Fas Seçimleri: PJD’nin Tarihi Yenilgisi

0

Fas’ta 8 Eylül’de gerçekleştirilen genel seçimler yeni bir dönemin başlangıcı oldu. 10 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi (Parti de la Justice et du Développement, PJD) yalnızca 13 sandalye elde ederek büyük bir yenilgiye uğradı. Seçimin galibi ise 102 milletvekiliyle Milli Bağımsızlar Birliği’dir (Rassemblement National des Indépendants, RNI). Saraya yakınlığıyla bilinen mevcut Tarım Bakanı ve RNI’nin lideri Aziz Ahnuş Kral VI. Muhammed tarafından başbakan olarak atandı.

 Meclisteki Yeni Dağılım

395 sandalyeden oluşan Fas Temsilciler Meclisindeki vekiller 5 yılda bir düzenlenen seçimle belirleniyor. 38 milyona yaklaşan nüfusuyla Fas’ta 2021 seçimlerinde kayıtlı seçmen sayısı 17,5 milyon[1] olarak bildirilirken seçime katılım oranı % 50,35 oldu. 2016’da bu oran % 42,29 idi.[2]

İlan edilen sonuçlara göre en çok oyu alan partiler ve kazanılan sandalye sayısı sırasıyla şöyle:

Milli Bağımsızlar Birliği 102, Asalet ve Çağdaşlık Partisi 86, İstiklal Partisi 81, Sosyalist Birlik 35, Halk Hareketi 29, İlerleme ve Sosyalizm Partisi 21, Anayasal Birlik 18, Adalet ve Kalkınma Partisi 13 ve diğer partiler 10 milletvekilliği aldılar.

1997’de Kral II. Hasan tarafından kurulan ve 2011’e kadar muhalefette olan Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD) son iki seçimin birincisi olarak koalisyonların başındaydı. 2011’deki anayasa değişikliğinin ardından yapılan ilk seçimlerde 107 milletvekili çıkarırken 2016’da bu sayı 125’i bulmuştu. Ancak bu seçimlerde Başbakan Sadeddin el Osmani milletvekili bile seçilemedi; PJD yaklaşık % 90’lık bir kayıpla sekizinci sıraya düştü. Bunun üzerine Osmani parti genel sekreterliğinden istifa etti. Öte yandan PJD seçimlerde usulsüzlük yapıldığı yönünde ciddi iddialarda bulundu. Buna göre seçmenlere sandıklara yakın yerlerde para dağıtılarak oylar satın alındı ve listelerde karışıklıklar yapıldı. Ancak konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmış değil.

Fas’ın Sistem Sorunu[3]

Kralın baskın otorite olduğu Fas’a özgü anayasal monarşi ülkenin önemli sorunlarının başında geliyor.[4] Parlamentonun sembolik yetkilere sahip olduğu bu rejim İngiltere veya İspanya örneklerindeki gibi demokratik olmaktan çok, mutlak monarşiye yakın. Anayasaya göre; devlet başkanı, başkomutan, güvenlik konseyi başkanı, yargı konseyi başkanı ve müminlerin emiri gibi sıfatları olan Kral; başbakanı atama, kurulan hükümeti onaylama, parlamentoyu fesih, kuvvet komutanlarını ve büyükelçileri atama, uluslararası antlaşmaları imzalama ve olağanüstü hâl ilan etme gibi yürütmenin önemli yetkilerini elinde bulunduruyor.[5] Seçimlerde en çok oyu alan partiye hükümeti kurma görevi veriyor. Diğer yandan saray, meclistekileri dengelemek için yeni parti kurma politikası izliyor. Uygulamada çoğulcu siyasi görünüm veren bu yöntem, temsilde adaleti sağlamaya değil; partilerin gücünü kırıp kralın siyasi varlığını güçlendirmeye yarıyor. Söz konusu ‘‘idari’’ partiler kralın geniş yetkilerini ve üstünlüğünü sorgulamak yerine uzlaşmacı bir tavır sergiliyor. Dolayısıyla hükümet kralın onay vermediği hiçbir kararı tek başına alamıyor, saraydan gelen teklifleri reddedemiyor.

PJD Neden Başarısız Oldu?

PJD, 2011 seçimlerinde temel ihtiyaç maddelerinin pahalılığı, işsizlik, yolsuzluk, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve diğer sosyo-ekonomik sorunlara çözüm vaatleriyle birinci olmayı başardı. İhvan Hareketi temelli olması da dönemin şartlarında hızla yükselmesini sağlayan etkenlerden biri oldu. Siyasal İslam ideolojisine sahip PJD, Türkiye’de iktidarda olan AK Parti’yi model alan bir söylem geliştirerek ilk dönemi görece başarıyla tamamladı; komşu ülkelerdekine benzer şiddetli isyanların yaşanmasını engelledi. Takip eden seçimlerde milletvekili sayısındaki artış bunu kanıtladı. Ancak parti içindeki çatlaklar ve güç kaybı da 2016 seçimlerinden sonra oldu. Dönemin başbakanı Abdulilah Benkiran hükümeti kurarken RNI lideri Ahnuş’la anlaşamaması üzerine Kral tarafından görevden alındı ve PJD’nin ikinci ismi Osmani başbakan olarak atandı. İslamcı görüşe bağlılığını kaybetmeyen Benkiran tabandan destek alan karizmatik bir liderdi. Krala çok yakın bir isim olan Ahnuş’a verilen bu taviz ve entelektüel yanı ağır basan Osmani’nin görevini sarayla paralel yürütmesi ayrışmaya sebep olarak parti otoritesini zayıflattı. PJD, bundan sonra sıradanlaşmaya ve sarayın kuklası haline gelmeye başladı. Ekonomik durgunluk, yoksulluk, yolsuzluk, mezun işsiz sayısındaki artış, gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyal hizmetlerin ve refah politikalarının yetersizliği, milli eğitim sistemindeki gerileme ve son olarak Kovid-19 salgınının getirdiği sorunlar orta sınıfta tolere edilemeyecek seviyeye ulaştı. Öyle ki, aynı sorunlar 2011 protestolarının ana sebeplerini oluşturuyordu. Halkın beklentisi PJD’nin zamanla siyasi dönüşümü sağlamasıyken, parti sistemle bütünleşip Kral VI. Muhammed’in onayını kazanmaya yöneldi ve başlangıçtaki performanstan uzaklaştı.[6]

Aralık 2020’de ABD’nin Batı Sahra’da Fas egemenliğini tanımasına karşılık İsrail’le diplomatik ilişkileri normalleştirme kararını kabul etmesi PJD’ye ölümcül darbeyi vurdu. Bu durum Fas’ta sağ ve sol ideolojilerdeki tüm partilerin kırmızı çizgisi olan Filistin davasına ihanet olarak algılandı.[7] Kendisini İslami demokrat olarak tanımlayan PJD’nin kimlik krizi yaşadığı ve bu kadar hassas bir meselede faydacı davrandığı yönünde eleştiriler alarak ulusal ve uluslararası alanda büyük destek kaybetti. Son olarak Mayıs ayında, parti içindeki itirazlara rağmen, tıpta ve sanayide kenevir kullanımını yasallaştıran kanunun mecliste kabul edilmesi PJD’ye olan öfkenin fitilini ateşledi.[8] Halk, yönetimde sarayın ağırlığına rağmen faturayı hükümete kesti.

PJD’nin aldığı bu yenilgide yakın zamanda değiştirilen seçim sistemi de yadsınamaz bir rol oynadı. 1960’tan bu yana oylar ilk kez kayıtlı seçmen sayısına göre sayıldı. Temelde partilerin tek başına iktidara gelebilecek sayıda vekil çıkarmasına engel olmayı hedefleyen söz konusu usul 2016 seçimlerinde uygulansaydı PJD’nin sandalye sayısı 80-85 civarında olacaktı. Bu bağlamda, siyasiler, analistler, anket şirketleri PJD’nin oy kaybedeceğini tahmin ediyordu. Ancak 13 milletvekiliyle son sıralara düşmesi tüm taraflar açısından beklenmeyen bir gelişme oldu. Böylece İhvan Hareketi de Mısır ve Tunus’tan sonra yeni bir yara aldı.

Aziz Ahnuş Dönemi

Seçimlerin ardından en çok oyu alan Milli Bağımsızlar Birliği önümüzdeki beş yıl görev yapacak  hükümeti kurmakla görevlendirilirken parti lideri Aziz Ahnuş 10 Eylül’de Kral VI. Muhammed tarafından başbakan olarak atandı ve Fas Sarayı’na kabul edildi. Kralın yakın arkadaşı olan Ahnuş, milyarder bir işadamı ve ülkenin en zengin ikinci kişisi. Aynı zamanda 2007’den bu yana Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı yapıyor.

Ahnuş’un partisi RNI 2016 seçimlerinde 37 milletvekili çıkararak PJD’nin koalisyon hükümetinin ortaklarındandı. Ahnuş, VI. Muhammed ile olan yakınlığını kullanarak iktidarın gücünü paylaştı. Daha önce değinildiği üzere dönemin başbakanı Benkiran, Ahnuş ile mutabakata varamadığından görevden alındı. Böylece çoğunlukta olmasına rağmen PJD prestij kaybetti ve RNI’ye iktidar yolu açıldı.

1978’de Kral II. Hasan’ın damadı tarafından kurulan RNI ülkenin eski partilerinden biridir. Ancak kadrosunda yer alan iş insanları, yüksek idari zümreden kişiler ve teknokratlardan oluştuğu için ‘‘seçkinlerin partisi’’ olarak tasvir ediliyor. Bu nedenle alt ve orta sınıfla iletişim kuramayacağından endişe ediliyor. Liberal bir parti olan RNI’nin sosyal ve ekonomik alanda uygulayacağı politikaların ülkedeki mevcut sorunlara çözüm getirebilme ve sınıflar arası farkı daraltma potansiyeli de diğer bir belirsizlik. Ahnuş zenginlere zenginlik mi katacak, yoksa kamu hizmetlerini artırıp eşitliği sağlayarak refah mı dağıtacak? Soruya cevap vermek için henüz erken olsa da şu net ki, her konuda nihai ve kritik kararlar kraldan gelmeye devam edecek. Üstelik bu kez daha uzlaşmacı bir başbakan ve bakanlar kurulu kralın elini güçlendirecek gibi görünüyor. Hükümetin ilk iş olarak kraliyetin daha önce planladığı ‘‘ulusal kalkınma modelini’’ uygulaması bekleniyor.

Dipnotlar

[1]Bunun %50’si 18-45 yaş aralığındaki gençlerden ve toplam seçmenin yüzde %54!ü kadınlardan oluşuyor.

[2] Frédéric Bobin, 2021, Au Maroc, victoire dans les urnes des partis proches du roi au détriment des islamistes, Le Monde,  https://www.lemonde.fr/afrique/article/2021/09/09/au-maroc-victoire-dans-les-urnes-des-partis-proches-du-roi-au-detriment-des-islamistes_6094013_3212.html, erişim: 10.09.2021.

[3] (Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başarısızlığının nedenlerinin aktarmadan önce Fas yönetim sistemini ele almak bu yenilginin altında yatan dinamikleri anlamaya yardımcı olacaktır.)

[4] Bu sisteme 2011’de Tunus’ta başlayan isyanların Fas’a sıçramasının ardından anayasa değişikliğiyle geçildi.

[5] Neslihan Temelat, 2013, Fas: Arap Baharının İstisnası mı?, Yasama Dergisi, Sayı 23, s. 91-94.

[6] Fehim Taştekin, Fas’ta Adalet ve Kalkınma Partisi seçimi neden kaybetti?, BBC Türkçe, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58524331, erişim: 11.09.2021.

[7] France 24, 10 Eylül 2021, Législatives au Maroc : la normalisation avec Israël a été “un coup mortel” porté au PJD, https://www.france24.com/fr/afrique/20210910-législatives-au-maroc-la-normalisation-avec-israël-a-été-un-coup-mortel-porté-au-pjd?ref=wa, erişim: 11.09.2021.

[8] Le Figaro, 26 Mayıs 2021, Maroc : les députés votent la légalisation thérapeutique du cannabis, https://www.lefigaro.fr/flash-actu/maroc-les-deputes-votent-la-legalisation-therapeutique-du-cannabis-20210526, erişim: 11.09.2021.

Share.

Yazar Hakkında

Melisa Doğan 1998 yılında Elazığ’da doğdu. İlkokul ve lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. 2014 yılında birinci olarak yerleştiği Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden 2018 yılında yüksek onur öğrencisi olarak birincilikle mezun oldu. 2018-2019 akademik yılında Fransa’nın Lorient şehrinde bulunan Bretagne Sud Üniversitesi’nde Fransızca dil eğitimi aldı. Eylül 2019 itibariyle İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler anabilim dalında yüksek lisans yapmaktadır. İyi seviyede Fransızca ve orta seviyede İngilizce bilmektedir. İlgi alanları Fransız dış politikası ve Afrika sömürgeciliği, uluslararası hukuk, uluslararası ilişkilerde İslami işbirliğidir.

Yoruma Kapalı