İklim değişikliğine çare: Geleceğin tahılı sorgum

0

Geleceğin tahılının mısır değil, sorgum olacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Çok az suya ihtiyaç duyması, sorgumu dünyanın her yerinde yetiştirilecek bitki haline getirdi. Sadece Fransa, anavatanı Afrika olan bu tahılın tarımı için 2015-2019 arasında 4 yılda ekilecek arazi miktarını yüzde 50 artırdı. 

Bitki olarak en dikkat çekici özelliği, kuraklık zamanlarında darı ile birlikte en az su ile verimliliğini koruması. Çok suya ihtiyaç duyan mısır tahılına göre köklerinin çok daha derinlere inmesi sebebiyle aşırı sıcaklardan fazla etkilenmiyor. Sıcaklıkların 30 dereceyi geçtiği iklimlerde bile büyümesini sürdürüyor.

Anavatanı Afrika’dan çıkarak tüm kıtalara yayılan sorgum tahılının adını yakın gelecekte çok duyacağız. İlk defa Etiyopya’da insanlığın hayatına girdiği, zamanla çevresindeki ülkelere ve tüm kıtaya yayıldığı biliniyor. Bunun insanoğlu tarafından yiyecek olarak kullanılması uzun vakit almış ve tahminen 10 bin yıl kadar önce başlamış. Milattan önceki asırlarda Anadolu’da, Güney Avrupa’da bu bitkinin yetiştirildiğine dair bilgiler yanında Mısır’da arkeologların çalışmalarıyla içki üretiminin yapıldığına dair bazı izlere rastlanmış ve ilk yazılı kayıtlarda bilgiler bulunuyor. Haliyle o devirlerde yemekten ziyade içilecek bir ürün olarak kullanılmış.

Ancak bunun bitkiler aleminde şimdiki bilinen ismiyle kayıtlara geçirilmesi, 18. yüzyılı buldu. Özellikle Moench isimli bir botanikçi, 1794 yılında bitki çeşitleri ile ilgili kitabında bunu ‘sorghum bicolor’ olarak kaydetti. Fransızlar bu bitkiyi 19. yüzyılda Afrika’dan getirdikleri tahıllar arasında tanıdılarsa da ilgi çekmeye başlaması, 1960’ların sonunu buldu.

KOLAY YETİŞİYOR

Asırlar boyunca hem Afrika’da hem de yayıldığı diğer coğrafyalarda bu bitkinin hayati bir değer taşımasından ziyade kuvvetle muhtemel kolay yetiştirilmesi sebebiyle istifadesi söz konusu idi. İklim değişikliğine bağlı başta kuraklık dahil pek çok endişe verici durum karşısında tarımın hiç de umut vermeyen geleceği için yeni çözümler aranırken, sorgum binlerce yıllık geçmişinde görmediği ilgi odağı haline geldi. Dünyadaki tahıl ürünleri arasında en çok üretilenler sıralamasında mısır bitkisi başı çekiyor. Onu sırasıyla buğday, pirinç ve arpa takip ediyor. Bunların ardından ise sorgum beşinci sırada geliyor. Ancak şimdiden geleceğin tahılının mısır değil, sorgum olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Dahası gıda kalorisi bakımından da pirinç, buğday, şeker, mısır ve patatesten sonra sorgum altıncı sırada yer alıyor.

YÜZDE 40’I AFRİKA’DAN 

Halen tüm kıtalardaki üretici ülkelerde toplam 70 milyon ton civarında ürün elde ediliyor. 1961 yılında sorgum üretimi 40 milyon ton civarındaydı. Bunun yüzde 35-40 kadarı kendi ana yurdu olan Afrika’da üretiliyor. Bu bitkinin adeta ayrılmaz parçası kabul edilen ve Batı dillerinde ‘mil’ ya da ‘millet’ denen ‘darı’ ise yıllık hasat bakımından bu kıtada, dünya üretiminin yüzde50’si gibi çok büyük bir orana sahip.

İKLİM DİRENCİ

Sorgum bitkisini günümüzde bu kadar önemli kılan temel husus, iklim değişikliği ile birçok ülkenin geleneksel tarım ürünlerinde yaşadıkları verimlilik oranlarının giderek düşmesi. Yoksa 21. yüzyıla kadar bu ürün, Batı’da sadece hayvan yemi olarak kullanılması dışında dikkat çekmiyordu. Fransa’da mevcut ekilebilen arazilerin yarıdan fazlası farklı tarım ürünleri de olsa genelde hayvan yemi için kullanılıyor. Haliyle sorgum da yüzde 90 gibi yüksek oranda hayvan yemine yönelik ekilip biçiliyor. Ama özellikle Sahraaltı Afrikalılar için bu bitkinin neredeyse yüzde 60’tan fazlası, bizzat insanların en temel beslenme kaynağı idi. Uluslararası gıda ticareti, bu alışkanlıklarını değiştirmek için her yolu deniyor. Kıta insanları bunların yerine hiç alışık olmadıkları mısır, pirinç ve buğday gibi gıda maddelerini tüketecek şekilde önlerine koydu.

SUYA İHTİYACI AZ

Çok az suya ihtiyaç duyması, sorgumu dünyanın her yerinde yetiştirilecek bitki haline getirdi. Böcek ilaçlarına fazla ihtiyaç duyulmaması sebebiyle çevre hassasiyeti konusunda da bu bitkinin ekimini cazip hale getiriyor. Dahası besicilikte Brezilya’nın soyasına bağımlılık azalırken, bu ürüne talep var diye Amazon ormanlarında kesilen ağaçlara da daha az dokunulmuş olacak. Tarımı için yatırım bakımından fazla masrafı gerektirmemesi de bu bitkiye ilgiyi artırıyor. Makinalaşmanın yoğun olduğu Batılı ülkelerde, zorunlu kullanılan araçlar sebebiyle bu bitkinin, yetiştirildiği ülkelerin şartlarına göre ıslah edilip 1 metre 20 santimetreyi geçmemesine özen gösteriliyor.

MISIRA ALTERNATİF

Neredeyse kökünden yaprak ucuna, tohumlarından saplarına kadar her parçası kullanılan ve en küçük israfı dahi yapılmayan sorgum bitkisinin, 21. yüzyılda dünya tahıl sıralamasında mısırın yerini kesin bir şekilde alacağı öngörülüyor. Üretiminin kolaylığı yanında gübrelemeye fazla ihtiyaç duymaması, tahılın öncelikle Sahraaltı Afrikalıların en temel gıda maddesi olması yönünde değerini artırıyor. İnsanlar kadar hayvanların da artık beslenmesinde vazgeçilmez hale geldi. Yapraklarının boyacılıkta kullanılması, biyoyakıt için yapılan çalışmalardan müspet sonuçlar alınması gibi sayılamayacak faydaları bulunuyor.

FRANSA’NIN İLGİSİ

Sorgum aynen pirinç gibi tahıl olarak veya una dönüştürülerek tüketilebilir. Tarım arazilerinde yabani otlarla mücadelede sorgum adeta imdada yetişen bir bitki. Birçok sebebe dayalı olarak Avrupa’da sadece 2020 yılında sorgum için ayrılan arazilerin miktarının yüzde 20 artırılması, bu kıtanın da bu bitkiye büyük önem verdiğini gösteriyor. Sadece Fransa, bu tahılın tarımı için 2015-2019 arasında ekilecek arazi miktarını yüzde 50 artırdı. Günümüzden 2050’ye uzanan süreçte yaşanacak iklim değişikliği kaynaklı kuraklığa pirinç ve buğdaydan ziyade sorgum ve darı direnç gösterecek. Buğdayda yüzde 21, pirinçte yüzde 12 oranında ürün azalmasının yaşanacağı, buna mukabil ise sorgumda yüzde 8 ve darıda sadece yüzde 5 azalma beklentisi var.

KİNOA MUADİLİ

Sorgum, artık farklı çevrelerde kinoa tahılının muadili olarak görülüyor. Şekerli ve şekersiz türleri de bulunuyor. Birçok yemeğe sorgum ilave edilebiliyor. Sapları da şekerkamışı sapları gibi çiğnenerek, şeker ihtiyacını doğrudan karşılayabiliyor. Pastacılık alanında ve bisküvi üretiminde de çeşitli katkı maddeleri arasında da kullanılıyor. Tunus’ta ‘droo’ denilen sorgum tatlıları, Ramazan’da sorgum katkılı içecekler özellikle beğenilip içiliyor.

AFRİKA’DA NİJERYA LİDER 

İnsanoğlunun ilk defa tanıyıp beslenmesi için kullandığı sorgum her ne kadar Afrika’da yaygınlaşsa da bugün en büyük üreticiler Afrika kıtası dışından… Günümüzde Afrika’daki 54 ülkeden 43’ünde az veya çok yetiştiriliyor. Nijerya, 2000’de 8 milyon tona yakın ürün elde etti. Bu miktar 2020’de 6.5 milyon tona gerilese de Nijerya kıtada birinci üretici ülke konumunda. Aynı dönemde 5 milyon tonla Etiyopya ve 2.5 milyon tonla Sudan, en büyük üretici ülkeler arasında yer alıyor. Afrika ülkelerinde sorgumun 1 metre 70 santimetreye, hatta hayvan yemi için kullanılacakların 2 metreye, biyoyakıt için kullanılacakların ise 3 metreye kadar boy attığı görülüyor.

EN ÇEKİCİ ÖZELLİĞİ

Sorgum’un bitki olarak en dikkat çekici özelliği, kuraklık zamanlarında darı ile birlikte en az su ile verimliliğini koruması. Çok suya ihtiyaç duyan mısır tahılına göre köklerinin çok daha derinlere inmesi sebebiyle aşırı sıcaklardan fazla etkilenmiyor. Sıcaklıkların 30 dereceyi geçtiği iklimlerde bile büyümesini sürdürüyor. Aynı kökte erkek ve dişi çiçekleri bulunduğu için bitki kendisini yüzde 80 oranında döllüyor ve zor iklimde dahi direnç gösteriyor.

TÜRKİYE’DE ÜRETİM 10 BİN TON

Asya’da bu ürünü yıllık 10 bin tonun altında üreten ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Türk Cumhuriyetleri aynı şekilde sorguma çok yer vermiyor. Fransa’nın yanında Rusya, Polonya, Ukrayna ve İtalya’da da tarımı önemseniyor. Batılı ülkeler, sorgumu yakın zamana kadar tahıl olarak veya yaprak ve köklerinden silaj yaparak, hatta ekildiği arazilerde hayvanlarını otlatarak yem olarak kullandı. Halbuki bu bitkiden gıda sanayinde çok çeşitli olarak istifade etmek mümkün. Burkina Faso ve hassaten Çin’de alkollü içecekler yapılıyor.

DİYETİSYENLERİN TAVSİYESİNDE

Şimdilerde sorgum, glütensiz nadir tahıllar arasında yer aldığı için özellikle diyetisyenlerin sıkça tavsiye ettikleri ürünler listesine girdi. Bunun yanısıra tokluk hissi vermesi, demir, çinko, kalsiyum ve B9 vitamini gibi farklı mineraller bakımından zengin olması, kolestrolü düşürmesi, kan şekerini dengelemesi, kalp rahatsızlıkları için önerilmesi ve yüksek lif kaynağı olması da sorguma ilgiyi artırıyor.

Bu yazı 03 Nisan 2023 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı