Afrika’da başarının bedeli ağır: Çad’ın çilesi

0

Çad Cumhuriyeti Devlet Başkanı İdris Deby, Halife Hafter’in desteklediği muhaliflerle mücadele ederken cephe hattında vuruldu ve 20 Nisan’da hayatını kaybetti. İdris Deby, Orta Afrika’da da istikrarı sağlayan bir aktör olarak biliniyordu.
 
Türkiye’nin Çad ile ilişkileri 16. yüzyıla kadar geri gidiyor. 2013 sonrasında karşılıklı açılan elçiliklerle, ikili ilişkiler ivme kazandı. Ülkemizde üniversitelerde okuyan iki bin kadar Çadlı öğrenci bunun en belirgin işareti olarak görülüyor.
 
Dünya basınınca 19 Nisan 2021 günü acil duyurusuyla Çad Cumhuriyeti Devlet Başkanı İdris Deby ile ilgili bir haber geçti. Buna göre İdris Deby’nin başkent Encemine’ye ilerleyen muhalifleri durduran birliklerini denetlerken vurulduğu belirtiliyordu. Şok etkisi yapan bu haberlere önce kimse inanmak istemedi. Çünkü Deby, 1990 yılında iktidarı ele geçirmişti ve takip eden 31 yıldır ülkesini yönetiyordu. 11 Nisan’da yapılan son devlet başkanlığı seçimini ise nüfusun yüzde 60’ının katılımı ve yüzde 80’e yakın oyla yine kazandığı duyurulmuştu. Vurulduğu gün aslında herkes başkentin Ulus (Nation) Meydanı’nda kutlamalara hazırlanıyordu. Adet olduğu üzere de kendisi de bu törenlere katılacaktı.
 
Ülkede böyle bir gündem ilerliyorken başkentin 300 km. batısında Kanim bölgesinin merkezi Mao şehrine yakın bir yerde 18 Nisan günü yaşanan çatışmada çok kayıp verildi. Buna rağmen kısaca FACT diye isimlendirilen Çad’daki Değişim ve Uyum Cephesi mensuplarının tamamı henüz etkisiz hale getirilememişti. Helikopteri ile alana inen Çad Cumhurbaşkanı İdris Deby, bir anda karşı tarafın atış alanı içine girmiş ve vücuduna iki noktadan kurşun isabet etmişti.
 
Deby, özellikle son yıllarda ülkesinin neresinde yerleşik düzene, ordu birliklerine bir saldırı olsa mutlaka olayın gerçekleştiği alana gidip birliklerine manevi destek veriyordu.
 
OSMANLI MİRASI
 
Çad ismi her ne kadar yeni olsa da ülkenin toprakları sadece kıtanın değil tüm dünya tarihinin en uzun ömürlü hakimiyetlerinden Kanim-Bornu Sultanlığı’nın yaklaşık bin yıl idaresinde kalmıştı. Kanim sömürgecilik döneminde Fransız işgalinde Çad tarafında, Bornu ise İngiltere’nin işgaline giren Nijerya tarafına girerek ayrıldılar. Bir de bugünkü ülke sınırlarında tarihi Abeşe şehrinde Vaday sultanlığı vardı. Özellikle bu sultanlığın Osmanlı idaresindeki Trablusgarp vilayeti ile temasları asırlar içinde gelişmişti.
 
Yine bir mutasarrıflık olan Fizan’ın sınırları güneyden gelen Fransız işgalini önlemek için Çad’ın ve Nijer’in kuzey bölgelerine kadar genişletildi.
 
FRANSIZ İDARE SİSTEMİ
 
Fransızlar, tarihî üç sultanlığa önce yeni kurulan ve bağımsızlığa kadar Fort Lamy dedikleri Encemine’de de bir sultanlık ihdas ettiler. Ardından da belli başlı yerleşim yerlerinde önde gelen bir şahsiyete de sultan unvanı verince zamanla bunların sayısı 250 kadar oldu.
 
Avrupa sömürgeciliğinin 20. yüzyılın ortalarına kadar Afrika’da birçok tarihi birikimi yok ederken, kıtayı adeta yoksulluğa ve medeniyet yarışının dışına mahkum etmesinin acısı 1960’lı yıllardaki bağımsızlıklarda daha yakından hissedildi. Ülke topraklarının işgali büyük oranda 1900-1920 yılları arasında tamamlandığında, buraya Çad Askeri Bölgesi adı verildi. Yani tüm çevresindeki toplumlarla tarihî bağları koparıldı.
 
İKTİDAR ÇEKİŞMELERİ
 
Dünyada en uzun iç savaş yaşayan ülkelerin başında Çad Cumhuriyeti geliyor. 1960 yılında bağımsızlıkla birlikte kurulan ve çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede yeni Hıristiyanlaşan toplumdan iki kişi 1960-1979 yılları arasında devlet başkanı yapıldı. İdare Müslümanlara geçince de kendi aralarında iktidar mücadelesi başladı. 1979-1982 arasında üçüncü devlet başkanı Goukouni Oueddei ile 1982-1990 yılları arasındaki Başkan Hissene Habre asında yaşanan çatışmalar yıllarca devam etti. Bu ikincisinin İdris Deby tarafından 1990’da devrilmesinin ardından çatışmalar kısmen yatıştı. Ülkede, kalıcı barışın tesisi 2008 yılında sağlanabildi.
 
KADDAFİ DENGESİ
 
Libya’da 2011 yılında Muammer Kaddafi’nin 42 yıllık idaresinin iç ve dış siyasette en uyumlu döneminin yaşandığı dönemde öldürülmesi ile sadece ülkesinin değil tüm Sahraaltı Afrika’da Sahel bölgesi ülkelerinin huzuru kaçtı. Bunun ilk sancısını Mali Cumhuriyeti çekti ve ülke adeta tarihinin en bilinemez sürecine girdi. O zamana kadar adı sanı bilinmeyen yeni terör örgütleri, ülkenin kuzeyinde kendi başlarına buyruk hale geldiler.
 
2011’de iç huzuru zor da olsa sağlayan Nijer ve özellikle Nijerya’da Boko Haram’ın eylemleri başladı. Fransa’nın tek başına Sahel ve Sahra’da kendi güvenliğini sağlama gerekçesi ile bir tür jandarma rolünü üstlenmesi ortamı iyice gerdi.
 
Kimsenin bu kargaşayı durdurmaya cesaret edemediği ya da etmek istemediği dönemde İdris Deby bir taraftan yaklaşık iki milyona yaklaşan kendi soydaşlarının yaşadığı Orta Afrika Cumhuriyeti’nin istikrara kavuşması için uğraşıyordu. Ancak onun bu girişimi bölgede menfaati olan dış güçlerin etkinliğini kıracak boyuttaydı.
 
GÖÇ VE İLTİCA
 
Uluslararası medya gece gündüz Çad ordusunun faaliyetlerinin bu ülkenin huzurunu bozduğu yönünde haberler yapıyordu. Üzerine gelen baskılar karşısında Orta Afrikalıları kendi hallerine bırakmak zorunda kalınca yüzbinlerce insan Çad’a sığındı. 2003 yılında Darfur’da Hartum’a karşı isyan alevlendiğinde Çad’a sığınmış yüzbinlerce mülteci vardı. Günümüzde bile bu iltica devam ediyor. Libya’da onlarca yıldır çalışan 150 binden fazla Çadlının da geri dönmesi, gelecekte başka bir istikrasızlığın habercisi idi.
 
ASKER GÖNDERME KARARI
 
İdris Deby böylesine ciddi sıkıntıların arasında uluslararası toplumun dikkatini çekecek önemli bir karar aldı ve Mali’ye asker gönderme kararını duyurdu. Binlerce askeri yıllardır muhaliflerinin nice saldırılarını çöl ikliminde püskürttükleri için aynısını Bamako’daki yetkililerin imdadına da cevap verecekti. Her ne kadar Fransa’nın askeri teknoloji ile varlığını hissettirmesi gecikmese de sahada ve özellikle çöl ikliminde kışlalarından çıkamayan birliklerinden ziyade Çadlı askerler büyük başarılar elde etmekteydiler.
 
Fakat onlar yerine tüm kazanımlar Fransız askerlerininmiş gibi haberleştiriliyordu. Boko Haram’ın Nijerya’da önlenemeyen terör faaliyetleri Kamerun, Nijer ve Çad’a da sıçradı. Orta Afrika ve Mali’de sahada mücadele tecrübeleri artan Çad askerleri bu defa Kamerun sınırından geçerek Nijerya’nın kuzeydoğusunda bu terör örgütüne ciddi anlamda darbe vurdu. İdris Deby aslında sadece Sahel ve Sahra bölgesinde yuvalanan terör oluşumları ile savaşmıyor, onları perde arkasından destekleyenlerle mücadele ediyordu.
 
DİPLOMATİK HAMLELER
 
Çad’ın tüm engellemelere rağmen özellikle Afrika’da algısı giderek rağbet görüyor ve kıta içi denklemlerde en ön sırada yer alıyordu. 2017 yılında yapılan Afrika Birliği Komisyonu Başkanlığı’na aday gösterdiği ülkenin en başarılı devlet adamlarından Moussa Faki Mahamat biraz zorlansa da ipi göğüsleyip kıta üzerinde en etkili makamı idare etmeye başladı. Başarıları Çad’ın önlenemez müspet algısı ile birleşti ve 2021 Şubat ayında aynı göreve tek aday olarak girmesine karar verildi ve 54 ülkenin 51’i onu desteklediği için bu görev bir kez daha ona emanet edildi.
 
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği için 2020 Aralık ayında Afrika kıtası adına bir adayın seçilmesi gerekiyordu. Bu konuda Benin ve Nijerya adayları dışında Çad adayı eski dışişleri bakanlarından ve büyükelçi Hüseyin İbrahim Taha’nın ismi üzerinde anlaşıldı ve 57 üye ülkenin ortak kararıyla seçildi. Bir diğer dışişleri bakanı ve büyükelçi Mahamat Sleh Annadif de halen görevde bulunduğu Mali Birleşmiş Milletler Barış Gücü (MINUSMA) Özel Temsilciliği’ni tamamlayarak 1 Nisan 2021’den merkezi Senegal’in başkenti Dakar’da bulunan Birleşmiş Milletler Batı Afrika ve Sahel Bölgesi Özel Temsilcilisi oldu. Sadece bu üç ayrı stratejik görev bile Çad’ın kıta içinde son yıllarda elde ettiği başarılarının tescili anlamına geliyordu.
 
MUHALİFLERLE MÜCADELE
 
Adeta kangren olan Darfur, çözümü imkansız gibi görünen Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki gergin ortam, Boko Haram ve diğer terör oluşumlarının son on yıldaki tüm Çad Gölü havzasındaki yayılmasını engelleyen, Mali’ye adeta cephede gerçek anlamda tek yardım eden ülke olan Çad Cumhuriyeti, fırsat buldukça da kendi muhalifleri ile ya barış yoluyla uyum sağlıyordu ya da gerektiğinde çatışmak zorunda kalıyordu. Bunlardan FACT’ı kuran Mahamat Mahdi Ali ülkenin kuzeyindeki Tubu toplumunun Goran koluna mensup olup 1989 yılında hukuk eğitimi için gittiği Fransa’da 25 yıl yaşamak zorunda kaldı. 2005 yılında İdris Deby ile anlaşarak hükümette görev aldıysa da 2008’de başkent Encemine’ye karşı girişilen muhaliflerin saldırısından sonra ülkeden kaçmak zorunda kaldı. 2015 yılında Libya’da yaşayan muhaliflerden Mahamat Nuri’nin birliklerini düzene koymaya çalıştıysa da anlaşamadılar ve 2016 yılında kendi muhalif oluşumunu şekillendirdi. İlk saldırılarını 2018 yılında Libya’dan gelerek yapınca bunlar karşısında yetersiz kalan Çad askeri birliklerine Fransızlar yardım ederek etkisiz hale geldiler. Yıllardır Halife Hafter’in etrafında ona yardım eden Mahamat Ali’nin birlikleri Trablusgarp ile Bingazi arasında yapılan anlaşmaların ardından Libya’dan ayrılıp Çad’a geçtiler.
 
Mevcut muhaliflerin en donanımlı silahlı birlikleriyle nisan ayı başında kuzeyden güneye doğru ilerlediler. 18 Nisan günü yaşanan çatışmada 300 muhalif ölürken 150 kişi de tutuklandı. Daha önceki saldırıda Çad’da bulunan Fransız askeri birliği bu defa herhangi bir müdahalede bulunmadı ve İdris Deby beklenmedik bir anda iki ateş arasında kalarak yaralandı, ardından da vefat etti.
 
ÇAD’IN BİLİNMEYEN ZENGİNLİKLERİ
 
30 milyon hektar ekilebilir arazisinin sadece yüzde 5 kadarının kullanılabildiği Çad; henüz işletilmeyi bekleyen madenleri, hayvancılığı, Kamerun üzerinden boru hattıyla dünya piyasasına sevk ettiği petrolü ve kullanıma sunulması için çalışılan doğalgazı gibi önemli kaynaklara sahip. 2008 yılında sağlanan barış ortamında modern tarihinin en verimli yıllarını yaşayan Çad Cumhuriyeti, devlet başkanı İdris Deby’nin vefatıyla bölgedeki varlığında Fransa’nın adeta can simidi gibi gördüğü rahatlığı bundan böyle yaşamasına kuşkuyla bakılıyor. Şimdilik Geçici Askeri Konseyin başkanlığını oğlu Muhammed İdris yürütüyor.
 
TÜRKİYE’DE 2 BİN ÇADLI ÖĞRENCİ VAR
 
Türkiye’nin 16. yüzyılda Osmanlı Devleti ile başlayan Çad Cumhuriyeti’ndeki etkinliği ve yakın temasları, 1910’lu yıllardaki Fransız işgaline kadar dostane ve diplomatik anlamda devam etmişti. Mart 2013’te başkent Encemine’de Türk Büyükelçiliği, Ankara’da da Aralık 2014’te Çad Büyükelçiliği açılınca iki taraflı yakınlaşma dönemine girildi. Aralık 2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk defa bu ülkeyi ziyaret eden devlet adamımız oldu. Ülkemizde üniversitelerde okuyan iki bin kadar Çadlı gencin varlığı bu etkileşimin en belirgin işaretidir.

Bu yazı 30 Nisan 2021 tarihinde İTOHABER sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı