesinde yeni başlayanların buluşlarını kaydetmek ve fikri mülkiyet haklarını korumak için teşviki, önemli bir gelişmedir. Kenya’da denenmekte olan bu uygulamanın kıtanın tamamına yayılması bekleniyor. Patent başvurularında ülkeler arasında ciddi farklar olup resmi dili Portekizce olan Angola, Gine Bissau, Kabo Verde, Mozambik ve Sao Tome gibi ülkeler tavsiye edilmiyor. Yine Kongo Demokratik Cumhuriyeti de uzak durulması istenen ülkeler arasında.
 
EN ÇOK PATENT ALAN İLK 5 ÜLKE
 
Çin, 1980 yılında dünya patent listesinde yer almazken, 1985’te listeye ilk defa 8. sırada 4 bin 65 patent ile dahil oldu. 2020 yılında da 68 bin 725 patent kaydıyla ilk sıraya yerleşti. Çin’i 59 bin 230 patentle ABD ve 50 bin 520 patentle de Japonya izledi. O sene en fazla patent çıkaran sektörler elektronik, tıp, kimya, mekanik ve bilgi teknolojileri olarak sıralanıyor.
 
Afrika’nın patent almada sayı ve devamlılık açısından 2020 yılında öne çıkan 5 ülkesi var. Bunlar; Güney Afrika, Mısır, Fas, Cezayir ve Moritus Adası olup tüm taleplerin yüzde 90’ı bu ülkelerden geldi.
 
Ne yazık ki, 54 ülkenin yarıdan fazlası yani 30 kadar ülke patent başvurusu yapmadı. Yapanlar arasında eski İngiliz sömürgeleri öncü olup Fransız sömürgelerinden Fas, Cezayir ve Tunus dışında Sahraaltı Afrika bölgesinde velev ki 1 ile 10 arası patent alabilen sadece Cibuti, Madagaskar ve Mali var. Mali, son 40 yılda sadece 1 defa 1981’de patent almış.

Bu yazı 3 Kasım 2022 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı