Afrika’da Çocuk Askerler: Sorunsalın Siyasal ve Sosyal Kökenleri

0

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından uluslararası toplumun gündemine giren, 1999’dan itibaren BM Güvenlik Konseyi tarafından “uluslararası barış ve güvenlik için tehdit” oluşturduğu kabul edilen çocuk askerler[1] mevzusu, Afrika kıtasının kronikleşmiş sorunlarından biridir ve dış güçler aracılığıyla Afrika üzerindeki menfi imajının tesisinde araçsallaştırılmaktadır. Tahminlere göre dünya üzerinde 300.000 çocuk askerin yaklaşık 120.000’i, yani % 40’ı Afrika’da bulunmaktadır.[2] Çocuk askerler uzun yıllardır Afrika’daki savaşların temel karakteristiğini oluşturmaktadır. 1990’lı yıllarda Sahraaltı Afrika’da yaygın hale gelen iç savaşlar silsilesi ile (Liberya, Sierra Leone, Angola, Somali, Burundi, Ruanda, Kongo, Sudan, Fildişi Sahili vs.) bu durum daha da dikkat çekici boyuta ulaşmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalar da genellikle bu dönem üzerine odaklanmış durumdadır. Ancak Afrika için meselenin kökeni çok daha eskilere dayanmaktadır. Afrikalı çocuklar, Batı sömürgeciliği döneminde Batılılar, dekolonizasyon sürecinden sonra sömürgecilik mirasını devralmış yönetimler ve silahlı gruplar tarafından sürekli olarak çeşitli şekillerde istismara uğramıştır. Günümüzdeki çocuk askerler sorunu ise geçmişten gelen meseleler silsilesinin yansımalarından sadece biridir. Zengin kaynaklara ev sahipliği yapması ile küresel rekabetin merkezinde olan Afrika’da böylesi bir sorun ve çözüm çabaları, kıta için özel öneme sahiptir. Bahse konu analizde de Afrika’da çocuk askerler sorunu çeşitli boyutlarıyla ele alınmaya ve mevcut çözüm çabaları analiz edilmeye çalışılmıştır.

1. Farklı Boyutlarıyla Afrika’da Çocuk Askerler

Afrika’da çocukların yoğun olarak silahaltına alınması sorununun temelleri, sömürgecilik döneminde insan unsurunun büyük ölçüde yıpratılmasında ve tahrip edilmesinde aranmalıdır. Sömürgecilik döneminin Afrika için en yıkıcı unsurlarından biri şüphesiz köle ticareti olmuştur. 15. ve 19. yüzyıllar arasında milyonlarca Afrikalı, Batılılar tarafından topraklarından zorla koparılarak çeşitli coğrafyalara sürülmüşlerdir. Bununla birlikte köle ticareti ile götürülen insanların üçte birinin çocuk olduğu (14 yaş altı) tahminlerinden[3] hareketle, Afrikalı yeni nesil için karanlık bir gelecek hazırlanmış olduğunu tarih bize göstermiştir. Bunun yanı sıra gerek I. Dünya Savaşı’nda gerekse de sömürgeleştirilmiş Afrika ülkeleri içerisindeki ayaklanmalarda büyük ölçüde Afrikalılar asker olarak kullanılmışlardır. Özellikle Fransa I. Dünya Savaşı’nda yaklaşık 700.000 yerli askeri silah altına almış, bunların haricinde 240.000 kişiyi yardımcı kuvvet olarak çeşitli yerlerde çalışmaya zorlamıştır.[4] Tüm bu hadiselere gerek Afrikalıların zihniyet dünyasına, gerekse de doğrudan fiziksel varlıklarına yönelik gerçekleştirilen saldırılar eklendiğinde kıta üzerinde yıllarca boşluğu doldurulamayan yetişmiş insan nüfusunun eriyişini görmekteyiz.

Nitelikli insan unsurundan yoksun bırakılan Afrika’da yaşanan kalkınma sorunları, en temel insani haklara sahip olmaktan bile kıta insanını mahrum bırakmaktadır. Eğitim, sağlık gibi ihtiyaçlar bir yana, barınma ihtiyacını karşılamak bile başlı başına bir sorun haline gelebilmektedir. Böyle bir ortamda bir gelecek beklentisi ve idealine sahip olamayan birçok çocuk için en iyi alternatif silahlı gruplar içinde yer almaktır. Bu şekilde ailelerinin yanında erişemedikleri birçok kaynağa ulaşabileceklerini, güven içinde olacaklarını ve belki de bir saygınlık kazanabileceklerini düşünmektedirler. Bu düşünce içinde Afrika ülkelerinde silahlı gruplar içine çocukların gönüllü katılım oranı oldukça yüksektir. Yaşları itibariyle kolayca tahrike kapılmaları ve savunmasızlıkları onları silahlı gruplar için bir hedef haline getirmektedir. Bunun yanında aileleri tarafından satılmaları ve teröristler tarafından kaçırılmaları da sıklıkla karşılaşılabilecek olaylardır. Aile içi şiddete ve istismara maruz kalan çocuklar için de silahlı gruplar bir kurtuluş kapısı olabilmektedir. Silahlı grupların yanı sıra bir savaş durumunda devlet politikası gereğince de çocuklar silah altına alınabilmektedir. Çad ve Uganda’da çocuklar ailelerinin rızasıyla silah altına alınabilmektedir. Güney Afrika Cumhuriyeti ve Mozambik, ulusal aciliyet durumlarında yahut da savaş dönemlerinde askere alım yaşını aşağıya çekebilmektedir.[5]

Sosyo-ekonomik sorunların yanı sıra siyasi istikrarsızlık da bu mesele de dikkate alınması gereken hususlardandır. Zira siyasi istikrarsızlık birçok Afrika ülkesinde kaos ortamının oluşmasına neden olmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısında Afrika’da dekolonizasyon süreci büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bu süreç içinde sömürgeciler, sömürgelerinde bir düzen oturtmadan, hızlıca siyaseten kopmayı kendi çıkarları için uygun görmüşler ve yeni dönemle birlikte kendilerine bağımlı, “bağımsız” devletçikler oluşturmuşlardır. Yeni sömürgecilik olarak da bilinen bağımsızlık sonrasında Afrikalılar dünyanın diğer bölgelerinden daha fazla sıkıntılara maruz kalmışlardır.[6] Zira artık birçok yönden bölünmüş ve zayıf düşürülmüş olarak toprakları kendilerine teslim edilmiştir. Bu durum kıtayı dış müdahalelere açık hale getirmiştir. Bunun yanında bu yeni dönemle birlikte sadece eski sömürgeci devletlerin değil, farklı coğrafyalardaki birçok devletin ilgisi Afrika’nın zenginlikleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yönüyle küresel rekabetin merkezinde olan kıtada nüfuz oluşturma çabaları sadece diplomaside değil, birçok ülkede meydana gelen çatışmalarla da görünür hale gelmiştir. Dekolonizasyon sürecinin ardından Afrika’da uluslararası politikanın aktörleri haline gelecek olan terör örgütleri, söz konusu küresel rekabette Afrika’yı dış müdahalelere açık hale getiren ve vekâlet savaşlarını yürüten unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Afrika’daki terör örgütleri çocukları yoğun olarak kullanmaktadır. Bu şekilde yukarıda bahsini etmiş olduğumuz vekalet savaşları büyük ölçüde çocuklar üzerinden yürütülmektedir. Mesela Güney Sudan’da 2014 yılında, South Sudan Liberation Army, South Sudan Wildlife Service gibi gruplar tarafından çocukların aktif olarak kullanıldığı ve silahaltına alındığı 514 olay meydana gelmiş olup, bu olaylardan 16.307 çocuk olumsuz etkilenmiştir.[7] Sierra Leone’de hükümet destekli Citizens Defence Forces isimli silahlı grubun yaklaşık % 30’unu yedi ve on dört yaş arasındaki çocuklar oluşturmuştur[8] ve 2002 yılında savaş sona erdiğinde silahlı gruplardan geriye 21.000 çocuk kalmıştır.[9] Uganda’da faaliyet gösteren animist ve gayri-İslami unsurlardan beslenen Lord Resistance Army (LRA), sistematik olarak okullardan, Sudan’daki kamplardan ve yerleşim yerlerinden çok sayıda çocuk kaçırmıştır.[10] Kaçırılan çocukların aileleri ve akrabaları, çocukların kaçma umudu kalmasın diye çoğunlukla LRA tarafından öldürülmüştür.[11] 2003 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yaklaşık 30.000 çocuğun silah altına alındığı tahmin edilmektedir.[12] Bunlar gibi daha birçok örnek vermek mümkündür ve ortaya konan rakamlar Afrika için durumun vahametini göstermektedir.

2. Çözüme Yönelik Çabalar

Uluslararası toplum bu sorunun çözümüne yönelik çalışmalarını 1990’ların ardından, çocuk asker oranının alarm dereceye ulaşması ile birlikte hızlandırmıştır. Çocuk askerler üzerine hazırlanan uluslararası hukuk metinlerinin yanı sıra, Afrika’ya yönelik özel çalışmalar Birleşmiş Milletler (BM) ve ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından başlatılmıştır. Bu çerçevede birçok ülkesel ve bölgesel rapor hazırlanmıştır. BM Güvenlik Konseyi aracılığıyla çocuk asker kullanan ülkelere yaptırımlar uygulanması, Uluslararası Ceza Mahkemesi yoluyla da çocuk asker kullanımında sorumluluğu bulunan kişilerin yargılanmasının yolu açılmıştır. Mesela 2005 yılında Uganda’da faaliyet gösteren LRA’in beş komutanı hakkında çocuk asker kullanmaktan kaynaklı olarak yakalama kararı çıkartılmıştır.[13] 2006 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren Kongo Vatanseverler Birliği’nin lideri Thomas Lubango Dyilo hakkında aynı sebeple dava açılmıştır.

1998 yılında kurulan Çocuk Askerlerin Kullanımını Durdurma Koalisyonu da aktif  çaba sarf etmektedir. Bu koalisyon altı devlet dışı organizasyon tarafından kurulmuştur: Amnesy International, Human Rights Watch, the International Save the Children Alliance, Jesuit Refugee Service, the Quaker United Nations Office-Geneva ve International Federation Terre des Homne. Koalisyonun temel hedefleri uluslararası kamuoyunun, politikacıların ve devlet dışı organizasyonların desteğinin sağlanması, medyada etkinliğin artırılması ve Çocuk Hakları Konvansiyonu’nun evrensel olarak uygulanmasını sağlamaktır.[14] Koalisyonun en önemli çalışması “demobilization, disarmament, reintegration” (DDR) programlarıdır. Bu programlar ile çocukların silahlı gruplara katılmasını önleyecek bir ortam oluşturulması; silahlı gruplara katılanların çeşitli yollarla kurtarılması ve kurtarılanların topluma uyum sağlaması amaçlanmaktadır. Bu programlar Somali, Sudan, Sierra Leone, Angola ve Liberya vs. gibi şiddetli savaşların yaşandığı bazı Afrika ülkelerinde faaliyete sokulmuştur. Ancak programa katılan uzmanların bu ülkeleri yeterince tanımamaları; dini, kültürel, sosyolojik, siyasi vs. birçok faktörü göz ardı etmiş olmaları bu programların başarısız olmasına yol açmıştır. Mesela Somali’de bu programa şüphe ile yaklaşılmış ve itibar edilmemiştir.[15] Zira böyle bir çaba her ülkeyi kendi realiteleri içinde ele almayı gerektirmektedir. Başarısızlığın bir başka nedeni fon yetersizliğidir. Fon yetersizliği bu programların kapsamını daraltmakta ve çoğu zaman kız çocuklarının programların dışında tutulmasına yol açmaktadır. DDR’de karşılaşılan bir diğer önemli sorun ise hem silahlı grupların hem de devlet yönetimlerinin bu programları kendi lehlerine kullanma arayışlarıdır. Bu programların hedeflerinden biri de çocukların barış sürecine dahil edilmesidir. Bu açıdan bazı terör örgütleri barış görüşmelerinde ellerini güçlendirmek amacıyla çocukları kullanmaktadır. Mesela Sudan’da SPLA isimli terör örgütü, UNICEF’in yardım fonlarını ele geçirmek maksadıyla 2004 yılında -tabiri caizse- çocuk stoğu yapmıştır.[16] Bunun yanı sıra program dahiline alınan çocuklar bu örgütler tarafından kaçırılıp tekrar silah altına alınabilmektedir.[17] Hükümetler ise buradaki çocuklara muhalif grupların uyguladıkları korkunçlukları anlattırarak karşı tarafın itibarını sarsmayı ve kendini politik olarak güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Mozambik’teki Lhanguene Merkezi bunun en bariz örneğini oluşturmaktadır.[18]

Sonuç ve Değerlendirme

Çocuk askerler olgusu dünyanın ilk defa karşılaştığı yeni bir sorun değildir. Tarihin çok eski devirlerinden beri çocuklar savaşlar içinde yer almıştır. Günümüzde de yasaklanmış olmasına rağmen birçok ülkede çeşitli sebeplerle çocuklar silah altına alınmaktadır. Ancak Afrika’daki durum özel olarak ele alınmayı gerekli kılmaktadır. Özellikle Sahraaltı Afrika’da çocuk askerler, dünyanın herhangi bir yerinden daha merkezi bir konumda bulunmaktadır. Çünkü daha önce de belirtildiği üzere bu bölgedeki savaşlar büyük ölçüde çocuklar üzerinden yürütülmektedir. Bazı silahlı gruplarda çocuk sayısı yetişkin sayısını geçebilmektedir. Bu yüzden meselenin köklü olarak ele alınması gerekmektedir.

Uluslararası toplumun çözüme yönelik çabaları genel olarak değerlendirilecek olursa, bu alanda yapılan çalışmaların eksik ve bazen ikiyüzlü bir özellik gösterdiğini söylemek mümkündür. Akademik çalışmalar ve uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan raporların birçoğunda bu sorunun kökeni görmezden gelinmektedir. Sürekli olarak kıtadaki savaşların vahşetinden dem vurulmakta, hukuki ve psikolojik yönleri ile sorun ele alınmaktadır. Bu şekilde özellikle de eski sömürgeci devletler tarafından kasıtlı ve maksatlı olarak “Barbar Afrika” imajı oluşturulmaktadır. Bu şekilde insani gerekçelerle Afrika’ya yönelik müdahalelerin meşrulaştırılması amacı güdülmektedir.[19] Bu açıdan meseleye yönelik çözüm çabalarının samimiyeti sorgulanabilir. Bu çabaların aktif hale geldiği son 20-25 yıla bakıldığında da Afrika’da çocuk asker oranında bir düşüş görülmemektedir.

DİPNOTLAR

[1] Kız yahut da erkek fark etmeksizin savaşçı, aşçı, hamal, mesajcı, ajan veya seksüel amaçlı herhangi bir şekilde, silahlı bir grup yahut da silahlı güçler tarafından kullanılan 18 yaş altındaki bireyler “çocuk asker” kapsamına girmektedir.

[2] United Nations, Security Council Topic: Child Soldiers, Child Soldiers High School of Public Affairs, March 12th 2016, s. 5.

[3] Geniş bilgi için bkz. Anne-Lynn Dudenhoefer, Understanding the Recruitment of Child Soldiers in Africa, African Centre for the Constructive Resolution of Disputes (ACCORD), 30 Dec. 2016.

[4] Ahmet Kavas, İki Din Arasında Fransa, Kitabevi Yayınları, 2011 İstanbul, s. 72.

[5] Bkz. Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, Child Soldiers Global Report, London, 2001.

[6] Ahmet Kavas, Osmanlı-Afrika İlişkileri, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2015, s. 230.

[7]  United Nations, Security Council Topic: Child Soldiers, Child Soldiers High School of Public Affairs, March 12th 2016, S.8.

 [8]Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, Child Soldiers Global Report 2001, London, s. 15.

[9]Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, Child Soldiers Global Report 2004, s. 22.

[10] Child Soldiers Global Report 2001, S. 15.

[11] Aaron Young, Preventing, Demobilizing, Rehabilitating, and Reintegrating Child Soldiers in African Conflicts, The Journal of International Policy Solutions, Spring 2017 / Volume 7, p. 20.

[12] Child Soldiers Global Report 2004, s. 14.

[13] Bkz. Ezeli Azarkan, Uluslararası Antlaşmalar ve Uluslararası Mahkeme Kararları Çerçevesinde Çocuk Askerlerin Korunması, “Uluslararası Hukuk ve Politika”, Cilt 5 / Sayı 19, 2009, ss. 89-107, s. 99.

[14] Bkz., Child Soldiers Global Report 2011, s. 23.

[15] Ted Morse, Dısarmament, Demobılızatıon & Reıntegratıon; Somalia Militia, World Bank Dokument, Nairobi/Kenya, May 2005, s. 15.

[16] Child Soldiers Global Report 2004, s. 23.

[17]Jo Becker, Children as Weapons of War,

https://www.hrw.org/legacy/wr2k4/download/11.pdf (Erişim tarihi: 19.05.2018).

[18] Young, a.g.m., s. 22.

Share.

Yazar Hakkında

Fatıma Demir, 1995 yılında Kütahya/Gediz’de doğdu. İlköğretimini yine burada, liseyi Tekirdağ/Çorlu’da tamamladı. 2016 yılında Dumlupınar Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2017-2018 eğitim yılında başlamış olduğu İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında başladığı tezli yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. İlgi alanları Afrika’da insan hakları, uluslararası güvenlik, barış ve çatışma çözümlemeleri ile sömürgeciliktir.

Yorum Yap