Paris’te Şen Bayram, Cezayir’de Sömürgeci Katliam

0

8 Mayıs 1945 tarihinde Champs-Élysées Nazi işgaline karşı kazanılan zaferi ve Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın bitişi kutlamalarına sahne olurken, Akdeniz’in diğer bir yakasında ölüm kusan Fransız silahlarına karşı bir direniş başlamıştı. Aynı günün başlangıcında Cezayir’de de PPA’nın (Parti du Peuple Algérien – Cezayir Halkının Partisi) çağrısına cevap veren halk, ellerine aldıkları bayraklar ile sokaklara inmiş ve kutlama yapıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın son bulması demek Cezayirliler için Fransa’nın müttefiklerin saflarında savaşmaları kaydıyla vaat ettikleri bağımsızlığın ilan edilmesi ve 1830 yılından beri devam eden kolonizasyon sürecinin sonu anlamına geliyordu.

Gösterilerde yükselen bağımsızlık seslerinin yanında Cezayirliler diğer bir taraftan da birkaç hafta önce tutuklanan PPA’nın milliyetçi liderleri Messali Hac’ın serbest bırakılmasını talep etmekteydiler. Bu talep ve kutlamalar kolonyalist düzene karşı yıkıcı faaliyetler olarak addedilmekteydi. Çıkan gerginliğin Sétif’teki ilk kurbanı, elinde Cezayir bayrağı taşıdığı için şehid edilen Saal Bouzid oldu. Akabinde gösteriler Setif’te isyana dönüştü ve bu gün Fransa-Cezayir’inde kara bir gün olarak geçti. Olaylar kısa sürede Guelma ve Kherrata olarak anılan yerleşim birimlerine de sıçradı. 8 Mayıs 1945’te Cezayir’de başlayan özgürlük dalgası, Fransız ordusunun ve Pieds Noires’ların (Fransız yerleşimciler) Temmuz ayına kadar yaptığı müdahalelerle bastırılmaya çalışıldı. Toplu katliam, yargısız infaz, işkence, toplu kurşuna dizme, binaların bombalanması gibi bir çok kanlı girişime başvurularak savaş suçları işlendi. Fransız kuvvetleri katlettikleri bazı gösterici ve direnişçilerin kulaklarını, burunlarını kesmek veya yakmak suretiyle cesetlerini de tanınamayacak hale getiriyor, diğer taraftan da derin bir psiklolojik savaş da yürütmeye çalışıyorlardı.

Polis kayıtlarına göre 45 bin Cezayirlinin hayatına mal olan bu müdahaleler daha sonra Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nı başlamasını tetikleyen Setif Katliamı olarak anılacaktı. Olaylarda aynı zamanda Cezayir bağımsızlığını ve halkını destekleyen 100 kadar Avrupalı da katledilmiştir.  Barışçıl bir şekilde başlatılan gösteriler, tam anlamıyla bir Fransız mezalimine dönüşmüştür. Ortaya çıkan bilanço bağımsızlığa giden yolun bir şiddet sarmalından geçeceğinin de habercisiydi. Bu noktadan sonra halk özgürlüğün sadece demokratik ve hukuki yollardan edinilemeyeceğini, mücadelenin silahlı boyutuna da kesinlikle başvurulması gerektiğini yaygın olarak benimsemiş ve direnişçi sayısı hızla artmaya başlamıştır. İşlenen bu savaş suçlarının failleri asla sorgulanmadı ve herhangi bir müeyyideyle karşılaşmadı.

Cezayirliler Fransa’nın Nazi Almanya’sı işgalinden kurtuluşunda aktif görev almışlardı. Buna karşılık öne sürülen bağımsızlık ve eşit haklar talepleri Fransız siyasi erki tarafından şiddetle cevaplandı. Gösterilere katılanların bir kısmı da tutuklandı ve idam cezasına çarptırılanlar oldu. Bununla birlikte yine aynı sebepten hapis cezası alan bir kısım göstericiler de 1962 yılında bağımsızlık ilan edilene kadar tutuklu kaldı.

Sétif Katliamının Tanınması

8 Mayıs Fransa için bir kurtuluş ve sevinç günü olarak hala kutlanmakta iken, Cezayir halkının hafızasında ağır ve derin izler bırakmış olan trajediler silsilesinin tekrar canlandığı  bir tarihtir. Cezayir’de bulunan bazı sivil toplum kuruluşları, Avrupa’da Faşizme karşı kazanılan zaferin 2018’de yapılan 73. yılı kutlamalarını Cezayir’de yapılanların unutularak yapılmasının manasız, imkânsız olduğu ve Fransa’nın işlediği bu savaş suçları ile yüzleşmesi gerektiği görüşündeler. Bu sivil toplum kuruluşları Fransa’nın soy kırımcı karakterinin kanlı bir şekilde sahaya yansıdığı bu tarihin uluslararası kamuoyu nezdinde unutulmaması için çaba sarf etmekteler. 14 Nisan 2018 tarihinde Sétif, Guelma ve Kherrata’da işlenen savaş suçlarının tanınması ve tanıtılması amacıyla yeni bir oluşum kuruldu. Bu oluşum iki ülkenin olaylara yönelik arşivlerinin açılarak katliamın taraflarca kabul edilmesi, meselenin eğitim müfredatlarına konması ve ulusal medyalarda işlenmesi talebi bulunuyor.

Fransa tarafından ise kurbanları anmaya yönelik yapılan törenlere bakanlık düzeyinde katılım sağlanmış olsa da, henüz katliamı tanımaya yönelik ciddi bir adım atılmış değil. Fransız sömürgeciliği altında gerçekleşen bu kıyımın resmi olarak tanınması, özür bekletisi içinde olan Cezayir için en azından ilk adımın atılması bağlamında önemli.

Günümüzde demokrasi ve insan hakları havariliğini sözde yürütenlerin, otoriter ve faşist kampa karşı kazandığı zafer dünya çapında kutlanırken, geçmişte ifa ettikleri soykırım derecesine varan savaş ve insanlık suçları ile  yüzleşmemesi inandırıcılıklarını kaybetmelerine sebep olmaktadır. Demokrasinin yine sözcülüğünü ve distribütörlüğünü yapma iddiasında olanlar sadece Cezayir özelinde değil başka ülkelerde de tetikledikleri veya bizzat ifa ettikleri katliamlar sebebiyle, Afrika insanının geceleğini imar edebilecek potansiyelini ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. Toplu katliamların veya soy kırım girişimlerinin etkisi sadece işlediği zamana değil aynı zamanda daha da fazla olarak geleceğe darbe vurmaktadır. Bugün Türkiye’nin önünü bazı soykırım iddiaları ile kapatma uğraşında olanların, başkent Cezayir’de bulunan “Makam Şehid Anıtı”nın altındaki Cezayir halkının Kurtuluş Savaşı döneminde gördüğü şiddet, işkence, giyotinle idam ve toplu katliam sahnelerini gösteren müzeyi ziyaret etmelerini şiddetle tavsiye ederiz.

Kaynakça

  • Douza, Sara. France Algérie : les massacres de Sétif et Guelma le 8 mai 1945.

http://www.afrik.com/france-algerie-les-massacres-de-setif-et-guelma-le-8-mai-1945

  • Zerrouky, Hassane, Sétif, Guelma, l’autre 8 mai 1945.

https://www.humanite.fr/dossiers/culture-et-savoirs/setif-guelma-lautre-8-mai-1945-526784

  • Mai 1945 : les massacres de Sétif et Guelma.

http://histoirecoloniale.net/mai-1945-les-massacres-de-Setif-et.html

 

Share.

Yazar Hakkında

1988 yılında Adapazarı’nda doğdu. Aslen Trabzon’un Yomra ilçesindendir. 2007’de girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nden 2013 yılında Fransızca ve İngilizce Öğretmenlik (çift anadal) bölümlerinden aynı anda mezun oldu. Aynı yıl, Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığına [Uluslararası İlişkiler ve Anlaşmalar Müdürlüğünde (Orta Doğu & Afrika)] uzman olarak katıldı. Halen bu pozisyonda görevini sürdürmektedir. Ocak 2017’de İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde, Prof. Dr. Ahmet KAVAS danışmanlığında '”Cezayir İç Savaşında Fransa’nın Etkisi'” konulu yüksek lisans tezini başarıyla tamamladı. AFAM üyesi olup hâlihazırda İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler anabilim dalında doktorasına devam etmektedir.

Yorum Yap