KAJU: Fakirin ağacı zenginin gıdası

0

Her yıl yüzde 7 oranında talebin arttığı kajunun yaklaşık yüzde 50’si Afrika’da üretiliyor. Ancak üretilen kajunun sadece yüzde 10’u kıtada işlenebiliyor. Yüzde 90’ı ise işlenmek üzere başta Hindistan ve Vietnam olmak üzere Asya ülkelerindeki tesislere gönderiliyor. İşlenen kajunun tüketim için sonraki durağı ise Avrupa ve ABD pazarları.

C vitamini bakımından portakaldan dört kat daha zengin olan kaju, kuruyemiş olarak tüketilmesinin yanında özellikle ilaç ve kozmetik sanayinin aradığı hammaddeler arasında yer alıyor. Kabuğu ise başta havacılık ve otomobil sanayi olmak üzere birçok sektörde girdi olarak kullanılıyor. Afrika, ürettiği kajuyu işleme tesisleri kurma arayışında.

Anavatanı her ne kadar Güney Amerika, özellikle Brezilya olsa da 21. yüzyıla gelindiğinde kajunun en fazla yetiştirildiği kıtalar Asya ve Afrika oldu. 

Hatta dünyada şimdilerde 4 milyon tonu yakalayan fıstığının elde edilmesinde her iki kıta arasında kıyasıya bir yarış var. Bu durum 2010’lu yıllarda daha fazla yaşandı. Yakın gelecekte ibrenin Batı Afrika bölgesine kayacağı yönünde. Kajunun uzun yıllar Afrika’da sadece Tanzanya ve Mozambik gibi ülkelerde yetiştirilmesi yanında birden Batı Afrika ülkelerine yönelmesinin en önemli sebepleri çokça dikimi yapılan ağacın diğer bitkileri rüzgardan koruması, kum tepeciklerinin oluşmasını önlemesi, ekilebilir arazilerin çölleşmesini engellemesi ve de bölgenin iklim şartlarına uyum sağlaması olarak gösteriliyor. Birçok ağaç arasında bunun getirdiği faydaların çokluğu bir anda ziraatçilerin çok önemsemesine sebep oldu. 

TALEP ARTIYOR

20. yüzyılın ortalarında sınırlı miktarda üretilen kaju, daha çok Tanzanya ve Mozambik gibi Doğu Afrika ülkelerinde bulunuyordu ve dünyanın yüzde 70 oranındaki talebi buradan temin ediliyordu. Daha sonra bu ürün birden Hindistan ve Vietnam’da bolca elde edilmeye başlanınca 1980’li yıllarda öncelik onlara geçti. Batı Afrikalı üreticilerin de kısa süre sonra devreye girmesiyle günümüz dünyasında her yıl yüzde 7 oranında artan talebi karşılamada burası öne çıktı. 

Afrika 1970’lerde dünya kaju talebinin yüzde 78’ini, Asya yüzde 15’ini, Brezilya da yüzde 7’sini karşılıyordu. 2000-2002 yılları arasında oranlar değişti. Asya yüzde 55, Afrika yüzde 30 ve Brezilya yüzde 15 seviyesini gördü. 1997 yılında Brezilya 200 bin ton üretirken, Hindistan 100 bin tona ulaşabildi. Başta Tanzanya olmak üzere Mozambik, Kenya, Gine Bissau, Mali, Togo ve Benin’in yetiştirdiği Afrika kajusu da toplam 100 bin tona yükseldi. 1980 yılı sonrasında Mozambik ve Hindistan’da bu ürüne ilgi daha da artınca Batı Afrika ülkelerinden Nijerya, Fildişi Sahili, Benin, Gine Bissau, Senegal ve Gana’da da bu ağacın dikimi hızlandırıldı. Güneydoğu Asya’da ise Vietnam, Kamboçya ve Endonezya’da ciddi oranda dikimler yapıldı. Fakat Batı Afrikalılar 2000’li yıllarda kaju üretiminde pazarda en büyük paya sahip olmak için başlattıkları girişimlerinde dünya üretiminde yüzde 50 hedefini tutturdu. 

ZAHMETLİ ÜRETİM

Kaju ağacının dalları genelde budanmadığından topu andıran bir görünüşü var. 4-5 metreyi nadiren geçen yüksekliğe sahip. Meyvesinin genelde fıstığı ya da bademi denen uç kısımları çoğunlukla kuruyemiş olarak tüketiliyor. Mayıs ayında olgunlaşan meyveleri, temmuz-ağustos aylarında yere düştüklerinde toplama süreci başlıyor ve bunu genelde kadınlar yapıyor. Mesela Senegal’de bir kaju ağacından yaklaşık 15-20 kilo ürün alınıyor. Geçmiş yıllarda ürünün yüzde 20 kadar ağırlığına denk gelen fıstığı kullanılıyordu. Diğer yüzde 80’lik elması ve kabuğu ise atılıyordu. Artık bu meyvenin asıl iri kısmını oluşturan hem elması hem de son yıllarda kabuk kısmı birçok ülke tarafından sanayi alanında kullanılıyor. 

Toplanan ürün gölgede 3-4 gün kurutuluyor. Çekirdeği meyve kısmından el mahareti ile oldukça zorlu bir işlemle çıkarılıyor. Eğer bu işlem sırasında fıstığı yaralanırsa ürünün fiyatı yarı yarıya düşüyor. 

FİLDİŞİ SAHİLİ BİRİNCİ

2015 yılında Fildişi Sahili toplam üretiminin sadece yüzde 6’sını işleyebildi. Buna rağmen 2016’da dünya birincisi üretici ülke olarak 725 bin ton ürettiği kajudan 800 milyon dolar girdi sağlayabildi. Kakao, petrol ürünleri, kaju, kauçuk, pamuk ve kahve şeklinde sıralanan ihraç ürünleri arasında üçüncü önemli ihraç malı. Bu ülkede 350 bin evde iki milyona yakın insan bu ürünün her safhasında çalışarak geçimini sağlıyor. 2018’de 761 bin ton ile büyük bir rekor kırdı. 2019’da da 800 bin ton üretimi hedefledi. Fakat ürünlerin çoğu üreticinin elinde kaldı. Bu yüzden 2023 yılına kadar ürettiği kajunun yüzde 50’sini kendisi işlemeyi planlıyor. Zira 2018’de de tüm üretiminin sadece yüzde 8’ini oluşturan 60 bin tonunu işleyebilmişti.

2019 yılında Afrika’da kaju üreticilerinin sayısı 2.5 milyona ulaştı. 2006’dan bu yana kaju üreticisi Afrikalı devlet adamları, kurdukları bir ittifakla kendi sanayi tesislerinin sayısını bir an evvel artırmak için çalışıyorlar. Böylece kendileri dışında belirlenen uluslararası pazardaki fahiş fiyatları aşağı çekmeleri, hatta kıta içinde tüketime ağırlık vermeleri mümkün görünüyor. En azından yaklaşık bir milyon tonluk kısmını kıtada işlemeleri sayesinde 250 bin kişiye yeni istihdam alanı açılacağını biliyorlar ve bundan da 2.5 milyar dolarlık artı bir gelir elde edebilecekler. Bu teşebbüsleri aslında bir hayal değil. Çünkü 2009’dan bu yana attıkları adımlarla şimdiye kadar toplam 400 bin kişi bu ürüne bağlı alanlarda iş buldu. Bunun da yüzde 40’ını kadınlar oluşturuyor.

ASYA’DA İŞLENİYOR

Afrika’da yetiştirilen ürünlerin çoğu sanayi işlemleri için Avrupa’ya giderken, kaju tam aksine Asya’ya götürülüyor. Az gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında bu üründe bir işbirliği dikkati çekiyor. Batı Afrika’nın işlem görecek kajularının yüzde 90’ı dünya pazarlarına gönderilirken, en fazla yüzde 10’u kıtada işlenebiliyor. Batı Afrika’nın kabuklu kajuları yıllardır Hindistan ve Vietnam’da kabuksuz hale getiriliyor. Avrupalılar zahmetinden dolayı bu işçiliği onlara bıraktı. Sadece Vietnam, yıllık 350-400 bin ton kabuklu Afrika kajusunu işleyerek tüketime hazır hale getiriyor. Tüketilebilir hale gelince de yüzde 75 oranındaki tüketicilerinin dört gözle beklediği ABD ve Avrupa pazarlarına sevk ediliyor. Hindistan ve Vietnam, kendi ürettikleri kaju ürünleri yanında neredeyse Batı Afrika’da yetiştirilen tüm ürünleri satın alıp kendi fabrikalarında işliyorlar. Adeta bu konuda kırılması zor bir tekel oluşturmuşlar. 

C VİTAMİNİ DEPOSU

ABD, dünyada en fazla kaju tüketen ülkelerin başında geliyordu. Son 20 yılda bu konumunu Hindistan’a kaptırdı. 2015 yılında en çok kaju tüketen ülke 200 tonla Hindistan, bunu 150 bin tonla ABD, 110 bin tonla Avrupa Birliği ve 50 bin tonla Çin takip etti. Kuruyemişler içinde ceviz ve bademden daha fazla üretilmesine rağmen getiri bakımından badem ve cevizden sonra geliyor. Bilhassa kaju fıstığı denen kısmı en yaygın şekilde kuruyemiş olarak tüketiliyor. İçeriğinde mineral bakımından bakır, magnezyum, fosfor ve potasyum bolca bulunuyor. İlaç ve kozmetik sanayinin artık aradığı hammadde ürünleri arasında ciddi bir payı var. Elde edilen yağı daha ziyade ilaç sanayinin vazgeçilmezlerinden. C vitamini bakımından da portakaldan dört kat daha zengin. 

KABUĞU DA DEĞERLİ

Kabuğunun farklı sanayi kollarında kullanılması kajuyu daha da önemli kılıyor. Bilhassa havacılık ve otomobil sektöründeki fren sistemlerinde bundan elde edilen akışkan maddenin kullanılması, ayrıca bir değer kazanmasını sağladı. Bu özelliği ile havacılık sektöründe de önemli bir ihtiyaç maddesi oldu. Bilhassa fıstığının fırınlanması sırasında kabuklarından yakıt olarak da istifade ediliyor. Yine mürekkep yapımında, su geçirmesi istenemeyen zeminlerde izolasyon maddesi olarak boyalarda, vernik üretimi, böcek ilaçlarının hazırlanmasında, bilhassa petro kimya ürünü güneş kremleri yerine ışınları emme özelliğinin anlaşılması üzerine bir taraftan bunun kullanıldığında bedene az zarar vermesi, diğer taraftan çevreye zararsız olması sebebiyle bundan elde edilenler rağbet görüyor. Böylece kozmetik ve eczacılık alanlarında da artık tercih ediliyor. Dahası Hint Okyanusu’ndaki Reunion adası halkı, geçmiş yıllarda bunu tamamlayıcı tıpta egzama, ülser ve sedef hastalıkları için kullanıyordu. 

DEVASA BİR HAMMADDE KAYNAĞI

Bir meyvenin bu kadar geniş kullanım alanına kavuşması sayesinde bugün 4 milyon tondan fazlası kaju fıstığı, 15 milyon kadarı kaju elması ve 1.2 milyon tonu da kaju kabuğu olmak üzere toplam 20 milyon tondan fazla tutan ürün miktarıyla devasa bir hammadde kaynağı. Son 10 yılda artan kapasitesi yanında başta gıda sanayi olmak üzere değişik mamul ürünlerde katkı maddesi olarak kullanılması giderek de yaygınlaşıyor.

Bu yazı 11 Aralık 2020 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı