Afrika Artık Yakınımızda: Mali Eski Devletbaşkanı Konare’nin Gerçekleşen Hayali

0

Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi müspet anlamda mesafe aldıkça ülkemizde kıtayı daha yakın takibe alanların oranı giderek artmaktadır. 2017 yılı Aralık ayında Sudan, Çad ve Tunus ziyaretleri çok verimli geçmiş, bunlardan ikinci ülkeye ilk defa, diğerlerine ise daha önce de resmi ziyaretler yapılmıştı. Sudan’da Türkiye’ye olan yakın alaka sebebiyle zaten iki toplum arasında büyük bir yakınlık vardı. Yine de yapılan bu yeni gezi büyük bir yankı uyandırmıştı. Çad’da Cumhurbaşkanımızın bu kadar alaka göreceği öngörülse de sadece beş saat süren gezi gelecek için birçok kapalı kapının açılmasına vesile olacak. Tunus gezisi zor günler geçiren bir ülkeye dostluğu pekiştirme, sizin her zaman yanınızdayız hissini veren bir anlamı ifade ediyordu. Her üç ülkenin sokaklarındaki insanlar ülkelerinin yalnız olmadığını uluslararası camiada büyük ses getiren bir misafiri ağırladıklarını her halleriyle ifade ettiler.

Osmanlı’nın Akdeniz’deki İftihar Kaynağı: Cezayir Eyaleti

2017 yılı Ocak ayından bu tarafa son 13 ay içerisinde Cezayir ile başlayan üçüncü Afrika gezisi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüm kıtaya, ama her halükârda Osmanlı Devleti’nin en az Anadolu kadar bugünkü varlığı için her fedakarlığı gösterdiği bu ülkenin her taşında ortak tarihin izleri olduğunu hissettirdi. Birlikte ortak düşmana karşı tam üç asır omuz omuza mücadele eden, sosyal hayatın birçok örfünde, adetinde nice tatlar bırakan atalarımızı ne biz, ne de Cezayirliler unutabiliriz. Buna rağmen bu müşterek geçmiş yeteri kadar sahiplenilememiş, kendi haline terk edilmişti. Keçova Camii tek başına zengin mirasın sadece yıkılmış, kimliği unutturulmak istenmiş yıllarını geride bıraktı, duvarları dibinde nice masum şehidin ruhlarını rahatlatacak ilahi nağmeler büyük bir coşkuyla kubbelerinde artık gür sadalar bırakacaktır. Cezayir, sadece Kuzey Afrika’nın değil, tüm kıtanın en geniş topraklarına sahip, ayrıca da dünyanın gözü üzerinde olan zengin kaynaklarını olabildiği kadar değerlendirmektedir. Yatırım yapmak isteyen firmalar için adeta en ciddi çekim merkezi oldu.

Osmanlı denizciliğinin Akdeniz’de en güçlü olduğu eyalet merkezi Cezayir şehri idi ve denizci atalarımız Akdeniz’e açılınca tüm Avrupalı korsanlar kaçacak yer ararlardı. Anadolu’nun vatanperver evlatları Osmanlı Padişahlarının namını başkent Cezayir ve diğer sahil şehirlerinden tüm dünyaya duyururlardı. Atlas Okyanusu dahil tüm sahillerde ve denizlerde önce Cezayir dayılarının sözü geçerdi. Şayet İstanbul sıkıntıya düşse ilk yardıma koşanlar bu eyaleti koruyan Anadolu evlatları yanında, onların yerli hanımlarla evliliklerinden doğan çocukları Kuloğulları, Arap, Berberi, Endülüslü demeden tüm kadir kıymet bilen herkesti. Bu yüzden Akdeniz’in en stratejik sahillerini onlar üç asırdan fazla korumuşlar, düşmanlarının korkulu rüyaları olmuşlardı.

Senegalli Afrika’nın Rehberi

Senegal ile 1962’de başlayan diplomatik ilişkilerimizde Afrika’da en eski misyonlarımızdan birisini açtığımız bu ülkeyle 56 yılı geride bıraktık. Genel Afrika tarihinde “Senegalli” tabirinin akıllarda uyandırdığı anlam geçmişte olduğu gibi bugün de gerek nüfus gerekse yüzölçümü olarak küçükse de bilhassa Sahraaltı Afrika’nın 48 ülkesi arasında en ön sıralardadır. Türkiye’nin Afrika için önemini ilk fark eden ülkelerden birisi oldu. Maalesef 1993 yılında başkent Dakar’da bir ayakkabı dükkanını işleten Türk vatandaşı dışında sokaklarında sayıları üçü/beşi geçmeyen diplomatlarımız hariç bizden kimseye rastlamak mümkün değildi. O dönemde büyükelçilik katibemiz olan bir bayan memura Senegal’e niçin geldiğimi sorduğunda bu ülkeyi Türkiye’de, ülkemizi de burada tanıtacağım dediğimde maalesef maksadımı anlamamış, daha doğrusu bir anlam verememişti. İşte bu gezi 25 sene sonra o günlerdeki acaba bizim yöneticilerimiz de Senegal’e de yolları uğrar mı, hayallerinin tezahürü gibidir. Çok değil bir asır önce Dakar’da Osmanlı pasaportu taşıyan Beyrut, Şam, Halep kökenlilerin İstanbul ile irtibatlarını kurmak için bir fahri konsolos koyma telaşı yerine artık Senegal’in en fazla ehemmiyet verdiği bir Türk toplumu TİKA ile, Sivil Toplum Kuruluşları ile bu ülkeyi Türkiye’ye yakınlaştırmıştır. Artık Dakar’ın semalarını Türk müteahhitlerin inşa ettiği kongre merkezi, havaalanı gibi ülkenin dış dünyaya açılan itibarlı kurumları ile daha başarılı bir kalkınmanın 21. yüzyıldaki hamleleriyle iftihar ediyor.

1993 yılında ne Senegal’e, ne Mali’ye ve ne de Moritanya’ya vize almadan, onu da İstanbul’daki Fransız konsolosluğundan almadan gidemezdik. Ama Avrupa’da yaşıyorsak ki en azından Paris’teki Mali Sefaretinden vize alınabilirdi. Yolculuk için bir de Afrika kökenli değilseniz iki katı ücretle ya Fransız Havayolları, veya İsviçre Havayolları veyahut Belçika’nın daha makul fiyat öneren Sabena Havayolları ile uçmak zorundaydık. Neredeyse 24 saat süren Paris-Brüksel-Banjul-Bamako havaalanları arasında ring yaparak seyahat edebilirdik. Bugün THY artık Bamako, Dakar, Nuakşot gibi her bir başkenti İstanbul’a bağladı. 2008 yılında emekli bir büyükelçimiz Türkiye değil Afrika’da, dünyanın her hangi bir ülkesinde sefaret açacak imkânlara sahip değil derken aradan geçen tam 10 yılda mevcut 12 temsilciliğini neredeyse dört kat artırarak Bamako, Nuakşot ve Niamey gibi 32 yeni başkentte sefaretlerini açtı. 2006 yılında İstanbul’da düzenlenen Afrika Müslüman Dini Liderler Zirvesine katılan Çad’ın İslam Konseyi Başkanı İstanbul’un semalarını süsleyen camilerin kubbelerinden, minarelerinden her bir başkente inşa edilmesini haykırmıştı. 2018 yılı Ocak ayında vefat eden Hüseyin Hasan Ebubekir isimli bu müftünün duası önce 2013’te Bamako’da gerçekleşti, şimdi yenileri tamamlanmak üzereler.

Türkiye’ye Afrika’nın Kapılarını Açan Lider: Alpha Omar KONARE

1990’lı yıllarda iki dönem Mali devletbaşkanlığı, 2000’li yıllarda da Afrika Birliği Komisyonu Başkanlığı yapan Alpha Omar KONARE 2005 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından 2005 yılının Afrika Yılı ilan edilmesi vesilesiyle o yılın Kasım ayında İstanbul ve Ankara’yı ziyaret etti. Kuruluş senesi olan 1963 yılından itibaren ülkemizi 42 yıl boyunca ziyaret etme gereği duymayanların aksine ilk defa resmen ziyaret eden Afrika Birliği’nin en üst seviyedeki başkanı oldu. 2007 yılında Addis Abeba’da Afrika Tarihçileri Derneği’nin 4. Formu vesilesiyle Etiyopya’da bulunduğumuz günlerde davet ettiği özel konutunda yaptığımız görüşmede en büyük hayalinin Türkiye’yi Afrika’ya tarihte olduğu gibi tekrar döndürmek olduğunu ifade etmişti. Zira iki sene önce ülkemize yaptığı ziyareti unutamamış ve kendisine yapılan misafirperverlikten çok etkilenmişti. 2007 yılı Ocak ayında yapılan 8. Afrika Birliği üyesi devletbaşkanları zirvesine o dönem Başbakanımız olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ı davet etmiş ve açılışta tüm konuklara hitap etme fırsatı vermişti. Kendisinin Mali’de doğup büyüdüğü Kayes şehrine bir camii inşa ettirmek istiyordu. Bu mesajı Diyanet İşleri Başkanlığımıza ilettiğimizde hemen harekete geçilmişti. Mali Yüksek İslam Konseyi Başkanı kıymetli dostum Mahmud DICKO ve kıymetli yardımcısı 25 yıllık arkadaşım Abdulaziz YATTABARE ile başlattığımız çalışmalarla yıllar önce Bamakao’da konseye tahsis edilen arsa üzerinde istenen proje 2010 yılında hayatiyet bulmaya başladı. O dönemde İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI başkanlığındaki heyetimiz Mali’yi ziyaret etmiş devletbaşkanı, başbakan ve birçok bakan tarafından kabul edilmiş, hassaten Alpha Omar KONARE’yi ise özel konutunda ziyaret etmiştik. Çok mutluydu, çünkü her türlü hazırlığını yaptığı ve ancak görev süresince yetişmeyen Türk-Afrika devlebaşkanlarının ilk zirvesi 2008 yılı Ağustos ayında Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılmıştı. Bundan böyle Türkiye Afrika’nın Asya ve Avrupa arasında köprü olacaktı, aynen düşündüğü gibi de oldu, onun bu arzusu Cumhurbaşkanımızın özel gayretleriyle bir bir gerçekleşti. Ankara’da Afrika büyükelçileri sayısı 40’a yaklaşırken, Afrika’da 54 başkentte Türk temsilciliği sayısı bugünlerde 44’ü bulurken birkaç sene içinde tamamında temsilciliğimiz açılmış olacak.

Bamako Semalarında Yükselen Eyüp Sultan Camii Ezanları

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kardeş şehirler kapsamında İstanbul Eyüp Müftülüğü ile gerçekleşen işbirliği ile Mali Yüksek İslam Konseyi’nin merkez camii Eyüp Müftülerinden İsa Gürler’in ilk teşebbüsleri ve Yrd. Doç. Dr. Muammer Ayan hocanın özel gayretleri ile Bamako’nun semasını Eyüp Sultan Camii 2013 yılı Aralık ayında süslemeye başladı. Mali üzerine acaba başka doktora tezi[1] hazırlayan var mıdır, ama 1993-1996 yılları arasında Bamako Medreseleri konusunda akademik çalışmaya başlamamın üzerinden 25 yıl geçti.

Türkiye ile telefon bağlantısının bile olmadığı ülkenin bugün sokaklarında yüzlerce vatandaşımızın yürüdüğü, üniversitelerimizde onlarca öğrencinin okuduğu Mali ile dostluğumuz giderek gelişmekte, tarihteki sınırlı alakaları çok daha ileri taşıyacak nesiller yetişektedir. O dönemde Mali dediğimde, evet Somali demek istedin cevabını çok duydum. Zira tam o yıllarda karışmıştı Somali ve dünya sadece Somali adını duyuyordu. Maalesef 2012 yılında Somali kadar olmazsa da Mali de benzeri bir kaderi paylaşacakmış. Ama biz artık Mali ismini sadece terörler duymuyor, ikili ilişkilerimizin artmasıyla bu ülkeyi de kendimize yakın hissediyoruz.

Şinkit Gitti Moritanya İsmi Geldi

Batı Afrika’da Mağrip ile Sahraaltı Afrika arasında yer alan devasa yüzölçümüne rağmen sadece dört milyon kadar nüfusu olan Moritanya bu gezinin önemli ayaklarından birisi oldu. İslamî değerlerin en fazla muhafaza edildiği bu ülke Fransa’nın tüm kendi değerlerini yok etme girişimine direnip bugünlere kadar muhafaza edebilmiştir. Bilâdü’l-Şinkit olan adını kaybetse de nice alimi ve geleneksel eğitimi ile misyonerlere, kültürel emperyalizme direnebilen nadir ülkelerdendir. Sahiline yakın bulunan petrol yataklarından beklenen verim alınamadı. Ülkedeki altın dahil diğer madenler yabancı yatırımcıların ilgisini çekmekte, Atlas Okyanusu sahillerinde balıkçılık önemli bir gelir kaynağıdır. Moritanya 1960’da bağımsızlığına kavuşmasının ardından 1975’te önce Batı Sahra meselesi ile ve 1990 yılında da Senegal ile ciddi gerginlik yaşasa da bunları aşarak kendi iç meselelerine döndü. Yaşanan askeri darbeler iç istikrarı epeyce bir süre sarsmışsa da bunun önünü alabildi. Mali’de ortaya çıkan tedhiş örgütleri ile Moritanya’da belli bir sıkıntı yaşadı. Ancak G5 adıyla kurulan Sahra Güvenliği çerçevesinde giderek kıta içi meselelerde faal görevler üstlenecek konuma geldi. Türkiye ile Moritanya arasındaki ilişkiler bilhassa THY seferleri ile daha da artan bir ivme kazandı. Türkiye, sahaya indi ve artık düzenin değişme vakti geldi…

[1] Ahmet Kavas, “L’Evolution de l’enseignement moderne Arabo-Islamique en Afrique Francophone: Les medersas de la Republique du Mali (Cas de Bamako 1980-1994): Role social, mode de fonctionnement et contenu d’enseignement”, Doktora Tezi, Universite de Paris, 1996, 496 s.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap