Batıda 21. yüzyılın ilk yıllarında başlatılan İslam karşıtlığı kavram olarak “Islamophobia/İslamofobi” kelimesiyle ifade edilmiş olup nedense farklı akademik ortamlarında, düşünce kuruluşlarının birkaç yabancı konuşmacı davet edilince de iyice albenili ve gösterişli reklam edilen toplantılarında “İslam korkusu” diye tercüme etmekten içtinap edilerek büyük bir iştahla masaya yatırılmaktadır. Şayet bu toplantılar, sadece Batı üniversitelerinde ve think tank kuruluşlarında yapılsaydı niyetleri belli der geçerdik. Ama özellikle Türkiye gibi Müslüman ülkelerde birilerinin ısrarla “İslam Korkusu” toplantıları düzenleme hırslarını gördükçe en basitinden nedir bu aymazlık demeden edemiyoruz. Dünyada adı “barış” olan tek din İslam, nasıl olur da eski Yunanca korku anlamındaki “phopos” kelimesi ile birleşik kelime yapılır ve herkesin zihninde iyice pekişmesi için de peş peşe “İslamofobi” toplantıları düzenlenir. Sebep o kadar basit ki, Batı Avrupa’da, ABD’de, Güney Asya’da, Çin’de, Hindistan’da, özellikle Afrika’da bu kadar Müslümanlara sırf inançları yüzünden saldırılırken bu hassas konu gerektiği gibi incelenmez olacaktır. Müslümanlara yapılan her türlü gayri insani saldırı ve hareketi konu edinip toplantı yapmak başka, bunu özellikle “İslam korkusu” kelimeleri ile vermek başkadır. İslam dininin yanına sadece “barış”, “güven”, “birlikte yaşama” gibi terimler konduğunda gerçek yapısına uygun olur. Tüm taşkın tavırları batılı uzmanlarca kaşına kaşına sivriltilen ve şöhrete kavuşturulan el-Kaide, eş-Şebab, Boko Haram, Taliban, şimdi de Işid ve HaşdiŞabi benzeri nice hareket planlı “İslam korkusunun” temelini oluşturmaktadır.
Bu raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.