Beyaz altın Karite

0

Afrika’da kendiliğinden yetişen ve yok edilmediği taktirde 300 yıla kadar yaşayabilen karite ağacı için ‘kadınların altını’ deyimi kullanılıyor. Çünkü yaklaşık 16 milyon Afrikalı kadın, genelde ağaçların dibine düşen karite meyvesini toplayarak geçimini sağlıyor.

Başta Nijerya olmak üzere 23 ülkede üretilen karite ağacı, kerestesi ve yağıyla 2.5 milyar dolara yakın bir pazar oluşturuyor. 2028 yılı için öngörülen değer ise 3.5 milyar dolar seviyesinde. Karite yağı, özellikle çikolata ve kozmetik sanayi için aranan bir bileşen.

2000’li yıllara girerken Afrika’da özellikle iktisadi bakımdan güçlü ülkelerin farklı hamleler yaptıklarına şahit olmaya başladık. Uluslararası medyada her ne kadar kıtada güvenlik ve mevcut siyasi iktidarların demokrasiye sancılı geçişleri haberleri sıkça konu edilse de aslında üstü kapalı geçilen çok konu var. 1885 yılında Berlin’de toplanan eski ve yeni sömürgeci güçlerin buluşmasında Afrika’daki tüm yerel idarelerin ortadan kaldırılmasına karar verilmişti. 1912’de Libya’nın da İtalyanlarca işgali ile bu süreç tamamlanmıştı. Ne var ki, tüm yaşananlar bir asır geçmeden zihinlerden silindi. Hatta sömürgeciliğin bile unutturulmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bağımsızlık süreçleri bir tarafa, artık iki kutuplu dünyanın dağılıp yerine can simidi gibi sunulan küreselleşme de fazla dikkat çekmiyor. Sancılı da olsa kalkınma gayretindeki kıta ülkelerinin yakından tanınması ve sahip oldukları değerlerinden de bahsedilmiyor. En basitinden 21. yüzyılda sanki yeni keşfedilmişçesine mesela bir ‘karite’ ağacının meyvesinin uluslararası pazarlarda adeta kapışıldığını, dahası tekelleştirilen bu ürünün ne derece kıymete sahip olduğunu sadece alıp satanlar biliyor.

300 YIL YAŞIYOR

Binlerce yıldır nice benzerleri gibi bir hüdâ-yi nâbit, kendiliğinden yetişen ağaçlardan biri de günümüzde ‘karite’ olarak biliniyor. Karite ağacı nadiren 30 metreyi bulsa da genelde 10 ila 15 metreyi geçmeyen boya sahip. Kökünün çapı ise 1.5 ila 1.8 metre arasında. Fidanı 15 ila 20 yıl sonra ilk çiçeğini açıp en az 40 ila 50 sene arasında bundan verimli şekilde meyve alınıyor. Yok edilmediği takdirde 200 ila 300 yıl arasında yaşıyor. 10 gram ile 50 gram arasında değişen avokadoya benzeyen meyvesinin etli kısmı doğrudan yenilerek tüketilebiliyor. Ceviz veya badem olarak ifade edilen bir veya iki çekirdekli kısmı yağlı olup sıkıldığında neredeyse üçte biri, hatta yarısı kadar ‘karite yağı’ denen ürün alınıyor. Herhangi bir ağaç ortalama 20 kg. meyve veriyor. Tüm atıkları bırakıldığı yerde zemine karışıp tabii gübre vazifesi görüyor ve çevreye en ufak bir zarar vermiyor. Kerestesini işlemek zorsa da dayanıklı olması sebebiyle inşaat ve mobilya yapımında kullanılıyor. Bilhassa odun kömürü için diğer ağaç türlerinden daha kaliteli olması sebebiyle tercih edilmesinden dolayı ve de tabii olarak yaşanan çölleşme sebebiyle de varlığı ciddi şekilde tehdit altında.

GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

Sahil bölgesindeki Nijerya, Mali, Burkina Faso ile burayı çevreleyen 23 ülkede kendi halinde yetişen karite ağacının iktisadi kıymeti 21. yüzyılda hiç beklenmedik şekilde arttı. Yabani bir ağaç olmakla birlikte artık bunların bile aşılanması ve ıslahı da dahil her özelliği ile yakından ilgilenilen araştırma merkezlerinin sayısı artıyor. SOSS-Sahel bununla ilgili çalışmalara önem veriyor. Daha da önemlisi bu ülkelerin ekonomilerine ciddi kaynak sağlaması sebebiyle her biri bunun daha fazla sayıda yetiştirilmesi için ciddi çalışmalar yürütüyor. Tüm Sahil bölgesinde iki milyara yakın ağaç bulunduğu ve bunun 500 milyondan fazlasının buranın tabii bitkisi karite ağacı ifade ediliyor. Toplanabilen meyvesinin tahmini rakamlara göre dörtte üçü işlenmemiş çekirdeği ‘karite cevizi ya da bademi/noix de karité, amandes de karité’ ya da İngilizlerin ifadesiyle ‘shea nuts, shea kernels’ olup, geriye kalanı ise yağa dönüştürülüp ‘karité yağı/beurre de karité’ ya da ‘shea butter’ şeklinde toplam iki milyon tondan fazla ürün yerel ve uluslararası pazarlarda müşterilerine ulaştırılıyor.

NİJERYA BİRİNCİ ÜLKE

Karite ağacından 800 bin ton kadar ürün elde eden Nijerya, dünyada birinci üretici ülke konumunda. Bunu Mali ve Burkina Faso takip ediyor. Ancak ilk ikisi bundan elde edilen ürünü daha çok kendileri tükettikleri için en büyük ihracatçı ülke üçüncüsü. Fakat bu konuda genel bilgi paylaşılan yazılarda ismi neredeyse hiç belirtilmeyen Çad’da son yıllarda bu ağaç üzerine yapılan araştırmalarda 92 milyon karite ağacının olduğu ve bunlardan 556 bin ton karite çekirdeği toplandığı tespit edilmiş.
Meyve ve ondan sıkılarak elde edilen yağını en fazla ithal eden üç ülkeden birincisi Hollanda olup, bunu Danimarka ve Fransa takip ediyor. Özellikle bazı İngiliz ve Fransız firmalarının bu ürünle isimleri özdeşleşmiş ve en fazla mamul ürünü uluslararası piyasaya sevk ettikleri biliniyor. ABD’liler daha ziyade kozmetik alanında vücut bakım kremi olarak tercih ederlerken, Kanada da ciddi oranda karite ithal eden ülkeler arasında. Fakat bu ürüne Avrupa ülkeleri kadar Asya ülkeleri de her geçen sene daha fazla talepte bulunuyor.

2018 yılı itibarıyla karite ağacına bağlı ürünün 2.14 milyar dolarlık pazara sahip olduğunu ve bunun 2028 yılı için 3.5 milyar doları bulacağını hemen hemen herkes dile getiriyor. Oysa ki çok değil, 1990’lı yıllarda bunu yeni piyasalara pazarlamak üzere ticari ürün olarak sunulduğunda 55 bin ton olarak belirlenen satışından sadece 1.5 milyon dolarlık bir gelir elde ediliyordu. Şimdilerde sadece Nijerya’da 800 bin tonu bulan bir üretimden bahsediliyor ve her geçen sene daha da artması hedefleniyor. Aslında ürünün gerek yerel pazarlarda, gerekse uluslararası şirketlerin işlenmiş halde pazarladıkları miktarların tam anlamıyla bilindiğini söylemek çok zor. Öyle ki, Afrika içi tüketim oranı yüzde 55 ile yüzde 75 arasında tahmin ediliyor. Haliyle de başka kıtalara sevk edileni ise en az yüzde 25, en fazla yüzde 45’i geçmiyor. Bu durumda da ülkelerin kendi içlerindeki tüketimleri de hesaba katıldığında mevcut iki milyarı aşan değerini ikiye katladığını rahatlıkla söylemek mümkün.

TAMAMLAYICI TIP

Afrika’da günlük hayatta gıda maddesi olarak tüketilen karite yağı, aynı zamanda özellikle önemli bir beslenme ürünü. Hatta yerelde tamamlayıcı tıp için önemli bir madde. Birçok derde deva olduğu için de adeta diğer ağaçlar gibi karite ağacına da kutsallık veriliyor. Avrupa’da her türlü pastacılık, şekerleme ve tatlılar ile margarin elde edilmesinde bu ürüne olan ihtiyaç artıyor. Özellikle kozmetikte vücut ve cilt bakımı için artan değeri, bilhassa sporcuların aşırı derecede kullandıkları merhemlerin üretiminde artık vazgeçilemez bir ürüne dönüşmüş durumda. Ne var ki, bu artan talepler ürünün ağacından toplandığı anda ilk alıcıya 5/6 kilosunu bir dolara satarken, şimdilerde belki bunun yarısından aynı gelir elde ediliyor. Fakat kalitesine göre kilosu yüzlerce doları bulan çikolataların temel katkı maddelerinden karite yağının asıl üreticilere kazancı çok düşük seviyede kalıyor. Bu da toplanan ürünlerin büyük kısmının dış pazarlara işlenmeden gönderilmesinden kaynaklanıyor.

16 MİLYON KADININ GEÇİM KAYNAĞI

Yaklaşık 16 milyon Afrikalı kadın, genelde ağaçların dibine düşen karite meyvesini toplamak dahil yerel usullerle yağ haline getirip ambalajlamalarına kadar çok farklı iş ortamında çalışıyor. Böylece de çoğunun evlerinin geçimini teminde yegâne kaynak olduğu biliniyor. Bu meyve; günlük ihtiyaçlarını, sağlık giderlerini ve çocuklarının eğitimlerini sağlayan hayati bir konum aldı. Her ne kadar bunu toplamak için içlerinde günde 10 km. kadar yol yürümek zorunda olanlar varsa da başka kazanç elde edecekleri fırsatlar olmadığı sürece Sahil bölgesinde şimdilik tek uğraşıları konumunda. Gerek fakirlik ve yoksulluktan kurtulmak, gerekse topraklarında yaşamaya devamlarını sağlamaya verdiği fırsatları iyi değerlendirmek durumundalar.
Bu sebeple buna ‘beyaz altın’ diyenler olduğu gibi daha çok ‘kadınların altını’ deyimi kullanılıyor. Milyonlarca kadının hayata tutunmasında büyük bir paya sahip. Yüz binlerce köyde, kasabada yerel alıcılar, toptancılar bundan sınırlı gelir elde ederken, uluslararası pazarlarda oluşturulan tekeller yüzünden asıl kazanç, ürün Afrika dışına çıkarıldığında sağlanıyor. Kurulan çok sayıda dernek, kooperatif, daha kaliteli ürün elde edilmesi için ilmi araştırmalar yapılmak üzere kurulan merkezler, yerel kullanımın daha cazip hale gelmesi gibi hamleler ile bu meyve daha uzun yıllar hem üreten ülkelerdeki yerel tüketimi hem de uluslararası pazarlarda daha fazla alanda talebi artırmaya devam edecek.

ALICILAR TEKEL OLUŞTURMUŞ

21. yüzyılda bir anda gıda, kozmetik, ilaç sanayi gibi kullanım alanı her geçen gün artan karite yağının pazarlanmasında tekel oluşturan uluslararası alıcılar, üreticiye adeta fiyatları dikte ettiriyor. Hatta istedikleri düşük ücretle ürünü alamadıkları bölge pazarlarına gitmeyerek üreticiyi cezalandırıyorlar.

Kıtanın bitmesi kolay görünmeyen sömürüsünün önüne geçmenin yolu ise yerinde mamul madde elde etmek şeklinde özetleniyor. Böylece hem 200 milyonu aşan Sahil bölgesi toplumlarına yeni istihdam alanları açılabilir hem de sadece uluslararası pazarlara taşıma ve işleme süreçleri ile asıl kazancın sadece dışarda değil, üretilen ülkelerde de dengelenmesi sağlanabilir.  

ÇİKOLATACILARIN RAĞBETİ ARTTI

Avrupa Birliği’nin 2000’li yıllara girildiği dönemde çikolata ve şekerleme başta olmak üzere mamul ürünlere yüzde 5 oranına kadar bitki özlü yağ katılmasına izin vermesi, karite meyvesine rağbeti artırdı. Şimdilerde birçok ürünün yüzde 8 ila yüzde 15 arasında bileşeni olarak kullanılmasına müsaade ediliyor. Japonya ise bu tür katkı maddelerine yüzde 60 oranında müsaade edince pazar imkânları çok arttı ve beraberinde rekabeti de getirdi. Bilhassa kakao yağının çikolata üretimindeki yüksek ücreti yanında karite meyvesinin ondan yüzde 10 ila yüzde 40 arasındaki çok düşük maliyetle elde edilmesi ciddi bir tercih sebebi oldu. Kozmetik ürünlerde bilhassa yumuşatıcı özelliği ile giderek rağbet ediliyor. Eczacılık alanı da bunu katkı maddesi olarak tercih ediyor. Bilhassa sabun üretiminde de çokça kullanılan bir katkı maddesi haline geldi. Ürünlerin içindekiler kısmında ‘bitkisel yağ maddesi’ genel ifadesiyle bunlarda karite yağının da kullanıldığı belirtilmiş oluyor.

Bu yazı 13 Kasım 2020 tarihinde İTO Haber sitesinde yayınlanmıştır. 

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı