Giriş
Türkiye Cumhuriyeti’nin günümüzde sınırları içerisinde olmayan Osmanlı Devleti’nden tevarüs ettiği topraklarda halen esas kimliğini koruyan Osmanlı münevverlerinin aileleri yaşamaktadırlar. Özellikle Afrika’nın kuzey kesimlerinde Mısır, Ürdün, Libya ve hatta Sudan’daki Osmanlılar şimdi manidar bir hatıradan ibaret dededen kalma Osmanlı pasaportuyla sizlere eski kimliklerini mağrur bir şekilde sergilemektedirler. Fakat bir de Osmanlı Devleti’nin coğrafik sınırlarının çok ötesinde Çin’de Hindistan’da Malezya’da yahut Ümit Burnu’nda Osmanlı Devleti’ne bilfiil hizmet etmiş ulema kesiminin Türk asıllı torunlarına rastlamak ayrı bir heyecan vericidir.
19. yüzyılda eğitimden mahrum kalmış Güney Afrika Müslümanlarına ümit olacak bir İslam âlimi Erzurumlu Ebubekir Efendi Güney Afrika’ya gönderilmiş ve ardında büyük bir Osmanlı kültürel mirası bırakmıştı. Seyyid Ebubekir Efendi’nin torunu ve Ahmet Ataullah Bey’in oğlu olan Fuat Ataullah, Güney Afrika’da doğup İstanbul ve İngiltere’de büyüyen Osmanlı Devleti’nin son entellektüel şahsiyetlerinden birisiydi. Tanınmış bir İslâm âliminin torunu olması ve ilk Osmanlı Singapur sefirinin oğlu olmasının yanında ailesine yakışır yaşam tarzı ve bilimsel çalışmalarıyla Türkiye, Güney Afrika ve İngiltere’de itibar edilen bir Türk münevveri olarak bilinmekteydi. Tüm bunlara rağmen 1939 yılında onun sudan bir sebepten ötürü Türk vatandaşlığından çıkarılması, Fuat Ataullah Beyin hayatında büyük bir hayal kırıklığına sebebiyet vermişti. O tarihten itibaren çok sevdiği Türkiye’ye Güney Afrika ve İngiltere pasaportlarıyla giriş yapan Fuat Ataullah Bey, İsmet İnönü devrinde hükümete bir türlü derdini anlatamamış ve hatta bir ajan muamelesine maruz kalmıştı. Güney Afrika’daki aile yakınlarının verdiği bilgilere göre Fuat Ataullah’ın Türklüğe değer vermesi, onun da İnönü döneminde Türkçü ilim adamlarının maruz kaldığı aynı talihsizlikle yüzleşmesine neden olmuştu. Cape Town’da vefat ettiğinde geride bıraktığı aile evrakı, onun Türkiye ve Türkçe aşığı bir Osmanlı münevveri olduğunu ortaya koymaktadır. İşte bu çalışma her haliyle Ümit Burnu’nda unutulan bir Osmanlı şahsiyeti Fuat Ataullah Bey’in hazin hayat hikâyesini anlatır.[i]
Fuat Ataullah Bey Güney Afrika’da
Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika’ya gönderdiği Osmanlı İslam âlimi Müderris Seyyid Ebubekir Efendi’nin torunu ve Ahmet Ataullah Bey’in oğlu olan Fuat Ataullah, 1893 senesinde Güney Afrika‘nın Kimberley şehrinde doğdu. Annesi Güney Afrika’nın tanınmış ailelerinden Abdulrauf Abdurrahman ve Havva Dollie’nin kızı Hatice Muhsine hanımdır. Abdurrahman ailesi gibi Dollie ailesi de Cape Town’ın önde gelen ailelerindendir. Cape Town’daki Hamidiye Camii’nin inşaatı için büyük hizmetleri olan Muhammed Dollie Efendi aynı ailenin pek muteber şahsiyetlerindendir.
Fuat Ataullah ilk öğrenimini babasının Kimberley’de açtığı Ottoman Imperial School’da tamamladı.[ii] Güney Afrika’nın çok dilli ve kültürlü ortamında yetişti. Henüz küçük yaşta annesinden İngilizce, Afrikaansça; babasından Arapça, Farsça ve sonra Türkçe öğrendi. Babası Ahmet Ataullah Bey’in Sultan Abdülhamid döneminde zeki bir politikacı olarak tanınması Fuat Ataullah ve kardeşleri için Türkiye’den gelen devlet desteğini beraberinde getirdi. Bu vesileyle Ahmet Ataullah Bey‘in iki erkek çocuğu A. Fuad Ataullah ve Ebubekir Rüştü, Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle sünnet ettirilmişlerdi.[iii] Büyük erkek çocuk olan Fuat Ataullah Bey 1902 yılında Galatasaray Lisesine devlet desteğiyle girip başarıyla mezun olmuş ve diğer kardeşlerinin de tahsillerini tamamladığı Londra’da okumuştu.[iv]
Osmanlı Devleti’nin ilk Singapur konsolosu olan Ahmet Ataullah Bey’in 1903 yılında Singapur’da aniden vefatıyla ailenin bir süre İstanbul’da yaşaması ve daha sonra eğitim sebebiyle Londra’ya taşınmaları, yine de ailenin Osmanlı Devleti ile münasebetlerini sekteye uğratmamıştı. Birinci Cihan Harbi’nde üniversite eğitimini tamamlamadan yarıda kesen Fuat Ataullah Bey, Birinci Dünya Savaşı’na subay olarak iştirak etti. Birinci Dünya Savaşı’nda komutanlarının kendisine ve kardeşine Ümit Burnulu diye hitap ettiklerini Ebubekir Rüştü Atala, 1961’de Hayat mecmuasına verdiği bir röportajda dile getirmişti.[5]
Fuat Ataullah Bey’in İngiltere’den Cape Town’a gönderdiği mektuplardan birisi, 1966
Fuat Ataullah, Birinci Dünya Savaşı yıllarında cephelerdeki askerlik eğitiminden sonra İngiltere’ye geri döndü. Yarıda bıraktığı eğitimini tamamlayıp BBC televizyonunda dil bilimci olarak görev yapmıştı. BBC televizyonundaki görevi yanında Fransızca, İngilizce, Arapça, Farsça, Yunanca, Afrikaansça ve Türkçe (Osmanlıca da dahil) lisanlarını mükemmel konuşup yazdığı ve bu sebeple İngiltere’deki muteber ailelerin fertlerine hususi dersler verdiği bilinmektedir.
Bunun yanında İngilizce dil bilimi üzerine yazmış olduğu iki kitabı halen Londra Üniversitesi’nde kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Özellikle Tükçe-İngilizce pratik öğrenim konusunda kaleme aldığı bir çalışması ünlü oryantalist W. Redhouse’un çalışmalarından sonra bir Türk tarafından kaleme alınmış olan ilk telif eserdir. Turkish-Self Taught by the natural method with English Phonetic Pronunciation adlı eser bu hususta yapılan ilk özgün çalışma olarak tarihe geçmiştir.[6]
Fuat Ataullah Bey’in İngilizce dil bilimi üzerine yazmış olduğu iki kitabından birisi
Kurtuluş Savaşı gazisi Fuat Ataullah Bey Türk vatandaşlığından çıkarılıyor
Fuat Ataullah Bey çalışmalarıyla Türk dilinin öğrenimine ve uluslararası camiada tanıtılmasına da hizmet etmişti. 1939 yılında İsmet İnönü hükümetinin daha henüz başladığı devirde onun İngiliz casusu olarak itham edilip Türk vatandaşlığından çıkarılması büyük bir talihsizlik olarak tarihe geçmiştir. Ankara Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan 1939 tarihli bir belgedeki kayıttan anlaşıldığı kadarıyla Fuat Ataullah Bey’in önce İngiliz casusu olarak suçlanıp sonra bir bahaneyle Türk vatandaşlığından çıkarıldığı görülmektedir.
İstanbul Alemdar nahiyesi Köprülü sokağı 4 numaralı ev üzerine kayıtlı bulunan Cenubi Afrika 1893 doğumlu Fuat Ataullah’ın resmi izin almadan yabancı devlet tabiiyetine girmiş olduğu anlaşıldığından 1312 sayılı kanunun 9’uncu maddesine göre vatandaşlıktan çıkarıldığı Dâhiliye Vekâleti’ne yapılan teklif üzerine onaylanmıştır.
İmza,
İsmet İnönü[7]
Hiçbir hakikate bağlı bir dayanağı olmayan bu vatandaşlıktan çıkarılma hadisesi daha çok bir politik hesaplaşmaya benzemektedir. Zira Fuat Ataullah Bey zaten Güney Afrika’da doğduğu için Güney Afrika vatandaşlığına sahipti. Kaldı ki vatandaşlıktan çıkarıldığı seneden çok yıllar önce Osmanlı Devleti döneminde ailece İngiltere’ye taşınmış ve üniversite eğitimlerini orada tamamlamışlardı. Yeğeni Ahmed Ekrem Bey, amcasının Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgi ve hayranlığından dolayı Mustafa Kemal’in vefatıyla İsmet İnönü hükümeti döneminde bir bahaneyle Türk vatandaşlığından çıkarılmış olabileceğini ifade etmişti. Ahmed Ekrem Bey’in ailesine göre Osmanlı Devleti’nin kahraman bir şahsiyeti olan Ahmet Ataullah Efendi‘nin Sultan Abdülhamid II tarafından sünnet merasimi yaptırılan oğlunun basit bir bahane ile vatandaşlıktan çıkarılmasının akıl almaz bir durum olduğunu ve bunu o dönemdeki hükümetin büyük hatası olarak gördüklerini ifade etti. Ailenin Güney Afrika’daki reisi Hişam Nimetullah Efendi’ye göre ise Fuat Ataullah Bey tam bir Türkçü olduğu için İnönü döneminde Türkiye’den uzaklaştırılmak istenmişti.
Hakikaten pek hukuki bir dayanağı olmadığı anlaşılan Fuat Ataullah Beyle alakalı bir başka belgede “İstanbul Darülfununda okumuş ve Avrupa’da ikmal-i tahsil etmiş ve umumi harpte İhtiyat Zabiti sıfatıyle İngilizlere esir düşerek İngiltere’ye gittiği ve İngiliz tâbiiyetine geçtiği anlaşılan ve İngiliz entelijansı servisinde de çalışmaktan şüpheli bulunan Fuat Ataullah adındaki şahsın resmi izin almadan yabancı devlet tâbiiyetine geçtiği…” şeklindeki ifadelerin anlaşılmaz bir biçimde yürürlüğe konularak Fuat Ataullah Bey’in Türk vatandaşlığından çıkarıldığı anlaşılmaktadır.[8]
Fuat Ataullah Beyin kızı Kerime Hanım, İngiltere
Fuat Ataullah Bey’in 1971 senesinin Eylül ayında ölüm haberini kaleme alan Profesör Muhammed Ajam, onun vefatıyla Güney Afrika’da teşkilatlandırmış olduğu Müslüman gençliğin büyük bir liderlik boşluğuna düştüğünü üzüntüyle ifade etmiş olması, Fuat Ataullah’ın aynı zamanda toplumsal çalışmalara hizmeti olan bir gönül insanı yönünü de ortaya koymaktadır. Fuat Ataullah her ne kadar Güney Afrika’da doğup Londra’da büyümüş olsa da tam bir Osmanlı münevveri olarak yetişmişti. Efendizadelere mensup bir aile ferdi olan Fuad Ataullah Bey her şekilde üzerine düşen misyonu layıkıyla yerine getirmiştir. Fuat Ataullah Bey’i bizzat tanımış ve yaşayan son tanık olan yeğeni Hişam Nimetullah Efendi ile yaptığımız röportajda Fuat Ataullah Bey hakkında bildiklerini bizimle paylaşmıştı.[9]
Yaşayan tek tanık Hişam Nimetullah Efendi ile Röportaj
Hişam Nimetullah Efendi’nin (sağda) Cape Town’daki evinde, Halim Gençoğlu(solda) ile birlikte, 2017, Güney Afrika
Röportaj:
Sayın Hişam Bey, Fuat Ataullah Efendi’yi bizzat tanıyan son aile üyesi olarak onunla ilgili neler söylemek istersiniz?
- Evet, teşekkür ederim. Öncelikle Fuat A. Ataullah, babamla amca çocuklarıydılar. Ailece İngiltere’ye taşındıklarından ötürü biz onlarla çok sık görüşemezdik. Fakat Cape Town’a gelince muhakkak bize gelip kalırlardı. 1956 yılında Cape Town’a gelince ilk kez tanıştık. Ben 12-13 yaşlarındaydım. Biz Güney Afrikalı Müslümanlardan daha aydın ve entellektüel bir kişiliği vardı. Türkçe hatta Osmanlıca’da bilirdi. Son zamanlarında Güney Afrika‘ya taşınıp burada öldüğü zaman ben öğretmendim. Sadece bizim aile de değil herkes tarafından saygı görürdü. Müderris Ebubekir Efendi’nin en yaşlı erkek torunu olduğu için de ayrıca bir itibara sahipti.
Onunla ilgili hatırınızda kalanlar nelerdir?
- Öncelikle gerçek bir eğitmen ve muteber bir entelektüeldi. Babası Ahmet Ataullah gibi o da bir filologdu. Bir gün beraber Cuma namazına gittik. Konuyu tam hatırlayamadım şimdi ama cami imamının hutbesini beğenmemişti. İmam Hanefi bir Müslüman Hanefi camiine gitse daha iyi olur şeklinde bir şey demişti galiba. Babam cami çıkışında imama bir şeyler söyledi fakat imam karşılık vererek babamı susturdu. Çünkü babam aklıyla değil hırsıyla hareket etmişti. Fuat Ataullah imamla önce nazikçe tanıştı. Sonra neden hatalı bir izah yaptığını ilmi açıdan anlattı. Bu dinin Peygamberi Yahudi’yi Hristiyan’ı camiye davet ederken, Müslüman cemaate böyle bir tutumda bulunmayı nasihat etmek olur mu, dedi. İmam hatasını anladı. Fuat Ataullah’tan yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Elbette bilgiyle konuşmak başka bir şey. Darb-ı mesel gibi konuşurdu.
Ebubekir Efendi ile ilgili size anlattığı bir konu hatırınızda var mı?
- Çocuk ve gençlere karşı çok samimi bir yaklaşımı vardı. Benim daha çok okumam için çok defa nasihat ettiğini bilirim. Mustafa Kemal Atatürk’e hayrandı. Yazdığı kitaplarını ona ithaf etmişti. Onu çok anlatırdı. Lord Kinross’un Atatürk kitabını yirmili yaşlarımda bana hediye etmişti. Onun bana anlattığı şevkle kitabı okudum fakat bence daha iyisini kendisi yazabilirdi. Fuat Ataullah Bey doğuştan bir münevver ve eğitimciydi. Diğer amca çocuklarını da ayırmazdı. Türkiye’de yaşayan Ömer Celaleddin Efendi’nin çocuklarını da ziyaret ettiğini bize söylerdi. Herkesi gülümseten babacan bir tavrı vardı. İlk defa tüm aile fertlerini toplayıp resim çektiren de odur.
Burada sormak istediğim bir şey olacak. Malumunuz Fuat Ataullah Bey’in sizi ziyaret ettiği yıllar Güney Afrika’da Apartheid diye bilinen ırklar arasında ayrımcılığın zirvede olduğu yıllardı. Ailenin bazı fertlerinin beyaz olarak sınıflandırmaya tabii tutulduğunu biliyorum. Bu durumda yasal olarak hem beyaz sayılan hem de din ve ten renklerinden ötürü ikinci sınıf vatandaş sayılan ailenin Müslüman kesimi ile aynı anda nasıl buluşabildi?
- Çok güzel bir soru, bak şöyle anlatayım. Evet, ayrımcılıktan ötürü ailenin bazı fertleri kanunen birbirlerini göremezlerdi. Hatta daha önce anlatmıştım beyaz ve beyaz olarak sınıflandırılmayanların mahalleleri de ayrıldığı için bazılarının anne babalarının cenazelerini Müslüman aile fertleri kaldırmışlardı. Fuat Ataullah ise İngiltere’de yaşadığı için hem İngiltere vatandaşı, hem Türk vatandaşı hem de Güney Afrika’da doğduğu için Güney Afrika vatandaşı idi. Bu sebeple eğer Müslümanların yanında polis ona kimlik sorarsa Güney Afrika kimliğini fakat şayet beyazların yaşadığı bir muhitte ise İngiliz vatandaşlık kartını gösterirdi. Yani Fuat Ataullah Bey’in halledeceği çözüm yolu çoktu. Fakat ailenin Müslüman kesimi ile beyaz addedilen kesimi için bu sorun teşkil ediyordu. O yüzden Fuat Ataullah Bey bunun da bir hal çaresine bakmak için tüm aileyi beyaz ve beyaz olmayanların ortak bulunabilecekleri bir yerde buluşturdu. Mesela District Six veya Landsdowne bu karma yerlerden bazıları idiler. Orada meşhur Waterloo yolunda Müslümanların okulu olarak bilinen Belevolent ilkokulu önünde buluştuk. Çok ilginç bir buluşma olduğunu söylemeliyim, çünkü 16-17 yaşlarında bazı genç aile fertleri öz hala, teyze, amcalarıyla ilk kez tanıştılar. İşte bunu Fuat Ataullah’a borçlular. Şimdi tüm bunlar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Biz hakikaten Apartheid döneminde çok çileli bir çocukluk süreci geçirdik. Bunları kitabında da yazmıştın. Türkiye’deki genç kuşağın batıyı bi-hakkın anlayabilmesi için bunları iyi bilmesi gerekiyor. Türk tarihinde başka milletlere karşı böyle bir ayrımcılık yoktur, ben bilmiyorum. Bu Batı dünyasının bağnazlığının bir ürünüdür.
Fuat Ataullah Bey’in 1939 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılmasını nasıl yorumlarsınız?
- Vallahi talihsizlik olduğu kadar pek anlaşılmaz bir durum tabi. Ben yıllar önce bunu duyduğumda inanamamıştım. Bir dedikodudan ibarettir diye düşünmüştüm. Fakat şimdi belgeyi görünce demek ki doğruymuş hakikaten. Belgede okuduğun İngiliz gizli servisinde ajanlık yaptığı iddiası kesinlikle kabul edilemez. Bu iddianın ya büyük bir yanlış anlaşılma yahut bir nedenden ötürü karalamak maksadıyla ortaya atıldığı kanaatindeyim. Fuat Ataullah büyük amca olarak Türklüğü ve Türkleri bize anlatan bir şahsiyet olarak zihnimizde yer edinmiştir. O hakiki bir Osmanlı ve Türk münevveriydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin onun Londra’da yaşayan torunlarına ulaşıp en azından geçmişte yapılan bir hatadan ötürü, iade-i itibar mukabilinde bir özür dilemesi münasip olur. Bana göre bu hatanın geç de olsa telafi edilmesi gerekir. Zira bu Ebubekir Efendi’nin sulbüne ve tarihi itibarına da halel getirir. Bizim ailemizden başka bir şey zuhur edebilir lakin kesinlikle hain çıkmaz. Keşke böyle bir şey hiç yaşanmasaydı.
Haklısınız efendim, çok teşekkür ederim hatıralarınızı paylaştığınız için.
- Ben teşekkür ederim Halim.
Prof. Dr. Muhammed Ajam’ın kaleminden Fuat Ataullah Bey
Notlar
[i] Gençoğlu, Halim. 2018. Ottoman traces in Southern Africa: the impact of Turkish emissaries and Muslim theologians. Osmanbey, İstanbul : Libra Kitapçılık ve Yayıncılık.
[ii] A Khan, 1951, My life and experiences, s. 36-38, 43, London
[iii] A. Ucar, 2000 Güney Afrika‘da Osmanlılar, s. 300, İstanbul.
[iv] BOA, MF.MKT. 1316 Hicrî No: 439 /35, Ümit Burnu‘ndaki Mekteb-i Osmani’nin Müdürü Ataullah Efendi’nin oğullarından Mehmed Fuad Efendi’nin parasız olarak Mekteb-i Sultani’ye.
[5] Bizimle Johannesburg’daki evinde buluşup babasıyla ilgili bilgileri bizle paylaşan Ahmed Ekrem Atala’ya teşekkür ederiz. Es Himet Feridun, 13 Temmuz 1961, Hayat Afrika‘da, s. 11-12, Sayı, 29, İstanbul: Ayr. Bkz. Uçar, Ahmet, 2008, Güney Afrika’da Osmanlılar, s. 360, İstanbul.
[6] A Faud Effendi, 1942, Turkish -Self Taught by the natural method with English Phonetic Pronunciation (London).
[7] Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Dah. Vekaleti,. 6111/4085 Fuat Ataullah’ın yurttaşlıktan çıkarılması hakkında, 3 Mayıs 1939.
[8] Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Dah. Vekaleti, 6111/4085 Fuat Ataullah’ın yurttaşlıktan çıkarılması hakkında, 9/5/1939. Bu belgeleri Ankara Cumhuriyet Arşivi’nden temin edip tarafıma gönderen değerli Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri Ebuzer Demirci ve Ahmet Konuk beyefendilere çok teşekkür ederim.
[9] Tüm gayretlerimize rağmen Fuat Ataullah Beyin İngiltere’deki torunlarına ulaşamadık. Bu hususta defaatle müracaat etmemize rağmen İngiltere’deki Türk Büyükelçiliği’nden yardım mahiyetinde bir cevap bile alamamış olmamız da Türk tarihi bağlarına olan ilgisizliği –yüreğimizi sızlatan bir yara da olsa- ortaya koymaktadır.