Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Seçimler ve İktidar Mücadelesi

0

Kongo Demokratik Cumhuriyeti, uzun yıllar maruz kaldığı sömürgeciliğin izlerini silebilmek için oldukça ağır bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Ülkenin bağımsızlık mücadelesinin lideri ve eski başbakanı olan Patrice Lumumba, sömürgeciliğe karşı mücadelede önemli bir politik figür olarak yer almıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Belçika’nın işbirliğiyle, aynı zamanda sömürgecilerle işbirliği yapan Kongoluların ortak hareketiyle iktidardan alaşağı edilerek katledilen Lumumba’nın yerine 1965 yılında bir askerî darbeyle gelen General Mobutu Sese Seko iktidarı devraldıktan sonra 32 yıl boyunca otokratik bir idare tarzı benimsemiştir. Lumumba’nın sosyalist olması sebebiyle, dönemin soğuk savaş şartlarını da göz önünde bulundurduğumuzda ABD, SSCB ve Çin etkisinin sosyalizm üzerinden Sahra altı Afrika’da yayılmasını istememiştir.  Ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden Lumumba sömürgeciliğe karşı direnişinin yanı sıra temel hak ve özgürlüklerin, demokrasi, insan haklarının kazanımı için de bir mücadele içerisine girişmiş fakat insanlık dışı bir şekilde öldürülmesiyle birlikte söz konusu demokratik mücadele kesintiye uğramıştır.[1]

General Mobutu’nun 32 yıl boyunca devam ettirmiş olduğu siyasî iktidar Kongo halkını ciddi anlamda yıpratmıştır. Mobutu’nun ülke üzerinde gerçekleştirdiği keyfi uygulamalar ve baskıcı yönetimi karşısında Lumumba’nın siyasî takipçilerini Mobutu iktidarına karşı mücadeleye sevk etmiştir. Kendisini bir “maoist” olarak tanımlayan Laurent Desire Kabila ve taraftarları General Mobutu’ya karşı bir mücadele içerisine girişmişlerdir. Fakat ilgili taraflar arsındaki çatışmalar ve çatışma sonrası siyasî ortam iç savaşa sebebiyet vermiştir. General Mobutu’nun devrilmesiyle birlikte başlayan iç savaş, 1996- 1997 yılları arasında devam etmiş ve çok sayıda Kongolu iç savaş sırasında hayatını kaybetmiştir. Kabila göreve geldikten sonra ülkedeki mevcut yabancı misyonları, “diplomatlar, danışmanlar, askerler ve mülteciler de dahil” olmak üzere ülke dışına çıkarmak istemiştir. Ruanda’dan mülteci olarak gelmiş olan Tutsiler, bu duruma tepki gösterince; Ruanda bu durumu bir fırsat bilerek harekete geçmiş ve siyasî olaylara müdahil olmuştur. Tutsilerin çıkardığı isyanların büyümesi sebebiyle harekete geçen Ruanda, Burundi ve Uganda’yı da yanına alarak bir koalisyon oluşturmuş ve siyasî taraflaşma süreci başlamıştır. Angola, Zimbabve, Namibya, Mali, Libya, Çad gibi Afrika’daki sosyalist idareye yakın devletlerin de Kongo’ya destek vermesi üzerine “Afrika’nın Dünya Savaşı” veya “Büyük Afrika Savaşı” olarak adlandırılan Kongo’da bir iç savaş daha başlamıştır. 1998- 2003 yılları arasında devam eden iç savaş sırasında, milyonlarla insan ölmüş, binlerce tecavüz, yağmalama vakasının yanı sıra çocuk askerler dâhil olmak üzere cepheye sürülmüştür. Sömürgeciliğin ve büyük devletlerin siyasî rekabetleri sonucunda büyük acılar çeken Kongo halkı arzu ettiği demokrasiye kavuşamamıştır. 2001’de Kabila’nın bir suikast sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine oğlu Joseph Kabila iktidarı devralmıştır.[2]

Kongo’da geçtiğimiz günlerde yapılan seçimlerden önce gerçekleştirilen 28 Kasım 2011’deki seçimlerde oyların %48.9’unu alan Joseph Kabila, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Daha sonra ise Anayasa’ya göre 27 Kasım 2016’da gerçekleştirilmesi gereken seçimler ertelenmiş bu durum muhalefet arasında bir huzursuzluk yaratmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin açıklamaları doğrultusunda Kabila’nın “seçimlerin düzenlenmesine kadar görevine devam edebileceğine” hükmedilmiş fakat muhalefet bu duruma dair sert bir tepki göstermiştir. Afrika Birliği’nin Kongo Demokratik Cumhuriyeti özelinde arabuluculuk görevini yerine getiren Togo’nun eski başbakanı Edem Kodjo’nun girişimleri doğrultusunda iktidar ve muhalefet arasında çeşitli görüşmeler gerçekleştirilmiş olsa da ciddi bir sonuç alınamamıştır. Seçim Kurulu’nun açıklamaları doğrultusunda 2016’da gerçekleştirilmesi gereken seçimleri 2018’e ertelenince başkent Kinsaşa’da başlayan “Kabila karşıtı protesto gösterileri” diğer şehirlere de sıçramıştır. Şiddet olaylarına dönüşen protesto gösterileri sonucunda devreye giren Kodjo’nun girişimleri doğrultusunda başlatılan “ulusal diyalog sayesinde” 18 Ekim 2016’da bir anlaşma imzalanmış ve anlaşma uyarınca muhalefete mensup Samy Ntita Badibanga, 17 Kasım 2016’da başbakan olarak görevlendirilmiştir. Bu durum olayları yatıştırmış ve gerginlikleri azaltmıştır. 19 Kasım 2016’da “muhalefetin çağrısıyla yapılan gösteriler sönük ve olaysız geçmiştir. Kabila’nın görev süresinin dolduğu 19 Aralık ve izleyen günlerde yaşanan olaylar da korkulduğu kadar şiddetli olmamıştır”.[3]

18 Ekim 2016’da iktidar bloğu “Majorité Presidentielle” (MP) ile muhalefetin bir kısmı arasında yapılan anlaşma kapsamında görevlendirilen Başbakan Badibanga, 20 Aralık 2016’da başbakanlık dâhil olmak üzere 45 kişiden oluşan ve muhalefetten de isimlerin yer aldığı yeni hükümeti açıklamıştır. Söz konusu süreçte “İktidar bloğu ve muhalefet arasında Kongo Demokratik Cumhuriyeti Piskoposları Ulusal Konferansı (CENCO) arabuluculuğunda gerçekleştirilen” ve devam eden müzakereler, 31 Aralık 2016’da tamamlanmıştır. Söz konusu görüşmeler kapsamında iktidar ile muhalefet arasında yeni bir anlaşma imzalanmış ve ilgili anlaşma doğrultusunda “9 Aralık’ta görev süresi biten Cumhurbaşkanı Kabila geçiş süresi boyunca Cumhurbaşkanı olarak kalmaya devam etmesi, yeni seçimlerin Aralık 2017 ayında gerçekleştirilmesi ve Kabila’nın seçimlerin ardından görevi yeni Cumhurbaşkanına bırakması kararlaştırılmıştır. Yine sözkonusu Anlaşma hükümleri kapsamında, Cumhurbaşkanı Kabila’nın geçiş süresi boyunca yerine getireceği Cumhurbaşkanlığı görevi, üçüncü dönem Cumhurbaşkanlığı olarak nitelendirilmeyecektir”. Fakat ülkedeki mevcut terör ve güvenlik sorunları ile siyasî istikrarsızlık sebebiyle seçim gerçekleştirilmemiş ve tekrar ertelenmiştir.[4] Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklamaları doğrultusunda 23 Aralık 2018[5]’de yapılması öngörülen seçimler[6], geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilmiştir.[7]

30 Aralık 2018’de gerçekleştirilen seçimler sonucunda, ana muhalefet partisi Demokrasi ve Sosyal İlerleme Birliği (UDPS)’nin adayı Felix Tshisekedi[8], seçmen oylarının %38.57’sini alarak devlet başkanı seçilmiştir. Bu sayede 2016’dan bu yana 2 yıl boyunca ertelenen seçimler gerçekleştirilmiş ve 1960’tan bu yana ilk kez demokratik bir yöntem benimsenmiştir. Ulusal Seçim Komisyonu’nu Başkanı Kornay Nanga’nın açıklamalarına göre seçime katılım oranı %47.56’dır. Tshisekedi’nin kazandığı seçim sonuçlarına göre iktidarın adayı Emmanuel Ramazani Shadry %23.8 oranında oy alırken, diğer muhalefet partilerinin çatı adayı olarak nitelendirebileceğimiz Martin Fayulu %35.2 oranında bir oy almıştır. Oy oranlarının birbirine yakınlığı ve uluslararası kamuoyunun açıklamaları doğrultusunda seçimlerin şaibeli olduğuna dair çeşitli iddialar öne sürülmektedir.[9] Açıklanan seçim sonuçlarının 15 Ocak 2019’a kadar Anayasa Mahkemesi tarafından teyit edilmesi beklenirken, “diğer yandan seçimlerin Mart 2019’a ertelendiği Beni, Butembo ve Yumbi kentlerinin seçim sonuçlarını değiştirmesi” beklenmemektedir.[10] Seçim sonrasında açıklanan sonuçlara, başta Kongo Psikoposlar Birliği (CENO) olmak üzere bir çok kuruluştan çeşitli itirazlar gelmiştir. 10 Ocak’ta “yoklama ve sayma istasyonlarında bulunan gözlemcilerin aktardığı rakamlarla açıklanan verilerin uymadığını” duyuran Kongo Psikoposlar Birliği, seçimlerin şüpheli olduğu yolunda söylemlerde bulunmuştur.[11] Ülkenin en güvenilir kurumu olduğu iddia edilen Katolik Kilisesi, batılı basın kuruluşları tarafından ülkenin %40’ının temsilcisi olarak nitelendirilmektedir. Kiliseye bağlı olarak seçimlerde görev alan gözlemciler –ki sayıları yaklaşık 40.00 kadardır-, seçimlerde bir düzensizliğin olduğunu ifade etmiş ve seçim sonuçlarının beklenen sürede açıklanmamasının şüphelere yol açtığını belirtmişlerdir.[12] Ayrıca BBC’nin haberine göre, seçim sonuçları açıklanmadan önce Kabila yönetimi muhalif kanallardan bir tanesini, Radio France International’e yönelik bir yayın yasağı getirildiğini ve sandıkların %20’sinin geç açıldığını öne sürmüştür. Afrika Birliği ve Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’na mensup gözlemciler ise “sürecin iyi yönetildiğini” belirtmişlerdir.[13] Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından başkent Kinşasa’da çeşitli olayalar meydana gelmiş ve 6 kişi ölmüştür.[14] Örneğin Kikvit şehrinde sokaklara dökülen halk 3 polis karakolu ve 1 mahkemeyi ateşe vermiş çatışalar sırasında 2 sivil ve 2 polis hayatını kaybetmiştir.[15]

Fransa tarafından desteklendiği bilinen muhalif adaylardan Martin Fayulu, düzenlediği basın toplantısı sırasında “sonuçların oy sandıklarındaki gerçek sonuçlarla hiçbir ilgisi olmadığını” savunmuştur. Seçim sonuçlarına itiraz eden ve bunun bir “seçim darbesi” olduğunu ifade eden Fayulu, “durumun anlaşılmaz olduğunu” vurgulayarak “Kongo halkının zaferinin çalındığını” söylemiş ve “Halk, hiçbir zaman zafer hırsızlarını kabul etmeyecek” demiştir. Söz konusu süreç içerisinde Kilise’nin de benzer açıklamalarda bulunması Fransa tarafından açık bir şekilde desteklenen Fayulu için oldukça önemlidir. Seçimin asıl kazananının Fayulu olduğunu belirten Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, yaptığı basın açıklamasında, “Açıklanan sonuçlar, burada ve orada kaydedilen gerçek sonuçlarla eşleşmiyor gibi görünüyor. CENO tamamen farklı sonuçlar açıkladı” diyerek Fayulu ve Kilise’ye destek çıkmış adaylarının kaybetmesinden oldukça rahatsızlık duymuşlardır. Le Drian,  “Sakin kalmalı, çatışmalardan kaçınmalı ve öngördüğümüze aykırı olan sonuçlarda somut olmalıyız. İşler doğru yolda ilerlemiyor, çünkü seçimlerin kazananı Fayulu’dur” açıklamasında bulunarak “Paris’in Afrika ülkeleri ve Afrikalı örgütlerin liderlerinin sayesinde seçimlerin gerçek sonuçlarına ulaşabileceği yönündeki umutlarını da dile getir”miş ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin iç işlerine karışmaya kalkmıştır. Bu durum Kongo halkının Fransa’ya ciddi anlamda tepki göstermesine sebep olmuştur. Seçimin kazananı Tshisekedi ise, “Bugün onu rakip olarak değil, ülkemizdeki demokratik yolda bir ortak olarak görmeliyiz. Bugün Kongo halkı için mutluyum.  Herkes bu sürecin çatışma ve şiddete yol açacağını düşünüyordu” diyerek sürecin bir tür çatışma ortamına evrilmemesi için yatıştırıcı açıklamalarda bulunmuştur.[16] Fransa desteklediği adayın kaybetmesi sonucunda “barışçıl (!) bir çözüme” ulaşılması gerektiğini dile getirmiştir:

“Seçim sonuçlarına itiraz edilmesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti için fırtınalı geçecek haftalar anlamına gelecektir, ki bu, yeraltı kaynaklarına borçlu olduğu muazzam bir zenginlik potansiyeline rağmen, onlarca yıldır savaş, yağma ve ihmal mağduru olan ülkenin ihtiyacı olan son şey. Başta Katolik inanca sahip kesim olmak üzere halkın gösterdiği cesur baskıyla Joseph Kabila iktidarını bırakmak zorunda kaldı. (…) Yerine gelmesini istediği ardılını da seçmen reddetti. Şimdi seçimin gerçek sonuçları ortaya çıkmak zorunda. Hem de barışçıl yürütülen bir itiraz süreci çerçevesinde.” Fransa resmî makamlarının söz konusu açıklamaları Fransa’nın yürüttüğü dış politika çerçevesinde Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne müdahil olmak ve kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek istediğinin açık bir göstergesidir. Aynı şekilde Belçikalı gazeteci ve Afrika uzmanı Walter Zinzen de De Standaard’taki köşe yazısında “hayal kırıklığını dile” getirmiş ve bir anlamda Belçika’nın da Tshisekedi’nin başarısından rahatsızlığını ifade etmiştir:

“Ana muhalafet partisi adayı Felix Tshisekedi gerçek gücü olmayan bir cumhurbaşkanı olacak. Parlamentoda çoğunlukta değil çünkü. (…) Daha da önemlisi, güvenlik güçleri üzerinde hiç bir nüfuzu yok. Ordu, üç ayrı istihbarat örgütü, emniyet teşkilatı ve yargı, Kabila’nın yandaşlarıyla dolup taşıyor. Onların gerçek lideri, hala Kabila.(…) Aynı şey 22 vilayet valisi için de geçerli. (…) Kabila hiç pes etmiş gibi görünmüyor. Maddi çıkarları çok büyük çünkü. (…) Haydutça zenginleşmeye devam etmek zorunda. Cumhurbaşkanlığı sarayında oturanın adının Joseph Kabila olmaması, bu gerçeği değiştirmeyecek.” [17] Aynı zamanda Fransa ve Belçika’nın bölgede etkinlik kurma çabalarına karşılık Amerika Birleşik Devletleri de harekete geçmiş ve Kongo’daki olası şiddet olaylarına karşılık 80 askerini Gabon’da konuşlandırmıştır.[18] Afrika’da etkinliğini kaybetmek isteyen ABD, Kongo’daki seçimler sonrasında meydana gelen güvenlik sorunları ve istikrarsızlığı bir fırsat olarak görmüş ve bu durumu kendi lehine kullanabilmek adına bölgedeki büyükelçiliğini koruma bahanesiyle askerlerini sevk etmiştir. ABD’nin bu politikası, Sahra altı Afrika’daki etkinliğini kaybetmek istemediğini ve bölgenin önümüzdeki dönem içerisinde küresel rekabetin bir alanı hâline gelebileceğinin açık bir göstergesidir. Kaldı ki, bu durumu geçtiğimiz günlerde Gabon’da meydana gelen askerî darbe teşebbüsü ile birlikte okumak gerekmektedir.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Afrika’nın ciddi anlamda siyasî ve ekonomik sorunlarıyla boğuşan ve yoksulluk çeken ülkelerinden bir tanesi olmasına rağmen yüz ölçümü ve nüfus açısından önemli bir ülkesidir. Aynı zamanda “elmas, bakır, çinko rezervleri” açısından zengin bir ülke olması[19]; da Fransa ve Belçika gibi devletlerin Kongo’yu bir müdahale, etki ne nüfuz alanı olarak belirlemesine yol açmaktadır. Kongo’daki etkinliğini sürdürmek isteyen Fransa’nın bu noktada Katolik Kilisesi ile işbirliğine gittiği ilgili haberlerden anlaşılmaktadır. Aynı zamanda basınında yer alan haberlere göre Belçikalıların eski sömürgelerindeki etkinliklerini Fransa’ya kaptırmak istemediği anlaşılmaktadı. Bu noktada ABD’nin de seçiler bahanesiyle Kongo’ya asker göndermiş olması ülkeyi dış müdahaleye daha da açık bir konuma getirmekte ve bölge üzerinde batılı devletlerin etki ve nüfuz rekabetini artırmaktadır.

DİPNOTLAR

[1] Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı ve Kongo’nun bağımsızlık mücadelesinin sembolü Patrice Lumumba hakkında bkz. (Hıfzı Topuz, Lumumba: Kara Afrika’da İşkenceyle Öldürülen İlk Başbakan, Yön Yayıncılık, İstanbul, 1987; Hıfzı Topuz, Kara Çığlık, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2008, 2. Baskı).

[2] Muhammed Ali Çalışkan, “Yakın Tarihimizin En Kanlı Savaşı: Kongo”, 02.09.2016, Stratejik Ortak, https://www.stratejikortak.com/2016/09/kongo-ic-savasi.html (Erişim tarihi: 12.01.2019). Kongo Demokratik Cumhuriyeti siyasî tarihi, ülkedeki güç mücadelesi ve yaşanan iç savaşlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Sinan Baran, Kongo Savaşları: Soğuk Savaş Sonrası Afrika’da Çatışma ve Kriz, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2016).

[3] “Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin Siyasi Görünümü”, T.C Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/kongo-demokratik-siyasi-gorunumu.tr.mfa (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[4] Normal şartlar altında 2016’da yapılması gereken seçimlerin ertelenmesinin sebebi Kabila tarafından “maddi olanaksızlıklar” olarak gösterilmiştir. (“Demokratik Kongo Cumhuriyeti: Başkanın görev süresi doldu ama ‘seçime para yok’”, BBC News (Türkçe), 16.02.2017, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38992423 (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[5] 23 Aralık 2018’de yapılması beklenen seçimler, Kinsaşa’da bulunan seçim komisyonu ofisindeki “materyallerin yüzde 80’inin yandığı gerekçesiyle” 30 Aralık 2018’e ertelenmiştir. (“Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 1960’dan yana bir ilk”, Sputnik, 10.01.2019, https://tr.sputniknews.com/afrika/201901101037030475-kongoda-devlet-baskani-seciminin-galibi-tshisekedi/ (Erişim tarihi: 12.01.2019).).

[6] “Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin Siyasi Görünümü”, T.C Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/kongo-demokratik-siyasi-gorunumu.tr.mfa (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[7] Seçim öncesinde çeşitli protestolar ve ölümle sonuçlanan çeşitli olayalar meydana gelmiştir. (“Kongo’nun (DRC) Joseph Kabila’sı ve 2018 Seçimleri”, Global Voices, 29.03.2018, https://tr.globalvoices.org/2018/03/kongonun-drc-joseph-kabilasi-ve-2018-secimleri/ (Erişim tarihi: 12.01.2019). İlgili olarak bkz. (Kimiko de Freytas- Tamura, “Congo Says Felix Tshisekedi Won Election, Rebuffing Independent Review”, The New York Times, 09.01.2019, https://www.nytimes.com/2019/01/09/world/africa/congo-election-result.html?partner=rss&emc=rss (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[8] Felix Tshisekedi’nin babası Etienne Tshisekedi’de Kasım 2011’deki seçimler sırasında Joseph Kabila’ya karşı aday olmuştur. Söz konusu seçim sürecinde muhalefet “Kabila’nın kazandığı seçimlerde Tshisekedi’ye desteğin yüksek olduğu bölgelerdeki 2 bin sandığın değerlendirmeye alınmadığını” savunmuştur. (“Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 1960’dan yana bir ilk”, Sputnik, 10.01.2019,  https://tr.sputniknews.com/afrika/201901101037030475-kongoda-devlet-baskani-seciminin-galibi-tshisekedi/ (Erişim tarihi: 12.01.2019).). Baba Tshisekedi’nin Şubat 2017’de hayatını kaybetmesiyle birlikte muhalefetin liderliğini oğlu devralmıştır.

[9] Seçimlerden önce gündeme gelen elektronik oy verme siteminin, alt yapı eksikliği ve siber güvenlik sorunları sebebiyle güvenilir olmadığı öne sürülmüştür. (“Kongo’daki seçimlerde elektronik oy kullanacak seçmenler panikte, http://www.milliyet.com.tr/kongo-daki-secimlerde-elektronik-oy-kullanacak-secmenler-panikte-molatik-8430/ (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[10] (“Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 1960’dan yana bir ilk”, Sputnik, 10.01.2019,  https://tr.sputniknews.com/afrika/201901101037030475-kongoda-devlet-baskani-seciminin-galibi-tshisekedi/ (Erişim tarihi: 12.01.2019).).  Beni, Butembo ve Yumbi’de yapılacak seçimlerin Mart 2019’a ertelenmesinin sebebi “ebola salgını ve güvenlik eksikliği”dir. (“Kongo’daki Cumhurbaşkanı seçiminin galibi Tshisekedi”, Bloomberg, 10.01.2019, https://www.bloomberght.com/haberler/haber/2187685-kongo-da-cumhurbaskani-seciminin-galibi-tshisekedi (Erişim tarihi: 12.01.2019).).

[11] “Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde seçim krizi”, Şarkul Avsat, 11.01.2019, https://aawsat.com/turkish/home/article/1541586/demokratik-kongo-cumhuriyeti%E2%80%99nde-se%C3%A7im-krizi (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[12] “One candidate clearly won Congo election: Catholic church”, Reuters, 03.01.2019, https://www.reuters.com/article/us-congo-election-church/one-candidate-clearly-won-congo-election-catholic-church-idUSKCN1OX1BG (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[13] “DR Congo election: Church finds clear winner”, BBC, 03.01.2019, https://www.bbc.com/news/world-africa-46747352 (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[14] “Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Seçim Sonuçları Ortalığı Karıştırdı”, Haberler, 11.01.2019, https://www.haberler.com/demokratik-kongo-cumhuriyeti-nde-secim-sonuclari-11629691-haberi/ (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[15] “2 Policemen, 2 Civilians killed in DR Congo Vote Result Protest”, 10.01.2019, https://ewn.co.za/2019/01/10/2-policemen-2-civilians-killed-in-dr-congo-vote-result-protest (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[16] “Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde seçim krizi”, Şarkul Avsat, 11.01.2019, https://aawsat.com/turkish/home/article/1541586/demokratik-kongo-cumhuriyeti%E2%80%99nde-se%C3%A7im-krizi (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[17] “Kongo’da seçimleri muhalefet lideri kazandı”, Eurotopics, https://www.eurotopics.net/tr/212866/kongo-da-secimleri-muhalefet-lideri-kazandi# (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[18] “ABD Kongo’daki seçimden endişeli: Büyükelçiliğini korumak için asker gönderdi”, Euronews, 05.1.2019, https://tr.euronews.com/2019/01/05/abd-kongo-daki-secimden-endiseli-buyukelciligini-korumak-icin-asker-gonderdi (Erişim tarihi: 12.01.2019).

[19] Bahtiyar Küçük, “Kongo’da 60 yıl sonra bir ilk: Ülkenin yeni liderini sandık belirledi”, Euronews, 11.01.2019, https://tr.euronews.com/2019/01/10/kongo-da-60-yil-sonra-bir-ilk-ulkenin-yeni-liderini-sandik-belirledi (Erişim tarihi: 12.01.2019).

Not: Bu makale, 23.01.2019 tarihinde AA Analiz Haber’de yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Tuğrul Oğuzhan Yılmaz, 1993’te İstanbul’da doğdu. İlköğretim ve liseyi İstanbul’da bitirdi. 2015 yılında Beykent Üniversitesi İktisadi ve İdarî Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 2016 yılından bu yana Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı Harp Tarihi ve Strateji Programı’nda tezli yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’ndeki ikinci lisans eğitimini sürdürmektedir. İyi seviyede İngilizce bilmektedir. Afrika ile ilgili çeşitli alanlarda araştırmalar ve çalışmalar yapmaktadır. Özelde Doğu Afrika üzerine çalışmakta olup; sınır anlaşmazlıkları ve güvenlik, Afrika siyasî tarihi, 1. Dünya Savaşı’nda Afrika, Afrika ve Sömürgecilik, Afrika’daki milliyetçilik hareketleri ve Osmanlı-Afrika ilişkileri üzerine akademik çalışmalarına devam etmektedir.

Yorum Yap