Türkiye’nin Nijerya ile 5 Asırlık İlişkilerinde Ne Değişti?

0

Batı Afrika ülkelerinden Nijerya’da seçimler yapıldı ve mevcut devlet başkanı Muhammed Buhari seçimleri yeniden kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Buhari’yi arayarak, yeniden seçilmesinden dolayı kendisini tebrik eden ilk liderler arasında yer aldı.

Bu telefon görüşmesinde olduğu gibi son yıllarda devlet başkanları düzeyinde yapılan karşılıklı ziyaretler iki ülke arasındaki ilişkilere olumlu katkı sağladı. Ancak Afrika’nın en önemli ülkelerinden Nijerya ile kurulan yaklaşık 500 yıllık ilişki düşünüldüğünde gelinen noktanın henüz istenilen düzeyde olmadığı görülebilir.

Bu çalışmamız ile Türkiye’nin farklı dönemlerde yakın ilişkiler kurduğu Afrika’nın uzak ucundaki Nijerya serüvenini ve bugün gelinen noktayı özetle masaya yatırmayı hedefliyoruz.

Nijerya ile İlişkiler Yaklaşık 500 Yıl Önce Kuruldu

İki ülke, farklı kıtalar ve tarihi geçmişlere sahip olsa da değişik alanlarda uzun yıllara dayanan ilişkilere sahip. Bu ilişkilerde ilk adım 16. asırda Osmanlı Devleti’nin Mısır ve Trablusgarp’ı (Libya’yı) fethi ile başladı. Osmanlıların Trablusgarp’a kadar uzanan etkisiyle idari taksimat içerisinde yer alan Fizan Sancağı üzerinden bugünkü Nijerya’nın kuzeydoğusunda kurulan Kânim-Bornu hükümdarı Mai İdris ile temaslar kuruldu.

16. asırda Kuzey Afrika sahillerinin Osmanlı hâkimiyetine geçmesi, 15. asırdan itibaren bu bölgeleri ele geçirmeye başlayan İspanyol ve Portekiz gücünün kırılmasında önemli bir aşama oldu. Tüccar ve seyyahların Trablusgarp’tan merkezi ve Sahraaltı Afrika’ya Fizan üzerinden geçmeleriyle bu güzergâh 19. yüzyıla kadar fildişi, devekuşu tüyü, altın ve esir ticaretinde Batı Afrika ile Akdeniz ticaretinin merkezini teşkil etti. Osmanlı Devleti’nin Nijerya’daki Kânim-Bornu Sultanlığı ile ilişkileri de bu güzergâh üzerinden oldu. Nijeryalı tarihçilere göre, III. Murad döneminde Trablusgarp’taki Osmanlı temsilcisi ile temas kuran Kânim-Bornu hükümdarı Mai İdris özetle hacılar, seyyahlar ve tüccarların Osmanlı hâkimiyetindeki alanlarda korunması; Müslüman olmayanlara karşı savaşında kendisinin desteklenmesi ve son olarak da Gran (Qran) Kalesi’nin Bornu’ya teslim edilmesini talep etti ve bu taleplerden ilk ikisine olumlu karşılık verildi. Bu ilişkiler 18. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki etkisinin zayıflamaya başlamasıyla olumsuz etkilendi. İngilizlerin bölgedeki nüfuzunun artması da Osmanlı hâkimiyetini olumsuz etkiledi.

Şita Bey Ailesi ve Camii, Nijerya’da 125 Yıllık Osmanlı Mirasını Temsil Ediyor

Osmanlı Devleti ile Nijerya arasındaki ilişkiler, Nijerya’nın güneyinde Atlas Okyanusu’na kıyısı olan, bağımsızlık öncesi ve sonrası merkezi konumdaki Lagos’ta bulunan Şita Bey Camii’nin inşası sırasında da sürdü. Nijerya’nın ilk başkenti Lagos’un önde gelen kişilerinden Muhammed Şita, 1894 yılında inşa ettirdiği şehirdeki ilk caminin açılışına II. Abdülhamid’i de davet etti. Padişah, kendisinin gidemediği cami açılışına özel temsilcisi olarak Liverpool İslam Cemiyeti’nin o dönemdeki başkanı Abdullah Quilliam’ı gönderdi. Londra’daki Osmanlı Büyükelçiliği aracılığıyla Muhammed Şita’ya çeşitli hediyeler gönderilirken kendisine ”bey” unvanı verildi.

Günümüzde ayakta olan Şita Bey Camii ibadete açık bir şekilde bölge Müslümanlarına hizmet veriyor ve Muhammed Şita’nın torunları Lagos eyaletinde yaşamlarını sürdürüyor. Muhammed Şita Bey’in torunlarından Nurudeen Alamu Şita Bey ile görüştüğümüzde kendisi Osmanlı Devleti ve Türkiye’ye muhabbetlerini açıkça dile getirdi. Türkiye ile bağlantılarını devam ettirmek istediklerini belirten Şita Bey ailesi, II. Abdülhamid’in verdiği “bey” unvanını halen resmi soyadı olarak kullanıyor ve Nijerya’da 125 yıllık mirasımızı temsil ediyor.

Diğer taraftan Şita Bey ailesi ile kurulan ilişkiler ile ilgili şunu belirtmek gerekir ki; Batılı kolonyal güçlerin 16. asırdan itibaren Nijerya sahillerini boydan boya sararak sömürdüğü yıllarda II. Abdülhamid’in Şita Bey ailesine gösterdiği ehemmiyet Osmanlı Devleti’nin Afrika kıtasındaki Müslümanlarla olan ilişkilerine ve kolonyalizme karşı attığı adımlara güzel bir örnek oluşturuyor.

Türkiye ile Nijerya ilişkilerinde Arap Ahmet Ali ve İzmirli Ahmet Ali adlarıyla da bilinen (1883-1969) Türk pilot Ahmet Ali Çelikten’i de hatırlatmak gerekir. Dünyanın ilk siyahi pilotu olan ve Afrikalılar tarafından gururla bahsedilen Çelikten, Eugene Jacques Bullard ile birlikte I. Dünya Savaşına katılmış tek siyahi pilottur. Çelikten’in büyükannesi ise Osmanlı’ya Bornu’dan (günümüzde Nijerya’nın kuzeydoğusu) getirilmiştir.

Nijeryalıların Türkiye’den İlmi ve Toplumsal Konularda Destek Talebi 

Osmanlı Devleti’nden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla özellikle Kuzey Nijeryalı Müslümanlar ile ilişkilerin sürdürüldüğü görülmektedir. Özellikle 1950’li yıllardan sonra Nijeryalı Müslümanlar, Osmanlı bakiyesi olarak gördükleri Türkiye’den ilmi ve toplumsal konularda destek istedi.

Nijerya’nın bağımsızlığı öncesi 1950’li yıllarda dönemin Bornu valisi M. Muhammed ve Nijerya İslam Cemiyeti temsilcileri, Türkiye’deki Müslüman kuruluşlar ile bağlantı kurmuş ve Nijeryalı öğrencilerin Türkiye’de İslami eğitim görmeleri talebinde bulunmuşlardı. Bornu valisi M. Muhammed Türkiye’ye gönderdiği mektubunda kendisinin Nijerya anayasası çalışmalarına dahil olduğunu belirterek yeni dönemde kadının toplumdaki yeri ve Nijerya’da uygulanmak istenen İngiliz hukuk sistemi ile mevcut şer’î kanunlarının bir arada tatbiki konusunda Türkiye’den ilmi olarak yardım istedi.

Yine yukarıda zikrettiğimiz Bornu valisi M. Muhammed’den gelen mektupta Nijerya ile ilgili kısaca bilgi verilmiş ve “Biz Nijeryalılar, Türk kardeşlerimize en büyük hürmet ve muhabbet hislerimizle bağlıyız, çünkü Türkiye’de bir zamanlar İslam halifesinin yurdu bulunmaktaydı. Türkiye her hususta biz Nijeryalı Müslümanların kalbinde yer etmiştir” ifadelerine yer verilerek Türkiye’ye olan muhabbet dile getirilmiştir. Bu muhabbetin fiiliyata dökülmesi ise yıllar sonra Başbakan Necmettin Erbakan’ın Nijerya ziyareti sırasındaki karşılama töreninde Nijeryalılar tarafından gösterildi.

Kuzeyli Müslümanlar gibi Güneyli Müslümanlar da Türkiye’den çeşitli taleplerde bulundu. Mesela Lagos Wasimi Camii Sekreteri M.R.B. Ottun’nun 1951 yılında Türkiye’ye gönderdiği mektup ile Nijeryalı öğrencilere burs talep etmenin yanında Türkiye’den İslami yaşayış tarzı ve toplumsal hayat ile ilgili çeşitli konularda İngilizce ya da Arapça gazete ve dergiler talep etti.  Yine bu dönemde Nijeryalı Müslümanlar, Türkiye’den Türk tezhip sanatı ve Türk motifleriyle işlenmiş Kur’an-ı Kerim istedi.

Bağımsızlık için mücadele eden Nijeryalı liderlerin Osmanlı ve Türkiye tarihini yakından takip ettiği de dikkat çeken bir husustur. Nitekim Nijerya’nın ilk Devlet Başkanı Nnamdi Azikiwe, ülkesinde bağımsızlık sonrası 15 Ocak 1966’da düzenlenen ilk askeri darbeyle ilgili şu sözleri dile getirdi: “Şiddet, Nijerya’nın kurucu babaları olarak bizim siyasi meseleleri çözmek için hiçbir zaman bir araç olarak kullanılmadı. Bizim Genç Türklerin (Jön Türkler ve II. Meşrutiyet) şiddetli devrim unsurunu Nijerya siyasetinde kullanmaya karar vermeleri çok talihsiz bir durum. Siyasi ve askeri liderlerimizin öldürülmesini ulusal felaket olarak görüyorum.” Bu açıklamanın bir benzeri, 23 Temmuz 1966’da BM’deki Nijeryalı diplomat Mr. Bernand Oduguru tarafından da yapıldı.

Nijerya 1960’da bağımsızlığını kazandığında Türkiye bu ülkeyle ilişkilerini sürdürdü. Türkiye’nin bu ülkedeki büyükelçiliği Nijerya’nın İngiltere’den 1 Ekim 1960 yılında bağımsızlığını kazanması sonrası o dönemdeki başkenti Lagos’ta 1962 yılında açıldı ve ilk büyükelçi olarak Fehmi Nuza atandı ve günümüze kadar Nijerya’da 18 büyükelçi görev yaptı.

İki ülke arasında bugüne kadar siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri alanda birçok anlaşma imzalandı. Diğer taraftan Türkiye ve Nijerya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve D-8 gibi uluslararası kuruluşlarda yer aldı.

Nijerya’nın bağımsızlığından sadece iki sene sonra bu ülkeye elçi atanmasına rağmen 1996’daki D-8 zirvesine kadar ilişkilerde dikkate değer bir ilerleme kaydedilemedi. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın Nijerya’yı ilk kez ziyaret etmesi ve Ekim 1996’da İstanbul Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Kalkınmada İşbirliği Konferansı” ile D-8 girişiminin temelleri atıldı. Bu girişim iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmede önemli bir adım olsa da gerek Türkiye’deki 28 Şubat süreci gerekse de Nijerya’daki askeri darbeler kalıcı adımların atılmasını engelledi.

Cumhurbaşkanı Sezer’e İlk Ziyaret Nijerya Devlet Başkanından

Nijerya’nın askeri rejimden demokrasiye geçtiği yıllarda Nijerya Devlet Başkanı Obasanjo’nun 2000’de Türkiye’ye resmi ziyarette bulunması ilişkilerde kayda değer bir adımdı. Çünkü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ilk yabancı konuğu Nijerya Devlet Başkanı Olusegun Obasanjo olmuştu. Bu ziyarette Obasanjo, ikili ilişkileri geliştirmek istediklerini belirterek ziyaretinin aslında iki ülke arasında gelişen güçlü bağların bir etkisi olduğunu ve bu bağların 16. yüzyıldaki ilişkilere dayandığını hatırlattı.

2000’li yılların başında iki ülke nezdinde parlamentolar arasında dostluk grupları kurulsa da bu oluşumun bugüne kadar dikkate değer bir karşılığı henüz alınamadı. Bu konuda ciddi gayret gösterilmesi büyük önem arz etmektedir.

2010 yılının Temmuz ayında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Nijerya’ya yapılan resmi ziyaretle ilişkiler ivme kazandı. Gül, D-8 Zirvesi vesilesiyle Nijerya’ya gelmiş ve bu ziyaret Türkiye’den Nijerya’ya Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret özelliğini taşımıştır. Cumhurbaşkanı Gül’ün Nijerya ziyaretinden 1 yıl sonra Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Ebele Jonathan 2011 yılının Şubat ayında Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu.

2016 yılında Nijerya’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin ilerletilmesine yönelik çeşitli temaslarda bulundu. Bu ziyaret karşısında Cumhurbaşkanı Muhammed Buhari ve eşi Ayşe Buhari Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine 2017’de Türkiye’ye geldi ve İstanbul’da düzenlenen D-8 Zirvesi’ne katıldı. Bu üst düzey resmi ziyaretler haricinde iki ülke arasında az da olsa sendikalar ve sivil toplum örgütleri arasında ilişkiler sürdürülüyor.

Bugün konuştuğumuz Nijeryalı uzmanlar, Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar Türklerin kolonyal bir düşünceyle hareket etmediğine dikkat çekiyor. Nitekim Nijeryalı akademisyen Dr. Abdulkadir Süleyman Muhammed’in “Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkiler Batılı ülkelerden çok farklı. Türkiye, Nijerya ile kurduğu ilişkileri sadece kendi çıkarları üzerinde değil kazan(dır)-kazan politikası üzerinden yürütmekte. Bunun dışında Türkiye ile Nijerya’nın ortak bir noktası var o da İslam dinidir. İslam, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da güçlendirmiştir” ifadeleri bunu ortaya koyuyor.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin uluslararası alanda attığı adımlar Nijeryalılar tarafından takip ediliyor ve takdirle karşılanıyor. Buna örnek olarak Nijerya’nın Lagos kentinde yayın yapan bir gazetenin, Filistin ve Arakan gibi bölgelerde yaşanan olaylara gösterdiği tavır nedeniyle Erdoğan’a ”2018 Yılı Küresel Müslüman Kişilik Ödülü”nü vermesini örnek gösterebiliriz.

Niçin Nijerya?

Nijerya, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) lideri konumunda olup Afrika genelinde söz sahibi ülkeler arasında. Zengin doğal gaz ve petrol rezervleri, nüfus potansiyeli, farklı ürünlerin yetiştirilebildiği tarım arazileri ve pazar hacmi bakımından önemli bir konumda.

Buna ek olarak Nijerya’nın Boko Haram tedhiş örgütü ile mücadelesi ve Türkiye’nin terörle mücadelede teknoloji alanında gösterdiği başarı, iki ülke arasındaki ticaret ve güvenlik alanındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayabilir.

Nijerya ile kurulan yaklaşık 5 asırlık yıllık ilişkilere rağmen bugün diplomatik düzeydeki ilişkilerden başka ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler istenilen seviyeye getirilemedi. Nijerya’da 57 yıl önce faaliyete geçen Türk büyükelçiliğinin deneyim ve birikimleri, TİKA, Maarif Vakfı, YTB ve Yunus Emre Enstitüsü gibi toplumsal düzeyde ilişkileri destekleyebilecek kurumlara aktarılırsa bu ülkeyle kurulan ilişkilere olumlu katkı sağlayacaktır.

Türkiye’yi yurtdışında temsil eden en önemli kurumlardan Türk Hava Yolları, Nijerya’nın ticari başkenti Lagos ve Abuja’ya her gün düzenli seferlerinin olması da aslında bu ülkenin Türkiye açısından ehemmiyetini gösteriyor. Daha önce bu seferlere kuzeyin ticaret başkenti Kano da dahildi ancak alınan son kararla Kano seferi iptal edildi. Kanaatimizce bu karadan dönülmesi isabetli olacaktır.

Eğitim ve sağlık alanında dış yatırıma ihtiyaç duyan bir ülke olan Nijerya ile olan ilişkiler, bu alanda atılacak adımlar ile ilerleme kaydedebilir. Özellikle eğitim alanında Nijerya’da faaliyet gösteren bazı sivil toplum örgütlerinin çalışmaları olsa da bunlar beklentiyi karşılamamakta ve iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesinde yeterli katkıyı sağlayamamakta. Sağlık alanında önemli ölçüde ilerleme kaydeden Türkiye tarafından Nijerya’da yapılacak yatırımlar ise hem Nijerya’nın bu alandaki açığını kapatabilir hem de ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayabilir.

Nijerya zengin yeraltı kaynaklarına sahip olsa da önemli ölçüde dış yatırıma ihtiyaç duyuyor. Bu ülkeye farklı alanlarda yapılacak yatırımlar ve kurulacak ilişkiler ekonomik ilişkileri de destekleyecektir. Nitekim Nijerya gibi ülkelerle üst seviyede kurulacak diplomatik ilişkiler orta seviyede kurulacak eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerle desteklenmediği sürece uzun vadede kalıcı olması imkânsız. Diğer taraftan yaklaşık 200 milyon nüfusa sahip ve bunun yarısının Müslüman olduğu Nijerya ile dini anlamda da ilişkiler istenilen seviyede değil. II. Abdülhamid’in Lagos’ta bir cami açılışına özel temsilcisini göndermesi ve 1950’li yıllardan itibaren Nijeryalı Müslümanların Türkiye’den eğitim ve toplumsal alanda destek istemelerini hesaba kattığımızda bugün Türkiye tarafından dini alanda atılan adımların ve kurulan ilişkilerin seviyesi Suudi Arabistan ve İran’ın kurduğu ilişkilerin çok gerisinde. Bu bağlamda ciddi adımların atlması büyük önem arz ediyor.

YTB Türkiye Bursları kapsamında 1992 yılından bugüne 200’den fazla Nijeryalı öğrenci lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde Türkiye’de eğitim gördü. Nijeryalı öğrenciler ülkesine döndüğünde ülkeleri için güzel çalışmalar yürütse de bu öğrenciler arasında yeterince koordinasyon sağlanamadığından dolayı iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine bu alanda olumlu katkı yapılamıyor. Dolayısıyla bu doğrultuda belirlenen spesifik alanlardaki öğrencilerin, ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesi noktasında ciddi adımların atılması büyük önem arz etmektedir.

Nijerya’da yaklaşık 50 Türk firması bulunmakta ve bu firmalar genelde inşaat, elektrik, su arıtma sistemleri, yapı malzemeleri ve mobilya alanında faaliyet gösteriyor. Nijerya’nın zengin imkânlarına rağmen Türk firmalarının çok azı dikkate değer projeler yürütmekte. Bunun neticesi olarak Nijerya Ulusal İstatistik Bürosu’nun 2018 yılı verilerine göre Türkiye, Nijerya’ya sermaye girişinde sondan 3. sırada yer aldı. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerde BOTAŞ aracılığıyla Nijerya’dan ithal edilen LNG ise birinci sırada geliyor.

Yoğun nüfusu ve zengin pazar imkânlarıyla Nijerya, Türk ürünleri için elverişli bir pazara sahip. Bugün Türk ürünleri Nijerya’da bir marka haline geldi ve bu kazanımın korunması şart. Öyle ki kalitesiyle ünlenen Türk mallarının Nijerya’da Çinli ve Alman firmalar tarafından kendi mallarıymış gibi tanıtılıp pazarlandığı dile getirilen konular arasında. Bu durumun gerçek manada ele alınması büyük önem arz ediyor. Afrika’nın en önemli ülkeleri arasında yer alan Nijerya ile yürütülen yaklaşık 500 yıllık ilişkiler genelde liderlerin kişisel karar almaları üzerinden ilerledi ve bu ilişkiler, maalesef ferdilikten çıkıp kurumsal kimliğe dönüşemediği için belirli aralıklarla kesintiye uğradı.

Sadece bir yüzyıl önce Nijerya’ya hâkim olmaya başlayan İngiltere’nin bugün ülkenin özellikle yeraltı kaynaklarındaki etkisi; 1979 ​İran İslam devrimi sonrası İran’ın Nijerya’nın dini alanındaki nüfuzu ve Afrika’ya yeni adım atan Çin’in Nijerya pazarındaki gücü düşünüldüğünde Türkiye, yüzyıllar önce kurduğu siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerini yeterince ilerletemediği görülmekte. Bunun başlıca nedenleri arasında Nijerya örneğinde olduğu gibi ilişkilerin kurumsal değil kişiler üzerinden yürütülmesi, kurumsallaşamaması, sürdürülebilir olmaması ve yapılan faaliyetlerin kontrolsüz bir şekilde yapılması gösterilebilir. Diğer taraftan son 20 yıldır FETÖ yapılanmasının Nijerya’daki ayağı da iki ülke arasındaki ilişkilere büyük darbe vurdu. Bu mücadele sürecine dair Afrika yerel dillerinde ve bilhassa Fransızca, İngilizce ve Portekizce hazırlanmış FETÖ raporlarının ilgili Afrika ülkelerinin kurumlarına ve yerel STK’larına resmi düzeyde gönderilmesi büyük önem arz etmektedir.

Netice olarak şunu belirtmek gerekir ki; kamu çalışanları ve STK’lar açısından tüm şartlarıyla Nijerya, çalışarak üretim yapmak isteyenler için imkânları çok ama işinde başarısız olanlar için pek çok bahane üretilebilecek bir ülkedir. Bu noktada kritik öneme sahip bu ve buna benzer ülkelerde görev alan temsilcilerin belli bir devlet aklı kontrolündeki tasavvur ve ideal ile görevi devralmaları hem ülke kaynaklarının doğru bir şekilde kullanılmasına hem de Türkiye adına ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda olumlu kazanımların elde edilmesini sağlayabilir.

KAYNAKÇA

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri

​TBMM Arşivi

Ticaret Bakanlığı Ülke Verileri

B. BARKINDO, M. OMOLEWA, E​.​ N​.​ MADUAKOR​, ​Africa and The Wider World 1, West and North Africa from 1800,

Bala USMAN, Nur ALKALİ,​ ​Studies in the History of Pre-Colonial Borno,

Toyin FALOLA, Abdullahi MAHADI, Martin UHOMOHIBHI, Ukachukwu ANYANWU,​ ​Nigerian of History 1: Nigeria before 1800 AD

O​rhan ​KOLOĞLU​, ​500 Y​ears ​in ​Turkish-​Libyan R​elations

Dr. Muhammad Uba ​ADAMU​, ​”The Influence of North African Arabs on Kano City​”, ​Perspectives on Kano, Ed: Abdalla Uba Adamu, Ibrahim Ado-Kurawa

Sa’ad ​ABUBAKAR, ​”Northern Proviences under Colonial Rule”​, Groundwork of Nigerian History​, Ed: Obaro Ikime

​”Kyari BENÎ ŞEYH​, ​​19. Y​üzyılda O​smanlı-Bornu M​ünasebetleri” Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (İSMUS), Çevirenler: Muhammed TANDOĞAN Musa UMAR

Cengiz ORHONLU, “Osmanlı-Bornu Münasebetlerine Ait Belgeler”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi​

“2. Abdülhamid’in emaneti, Nijerya’nın ‘Türk Camisi’”, Anadolu Ajansı​

“Nijeryalı akademisyen Dr. Muhammed: Türkiye ile Nijerya ilişkileri Osmanlı Devleti’ne dayanıyor”, Anadolu Ajansı

​”​İslam Dünyasından mektuplar​”​, Sebilürreşad​ Dergisi

​”​Nijerya mektubu​”​,​ Nesil​ Dergisi

“Necmettin Erbakan’ın D-8’in 12’nci yıl dönümü münasebetiyle yaptığı konuşma”, Milli Gazete

Share.

Yazar Hakkında

Anadolu Ajansı, Abuja-Nijerya

Yorum Yap