Geçmişten Günümüze Nijerya-İsrail İlişkileri

0

Giriş

Bu çalışma Nijerya’nın sömürge dönemi politikasını ve 1960-2018 yılları arasında Nijerya –İsrail ilişkilerinin tarihsel gelişimi ve iç dış politikaların kendi evriminin farklı aşamalarda ilişkilerini nasıl etkilediğini ortaya koyuyor. Nijerya’nın İsrail’le ekonomik, politik ve sosyo-kültürel değişimler gibi kilit alanlardaki ilişkileri – eğitim-askeri- teknoloji -turizm -ticaret- kültür ve siyaset alanları -hakkında bilgi vermektedir.

1914 – 1960 – Sömürge Dönemi

1960 -1966 – Bölgesel Diplomatik İlişkiler Dönemi

1967 – 1972 – Kararsız Diplomatik İlişkiler Dönemi

1973 – 1991 – Diplomatik İlişkilerin Kopması

1992-1993 – Diplomatik İlişkilerin Düzelmesi

1994 – 1998 –Diplomatik İlişkilerde Düşüş Dönemi

1999- 2018 – İstikrarlı Diplomatik İlişkiler Dönemi

Nijerya’nın bağımsız bir devlet olduğu 1960’tan beri İsrail’le olan ilişkisi sürekli sert tartışmalara neden oldu. Ülkenin etnik çoğunluğu, dini heterojenliği, ülkenin taban tabana zıt din yapısı arasındaki karışık duygular nedeniyle İsrail ile ciddi diplomatik ilişkiler kurma kararında büyük bir ikilem yaşadı.  Kuzey Nijerya’da hakim olan Müslüman Hausa- Fulani grubu, Filistinliler ve Araplar için sempati duyduğundan, Orta doğu krizinde Federal hükümetin herhangi bir Arap karşıtı tutum almasını istemedi. Bunun aksine, Güneydeki Igbo, Yoruba, Edo, Ijaw ve diğer etrnik gruplar İsrail’le iş yapmak istediler ve sürekli olarak İsrail’i desteklemek için Federal Hükümeti baskı altına aldılar. Nijerya etnik gruplarının bu farklı ve muhalif pozisyonları, Nijerya Federal Hükümetinin, Ortadoğu krizlerinde İsrail’e ya da Filistin’e karşı açık bir dayanışa girmeye yönelik iç dayanışmayı toplamasını imkansız hale getirdi. Hükümet, ulusal birliği ve istikrarı korumak için din ve etnisite konularında ihtiyatlı davranmak zorunda kaldı.

Nijerya’nın 1960’taki bağımsızlığının ardından İsrail ile, diplomatik, kültürel ve ekonomik bağlar kurdu, aynı zamanda İsrail’in 1960’ta Lagos’ta bir büyükelçilik açmasına izin verilmesine rağmen  Skoto Sultanı(Kuzey Nijerya Başbakanı) Ahmedu Bello, İsrail Devleti’nin varlığını hiçbir zaman kabul etmedi.

Nijerya- İsrail ilişkilerinin ilk yılları Kuzey bölgesi haricinde diğer bölgelerle olumlu bir durumda bulunmaktaydı. İsrailli şirketlerin büyük çoğunluğu Igbo kökenlilerin yaşadığı Doğu bölgelerinde faaliyetlerini yoğunlaştırdı. 1960-1966 yılları arasında, Nijerya ve İsrail arasında tarım, eğitim ağı, ticaret, sağlık kurumları ve teknolojik eğitimleri içeren iki taraflı anlaşmalar imzalandı. İlk 13 yıl (1960-1973) birçok İsrailli uzman Nijerya’nın isteği üzerine, tarımın modernleşmesine, yeni konut projeleri, otoyollar, üniversiteler inşa edilmesine ve modern bir iletişim sistemi için temellerin atılmasına yardımcı oldu. Nijeryalı, akademisyenler, tarımcılar, eğitimciler ve öğrenciler İsrail’de çalışmaya gönderildi ve büyük İsrailli şirketler ve özel girişimciler, Nijerya’nın kalkınmasına yarar sağladı.

Ordunun Nijerya politikalarına müdahalesi 15 Ocak 1966 – ordunun iktidara geçmesi ve Nijerya parlamentosunun dağılmasına, bölgesel temelli siyasi partilerin kaldırılmasına, 1963 Cumhuriyet Anayasasının askıya alınmasına ve değiştirilmesine ve dış politikanın merkezileşmesine neden oldu. İsrail muhalifi olan Kuzey Nijerya Başbakanı Ahmedu Bello ve birçok Kuzeylinin öldürüldüğü, Nijerya’da ilk askeri darbeyi gerçekleştiren İgbo kabilesinden olan Generalin arkasında İsrail’in olduğu düşünülüyordu.

6 Temmuz 1967’den 15 Ocak 1970’e kadar devam eden Biafra savaşı olarak bilinen Nijerya iç savaşı, Nijerya’nın Güneydoğu eyaletleri tarafından ilan edilen Biafra Cumhuriyeti olarak ayrılmasının teşebbüsünün yol açtığı etnik ve politik bir çatışmaydı. Kuzeydeki Hausa kabilesi ile Nijerya’nın Güneydoğusundaki Igbo kabilesi arasındaki etnik, kültürel, ekonomik ve dini gerginliklerin bir sonucu olarak Nijerya’da iç savaşa yol açan Biafra ayrışma hareketinin arkasında İsrail’in olduğu iddia edildi ve savaş esnasında İsrail, Biafra ayrılıkçılarını destekledi.

1970’lerde İsrail-Güney Afrika bağları nedeniyle, Nijerya basını bu ilişkiyi çok eleştirmesinden dolayı Nijerya,  İsrail arasındaki bağları dondurdu. 1967-1972 yılları arasında, Nijerya-İsrail ilişkileri istikrarsız olsa da, ekonomik ve ticari ilişkilerde büyümeye şahit oldu. Soleh Boneh şirketi 1975 ve 1982 yılları arasında tamamlanan konut projeleri, hastane, otel, eğitim ve sanayi tesisleri, kamu binaları ve kamu işleri projelerini yürüttü.

Yom Kippur Savaşı’ndan sonra İsrail ile diplomatik ilişkileri koparmak için üyelerine çağrıda bulunan OAU’nun kararına bağlı olarak 1973’te General Yakubu Gowon İsrail ile diplomatik ilişkilerini sonlandırdı. İlişkilerin diplomatik olarak sonlanması, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari bağları etkilemedi.

Nijerya Devlet Başkanı General İbrahim Babangida 19 yıl aradan sonra diplomatik ilişkileri yeniden kurmaya ve normale döndürmeye karar verdiğinde, Müslüman gruplar bu politikaya karşı geldi ise de, Hıristiyanlar bunu uyumlu bir fikir olarak karşıladılar. 1973- 1991 yılları arasında kopmuş olan  diplomatik ilişkiler 1992 yılında tekrardan tesis edildi. Karşılıklı ilişkiyi kurmak için Nijerya daha önce görülmemiş bir adım attı ve 1993 yılında İsrail’de bir büyükelçilik açtı. 1990’lı yılların ortalarından itibaren, iki ülkenin kendi bölgesel ortamlarındaki değişen koşullar nedeniyle, ikili diplomatik tarihlerinde ilk kez normal ve pürüzsüz ilişkiler kurdukları iddia edilebilir. Fakat bu ilişki uzun sürmeyerek, 1994 ile 1998 arasında diplomatik ilişkilerde düşüş yaşadı.

1999 – 2007 arasında Nijerya- İsrail ilişkilerinde gelişmeler gözlenmeye başlandı. Nijerya ile İsrail arasında yatırımların karşılıklı korunmasına ilişkin yapılan ticaret anlaşması birçok İsrail şirketini, ortak girişimler, yan kuruluşlar ve şirketler aracılığıyla Nijerya ekonomisine yatırım yapmaya teşvik etti.

İsrail, Nijerya ve diğer Sahra-altı Afrika ülkelerine yönelik büyük silah ve diğer askeri ekipman tedarikçilerinden biridir. Nijerya, İsrail silahlarının en büyük Afrika ithalatçısı olarak 2006’dan bu yana 500 milyon dolarlık silah alımı yaptı. Anlaşmalara genellikle İsrail askerleri ve İsrailli sivil yükleniciler tarafından hizmet veren veya emekli olan askerler eşlik etmektedir. Nijerya’nın Havva Kuvvetlerinin eğitimi, denizcilik tesislerinin güvenliği ile alakalı eğitimi, istihbarat kursları ile ilgili olarak Nijerya Hükümetinin 2014 yıllarında İsrail ile yaptığı anlaşmaların bir kısmıdır.

2013’te Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan, İsrail Devletini ziyaret eden ilk Nijerya Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. 1999 yılında Nijerya’nın demokratik yönetime geçmesiyle birlikte günümüze kadar Nijerya- İsrail ilişkileri olağan bir şekilde devam etmektedir. Nijerya ile İsrail arasındaki ilişkiler ekonomik diplomasi üzerine odaklanmıştır. Nijerya-İsrail ilişkileri genel olarak, ticaret, karşılıklı yardım, turizm, iletişim, teknik destek,  alt yapı yatırımları, güvenlik ve politik işbirliği gibi alanlarda, özellikle de tarım, güvenlik ve silah alanlarında etkileşime girmiştir. İsrail’in ekonomik faaliyetleri neredeyse tüm petrol dışı sektörlere değinmiş olsa da, İsrail’in en büyük varlığı tarım endüstrisinde hissediliyor.

Son yıllarda İsrail Afrika’da daha güçlü ve katılım stratejisi izleyerek, Afrika kıtası ülkeleri ile ilişkilerini geliştirme yoluna gitmiştir.  İsrail özellikle ECOWAS’ta etkili konumu nedeniyle Nijerya ile ilişkilerini her daim canlı tutmanın yollarını takip etmiştir.

İngiliz Sömürge Sürecinde Nijerya Dış Politikası

Birçok Afrika ülkesi gibi Nijerya’nın dış politikasıyla doğrudan ilgili olarak, İngiliz kuvvetleri ve yetkilileri tarafından yaklaşık yüz yıllık bir süre (1861-1960) sömürüye maruz bırakıldı. Tüm sömürge politikaları ve idari yapılar, metropol ülkelerin yararına Afrika’nın ekonomik sömürüsüne ulaşmak amacıyla formüle edildi ve uygulandı. Sömürgecilik döneminde, tüm kolonilerin bağımsız dış politikası olmadığı gibi Nijerya’da İngiliz sömürge egemenliği altında kendi dış politikasına sahip değildi. Dış ilişkileri İngiliz hükümeti tarafından belirlenen kolonisi (Nijerya) ikinci dünya savaşına sürükleyen Londra (U.K) merkezli İngiliz dış ofisi aracılığıyla belirlendi.

Uluslararası ticaret ve antlaşmalar ile Nijerya’nın dış ilişkilerinin diğer önemli yönleri, Britanya Hükümeti tarafından Londra’daki İngiliz Sömürge Ofisi aracılığıyla düzenlendi. Sömürgeci İngiltere  tarafından, Nijerya halklarının çıkarları görmezden gelinerek, İngiliz ulusal çıkarlarını tatmin edecek ve koruyacak şekilde yapıldı.

Sir Arthur Richards yönetimi devraldığında, 1946’da (ikinci dünya savaşının bitiminden bir yıl sonra) yürürlüğe giren yeni bir anayasa oluşturdu. Yeni anayasa, farklı durumların yanı sıra, ülkede var olan etnik çeşitliliği bir arada tutarak birliğe teşvik etmeyi ve kendi haklarının tartışılmasında Nijeryalıların daha fazla katılımını sağlamayı amaçladı. Tüm ülke için merkezi bir yasama organı kurdu, ve İbadan’da (Batı için-Yoruba) Enugu’da (Doğu için-İgbo) ve Kaduna’da (Kuzey için- Hausa ve Fulani) üç bölgesel hükümet oluşturdu.

Richard’ın anayasası Nijerya’da gerçekleşirken, Filistin’deki Yahudiler için bir anavatan oluşturma hamleleri sırasında bir taraftan İsraillilerle, Filistinliler ve Araplar arasında Ortadoğu’da çatışmalar yaşanıyordu. Nijerya dış ilişkileri sömürgeci İngiltere tarafından yönetilen bir koloni olduğundan, çatışmadan doğrudan etkili bir rol oynayamadı.

1957 yılı Nijerya’nın siyasi gelişmesinde ve dış ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oldu. O yıl Nijerya’dan – Sir Tafawa Balewa- Londra’dan izin aldıktan sonra Genel Vali tarafından Nijerya Başbakanı olarak atandı. Başbakanlık’ta Milletler Topluluğu( Commonwealth) ve Dış İlişkiler ile ilgili meselelerin ele alınması amacıyla bir daire oluşturuldu. Daha önce Nijerya’nın Doğu ve Batı Bölgeleri 1954’te kendi kendini yönetme hakkına sahipken, Kuzey Bölgesi 1959’da benzer bir statü elde etmişti. Her bölge, kendi özerklik çalışması kapsamında, Londra’da kendi misyon ofislerini açtılar.

Londra’da düzenlenen 1958 Anayasa Konferansı sırasında Nijeryalı delegeler, Nijerya askeri güçleri üzerindeki İngiliz denetiminin Nisan 1958’den sonra sona erdirilmesi gerektiği konusunda hemfikir bir duruş sergiledi. İngiltere ve Nijerya arasında karşılıklı savunma anlaşması taslağı üzerinde anlaştılar. Halk arasında Anglo-Nijerya Savunma Paktı olarak bilinen savunma anlaşması 1960’ların başlarına kadar gizli tutuldu. Savunma Paktı, Britanya’nın Nijerya toprakları üzerinde bir askeri üs kurma ve aynı zamanda komünist genişleme ve ülkedeki nüfuzunu kontrol etmeyi sağlamaktı. [1] Nijerya hükümetinin anayasal hükümleri, federasyon bölgelerinin kendi dış politikalarını kolaylaştırmalarına ve bölge delegasyonlarının kendi ülkeleri için kredi, ekonomik ve teknik yardım konularını müzakare etmek üzere yurt dışına gönderilmesine izin verildiğinden, 1958’de Tarım Bakanı Akindeko’nun liderliğindeki Batı bölgesel delegasyonu kredi ve diğer yardım biçimleri için İsrail’i ziyaret etti. Heyet, 1959’da  Nigersol inşaat şirketi ve Nijerya Su Kaynakları geliştirme şirketinin kurulmasını kolaylaştıran İsrail ile bir dizi ortak girişimin kurulması olan tarım ve kooperatifler alanında işbirliği anlaşmalarını müzakere etti. [2]

BAĞIMSIZLIK SONRASI

1960 yılının Temmuz ayında, Britanya Parlamentosu Nijerya’nın 1 Ekim 1960’da bağımsız bir devlet haline gelmesini mümkün kılan Nijerya Bağımsızlık Yasasını kabul etti. Nijerya, 1 Ekim 1960’ta parlamenter bir hükümet biçimi sağlayan bir anayasa altında üç bölgenin (Kuzey, Batı ve Doğu) bir federasyonu olarak bağımsızlık kazandı.

Bağımsızlık kazanılması üzerine Nijerya, Birleşmiş Milletler’in 99. üyesi ve Milletler Topluluğu (Commonwealth) üyesi oldu. İngiltere Kraliçesi, bağımsızlığı ve Commonwealth geleneği doğrultusunda Nijerya Devleti Başkanı olarak kaldığından, özellikle Nijerya’nın dış ilişkileri üzerinde büyük bir etkisi vardı. Özellikle de siyasi liderlerin ve bürokratların çoğu İngiltere ve daha sonra da Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitildiği için Nijerya’nın dış ilişkilerinde muazzam bir etkiye sahipti. Ancak 1963 Cumhuriyet Anayasasının ardından Nijerya, Britanya ile bütün resmi sömürge bağlarını kopardı. Bu Nijerya’nın dış politikasını ve dış ilişkilerini resmi olarak kontrol altına almasını mümkün kıldı.

Ortadoğu krizi 1948’te ciddiyetle başlamış olmasına rağmen, Nijerya 1 Ekim 1960’ta bağımsızlığını kazanmıştı. Dış politika bağımsız devletlerin özel koruması altında olduğundan, haklı olarak Nijerya’nın dış politikası 1 Ekim’den başlayarak kabul edilebilir.  Bu nedenle Nijerya, İsrail devletinin kurulmasından ve İsrail-Filistin çatışmasının başlangıcından on iki yıl sonra bağımsız hale geldi. Bağımsızlığın kazanılması üzerine, Nijerya’nın bir kenara koyamayacağı ve göz ardı edemeyeceği bir dizi stratejik uluslararası organizasyonlara üye oldu. Bunların başında Birleşmiş Milletler,  Afrika Birliği ve dünyanın birçok petrol üreticisi ülkenin ham petrol üretimini ve satışını kontrol eden uluslararası kartel olan OPEC gelmekteydi. Filistinlilere karşı büyük bir yakınlık ve sempati duyan Arap ulusları tarafından yönetilen OPEC, Nijerya’nın Ortadoğu çatışmasında alacağı negatif pozisyon veya karar örgüt içerisinde hoş karşılanmayabilir ve Nijerya’nın çıkarlarına zarar verebilirdi. Böylece Nijerya’nın Filistinlilere ve Arap çıkarlarına veya özlemlerine karşı İsrail’e destek olacak net bir pozisyon alması ilişkileri olumsuz etkileyebilirdi. Arap-İsrail çatışması, Nijerya’nın iç siyasetine dünyanın herhangi bir ülkesinden daha fazla olumsuz bir şekilde etki etti. [1]

Nijerya’nın birinci cumhuriyet dönenimde Balewa yönetimi altındaki dış politikası (1960-1966) ılımlı, muhafazakar ve Batı’nın diplomatik ilişkilerinin her yönüne hitap eden Batı yanlısı – İngiliz yanlısı bir yönetim şekline sahipti. Dahası, Tafawa Balewa, ilk önce İngiliz hükümetine danışmadan büyük bir dış politika kararları alamadı. Ekonominin tüm sektörleri, sadece Batı tarafından kontrol edilmiyor, aynı zamanda ülkenin tüketim kalıpları ve gelişim çabaları için kapitalist yönelimlerine tamamen bağımlıydı. Örneğin 1965’te Nijerya’da yabancı yatırımcıların yüzde 53’ü Britanya işletmelerine bağlıydı. [3]

Nijerya’nın üç bölgesel hükümetin etnik-dini yönelimleri nedeniyle İsrail ile ilişkilere farklı eğilimleri bulunduğundan İsrail ile ilişkilerde farklı fikirlere sahiptiler. Nijerya’nın bağımsızlık aktörleri, İsrail’e yönelik eğilimlerinde sahip oldukları farklı kimlikleri onların çıkarlarını yansıtıyordu. Bunların bir kısmı, Kuzey Eyaleti (Hausa- Fulani ) Alhaji Ahmadu Bello’nun İsrail Devletine karşı olması ve Batı ve Doğu Bölgeleri liberal görüşleri göz nüne alındığında, İsrail Devleti’ne karşı daha açık bir yol izledi.

Nijerya’nın 1 Ekim 1960’daki bağımsızlığında, iki devlet arasındaki ilişkinin, Nijerya hükümetinin  İsrail’in siyasi varlığını tanımasıyla resmileştirildi, aynı zamanda İsrail’in 1960’ta Lagos’ta bir büyükelçilik kurmasına da izin verildi.

Alhaji Abubakar Tafawa Balewa’nın Ortadoğu krizi üzerine Federal Hükümetteki pozisyonu, 1960’daki kredi tartışması sırasında netlik kazandı. Nijerya’da özellikle Batı Bölgesi’nde 1960’larda İsrail ile resmi temaslar kurmuş olan bölgesel hükümetlerdi. Daha sonra Federal Maliye Bakanı, Şef Festus Okotie-Eboh İsrail’i ziyaret etmiş ve bazı kalkınma programlarıyla ilgili hükümet ile bir anlaşmaya ulaşmış ve 1960- 1963 yılları arasında Federal Hükümetin himayesinde Nijerya, İsrail Hükümetinden 5.2 milyon Pound kredi almıştı. Nijerya ve İsrail arasındaki bu işbirliği,  İsrail’in Güney bölgesel hükümetleri ile yakınlaşmasını sağladı. İsrail kaynakları tarafından açıklanan iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1962’de  İsrail’in ihracatı 2.874.000 dolar ve Nijerya ithalatı 282,000.195 dolar seviyesindeydi. [4]

Kredi anlaşmasının kamuoyuna duyurulması üzerine, Kuzey Bölgesinin hükümeti (esas olarak Hausa-Fulani) kredinin herhangi bir şekilde kabul edilemeyeceği konusunda ısrar etmişti. Kuzey Bölgesi hükümeti, böyle bir kredinin kabul edilmesinin Ortadoğu krizine müdahil olarak yorumlanabileceğini düşünüyordu. Böylece Kuzey Nijerya Başbakanı ve Kuzey Halk Kongresi (NPC) lideri Sir Ahmadu Bello, konu ile alakalı olarak kesin fikrini beyan ederek “Kuzey olarak, İsrail’den asla yardım istemeyiz. Yardım istediğimizde bunun için nereye gideceğimizi biliyoruz.” AG ve NCNC (Güney Partileri ) Nijerya’nın dış yardım olmadan yapamayacağına işaret ederek, Kuzey Bölgesi hükümetinin kredi sorunuyla ilgili eylemini ve sözlerini kamuoyunda eleştirdi. Bu iki siyasi parti ayrıca krediyi kabul etmenin Arap- İsrail çatışmasında Nijerya’yı içermeyeceğini savundu. Ortadoğu çatışmasına katılmayan federal hükümetin pozisyonu, hükümet çevrelerinde ve dışında, merkezi hükümetin koalisyon doğası (NPC ve NCNC tarafından oluşturulan) gereği nötralist bir politika olarak ve ulusal birliği teşvik etme ihtiyacı olarak görüldü. Hem BM hem de OUA’DA (şimdi AU) Nijerya,  Arap-İsrail çatışmasında tarafsızlık politikasını savundu. Örneğin, 1960-1965 yılları arasında Arap- İsrail sorunu, her yıl BM Genel Kuruluna geldiğinde Nijerya tartışmaların çoğuna katılmaktan kaçındı. [1]

Sonuç olarak, 1960 ve 1966 yılları arasında, Nijerya ve İsrail arasında ticaret, tarım, eğitim agı, tıp kurumları ve teknolojik eğitimleri olan ikili anlaşmalar vardı. Yüzlerce Nijeryalı çiftçi, uzman, eğitimci, akademisyen, öğrenci, doktor, toplum işçisi ve mühendis İsrail’de eğitim gördü. Her iki ülkenin üst düzey bakanlık toplantıları yapıldı, İsrail- Nijerya Su Şirketi de dahil olmak üzere birçok girişimi de içeren karşılıklı olarak ekonomik bağlar geliştirildi. İsrail şirketleri ve özel girişimciler, yeni bağımsız Nijerya’nın gelişimine dahil oldular.  [4]

Sir Abubakar Tafawa Balewa liderliğindeki sivil ve parlamenter sistem, 15 Ocak 1966’da Nijerya Federal Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri yetkilileri tarafından yürütülen kanlı bir askeri darbe nedeniyle sona erdi. Askeri darbe Nijerya siyasetinde askeri yönetimin ilk aşamasına yol açtı. Nijerya-İsrail ilişkilerine karşı en güçlü ses olan Ahmedu Bello’nun darbede öldürüldüğü, NPC’nin başkanlık ettiği ve egemen olduğu Federal Hükümet’in devrildiği açıklandı. Darbeyi gerçekleştiren General Aguiyi Ironsi’nin başkanlık ettiği bir cuntanın, Kongo’daki (Zaire)Nijeryalı askerlerin komutanı olarak o günlerinde birçok İsrailli ile dostane ilişkiler kurduğuna inanılıyordu. [4]

Ironsi yönetimi, ülkenin bazı bölgelerinde destek almayan, üniter bir hükümet sistemi başlattı. Nijerya’da federalizmi ortadan kaldırmak ve birleşik bir kamu hizmeti sunmak için Mayıs 1966’da birleşme kararı alındığında, Igbo hegemonyası kurmasından korkan federalistlerin korkularını doğruladı. Kuzeyliler (Kuzeyli seçkinler) politikacıları ve askeri adamları Ironsi rejimini devirmek için örgütlendiler. Bunu kuzeyde anti-İgbo ayaklanmaları izledi ve bu çok ciddi sonuçlara yol açtı.

Agunyi Ironsi rejimi, iktidarı ele geçirdikten altı ay sonra 29 Temmuz 1966’da Kuzey askerleri tarafından  gerçekleşen karşı darbede öldürüldü ve rejimi sonra erdi. Rejim bağımsızlık kazandıktan sonra ikinci kez kanlı askeri darbeye sahne oluyordu. 29 Temmuz 1966’da bir darbeyle devrilen Ironsi hükümetinden sonra Albay (daha sonra General) Hristiyan olan Yakubu Gowon yeni devlet başkanı oldu. Rejim 29 Temmuz 1966’dan 29 Temmuz 1975’ kadar tam dokuz yıl süren Gowon dönemi çok önemli bir dış politikalara tanık oldu.

Ortadoğu çatışmasıyla ilgili ilk kamuoyu açıklamasında, selefi gibi Gowon,  Balewa hükümeti tarafından ülkenin bağımsızlığında kabul edilen tarafsızlık politikasını sürdüreceğini ima etti. Hükümetinin, Ortadoğu ihtilafına katılan her iki taraf ile iyi diplomatik ilişkiler sürdürme arzusunu dile getirdi. Hükümet böylece dünyaya İsrail ve Arap komşuları arasında orta bir yol izleyeceğini bildirdi.

29 Temmuz 1966 da Kuzey darbesinin bir sonucu olarak, kuzeydeki anti-İgbo ayaklanmaları ve çatışmalar sonucunda, Doğu Bölgesi Nijerya Federasyonundan ayrılmaya karar verdi. [1] 1966’da Nijerya’daki askeri darbeyle başlayarak, Nijerya-İsrail diplomatik ilişkilerinde istikrarsız bir dönem başlamış oldu. Nijerya- İsrail ilişkileri, ülkede yaklaşık 30 ay süren iç savaşın sonucu olarak büyük bir gerileme yaşadı. Nijerya, ülkenin iç savaşı sırasındaki Biafra Cumhuriyetini desteklediği iddiası ile İsrail’e karşı hedef aldı. [4]

Güneydoğudaki Biafra’nın çoğunluktaki İgbo bölgesi Nijerya’nın petrol yataklarının büyük çoğunluğunun yer aldığı Nijer Deltası’nın petrol zengini bölgesini içeriyordu. Petrolden elde edilen potansiyel gelirler, en az iki yoldan, şiddetli çatışmalara neden oldu. Birincisi, petrol, Biafra’nın Nijerya’dan bağımsız bir ülke olarak ekonomik açıdan uygulanabilir olmasını ve böylelikle bölgesel liderler için ayrılmayı daha cazip bir seçenek haline getirdi. İkincisi, petrol merkezi hükümet için çok önemli bir gelir kaynağı olarak görülüyordu ve Biafran ayrılığını kabul edilemez kılıyordu. [5]  Nijerya iç savaşı sırasında Temmuz 1967 – Ocak 1970 Sovyetler Birliği (Rusya) iç savaşın başlangıcından itibaren Nijerya’nın tarafında yer aldı. Ülkeler kendi stratejik çıkarları doğrultusunda, Güney Afrika, Rhodesia(şimdi Zimbabve), Portekiz, Fransa ve İsrail Biafra isyanının yanında yer aldı. Fransa, Nijerya’yı Batı Afrika’daki nüfuz için bir rakip olarak görmüş ve Güney Afrika, Nijerya’nın apartheid karşıtı siyaseti nedeniyle, yaşanan iç savaşı Nijerya’ya zarar verme fırsatı olarak görmüştü.

İngiliz Başbakanı Harold Wilson(1916-1994), İngiltere’deki Anti- Nijerya kamuoyuna rağmen İngiliz hükümetini Nijerya’nın arkasına getirmeyi başardı. Nijerya iç savaşının sonunda Nijerya, Batı’ya bağımlılığından sıyrılıp, Soveyetler Birliği (Şimdi Rusya)ve Doğu Bloğu ile dengeli bir ilişkiye geçiş yaptı. Gerçekten de, Nijerya iç savaşının bitiminden sonra, Sovyet Rusya’nın Nijerya ekonomisine katkısı, özellikle Kogi eyaletinde Ajaokuta Demir ve çelik kompleksinin yapımında yer almasıyla açıkça görülüyordu. [1]

İsrail İle Diplomatik İlişkilerin Kopması ve Dış İlişkileri

Nijerya-İsrail ilişkileri Ekim 1973 Yum Kippur savaşının patlak vermesi nedeniyle büyük bir gerileme başladı. Kuzey Eyaletlerinin büyük kadısı Alhaji Abubakar Gumi, Araplara Nijeryalıların tam desteğini aldıklarına dair güvence verdi. Kuzeyde üst düzey ordu subaylarından İsrail ile ilişkilerin durdurulması için güçlü baskılar vardı. Savaşın başlangıcında General Gowon, ilişkileri koparma fikrine karşı çıktı, ve ortaya çıkan savaş nedeninden dolayı her iki tarafı suçladı. Gowon, Afrika liderlerinin en sorumlu politikasının, İsrail ve Araplar arasında arabulucu olarak hareket edebilecekleri konumda olduğunu savundu. Daha sonra birçok Afrika ülkesinin İsrail’e karşı tavır alması sonucu Gowon tarafsız kalma fikrinden geri çekilmek zorunda kaldı. Gowon gazetecilere verdiği demeçte “Nijerya’nın, dünya görüşü karşısında kibirli olmaya devam etmesi durumunda İsrail ile ilişkileri gözden geçireceğini söyledi.” Nijerya, diğer birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi, 1973’te İsrail ile diplomatik ilişkileri kopardı. Gowon yönetimi, Ortadoğu’da 1973 Savaşından sonra alt bölgeye barış getirmeyi amaçlayan BM çabalarını ve kararlarını desteklemeye devam etti.

Nijerya 29 Temmuz 1975’e gelindiğinde  (29 Temmuz 1975 – 30 Eylül 1979 ) üçüncü askeri darbesine tanıklık etti. 1975 yılına gelindiğinde General Murtala Muhammed tarafından yönetilen darbe ile yeni bir idare başlamış oldu. [4 – 6] Devlet Başkanı Muhammed, Lagos’un aşırı kalabalık olması nedeniyle yeni bir federal başkent bölgesi inşa etmeyi planladı. Günümüzde Nijerya’nın Başkenti olan Abuja başkan Muhammed tarafından başkent olarak ilan edilmişti. Şubat 1976’da yedi eyalet daha oluşturularak Nijerya’da toplam eyalet sayısını 19’a çıkardı.( Borno, Imo, Nijer, Ogun, Ondo, Bauchi ve Benue)  [7]

General Murtala Muhammed, iktidara geldikten sonra, yedi aydan kısa bir süre içinde, 13 Şubat 1976’da Yarbay Buka Suka Dimka liderliğinde yürütülen başarısız bir askeri darbede General Muhammed suikast sonucu öldürüldü. General Muhammed’in öldürülmesinden sonra yardımcısı General Olusegun Obasanjo (Murtala’nın ikinci komutanı) Devlet Başkanı oldu.(14 Şubat 1976)

Obasanjo Hükümeti’nin Camp David Anlaşması’ndan önce bile Arap-İsrail çatışması konusundaki duruşu, 1977’deki 14. OAU Zirvesi’nde belirtildiği gibi açıktı. Ortadoğu’da konuşma yapan General Obasanjo şunları söyledi, “Güney Afrika’daki kardeşlerimiz için özgürlük, adalet ve eşitlik talep ederken….Filistin halkı ve Mısır Arap Cumhuriyeti ve halkı için mücadeleyi unutmayalım. Bu işgal altındaki topraklardan çekilmesi için uluslararası toplumun tekrarlanan çağrılarına rağmen, İsrail tarafından işgal edilmektedir. Nijerya bu desteğe devam edecek ve Filistinlilerin kendi vatanlarına sahip olacağı gün ve Mısır’ın tüm topraklarına geri döneceği gün için sabırsızlıkla bekleyecektir. Durumun gerçeklerini tam olarak anlamayan herhangi bir konferans veya çözüm Ortadoğu’da kalıcı bir barışa yol açmayacaktır.”

Yine, 1979’da Monrovia’da (Liberya) düzenlenen devlet ve hükümet başkanları OAU Meclisi’nin olağan dışı bir oturumunda General Obasanjo şunları söyledi, “Nijerya, Mısır ve İsrail arasındaki Camp David Barış Anlaşması’na giden olayları belirtse de, Ortadoğu krizindeki temel sorunun(Yani Filistin Sorunu) çözülmediğini düşünüyoruz. Bu sorun çok uzun göz ardı edilemez. Kalıcı ve kabul edilebilir bir çözüm sağlamak için evsiz Filistinliler için gelecekteki kalkınma konusunda herhangi bir karar, ifade edilen istek ve arzuyu tam olarak yansıtmalıdır.”

Murtala/Obasanjo rejimi sırasında Afrika, Nijerya’nın dış politikasının merkezi bir parçası olarak kavramsallaştırıldı. Demokrasiye olan bağlılığın bir sonucu olarak, General Obasanjo iktidarı 1 Ekim 1979’da siyasi iktidarı Alhaji Shehu Shagari liderliğindeki demokratik yollarla seçilmiş hükümette teslim etti. Bu Nijerya tarihinde, demokratik olarak seçilmiş sivil yönetime iktidarı teslim eden ilk askeri yönetim oldu.

Afrika-Merkezciliği ‘fikrini korumasına rağmen, Shagari yönetimi Nijerya’nın dış politikasında bunu uygulamaya koyamadı. Bu bakımdan Shagari rejimi, Saharawi Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin (SADR) tanınması konusunda bir pozisyon alamayıp başarısız oldu. Çünkü İspanyol sömürgecileri 1975’te bıraktığından beri bölgede hak iddia eden Fas’ı suçlamak istemiyordu. Shehu Shagari sivil yönetimi sırasında, Nijerya ile İsrail arasındaki ticaret hacmi 1970’den 1980’e kadar 20 milyon dolardan 40 milyon dolara çıkarıldı. Nijerya Halk Partisi (NPP) ve Nijerya Birlik Partisi (UPN) girişimi İsrail’le ilişkilerin yeniden kurulmasını destekledi. Kuzey Müslümanlarını temsil eden Nijerya Ulusal Partsi (NPN) otoritesi ilgisiz kaldı. Hristiyan kökleri olan UPN ve NPP, Nijerya- İsrail ilişkilerinin yeniden inşasını onayladı. Fakat Nijerya yönetimi, İsrail’in bütün Afrika devletleri tarafından oybirliği ile kabul edilen OAU kararına ilişkin diplomatik izolasyonunun sürdürebilirliğinin gerekçesini sürekli olarak devam ettirdi. Tarımsal Gelişmede İsrail’in en büyük başarılarından biri olarak damla sulama sistemi, Shehu Shagari yönetimi sırasında, Nehir havzaları için İsrail damla sulama sistemi uygulanmaya başladı. 1983 yılında İsrail, anti-isyan gazı, kurşun geçirmez yelek ve diğer polis ve ekipmanlarını Nijerya’ya verdi. [4]

Shagari yönetimi altındaki Nijerya’nın dış politikası belirsiz, zayıf bir şekilde ifade edilmiş, yetersiz olarak algılanmıştır. Gerçekten de Nijerya’nın dış politikası Murtala/Obasanjo yönetiminde yükselen ekonomi ve amaca uygun dış politikayı miras almasına rağmen dinamizm eksikliği ile karakterize edildi.  Shagari yönetimine 31 Aralık 1983’te askeri darbe yapılarak, Nijerya’nın ikinci cumhuriyetine son verildi.

31 Aralık 1983’te iktidara gelen, Devlet Başkanı General Muhammadu Buhari, yönetiminin Murtala/Obasanjo yönetiminin uygulamalarını devam ettireceğini açıkladı. Buhari yönetimi iktidara geldiğinde, ülkenin dış politika yönelimini daha net bir şekilde ortaya koymaya çalıştı. Nijerya’nın ulusal güvenliği ve ekonomik refahı dış politikanın eksenini oluşturacağı vurgulandı. Buhari/Idiagbon, başlangıcından itibaren Nijerya’nın dış politikasında net bir yön verdi. Buhari rejimi döneminde yolsuzluk yapan birçok siyasetçi gözaltına alındı veya tutuklandı.

1984 yılının Aralık ayında General Buhari, önemli dış politika beyanında,  Nijerya ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzeltilmesiyle ilgili tartışmalarda sert bir duruş sergiledi ve şunları söyledi, “Federal Askeri Hükümet, şu anda Nijerya’nın İsrail ile diplomatik ilişkilerinin düzelmesi için bir gerekçe bulamadı.”

Güney Afrika rejimini ve onun yıkıcı ırkçı politikasını ve faaliyetlerini güçlendiren İsrail politikasını eleştirdi. Ortadoğu çatışmasında genel olarak Buhari ayrıca şunları söyledi, “İsrail halkının güvenli sınırlar içinde yaşama hakkını kabul ederken, biz (Nijeryalılar)  İsrail’e Filistin halkının benzer haklarını inkar etme ve Arap topraklarını zorla işgal etme hakkını kabul edemeyiz.”

1984 yılında aralarında Kano Emiri’nin de bulunduğu iki önemli Nijeryalı yönetici gizliden İsrail’e ziyaret gerçekleştirdi. Kutsal yerlere özel bir ziyarette bulunduklarını, ancak Nijerya tarım faaliyetleri için teknik yardım talep ettiklerini itiraf ettiler. Bu hareket İsrail hükümetinden ekonomik yardım istemeyi aşağılayıcı bir durum olarak gördü ve iki yöneticisini altı ay süreyle görevden aldı.

27 Agustos 1985 – 27 Agustos 1993- Buhari rejimi, General İbrahim Badamosi Babangida liderliğindeki bir askeri grup tarafından yapılan darbe ile görevine son verildi. Buhari / Idiagbon rejiminin devrilmesi, Nijerya’da beşinci askeri yönetimin ortaya çıkmasına yol açtı.

Ortadoğu ile ilgili olarak, General Babangida, uluslarası toplumun Arap- İsrail çatışmasını çözmemesi üzerine bölgedeki mevcut durumu suçladı ve daha sonra hem İsrail’i hem de Filistinlileri BM’nin 242 sayılı kararında barış seçeneklerini göz önünde bulundurmaya çağırdı.

Bu bağlamda “Biz Orta Doğu alt bölgesinde yaşanan çatışmalardan ciddi olarak endişe duyuyoruz. Özellikle Arap-İsrail çatışmasına atıfta bulunuyoruz. Uluslararası toplumun Arap- İsrail çatışmasına kabul edilebilir bir çözüm bulmadaki başarısızlığın bölgedeki gerilimden sorumlu olduğuna inanıyoruz. Biz hem İsrailleri hem de Filistinlileri kendi haklarını garanti eden BM’nin 242 sayılı kararını destekliyoruz ve her iki tarafa da BM Çözümleri’ndeki barış seçeneklerini düşünmeye çağırıyoruz.”

Nisan 1986’da Jos (Plateau State- Plato Eyaleti) yakınlarındaki Kuru’da düzenlenen Nijerya Dış Politikası Konferasında, Başkan Babangida, Afrika’daki egemenliği, toprak bütünlüğünü ve tüm Afrika ülkelerinin ulusal bağımsızlığını ve neo-sömürgecilikten, emparyalizmden ve diğer tüm yabancı hakimiyet biçimlerinden kurtuluşunu güvence altına alacak olan gerekli siyasi ve ekonomik koşulların oluşturulması çağrısında bulundu.

Babangida yönetimi, Güney Afrika’yı tanıdı. 9 Nisan 1992’de Nijerya’ya resmi ziyareti yapan Cumhurbaşkanı Frederick de Klerk’in önderliğindeki ziyaret Nijerya- Güney Afrika ilişkilerinde soğukluğun sona erdiğine işaret etti. Ayrıca Nijerya’nın Güney Afrika’nın Afrika Birliği Örgütüne katılma isteğini desteklemesini istedi.

Babangida yönetimi, 1991 yılında Nijerya eski Dışişleri Bakanı- Binbaşı Ike Nwachukwu tarafından Tel Aviv’e yapılan resmi ziyaret sonrasında İsrail devleti ile 18 yıl sonra (1973-1991)diplomatik ilişkiler normale döndü. Nijerya’nın 1973 Arap –İsrail savaşından kısa bir süre sonra Yahudi Devleti ile diplomatik ilişkileri koparmasından bu yana İsrail’e Nijerya hükümeti yetkilisi tarafından yapılan ilk resmi ziyaret oldu. [1]

İsrail ile diplomatik ilişkilerin yeniden tesis eden General Babangida şunları söyledi. “Çeşitli ülkeler arasındaki ilişkilerde şu andaki değişikliklerle birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Tarihte İsrail ve Nijerya ile ilişkilerin kopmasına neden olan şeylere baktık. İşler değişti, böylece çeşitli ülkelerle ilişkileri gözden geçirdik. Bu ülkede ilişkinin kopmasına neden olan şeyin artık var olmadığına inanıyoruz, bu yüzden İsrail’le ilişkilerimizi gözden geçirmeye karar verdik. “[4]

Nisan 1993’te Nijerya İsrail’de bir büyükelçilik açtı. Fakat diplomatik ilişkilerin düzelmesi uzun sürmedi. 12 Haziran 1993’te yapılan seçimler 23 Haziran 1993’te Cumhurbaşkanı Babangida tarafından seçim sonuçları iptal edildi. Nijerya’nın seçim tarihinde yapılan en özgür, en adil ve en huzurlu seçim olduğunu beyan eden uluslararası gözlemciler seçim sonucunun iptal edilmesine şaşırdılar. 12 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iptalinden sonra, Başkan Babangida yaptığı açıklamada ‘askeri hükümetin yönetimden çekildiğini, boşluk oluşmaması için Ernest Shonekan başkanlığındaki Geçiçi Ulusal Hükümetin (ING) yönetime atandığını duyurdu. (27 Ağustos 1993) Aslında ING, Babangida rejiminin bir uzantısı olarak tanımlanabilir. Ernest Shonekan, yönetimine destek almak için kamuya açık ifadelerinde insan hakları konusunda şunları beyan etti, “Tüm insan hakları aktivistleri ve politik suçluları serbest bıraktık. Tüm politikacıların sürgünden geri dönmelerine izin verdik ve ülke içinde ve dışında herhangi bir aktivistin serbest hareketlerini kısıtlamadık.”

4 Eylül 1993’te ING, Amerikan hükümetinden olumsuz tepki gördü .’Babangida rejiminin keyfi olarak 12 Haziran seçimlerinin iptal edilmesi ile Nijerya halkının politik iradesini açıkça engelledi ve demokratik ilkelere uygun değildi. Yeni rejim (ING) demokratik ilkelere uymadığından geniş unsurların desteği ve güveni olmadığını söyledi. ABD’nin 12 Haziran seçimlerinin iptal edilmesinden sonra uygulanan yaptırımı kaldırmaya yönelik hiçbir planı yoktur.’ açıklaması ING hükümetini zora soktu.

Şef Shonekan Nijerya’daki siyasi sahnede meydana gelen gelişmelerin dalgalanmalar yapmaya devam ettiğini ittiraf etti. 84 gün görevde kaldığı süre içerisinde, mekik diplomasisi dışında, herhangi bir dış politika konusuna odaklanmadı ve Nijerya’nın dış politikası üzerinde anlamlı bir etki oluşturamadı. Önceki yönetimler gibi, ING Batı Afrika alt bölgeyi dış politikasının merkez parçası yapmak oldu. Bu bağlamda, Shonekan yönetimi, Nijerya’nın Liberya krizine katılımını ele almak için zaman buldu ve Nijeryalı birliklerini ECOMOG’dan aşamalı olarak geri çekilmesini sağladı.

Üç ay görevde kalabilen  (ING)  Şef Shonekan 17 Kasım 1993 Çarşamba günü kansız bir darbe ile görevden sessizce alındı. 17 Kasım 1993’te General Sani Abacha tarafından yönetilen askeri bir darbe gerçekleşti. Abacha yönetimi, geçmişe sahip olduğu seleflerden gelen durgun ekonomiyi, politik istikrarsızlığı, kaos, anarşi ve sivil çatışmaları devraldı. Babangida rejimi tarafından İsrail ile kurulan karşılıklı işbirliği 1994 ile 1998 arasında Nijerya- İsrail diplomatik ilişkilerinde düşüş dönemi oldu. [1] İsrail ile her ne kadar diplomatik ilişkilerde sıkıntılar yaşanıyor olsa da, ekonomik alanda işbirliği devam ediyordu. 1996 yılının Temmuz ayında, İsrailli bir mantar üreticisi olan Dr. Moshe Wolfovitch, Nijerya ile mantar üretimi alanında işbirliği için fizibilite çalışmaları yapmak üzere Nijerya’yı ziyaret etti. İsrail’in Nijerya’nın Büyükelçisi Gadi Golan projeyi Nijerya ile İsrail arasındaki tarım işbirliğine yeni bir boyut olarak nitelendirdi. Büyükelçi Wolfovitch, 6 Nijerya üniversitesi yapılan anlaşmada küçük ölçekli mantar çiftçileri yetiştirmek için genişletme merkezleri olarak hizmet vermeyi kabul etti. Enba Devlet Üniversitesi, Enok Eyalet Üniversitesi, Ladoke Akintola Üniversitesi, Ogbomoso ve Ziraat üniversitesi, Abeokuta Üniversiteleri ile yapılan anlaşmalarda bir yılda 20 milyon ton mantar üretilebileceği tahmin edildi.  İsrail aynı zamanda Nijerya ile arıcılık alanında ikili bir işbirliği yaparak, İsrail arıcıları ekibi, Nijerya’da iki önemli kurumda arıcılıkla ile ilgili bir arıcılık eğitim programı düzenledi. İsrail Büyükelçisi Golan, İsrail’in entegre tarımda, küçük ama önemli tarım alanlarını Nijerya ile işbirliği içinde ortaya koymaya karar verdiğini söyledi.

İnsan hakları gruplarının ve demokrasi yanlısı örgütlenmenin önde gelen savunucuları Lagos’ta düzenlenen bir dizi toplantıdan sonra, 12 Haziran seçimlerinin yeniden gerçekleştirilmesi için Mayıs 1994’te Ulusal Demokratik Koalisyon (NADECO) kurdular. NADECO liderleri herhangi bir baskı ve tehdit oluşturmadan, kitlesel mitingler, grevler, boykotlar gerçekleştirerek uluslararası kuruluşlara çağrıda bulundular. Grevden kaynaklanan yakıt kıtlığı ülke çapında ekonomik ve sosyal faaliyetleri aksattığından hükümetti zor durumda bıraktı. Abacha yönetimi muhaliflere karşı etkin ve acımasız bir tavır sergiledi. Nijerya Çalışma Kongresi (NLC) de dahil olmak üzere sendikaları yasakladı ve liderlerini gözaltına aldı bazılarını da tutukladı. [4]  1994 yılının başından Abacha yönetimi aşırı baskıcı eylemlerini yoğunlaştırarak muhaliflere karşı suikast ekibi oluşturdu. Bu ekibin üyeleri Kuzey Kore, Libya ve İsrail’e özel eğitim için gönderildi. İsrail güvenlik uzmanları, suikast ekibini eğitmek için Nijerya’ya davet edildi. Birçok demokrasi yanlısı sivil haklar aktivisini yurtdışına kaçmaya zorlayan bir suikast artışı vardı. Öldüremeyecekleri kimseleri hapse attılar. Mart 1995’te Olusegun Obasanjo ve eski milletvekili ve bin başı Shehu Musa Yar’adua, Abacha rejimine karşı bir darbe komplusu kurmakla suçlandı. Özel bir askeri mahkeme tarafından yargılandılar ve Obasanjo ve Yar’adua ölüme mahkum edildi. [8]

ABD, AB ve Milletler Topluluğu,(Commonwealth) ülkenin zayıf insan kaynakları kaydı, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygısızlığı nedeniyle Nijerya’ya karşı sınırlı ama etkili yaptırımlar uyguladı. 1995’te Nijerya’ya silah ambargosu dahil vize kısıtlamaları, Nijeryalı liderlerin ve aile üyelerinin AB üyesi devletlere girmesini yasakladı. Nijerya’nın resmi delegasyonları ve ulusal takımların vizeleri iptal ederek spor temaslarını durdurdu. Nijerya Milletler Topluluğu 11 Kasım 1995 tarihinde Yeni Zelanda’da düzenlenen devlet ve hükümet başkanları zirvesinde örgütün üyeliğini askıya alarak tecrit etti.

Abacha’nın ani ölümünden sonra,  General Abdulsalam Abubakar 9 Haziran 1998 tarihinde Nijerya’da kritik bir dönemde iktidarı üstlendi. General Abubakar, idaresinin iç ve dış politika hedeflerine ulaşmak için Nijerya, içinde ve dünyadaki tüm uluslarla gerçek uzlaşmayı sürdüreceğini söyledi. [1]

Sivil hükümette dönüş sözü veren Abubakar, 29 Mayıs 1999’u yeni sivil Cumhurbaşkanı seçimi için tarih olarak belirledi. Abubakar’ın planındaki güven, Nobel ödüllü Wole Soyinka’nın 4 yıl sürgün hayatından sonra Nijerya’ya dönüşü Abubakar’ın planına olan güveni güçlendirdi. Söz verdiği gibi, cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve Abubakar hükümeti, seçimi kazanan Obasanjo’ya teslim etti. Cumhurbaşkanı Olusegun Obasanjo, 20 yıl önce (1979-1999) askeri bir başkan olarak bıraktıkları ile şimdiki durumu tamamen farklı olduğunu belirtmek gerekir. Obasanjo, zayıf maliye politikası, politik kriz, istikrarsızlık ve zayıf iç imajı miras almıştır. [9]

1999 ile 2007 arasında Nijerya-İsrail ilişkileri sıcak ve sağlam bir zemine doğru ilerledi. Olusegun Obasanjo, küresel bir mekik diplomasisi ile Nijerya’nın İsrail ile olan ilişkilerini yeniden kurdu. Üst düzey hükümet yetkililerinin karşılıklı ziyaretleri ve MASHAV (İsrail Uluslararası İşbirliği Merkezi ) programları aracılığıyla yoğun teknik ve mesleki bilgi alışverişinde dile getirildi. Ülkeler arasında ekonomik ve ticari ilişkiler de bu dönemde gelişmiştir, zira gittikçe daha fazla sayıda İsrailli şirket Nijerya’ya yatırım yapmak için davet edilmiştir. [4] Nijerya ve İsrail Devleti, iki ülke arasındaki mevcut diplomatik ve siyasi ilişkileri güçlendirmeyi amaçlayan yıllık diyaloğu yürütme mekanizmasını başlattı. İki ülkenin temsilcileri tarafından Kudüs’te bu hususa ilişkin Mutabakat Zaptı (MOU) imzalandı. Anlaşmanın şartlarına göre, iki bakanlık ‘ikili diyaloğunu ilerletmek için yararlı bir mekanizma oluşturacak diplomatik düzeyde ikili istişareler için bir prosedür oluşturmayı kabul etti. [2] Federal hükümet ve bir İsrail şirketi 2002 yılında ortak girişim entegre çiftlik projelerine 10 milyar dolar harcadı. Federal hükümet, projeye %85 oranında sermaye katılımı sağlayacak, diğer taraftan şirket geri kalanını teknik ve uzmanlık olarak sağlayacaktır. Proje 400.000 hektar araziyi kapsamaktaydı. Nijerya’nın İsrail ile ticareti 2002’de 34.7 milyon dolara yükseldi.

2004 yılında Federal Hükümet ve Hovev Tarım Limited ortak bir tarımın kurulması konusunda anlaşma sağladılar. Tüm jeo-politik alanlarda ihracata yönelik çiftlikleri ve tarım işleme tesislerini kurmayı amaçlayan kalkınma, Tarım ve Kırsal Kalkınmadan sorumlu Devlet Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre Güney Batı’daki çiftliklerde , domates, fesleğen ve kovan patatesleri, dolmalık biber ve yüksek kaliteli mango, narenciye, ananas, kaju ve yüksek verimli sebzeler üretecek. 2004’te Nijerya İsrail Büyükelçisi Noam Katz, eğitim programları aracılığıyla Nijerya’nın tarım alanındaki zaferini yeniden kazanmak için ülkesinin yardımına söz verdi. [4] 2005 yılında İsrail, Nijerya’ya gelecekte Nijerya için olası bir büyük gelir kazancı olarak Arıcılık konusunda yardımcı oldu. İsrail Uluslararası İşbirliği Merkezi ( MASHAV) Nijerya’daki Mazizuble çiftlikleri ile işbirliği içinde 2005 yılında pilot projeye başladı. Büyükelçi Noam Katz açıklamasında, “özelikle Nijerya’nın dış pazarlarda çok değerli organik bal üretme potansiyeline sahiptir. Balmumu ve propolisi, endüstri için önemli mallar ve kozmetik ve farmasötik endüstrilerinde özel bir değer olarak bakmalıyız.”

2006 yılının Mart ayında, İsrail, Nijerya’da kuş giribi ile mücadele etmek için 8 bin ton acil tıbbi malzeme bağışladı. Ayrıca, Eylül 2006’da Fulani etnik grubu için ortak caminin inşası için çimento torbaları bağışladı. İsrail’in Nijerya’daki yardımlarının çoğu teknik yardım ve işbirliği şeklinde geliyor. Bu elçilik, İsrail firmaları ve İsrail uluslararası işbirliği enstitüsü MASHAV aracılığıyla İsrail tarafından tamamen ya da kısmen desteklenen ve organize edilen çeşitli insan kapasitesi geliştirme eğitim programlarında açıkça görülmektedir. [10]

Afrika ülkelerinde yaşayan gurbetçi İsrailliler uzun süredir İsrailli şirketler için silah anlaşmaları düzenlemekte etkili oldular. Nijerya’da yaşayan İsrailli iki işadamı 2006’da İsrail gözetim sistemleri için büyük bir anlaşma ve 2008’de iki İsrail devriye aracının satışını organize etti. İsrailli işadamı yaklaşık 25 yıl önce İsrailli inşaat şirketi Solel Boneh’in temsilcisi olarak geldi. Bir emlak girişimcisi ve bir güvenlik danışmanlık şirketinin sahibi olarak çalışıyordu. Bunun yanında Lagos’taki Mega Plaza’nın sahibi. İsrailli işadamları Amit Saleh ve Alon Nelken Nijerya hükümet yetkilileri ile bağlantısı iyi olduğundan, -havacılık anlatlaşması -anlaşmayı kabul ettirmek, Nijerya Ulusal Güvenlik Danışmanı Teğmen General Aliyu Mohammed Gusau, Başkan Babangida’ya Havacılık anlaşmasının öneminden konu açarak ikna etmeyi başardı. Çeşitli İsrailli şirketleri, İsrail’deki Sharbiv inşaat şirketine de sahip olan Hayfa’dan Yosef Kalish’e ait Ashtrom Uluslarası inşaat grubu ve SCC’ye ait olan Jdp’de dahil olmak üzere Nijer Deltasında faaliyet göstermektedir. Bu şirketler altyapı ve tarımsal girişimlere katılmakta ve yüzlerce işçi istihdam etmektedir. Zim Nakliye şirketine ait gemiler Nijerya limanlarında duruyor. [11]

İsrail, Nijerya ve diğer sahra altı Afrika ülkelerine yönelik büyük silah ve diğer askeri ekipman tedarikçilerinden biridir. Nijerya, İsrail silahlarının en büyük Afrika ithalatçısıdır. 2006 yılında Amerika’da üretim yapan İsrail şirketi Nijerya’ya 260 milyon dolarlık silah satışı gerçekleştirdi. Yapılan anlaşmalarda, insansız hava araçları, insansız yüzey aracı, kıyı gözetim sistemleri, bulunmaktaydı. 2006 yılında İsrail tarafından Afrika ülkelerine yapılan silah satışlarında en büyük anlaşma Nijerya ile yapıldı. Bilinen spesifik bilgiler, Nijerya’nın İsrail silahlarının en büyük ithalatçısı olduğunu ve 2006 yılında Nijerya ile imzalanan İsrail anlaşmalarının 2009’da bildirilen değeri, büyük olasılıkla 500 milyon dolar oldu.  [12]

Nijerya Cumhurbaşkanı ve PDP Genel Başkanı olan Olusegun Obasanjo tarafındanyapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PDP’nin adayı olarak seçime katılan Yar’adua, birçok tanınmış ve popüler Nijeryalı asker lider ve politikacıya karşı Nisan 2007 yılında yapılan seçimlerde oyların yüzde 70’ni alarak seçimi kazandı. Ancak seçim sürecinde yaşanan geniş çaplı şiddet olayları, seçmenlere yapılan baskılar uluslararası gözlemciler tarafından eleştiri konusu oldu.

Yar’adua döneminde Nijerya-İsrail ilişkileri, Yar’adua’nın sağlığının etkisiyle, kısa süren iktidarından kaynaklı olarak ilişkiler belirli bir düzeyde yürümüştür. Nijerya’nın Başkenti Abuja’da yapılan Nijerya- İsrail İş Forumu’nun açılışında (NIBF) Nijerya’nın Ticaret ve Sanayi Bakanı’na göre Nijerya-İsrail arasındaki ticaret hacmi 2008’te 1 Milyar dolar seviyesinde bulunuyordu. [13]

Yar’Adua’nın sağlık sorunları nedeniyle Suudi Arabistan’a gitmesi ve birkaç hafta boyunca Nijerya’da bulunmadığı için eleştirmenler ülkedeki güç boşluğundan yakınarak,  Yar’Adua’nın başkan yardımcısı Goodluck Jonathan’a resmi olarak yetki devretmesi yönünde çağrıda bulundular. Nijeryalı bir mahkemenin 29 Ocak 2010 tarihli kararı, Yar’Adua’nın tıbbi tedavi için ülke dışındayken başkan yardımcısına yetki verme zorunluluğu olmadığını belirtmesine rağmen,  uzun süre devamsızlığıyla ilgili tartışmalar devam etti. 9 Şubat 2010 tarihinde, Nijerya Ulusal Meclis üyeleri,  Jonathan’ın tam güç ve hizmet vermesi ve Yar’Adua’nın görevlerini sürdürmesine kadar başkanlık görevini yürütmesini istedi. Yar’Adua 24 Şubat 2010 tarihinde Nijerya’ya döndüğünde, Yar’Adua’nın toparlanmaya devam etmesi halinde Jonatha’nın başkan yardımcısı olarak kalacağı açıklandı. Fakat Yar’Adua sağlık durumu iyileşmedi ve 5 Mayıs 2010 yılında öldü. Yardımcısı Goodluck Jonathan ertesi gün Nijerya’nın 14. Başkanı olarak yemin etti.  [14]

Jonathan 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili usulsüzlüklere dikkat çekerek, 2011 için planlan şeffaf ve adil seçimlere öncelik vereceğine dair söz verdi. 16 Nisan 2011’de seçimler yapıldı ve Jonathan, başkanlık seçimlerinin  galibi oldu ve oyların yaklaşık yüzde 59’nu aldı. Jonathan, aralarında Skoto Sultanı, ve Zaire’nin Emiri de dahil olmak üzere geleneksel İslami bireylerden destek aldı. Ancak Kuzeydeki birçok insan Jonathan’ın aldığı oyların rüşvetle alındığı konusunda şüpheliydi.

Buna rağmen Müslüman Buhari Kuzeydeki eyaletlerin çoğunda üstünlük elde etti. Eski askeri lider Muhammed Buhari, oyların 32’ni aldı. Uluslararası gözlemciler seçimleri büyük ölçüde özgür ve adil olarak değerlendirdi. Ancak Buhari ve diğer adayların destekçileri başta Kuzey bölgesi olmak üzere seçimlere itiraz etti ve iktidardaki PDP’yi seçim sahtekarlığıyla suçladı. [15]

Jonathan’ın döneminde en çok endişe duyulan sorunlar arasında 2002 yılında Kuzeydoğu Nijerya’da kurulan mezhep hareketi Boko Haram’ın devam eden tehdidi bulunmaktaydı. Boko Haram, Borno Eyaletinde nüfuzlu İslamcı bir din adamı olan Muhammed Yusuf tarafından 2002 yılında Maiduguri’de kuruldu. Selefi anlayışa sahip olan grubun kapsayıcı amacı, bir İslam Devleti kurmaktı. Grup ülkedeki yolsuzluk ve adaletsizliği sonra erdirmek ve şeriat yasalarını istediğini iddia etti. Grubun parlama noktası, 2009’da Bauchi eyaletinde askeri ve yerel polis güçleri ile yapılan çatışmadan sonra birçok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olunca yaygın bir şöhrete sahip oldu. Buna karşılık Hükümet güçleri çok sayıda Boko Haram üyesi de dahil olmak üzere sekiz yüz kişiden fazla insanı protesto gösterilerinde öldürdü. Kısa bir süre sonra, grubun lideri Muhammed Yusuf yakalandı ve gözaltında öldürüldü. Bir süre sonra Yusuf’un vekili olan Abubakar Shekau’nun liderliğinde grup yeniden ortaya çıktı ve şiddet olaylarına tekrardan başladı. Analistler, hükümetin ağır polis ve terörle mücadele taktikleri de grubun ateşi için yakıt olduğunu söylüyorlar. [16]

Muhalefet partileri, İsrail’in Nijerya’nın kuzeydoğu kesiminde devam eden Boko Haram isyanının ardındaki güçlerden biri olduğunu iddia ediyor. [17] Sudan Başkanı Ömer El Beşir, Amerikan ve İsrailli istihbarat örgütleri ile her iki aşırılık yanlısı grup arasından bir bağlantı olduğunu, CIA ve Mossad’ın Daeş ve Boko Haram’ın arkasında olduğunu ve böyle eylemlerde bulunacak Müslümanın olmadığını, Boko Haram tarafından Nijerya’da bir okuldan 200 kız kaçırdığını ve Kuzeydoğu’da Baga’da yaptığı katliamlar ‘ buzdağının sadece ucu’ olduğunu belirtti. [18]

Jonathan’ın yönetimi 1967’deki iç savaştan sonra Nijerya tarihindeki en büyük güvenlik sorunlarına tanık oldu. Eşsiz güvenlik sorunları ve Boko Haram olarak adlandırılan terörist gruptan aralıksız saldırıların ardından hükümet “Terörle Mücadele Yasasına” geçti. 2009’dan 2014’e kadar 12000’den fazla Nijeryalı öldürüldü ve birçoğu yaralandı. [19]  2009-2010 yılında teslim edilen iki Shaldag devriye aracı ve Nijeryalı ekiplerin İsrailliler tarafından eğitilmesi için 2008’de 25 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. 2010 yılında Nijerya, İsrail’den alınan tavor tüfeklerini Nijerya Devlet Güvenlik Servisinde kullanmaya başladı. [20] 26 Agustos 2011’de Abuja’daki BM binasına yapılan saldırının ardından, Başkan Goodluck Jonathan’nın onayı ile binanın korunması için İsrail güvenlik uzmanları konuşlandırıldı. [21] Nijerya, Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan döneminde İsrail ile daha yakın ilişkiler kurdu.

2013 yılında Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan İsrail’i ziyaret eden ilk Nijeryalı Devlet Başkanı oldu. Başkan Jonathan ve beraberindeki heyet,(Sekiz eyalet valisi, yedi bakan, ulusal meclisin üç üyesi, ve birkaç kilise üyesi Kudüs ve Nasıra’daki en önemli Hristiyan kutsal mekanlarını ziyaret etti. Ayrıca Cumhurbaşkanı, yaptığı ziyaret sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile terörle mücadele operasyonların ele alarak, ayrıca iki ülke arasındaki dini seyahatler için ikili Hava Hizmetleri Anlaşması’nı (BASA) imzaladı. 2012-2013 yılları arasında Nijerya’nın İsrail’e ihracatı 165 milyon dolardan 276 milyon dolara çıktı. [4] Nisan 2013’ te Nijerya hükümetinin Nijerya’nın internet trafiğini izlemek için Akıllı İstihbarat Teknolojisi temini için Elbit Şirketi ile yaptığı 40 Milyon dolarlık anlaşma imzaladı. Bu sistem Nijerya hükümetinin Nijerya’daki tüm internet faaliyetlerini izlemesine izin vermesinden dolayı büyük tartışmalara neden oldu. Birçok Nijeryalı, sistemin kullanımını demokratik olmadığını ve medeni haklarının ihlal edildiği nedeniyle tepkiyle karşıladı. Fakat hükümet siber saldırılara karşı mücadelede gerekli olduğunu öne sürerek kendini haklı çıkarmaya çalıştı. [22]

Her iki ülke, ekonomik hedeflerini güçlendirmek amacıyla İsraillilerin Nijerya’ya yatırım yapmasını kolaylaştırmak için iki taraflı bir Hava Hizmetleri Anlaşması imzalamış ve doğrudan seferlerin sonucu olarak iki ülke arasında seyahat süresi önemli ölçüde azalmıştır. Nijeryalı taşıyıcı Arik Air, anlaşmanın imzalanmasından sonra bir İsrail güvenlik denetiminden geçerek, Nijeryalılar için uçmayı çok daha kolay hale getirdi. ABD’den sonra Nijerya, İsrail’e her yıl seyahat eden en fazla sayıda hacıya sahip. Nijeryalı turistlerin İsrail’e getirdiği döviz kuru, İsrail ekonomisinin büyümesine önemli bir katkıda bulunduğu için, İsrail’e olan Nijeryalı turistlerin sayısı her yıl artmaktadır. Örneğin, Nijerya’daki İsrail Büyükelçiliğine göre, 2010 yılında 31.570, 2011’de 50.620 Nijeryalı İsrail’i ziyaret etmiştir. 2012 ve 2013 yıllarında 30.000’den fazla Hıristiyan hacı İsrail’i ziyaret etti. [4] 2016 yılında 84.000 Nijeryalı turist İsrail’i dini nedenlerden dolayı ziyaret etti.  [23] Nijerya- İsrail ilişkilerinde ekonomik cephede gelişmeler olduğu gibi, diplomatik cephede de gelişmeler kaydedildi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının, İsrail’in tartışmalı bölgelerden çekilmesini ve Filistin devletinin tek taraflı olarak kurulmasını öngören kararından kaçındı. 2014 yılında BM Güvenlik Konseyinde Filistin’in devlet olarak tanınması için yapılan oylamada Nijerya çekimser oy kullandı. Nijerya elçisi Joy Ogwu, “İsrail ve Filistin arasındaki barışa yönelik nihai yolun müzakere edilmiş bir çözümde yattığını” belirti. Nijerya’nın belirgin değişiminin nedeni, hem İsrail Başabakanı Benyamin Netanyahu hem de ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry’nin Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’ı arayıp İsrail için destek istemesinden kaynaklanıyordu. [24]

Nijerya’da Boko Haram tarafından kaçırılan 200’ün üzerinde kız çocuğunun bulunması için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’a yardım teklifinde bulundu. Jonathan, Boko Haram tarafından yüzlerce kız öğrenciyi bulma çabalarına yardımcı olmak için İsrail’in arama ve kurtarma operasyonlarına yardım etmek için terörle mücadele uzmanı ekibi gönderme önerisini kabul etti. [25]  Nijerya Ulusal Bilgi Merkezi Sözcüsü Mike Omeri Küdus Postası’na verdiği demeçte “Boko Haram’a karşı mücadelemizde İsrail çok önemli ve sadık bir müttefik olduğunu söyledi.” [26]

İsrail Hükümeti, Boko Harama’a karşı mücadelesi nedeniyle  ABD yapımı askeri helikopterlerin Nijerya hükümetine satışı için bir anlaşma sağladı. Hizmet dışı bırakılan silahların yeniden satılması İsrail Savunma Bakanlığı tarafından onaylanmış olmasına rağmen, Washington, Nijerya hükümetinin Boko Haram ile devam eden mücadelesinde sivil kayıplardan kaçınmak için yeterince çaba göstermediği yönündeki endişelerinden dolayı silah satışına izin vermedi. [27]

Nijerya’da faaliyet gösteren İsrail şirketleri arasında Motorola İsrail, Bnot Harel Nijerya Limited (Tarım) Etco Nijerya (İnşaat) Elbit Sistemleri (Bilgisayar ve internet güvenliği) Emi Sistem (Güvenlik)  Evi ve Sons Nijerya Limited (tarım), Lavenjok (üretim), pek çok İsrailli şirket inşaat, altyapı, yüksek teknoloji, iletişim, tarım, su yönetimi ve diğer sektörlerde faaliyet göstermektedir. 2014 yılında Nijerya ve İsrail hükümeti, mikro sulama çiftlikleri, bahçecilik, hayvancılık, su ürünleri yetiştiriciliği, makineleşme ve sürdürülebilir arazi yönetimi konularında bilgi transferini artırmak için bir mutabakat zaptı imzaladılar. Tarım ve Kalkınma Bakanı Dr. Akinwumi Adesina ve onun İsraili meslektaşı Yain Shamir arasında imzalanan MoU muatabakat zaptı ülkedeki tarımsal üretimi artırmak için geliştirilmiş modern teknolojinin benimsenmesinin yönetimini kolaylaştırmaktı.

İsrail’in Merkez İstatistik Bürosuna göre Nijerya, İsrail’in Afrika’daki en büyük ikinci ihracat pazarıdır. Her iki ülke arasındaki ticaret hacmi sadece tek yönlü bir trafik değil, Nijerya da her yıl ortalama 300.4 milyon dolarlık İsrail malları ithal ediyor ve İsrail mallarının en büyük 20 ithalatçısından biri. Başkan Goodluck yönetimi altında ticaret ve işbirliği alanında 2012-2013 yılları arasında Nijerya’nın İsrail’e ihracatı 165 milyon dolardan 276 milyon dolara çıktı. Ayrıca, İsrail Uluslararası İşbirliği Merkezi olan MASHAV aracılığıyla üst düzey hükümet yetkilileri, teknik ve mesleki bilgi alışverişi için, karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdi. [4] Nijerya’nın Afrika’da en çok nüfusa sahip olması ve kıtadaki en büyük ekonomisi olmasıyla birlikte, İsrail’in Nijerya’yı giderek ekonomik ve stratejik bir ortak olarak görmesi pek şaşırtıcı değildir.

2014 yılında Tüm İlerleme Kongresi Partisi (APC) 2015 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde aday olarak Muhammed Buhariyi gösterdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 14 adayı vardı, ancak gerçek yarışmanın PDP’nin adayı Goodluck Jonathan ve Buhari arasında olduğu görülüyordu. Buhari en yakın rakibi olan Jonathan’dan 2,5 milyondan daha fazla oy alarak seçimin galibi oldu ve 29 Mayıs 2015’te göreve başladı.

Başkan Buhari, kampanya vaatlerini terörle mücadele, yolsuzlukla mücadele ve ekonomiyi iyileştirme gibi üç önemli noktada birleştirdi. Buhari hükümeti altındaki ana dış politika komşularıyla ilişkilerini geliştirmek, Boko Haram’a karşı ABD ve diğer dünya güçleri ile birlikte terörizmle savaşmak, ortak mücadele etmek, istihbarat, ekonominin iyileştirilmesi ve yolsuzlukla mücadele, ihtiyaçların karşılanması yoluyla ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için farklı ülkelerle ile ilişkileri geliştirmek oldu. [28]

İsrail Devleti tarafından, İsrail’in Nijerya büyükelçisi Uri Palti tarafından Cumhurbaşkanı Buhari’ye teslim edilen kutlama mektubunda yolsuzluk, terörizmle mücadele ve tarım sektörünün gelişimiyle ilgili olarak Nijerya’ya yardım etme isteğini ve Nijerya ile İsrail arasındaki dostluk ve işbirliği ilişkilerinin genişlemeye ve güçlenmeye devam edeceğine güvendiğini dile getirdi. [29] İsrail’in son yıllarda Afrika ile ilgili söylemleri, Afrika’da oyun kurmayı hedeflemesi, nufüz kurmak istemesi, Afrika’ya yeniden dönmeyi hesaplayan bir İsrail, her alanda Batı Afrika’da lider bir ülke olan Nijerya’da kendisine yer açması ve uzun vadeli ilişkiler için Nijerya ile yakından ilgilenmektedir. İsrailli Bakan Liberman’ın yıllar önce Afrika’ya yaptığı ziyarette, İsrail’in ECOWAS bölgesine güçlü ve aktif bir şekilde girmeyi planladığını, Nijerya ve Gana gibi dost Afrika ülkelerinin ilişkilerin kurulmasında büyük rol oynayacağını belirtmişti. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Afrika’nın kalbine ulaşmaya çalışıyoruz” beyanı İsrail’in Afrika hedefleri siyasetinde daha da güncellemeye gideceğini göstermektedir.

Buhari döneminde Nijerya, İsrail ve Filistin sorununa karşı tutumu, sorunun bütün tarafların barışçıl ve gerçek çabalar gerektiren yöntemlerle çözmesi yönünde olduğu ve BM kararları ve uluslararası yasalar doğrultusunda iki devletli bir çözümün ortak hedefine ulaşmak için, karşılıklı saygı, uzlaşma ve güven inşa etmenin gerekli olan belirli eylemler olduğu yönündedir. Bu bağlamda, İsrail’i Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki tüm yerleşim yerlerini durdurmak, ve tersine çevirmek için somut adımlar atılması gerektiğini, Filistin halkının haklarına tam desteğini her platformda dile getirmiştir.

Abuja’daki İsrail büyükelçiliğini ziyaret eden Nijerya Dışişleri Senatosu Komite Başkan Yardımcısı Shehu Sani, “Ortadoğu’da barış konusunda istekli olduğunu ve her iki ülkenin de barış içinde yaşayacağı iki devletli bir çözüm arzu ettiklerini ve İsrail ve Filistin çatışmasının son bulması tüm dünyadaki barışın merkezi ve anahtarı olarak gördüğünü söyleyerek,” Nijerya’nın Filistin meselesine bakışını bir nevi özetlemiştir. [30] Buhari, Katar Emiri Tamim Bin Hammad Al-Thani ile yaptığı görüşmede, uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli bir çözümü desteklediğini söylemişti. Filistin’deki kardeşlerimiz istedikleri hedefe ulaşana kadar sizinle yan yana duracağımız konusunda sizi temin ederim. Filistin’in Başkenti olarak Kudüs ile 1967 sınırlarını yeniden tesis eden ve saygı gösteren Güvenlik Konseyi kararları için verdiğimiz destek sağlam ve sarsılmaz” diyerek Filistin’e olan desteğini göstermiştir. [31]

Nijerya’nın İsrail ile olan ilişkilerinde Hırıstiyan grupların çoğu, bağımsızlığın ilk yıllarında olduğu gibi, günümüzde de İsrail ile iyi ilişkiler geliştirilmesine taraftardırlar. Nijerya Hıristiyan Birliği (CAN), İsrail Hükümetinin Başkenti Kudüs’e taşınmasını memnuniyetle karşıladığı kutlama mesajında Donald Trump’ın 7 Aralık 2017’de İsrail’in başkenti olarak ilan ettiği açıklamada, İncil kehanetinin yerine getirilmesiydi ve Nijerya’da dahil olmak üzere diğer ülkelerin, Tel Aviv’den Kudüs’e elçiliklerini taşıyacakları dualarımızdır. Ayrıca Nijerya’nın Kudüs için olumsuz oyu, Nijeryalıların seçimini temsil etmediğini” söyledi. Nijerya Hükümeti, Nijerya’nın ABD’nin büyükelçiliğini Tel-Aviv’den  Kudüs’e resmi olarak taşıdığı etkinliğe katıldığına dair basında çıkan haberleri yalanlamıştı. [32] 2014 yılında Nijerya Hıristiyan Birliği (CAN) Başkanı’nın sahip olduğu jet Güney Afrika’nın Lanseria Havaalanında gümrük yetkilileri tarafından içinde 9.3 milyon dolar bulundu, ve iki Nijeryalı ve bir İsrailli vatandaşı tarafından yasadışı silah satışı için yapılan anlaşmanın paraları olduğu iddia edildi. [33] Güvenlik ekipmanlarının istihbarat servisleri tarafından stratejik satın alınması için nakit hareketleri FBI, KGB, MOSSAD ve diğerleri tarafından gerçekleştiriliyor. [34]

Liberya’nın Başkenti Monrovia’da düzenlenen 51. ECOWAS Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısına onur konuğu olan katılan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun davet edilmesinden kaynaklı olarak Nijerya  toplantıya  katılmayarak boykot ettti. [35] İsrail hükümeti, ECOWAS ile daha derin işbirliği  içerdiği için örgütün sekretaryasına ev sahipliği yapan Nijerya’nın daha ikna edici bir şekilde kazanılması gerektiği açıktır.

Nijerya ile İsrail arasında 1960’tan bu yana devam eden ve birçok ilişkide kilit nokta olarak görülen İsrail- Filistin sorunu üzerine ülkenin çok-dini ve etnik çeşitliliği ve Hıristiyan ile Müslüman birbiri ardına etkisi nedeniyle etkili bir politika oluşturmayı amaçlayan ulusal bir mutabakat elde etmesi son derece zor olmuştur. Nijerya- İsrail ilişkilerinin her iki ülkeye de yarar sağlayacağını savunan Nijeryalı Hıristiyanlar var olmakla beraber, Filistin meselesi hariç,  son yıllarda birçok Müslüman elit kesimde bu yönde karar belirtmişlerdir. Her ne kadar Filistin noktasında titiz davranan mevcut Nijerya hükümeti, İsrail ile ticari konularda işbirliği yapmayı göz ardı etmemektedir. İsrail, tarımsal sürdürebilirliği, çöl topraklarını için ekilebilir arazilere dönüştürme teknolojisini İsrail Uluslararası Kalkınma Ajansı (MASHAV)’ın da aralarında bulunduğu birçok kanallar aracılığıyla paylaşıyor.

İsrail Büyükelçisi Guy Feldman ve Nijerya Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanı Şef Audu Ogbeh arasında, Nijerya ve İsrail,  arasındaki tarımsal işbirliği konusunda mevcut Mutabakat Zaptı’nın gözden geçirilerek, kalkınma ortaklarından yardım almak, tarımsal araştırmalar konusundaki işbirliği genişlettirilmesi, ve tarım konusunda 22 araştırma enstitüsünü güçlendirerek, tarımda gençlere pratik eğitim sunacak İsrail ile yeni anlaşma imzaladı. [36] 3 Mart 2016 tarihinde Abuja’da düzenlenen sempozyum da, tarım, katı minareller ve KOBİ’ler için Nijerya politika yapıcılar ve İsrail şirketleri ve uzmanları bir araya geldi. İsrail’in Nijerya Büyükelçisi, Nijerya’nın yararlanabileceği ülkesinde muazzam yatırım ve ekonomik fırsatlardan bahsetti.[37] İsrail’in Nijerya Büyükelçisi Guy Feldman 2018 İsrail Ulusal Günü kutlamalarında Nijerya ile İsrail arasındaki mevcut ilişkilerden söz eden elçi, daha fazla sulama tekniği ile tarımda daha fazla işbirliği çağrısında bulundu. “Nijerya’nın bazı bölgeleri İsrail gibi kurak arazi özelliklerine sahipler, bu nedenle İsrail ve Nijerya’nın su yönetimi açısından paylaşacakları çok şey var.” Nijerya’da Nijeryalıların tarım performansını, su yönetimini ve ülke içerisindeki güvenliğini iyileştirmelerine yardımcı olmaya odaklanan pek çok İsrailli şirket yöneticisi ve operatörü var. [38]  2017 yılında Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) tarafından organize edilen ‘Sürdürülebilir Tarımın Geliştirilmesi’ teması ile konferansa, İsrail’in Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (MASHAV) ta katılım gösterdi.

İsrailli uzmanlar tarafından kurulan bir şirket olan Four-Troop,  IDF Özel Kuvvetler birimleri asimetrik savaşta Nijerya Hava Özel Kuvvetlerine eğitim veriyor. Aynı zamanda M-TACS Medikal Çözümler ve Taktikleri tarafından yönetilen bir istihbarat kursu ve bir EMT (Acil Tıp Teknisyeni) kursu da dahil olmak üzere Nijerya Hava Kuvvetleri ile yapılan askeri işbirliğin parçasıdır. [39]

Ulaştırma Bakanı Bay Rotimi Amaechi, Lagos’ta düzenlenen 2017 Dünya Denizcilik Gününde açılış konuşmasında Federal Hükümet, ülkenin su yollarının ve denizcilik tesislerinin güvenliğini ele almak ve personel yetiştirmek için bir İsrailli firma ile anlaştı. Nijerya’nın Aralık ayında başlaması beklenen tatbikata 195 milyon dolar harcayacağını belirtti. [40] Nijerya Cumhurbaşkanı Buhari, dolandırıcılık ve yolsuzluk iddialarından sonra deniz güvenliği için HLSl Güvenlik sistemleri ve teknolojileri şirketi ile yapılan 195 milyon dolarlık anlaşmayı iptal etti.[41] Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün Silah Transferleri veri tabanına göre Nijerya Donanması, 2009-2013 yılları arasında en az dört Shaldag Mk II devriye botu aldı. İsrailli yetkililer yaklaşık on yıl önce, 25 milyon dolar değerindeki iki Shaldag devriye botunun Nijerya Donanması’na satışı yapılmıştı. Nijerya Donanması’na Shaldag devriye botlarının tedarik edilmesinde 2018 mart ayında yapılan anlaşmada satışı gerçekleştirmek için  Nijeryalı  yetkililere rüşvet verdikleri şüphesiyle  ilgili olarak  üç İsrail Tersanesi çalışanını tutuklanmıştı. İsrail Tersaneleri başkanı aynı zamanda savunma sanayinde tecrübeli bir işadamı olan  Samy Katsav, 19 Mart’ta polis tarafından sorgulandı ve ev hapsine alındı, daha sonra serbest bırakıldı. Katsav, İsrail Tersanelerinin ana şirketi olan Gold Bond’un% 20,25’ini kontrol ediyor. [42]

Nijerya ile İsrail arasındaki düşük ticaret hacmi, Endüstri Bankası (BOI) ve İsrail hükümeti, her iki ekonomi arasındaki ikili ticaret ilişkisinin derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi için bir ortaklık anlaşması imzaladı. Nijerya’nın tarımsal işleme kapasitesini artırmaya ve artırmaya çalıştığı, yerli ve yabancı yatırımcıları almaya çağıran bir ortaklığa imza attığını söyledi. [43] Nijerya’daki İsrail Büyükelçiliği Misyon Başkan Yardımcısı Nadav Goren, medyayı kullanarak ortak bir hedef belirleme platformu olarak Nijerya ile ilişkileri güçlendirmek olduğunu söyledi. Goren, Medya ile hedefe ulaşmak için bir araç olarak gerçekten işbirliği yapmak istiyoruz. Nijerya Haber Ajansı (NAN) MASHAV politika girişiminin faaliyetlerinin bir parçası olduğunu bildirdi. [44] Nijerya’daki İsrail Büyükelçiliği, Boko Haram teröründen zarar gören çocukların hayatlarını iyileştirmek için eğitim araçları sağladığı tablet bilgisayarı ile öğrencilere bir proje başlattı ve Nijerya’daki İsrail Büyükelçiliğinin tespit ettiği 70 Nijeryalı çocuk bir kampa alınarak 10 gün boyunca elçilik personeli tarafından temel eğitim verildi. [45]

Nijerya’da, Nijeryalıların tarım performansını, su yönetimini ve ülke içindeki güvenliği iyileştirmelerine yardımcı olmaya odaklanmış birçok İsrailli şirket yöneticisi ve operatörü bulunmaktadır. Nijerya ile ilişki kurarak hem ekonomik hem de siyasi anlamda getiri sağlamayı hedeflemiştir. İsrail’le iyileşmeye başlayan ilişkiler 1999’dan sonra özellikle savunma sanayi, askeri işbirliği, tarım ve ticaret alanında hızla gelişmiştir.

Buhari döneminde, İsrail ile ilişkilerinde mesafeyi korumaktadır. 2016 yılında Nijerya’nın İsrail’in ECOWAS zirvesine katılımını engellemeye çalıştığı, İsrail’in Biafra ayrılıkçılarına yönelik destek iddiaları yanı sıra, Buhari’nin Filistine verdiği destek vermesi, İsrail- Nijerya ilişkilerinde daha yakın bir işbirliğini engelleyen sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Sonuç

İsrail Ortadoğu ihtilafı ile ilgili olarak uluslararası forumlarda Afrika Devletlerinin siyasi desteğini almaya çalışarak Arap ülkeleri ambargosundan çıkmaya çalıştı. Çünkü Afrika devletlerinin destekleriyle İsrail’in uluslararası ilişkilerinde önemli bir katkı unsuru olacağı aşikardır. Arapların Yahudi devletini tecrit ve gayri meşrulaştırma hedefini hayal kırıklığına uğratma çabalarında İsrail, politik yalnızlığını gidermek ve ihtiyacı olan uluslararası desteği kazanmak maksadıyla Afrika’daki birçok ülke ile dostluğa sahip olmayı önemli gördü. İsrail’in Afrika’daki varlığının kurulmasını hızlandıran nedenler arasında, 1955’te (Endonezya) Bandung’da düzenlenen Afro-Asya konferansıydı. Konferansa katılan 29 ülkenin 14’ü Arap ve Müslüman ülkeler oluşturmuş, Filistinli liderler de Yemen ve Suriye delegasyonlarının üyeleri olarak katılmıştı. Etiyopya Afrika kıtasından katılan tek bağımsız ülkeydi ve Gana’da İngiltere yönetimi altında gözlemciler gönderdi. Konferans, Filistinlilere destek veren tek taraflı bir kararı kabul etti. Konferansın İsrail lehine sonuçlanması, İsrail’i Afrika’da  bağımsızlıklarını yeni kazanmış ülkelerle ilişki kurmayı zorunlu hale getirdi

İsrail’i Afrika Kıtası ülkeleri ile ilişkileri başlatmaya iten diğer bir diğer olay 1961’te Kazablanka Konferansıydı. Katılımcılar arasında, Mısır, Fas, Libya, Cezayir,  ve İsrail’in diplomatik ilişkileri olduğu Gine, Gana ve Mali vardı. Konferans, ‘Filistin’deki Kararlar’ başlıklı ve Filistinlilerin tüm meşru haklarının geri verilmesi geri verilmesi ve özel bölümde geçen Afrika  Kazablanka şartı’nı kabul etti.

İsrail, 1960’larda bağımsızlığını yeni kazanan Afrika ülkelerinin çoğu ile ilişki kurmasına rağmen, bu ilişkiler uzun süreli olarak gelişmemiştir, 1970’li yıllarda ilişkiler diplomatik ilişkilerin kopmasıyla durmuştur. [4]

İsrail’in Afrika açılımı süreci 1956 yılında Gana/Akra’da açılan İsrail konsolosluğu ile başlamıştır. 1967  savaşı öncesi İsrail Sahra Altı ülkelerinin 33’ü ile diplomatik ilişki kurmuştur. İlerleyen yıllarda dönemin Dışişleri Bakanı Golda Meir beş haftalık bir Afrika turu gerçekleştirmiş, ziyaretler esnasında Liberya, Gana, Nijerya ve o dönemde Fransız kontrolünde olan Fildişi Sahillerini ziyaret ederek İsrail’in Afrika’ya olan ilgisini göstermiştir.

İsrail Dışişleri Bakanı Meir, İsrail’in Afrika’ya olan ilgi sebebinin siyasi ve insani bir kombinasyon olduğunu belirterek “1950’lerde İsrail’in dünyadan izole edildiğini, BM de bir arkadaşlarının olmadığını, ….Dünya Avrupalılardan ve Asyalılardan oluşmadı ve İsrail’in birçok tarihi ve modern benzerliğe sahip olduğu ve İsrail’in arkadaş bulabileceği ve işbirliği yapabileceği gelişmekte olan Afrika ülkeleri vardı. İsrail’in ana çıkarının sadece Afrika’yı siyasi olarak sömürmek olduğunu iddia eden kişilere ‘Birleşmiş Milletler’de oy almak istediğimiz için Afrika’ya mı gittik? Evet, tabii ki bu bizim motiflerimizden biriydi. Hiç bir zaman gizlemediğimiz güdülerimizden biri ve mükemmel olanıydı. Ben asla Afrikalılardan gizlemedim. Ama kesinlikle önemsiz olmasa da, en önemli sebep olmaktan uzaktı”. söylemleri bir nevi İsrail’in Afrika politikasını özetlemektedir. İsrail’in tüm Afrika devletleri ile dostane ilişkiler kurma hareketi ve 1960’lı yıllarda çoğu İsrailli’nin Afrikalılara karşı gösterdiği ideolojik, stratejik, siyasi, ekonomik, duygusal ve insani faktörlere dayanmaktadır. İsrailin, Afrikalılarla kaderlerinin ortak olduğunu, Irk ayrımcılığı, aşağılanma ve yoksulluğa maruz kalan Afrika halkları için bir yakınlık hissetini, Afrika’daki yeni bağımsız ülkelere ulus oluşturma ve kalkınma alanındaki deneyimlerinin bir kısmına katkıda bulunmaya çalıştığını, bu bağlamda Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl’in, Alteneuland adlı kitabında, …Siyah insanların kurtuluş ve canlanma sürecinde yer almak ve yardımcı olmak isterim. [4] İsrailliler he ne kadar böyle düşünseler de, Apartheid ırkçı rejimine verdikleri destek, Nijerya’dan ayrılmayı düşünüp Biafra Cumhuriyeti kurmayı düşünen ayrılıkçılara destek vermesi, söyledikleri ile çokça çelişki içermektedir.

İsrail’in Afrika politikasını, Afrika’daki işlevleri ve söylemleri dikkate alındığında, Afrika ülkeleri ile ilişkilerinin temelinde BM’de kendisine destek verecek ülke sayısını çoğaltmak, destek vermeyen ülkeleri farklı yöntemlerle kendisine zorunlu bırakıp, destek vermesini sağlamak, yumuşak güç kullanarak Afrika’da iyi görünmesini sağlayan argümanlar kullanıp Afrika ülkelerinin sevgisini kazanmak, İsrail’in kendi alanında uzman olduğu işlerde, özellikle silah satışı ve tarım gibi konularda Afrika’da öncü ve tekelci bir yapıya sahip olmak…

Nijerya’nın bağımsızlık dönemi dış politikasının temeli, hem kıtanın içinde hem de dışında Afrikalıların özgürleştirilmesi, geliştirilmesi ve birliği üzerinde yoğunluk kazandı. Ekonomik olarak, İsrail ile ilişkiler 1958’de Doğu ve Batı bölgeleri arasında başladı, bağımsızlıkla birlikte ortak ekonomik girişimler kuruldu. İsrail, Nijerya’nın bağımsızlığından sonra resmen 1960 yılında diplomatik ve kültürel bağları kurdu. 1960’lı yıllarda İsrailli kalkınma uzmanları, su yönetimi ve tarım alanında uzmanlaşan uzmanlar ile Nijerya’ya ve diğer bağımsız Afrika ülkelerine tarım ve yaşam kalitesi çabalarına yardımcı oldu. Tarım, eğitim, sağlık kurumları ve teknolojik eğitim programlarının modernizasyonunu teşvik etmek için bölgeye yüzlerce uzman gönderdi.

Nijerya-İsrail arasındaki ikili ilişkiler, Nijerya’nın bağımsızlığından sonraki yıllarda yaşanan birçok askeri darbe neticesinde, Nijerya karar vericilerin etnik-dini yönelimler nedeniyle değişen politikalarından kaynaklı olarak karmaşık bir konu olarak ortaya çıktı. Bu nedenle, Nijerya’nın İsrail ile olan ilişkilerin otuz yılı, din meseleleriyle ve dış politika bakışlarını da etkilemiş olan İsrail- Filistin çatışmasıyla düşüş yaşadı.

1973 Yom Kippur Savaşı’ndan sonra Nijerya, pek çok Afrika ülkesi gibi İsrail’le ilişkileri kopardı. Eski Afrika Birliği (OAU), Nijerya ve İsrail diplomatik ilişkileri arasındaki ayrılığı tetiklemede önemli bir rol oynadı.. Arap- İsrail çatışması hem askeri hem de diplomatik düzeyde bir savaş olarak, Nijerya ve diğer Afrika devletlerini ikna etmiş olan Arap ülkeleri,  diplomatik olarak İsrail’i Afrika’da devre dışı bıraktı.

İsrail’in 1960’larda diplomatik amaçlarla başlattığı ve akabinde stratejik ve ekonomik hedefleri de gözettiği Nijerya ile ilişkileri 1973 sonrası ivmesini kaybetmesine rağmen 1990’lar boyunca resmi temasların tekrar tesis edilmesiyle belli bir düzeye ulaşmıştır. Sahra altı Afrika ülkeleri ile diplomatik ilişkilerin kesilmesi İsrail’in bölge ülkeleri ile sürdürdüğü ticari ve ekonomik ilişkileri etkilememiştir. İsrail ile bölge ülkeleri arasındaki iş birliği diplomatlar ve askerlerin yerini alan iş adamları ve tüccarlar tarafından yürütülmüştür. Bu nedenle, Nijerya ile İsrail arasında diplomatik ilişkilerin kopma dönemlerinde dahi, tüm alt sektörlere neredeyse dokunarak ülke ekonomisinin kökenlerine nüfuz edebilmiştir. Nijerya’nın İsrail’le yalnızca yarı-diplomatik ilişkileri olduğu ya da hiç olmadığı dönemde, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari bağlar etkilenmedi ve Nijerya, İsrail’in Afrika’daki en büyük ticaret ortağı olarak kaldı. Soleh Boneh gibi İsrailli şirketler ve İsrailli gurbetçiler Nijerya’da faaliyet göstermeye devam etti.

Mısır ile İsrail arasındaki 1979 Barış Anlaşması, Nijerya iç politikasında, İsrail’le diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesine destek olmak için kamusal söylemi ve argümanları kıvılcımlandıran öneme sahipti. Nijerya’nın Afrika devletleri tarafından İsrail’le diplomatik ilişkilerin kopmasına karşı oluşan ana argümanlardan biri, Afrika ülkesi olan Mısır topraklarının İsrail tarafından işgal edilmiş olmasıydı. Mısır’ın İsrail ile olan ilişkilerini yenilediği göz önüne alındığında, Nijerya’da dahil olmak üzere Afrika ülkelerinin İsrail’i boykot etmeye devam etmesi için bir sebep yoktu. 1983 Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında, İsrail ile ilişkiler konusu üç ana aday tarafından dile getirildi. Nijerya Dış İşleri Bakanı İshaya Audu, ‘Mısır- İsrail yakınlaşmasının ışığında Nijerya’nın da İsrail’e karşı tutumunu yeniden gözden geçirmesi gerektiğini belirtti. Mısır’ın İsrail ile olan barış anlaşması Camp David  sonrası, Nijerya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşmesine karşı bir argüman olarak oldukça önemsiz oldu. Mayıs 1992’de İsrail ancak 1960’lardan farklı olarak bu kez her iki taraftan da yerleşik büyükelçi değişimi yapıldı. Nijerya, Afrika diplomatik mozaiğinde İsrail için her zaman kazanılacak önemli ülke olmuştu. Nijerya’nın 1992’de İsrail’le olan bağlarını yeniden başlatması, esas olarak Mısır-İsrail barış anlaşması ve 1973’te bağların koparılması kararının eskimiş olmasından kaynaklanıyordu.

Diplomatik ilişkinin kesilmesinin neden olduğu aksaklarından bağımsız olarak, Nijerya ile İsrail arasındaki siyasi ve ekonomik etkileşimlerinin seviyesi, özellikle 1990’dan beri dikkate değerdir. İsrail’in bulunduğu konum itibariyle ve daha çok Afrika ile ilgili politikasını güncellemesi, Nijerya ile olan ilişkilerinin gelişeceğinin işaretlerini vermektedir. İsrail’in Nijerya ile ilişkilerinin diğer temel noktalarından biri, özellikle Birleşmiş Miletlerde diplomatik destek sağlama isteği yatmaktadır.

Nijerya ile İsrail arasındaki yatırımların karşılıklı korunmasına ilişkin ticaret, pek çok İsrailli şirketin ortak girişimler, yan kuruluşlar ve şirketler aracılığıyla Nijerya ekonomisine yatırım yapmalarını sağlamıştır. Şirketlerin çoğu inşaat, altyapı, Hi-Tech, iletişim ve bilgi teknolojileri, tarım ve su kaynakları yönetimi alanlarında faaliyet göstermektedir. Nijerya’da faaliyet gösteren İsrail şirketlerinin sayısı, 1983’teki 40 şirketten 1991’de 100, 2004 yılında 259 şirket ve 2005 yılında 337 şirkete ulaşmıştır. İsrail’in ekonomik faaliyetleri neredeyse tüm petrol dışı sektörlere dokunuyor olsa da, İsrail şirketlerinin en büyük varlığı tarım sektöründe hissediliyor. İkili ilişki büyük ölçüde, küçük ve orta ölçekli işletmelerde çeşitli düzenlemelerle Nijerya ekonomisinin çeşitlendirilmesine ve eklenmesine katkıda bulunmaktadır; ayrıca İsrail’in teknik yardım, ve eğitim programları Nijerya’nın işgücünün kalitesini artırıyor.

İsrail’in zamanla, sahip olduğu imkan ve kabiliyetler artıkça Nijerya’ya sağlanan yardım ve destek boyutları da değişime uğramıştır. Farklı iş alanlarında başlayan ilişkiler daha sonraları silah satışına kadar uzanmıştır. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman 2009 yılında ziyaret ettiği Nijerya’ya İsrail silah üreticileri ve savunma sanayi firmalarının temsilcileri de katılmıştır.

İsrail’in ilgilendiği Afrika ülkelerinin El Kaide ile mücadele etmeye çalışan ve ağırlıklı olarak Hıristiyan nüfusa sahip ülkeler arasında yer alması dikkati çekmektedir. Nijerya’nın Boko Haram mücadelesinde İsrail’in Nijerya’ya silah satışı ve eğitim desteği verdiği bilinmektedir. İsrail Afrika açılımıyla ulaşmak istediği politik, stratejik ve ekonomik hedeflere ulaşmak maksadıyla diplomasi ve teknik yardım olmak üzere iki farklı yol izlemiştir. Dış işleri Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Uluslararası İş Birliği Dairesi (MASHAV)’nin koordinatörlüğü altında hedef ülkenin özeliklerine göre belirlenen teknik yardımlar yapılmıştır. İsrail’in MASHAV uluslararası yardım bütçesinin yaklaşık yarısı, 100 Milyon dolar, Afrika’da harcanıyor.

Çoğu ülkeyi bağlayan en güçlü bağ, kültürel diplomasi olarak bilinen yumuşak güç diplomasisidir. Nijerya-İsrail ilişkilerine baktığımızda bu kuralın bir istisnası değildir. Dinin, bu kültürel bağın İsrail ile güçlendirilmesindeki rolü, Igbo Yahudileri ve Nijerya’lı Hıristiyanların İsrail’e gerçekleştirdikleri Hac bu bağlantıyı güçlendirmektedir. Nijerya ile İsrail arasındaki sosyo-kültürel ilişkilerde dinin üstünlüğü göz önüne alındığında, her iki ülkenin de tarım, askeri yardım, burs ve kültür festivalleri gibi işbirliği yaptığı başka alanlar da var.

İsrail’in Diasporadaki Yahudilere olan yakınlık gibi faktörler temel hedefleri için propaganda araçlarıdır. Nijerya’nın yerli haklarından olan İgbo Yahudileri, 1967 yılında Biafra Cumhuriyetinin ayrılma sürecinde olduğu gibi, günümüzde de İsrail tarafından desteklenmektedir. İsrail, gelecekte ülke idaresinde etkili olacak veya işbirliğini yürütebilecek kişi ve gruplara farklı yollarla yardımlarda bulunmuştur. İsrail tarafından 1960’lı yıllarda askeri eğitim desteği gören Zaire (Kongo) ordusunda General Mobutu Sese Seko, sonraki yıllarda darbe ile Kongo Başkanı olmuştur. İsrail Devleti ve Kongo arasında 1994 yılında 50 milyon dolarlık bir anlaşma sağlanmış ve Kongo Ordusunun ekipmanları ve eğitimi İsrail tarafından gerçekleştirilmiştir. [46] Nijerya’da ilk askeri darbeyi gerçekleştiren General Aguiyi Ironsi’nin başkanlık ettiği bir cuntanın, Kongo’daki (Zaire)Nijeryalı askerlerin komutanı olarak o günlerinde birçok İsrailli ile dostane ilişkiler kurduğuna inanılıyordu. Güneydoğu Nijerya’da İbgo bölgesi için bağımsızlık isteyen ve Nijerya Devleti tarafından vatan hain İlan edilen IPOB ayrılıkçı lider İsrail’de olduğu görüntüler yayınlandı. İsrail’de bulunduğu süre içinde, İgbo halkının 2019’da yapılacak seçimleri boykot etmelerini istedi. Genel olarak, birçok İgbo insanı kökenlerini Yahudiliğe bağlamakta ve İsrail’den geldiklerine inanmaktadırlar. Bazı İgbo bilim adamları kendilerini Güney’e göç eden İbranilerin kayıp kabilelerinin bir kolu olarak görüyorlar.

Dinamik ekonomik ilişkiler, iki hükümet arasındaki ikili istişareler ve görüşmeler, iş delegasyonlarının karşılıklı ziyaretleri, uluslararası fuarlara katılım ve her iki ülkedeki diğer ticari etkinliklere katılım ve İsrail İhracat ve Uluslararası İşbirliği Enstitüsü tarafından yürütülen ticaret ve ticaretin desteklenmesi için çeşitli faaliyetler içermektedir. Su yönetimi, tarım, iletişim, BT ve yüksek teknoloji alanlarında uzmanlaşmış birçok İsrailli şirket, Nijerya’nın ekonomisini genişleten projelerde yüzlerce Nijeryalı işçiyi istihdam ediyor. İki ülke yakın ekonomik ve ticari ilişkileri paylaşıyor. İsrail’in Merkez İstatistik Bürosu’na göre Nijerya, İsrail’in Afrika’daki en büyük ikinci ihracat pazarı. Nijerya ve İsrail, 2009 yılında ticaret ve ikili ilişkileri güçlendirmek için bir anlaşma imzaladılar. Ticaret anlaşması, tarım, turizm, BT ve yatırım odaklıydı.

Nijerya ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin yaşam bilimlerindeki teknolojik bilgi birikimlerini geliştirmelerine yardımcı olan İsrail’in Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı MASHAV tarafından yürütülen eğitim kurslarına da katılıyor. Yüzlerce Nijeryalı çiftçi, uzman, eğitimci, akademisyen, öğrenci, doktor, toplum işçisi ve mühendis İsrail’de eğitim gördü. Nijerya, Eylül 2011’de, yoksul kent alanlarını yerel bilgi birikimini kullanarak geliştirebilecek tekniklere odaklanarak insanları “gecekondulardan” çıkarmayı amaçlayan MASHAV atölye çalışmalarına katıldı.  İsrail yoksul, kentsel alanlarda toplumun güçlendirilmesi ve özel-kamu ortaklıklarına odaklanan kalkınma tekniklerinde dünyada söz sahibi bir ülke konumundadır. İsrail için Sahra Altı Afrika ülkelerinden olan Nijerya her açıdan önem arz eden bir ülkedir. İsrail’in Nijerya’daki ekonomik faaliyetleri, ekonominin hemen hemen her sektörüne değinmektedir. İsrailli şirketlerin en güçlü varlığı, mesleki beceri ve uzmanlığa sahip oldukları tarımda hissediliyor. Bu şekliyle İsrail tarımda girişimlerini devam ettirirse, gelecekte Nijerya, tarımda İsrail’e bağımlı hale gelme riski bulunmaktadır.  İsrail’in ekonomik faaliyetleri otel ve turizm güvenlik (bilgi kontrolü ve istihbarat toplama), enerji ve su projeleri, tarım: tarım endüstrisi, tarım-meteoroliji, su ürünleri yetiştiriciliği, bahçecilik ve hayvancılık vb. alanlarda güçlü etkilere sahiptir. Ticaret faaliyetleri ağırlıklı olarak İsrail İhracat ve Uluslararası İşbirliği Enstitüsü, Nijerya-İsrail Ticaret Odası(NICC), Nijerya Federal Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, Nijerya İhracat Teşvik Konseyi (NEPC) ve İsrail-Afrika Ticaret Odası tarafından gerçekleştirilmektedir. Nijerya’nın Afrika’daki kalkınmayı etkileme açısından önemli bir ülke olduğunu, bu nedenle İsrail hedeflerine ulaşmak için, Nijerya ile ikili ilişkilere önem vermektedir.

Kaynaklar

[1] NIGERIA AND THE PALESTINIAN – ISRAEL CONFLICT 1960-2015 FRANCIS OLORUNSOLA ADEYEMO – Pdf  http://ir.library.ui.edu.ng/bitstream/123456789/709/1/ Adeyemo%27s%20work%20new.pdf Erişim Tarihi : 10.20.2018

[2] The Impact of Domestic Factors on Foreign Policy : Nigerian/Israeli Relations   –  Terhemba N. Ambe- Uva and Kasali M.Adegboyega Pdf   http://dergipark.gov.tr/download/article-file/19498  Erişim Tarihi : 10.22.2018

[3] Fifty Years of Nigeria’s Foreign Policy : A Critical Rewiew Gerald E.Ezirim Pdf  http://www.researcgate.net/publication/268575383_Fifty_Years_of_Nigeria’s_Foreign_Policy_A_Critical_Review  Erişim Tarihi: 10.22.2018–

[4] Nigeria-İsrael Relations 1960-2015 – Ajao Israel Babatunde  Pdf  https://run.edu.ng/directory/oermedia/8458760325022.pdf  Erişim Tarihi: 10.24.2018

[5] https://www.nyu.edu/projects/scacco/files/Case_Studies_in_Comparative_Politics_Ch09.pdf Erişim Trihi: 10.25.2018

[6] Israel and Africa The Problematic Friendship by Joel Peters https://books.google.com.tr/books?id=jtgrLRrvMUAC&pg=PA56&lpg=PA56&dq=Alhaji+Abubakar+Gumi+Nigeria+and+israel&source=bl&ots=GqzGpsL3Px&sig=HJJE3nX3mTIxH7NIZ5-  Erişim Tarihi: 10.27.2018

[7] https://www.dailytrust.com.ng/16-things-to-know-about-gen-murtala-muhammed.html Erişim Tarihi: 10.27.2018

[8]Nigerian Foreign Policy Under Military Rule, 1966-1999 https://books.google.com.tr/books?id=_sDeDWCnnRAC&pg=PA151&lpg=PA151&dq=Members+of+this+squad+were+sent+for+special+training+in+North+Korea,+Libya,+and+Israel.+According+to+Newswatch,+%22Israeli+security+experts+were+at+a+point+invited+to   Erişim Tarihi : 10.27.2018

[9] http://www.britannica.com/biography/Abdusalam_Abubakar   Erişim Tarihi : 10.28.2018

[10] https://run.edu.ng/directory/oermedia/8458760325022.pdf Erişim Tarihi : 10.24.2018

[11] http://imemc.org/article/18477/ Erişim Tarihi : 10.28.2018

[12] https://www.files.ethz.ch/isn/134521/SIPRIBP1110.pdf   Erişim Tarihi : 10.28.2018

[13]https://africanmanager.com/site_eng/volume-of-trade-between-nigeria-israel-put-at-us1b/?v=ebe021079e5a   Erişim Tarihi : 10.29.2018

[14]  https://www.britannica.com/biography/Goodluck-Jonathan Erişim Tarihi : 10.29.2018

[15] https://www.foreignaffairs.com/articles/nigeria/2015-01-27/good-luck-jonathan Erişim Tarihi : 10.29.2018

[16] https://www.cfr.org/backgrounder/nigerias-battle-boko-haram   11.01.2018

[17]  Nigerian and Israeli Systems of Goverment : A comparative Study http://hrmars.com/hrmars_papers/Nigerian_and_Israeli_Systems_of_Goverment_A_Compatative_Study.pdf  Erişim Tarihi : 11.01.2018

[18]https://www.google.com/amp/s/www.independent.co.uk/news/world/africa/sudans-president-claims-cia-and-mossad-stand-behind-isis-and-boko-haram-10051024.html%3f  Erişim Tarihi : 11.01.2018

[19]https://www.researchgate.net/publication/271852837_CULTIVATING_POLICY_FOR_DEVELOPMENT_IN_NIGERIA_AN_APPRAISAL_OF_PRESIDENT_GOODLUCK_JONATHAN’S_TRANSFORMATION_AGENDA_2011-2014 Pdf

[20] https://www.files.ethz.ch/isn/134521/SIRPIBP1110.pdf Erişim Tarihi : 10.28.2018

[21] https://www.vanguardngr.com/2011/09/boko-haram-jonathan-gets-israeli-protection/amp/ Erişim Tarihi : 11.03.2018

[22]   https://www.jpost.com/Diplomacy-and-Politics/Peres-hosts-Nigerian-president-for-first-ever-state-visit-329968 Erişim Tarihi : 11.03.2018

[23] https://www.jewishvirtuallibrary.org/israel-nigeria-relations Erişim Tarihi :11.05.2018

[24] https://www.theguardian.com/world/2014/dec/31/us-israel-un-reject-palestinian-resolution-nigeria-security-council Erişim Tarihi : 11.06.2018

[25] https://www.ndtv.com/world-news/israel-to-help-find-kidnapped-nigerian-girls-561351 Erişim Tarihi : 11.06.2018

[26]https://m.jpost.com/Middle-East/Israel-helping-in-fight-against-Boko-Haram-Nigeria-says-391641/amp Erişim Tarihi : 11.06.2018

[27] http://www.timesofisrael.com/us-said-to-block-israeli-arms-deal-with-nigeria/amp/ Erişim Tarihi : 11.07.2018

[28]https://www.researchgate.net/publication/321018477_Comparative_Analysis_of_Nigeria_Foreign_Policy_Under_Muhammadu_Buhari_Administration_1983-1985_and_2015-2017 pdf Erişim Tarihi : 11.09.2018

[29] https://www.premiumtimesng.com/news/more-news/180689-israel-pledges-to-support-buhari.html Erişim Tarihi : 11.09.2018

[30] https://www.armedpolitics.com/4599/nigerian-ambassador-affirms-stance-peace-israeli-palestinian-conflict/ Erişim Tarihi : 11.09.2018

[31] https://punchng.com/row-over-buharis-comment-on-israeli-palestinian-conflict/ Erişim Tarihi : 11.11.2018

[32] https://sunnewsonline.com/can-optimistic-nigeria-relocate-embassy-jerusalem/ Erişim Tarihi : 11.11.2018

[33]http://hrmars.com/hrmars_papers/Nigerian_and_Israeli_Systems_of_Government_A_Comparative_Study.pdf Erişim Tarihi : 11.12.2018

[34] https://www.vanguardngr.com/2014/09/fg-defends-9-3m-cash-seized-s-africa-releases-data-transaction/ Erişim Tarihi : 11.14.2018

[35] https://punchng.com/row-over-buharis-comment-on-israeli-palestinian-conflict/ Erişim Tarihi : 11.14.2018

[36] http://dailypost.ng/2018/02/01/nigeria-govt-israel-sign-new-deal/ Erişim Tarihi : 11.15.2018

[37] https://www.pressreader.com/nigeria/thisday/20160214/282810715330209 Erişim Tarihi : 11.17.2018

[38] https://www.vanguardngr.com/2018/05/israel-seeks-robust-diplomatic-relations-nigeria-ambassador/amp/ 11.18.2018

[39] https://www.israeldefense.co.il/en/node/33230 Erişim Tarihi : 11.20.2018

[40] https://punchng.com/israeli-firm-to-secure-nigerias-maritime-space/ Erişim Tarihi : 11.21.2018

[41]http://www.defenceweb.co.za/index.php?option=com_content&view=article&id=51865&catid=74&Itemid=30 Erişim Tarihi : 11.21.2018

[42] https://www.haaretz.com/israel-news/.premium-veteran-israeli-businessman-samy-katsav-questioned-over-bribery-1.5934126 Erişim Tarihi : 11.23.2018

[43] http://shipsandports.com.ng/nigeria-israel-seek-stronger-bilateral-trade-ties/ Erişim Tarihi : 11.24. 2018

[44] https://sundiatapost.com/2018/07/18/israel-seeks-deeper-relations-with-nigeria-on-security-economic-trade-envoy/ Erişim Tarihi : 11.25.2018

[45] https://unitedwithisrael.org/watch-israel-jump-starts-education-in-nigeria/ Erişim Tarihi : 11.26.2018

[46] https://www.wrmea.org/1997-april-may/israel-comes-to-the-rescue-of-africa-s-most-corrupt-ruler.html Erişim Tarihi : 11.27.2018

Share.

Yazar Hakkında

Kenan Toprak, 1982 yılında Şanlıurfa/Bozova'da doğdu. İlköğretim ve lise eğitiminin ardından 2010 yılında Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü'nden mezun oldu. 2014-2016 yılları arasında Nijerya'da eğitim ve insani yardım çalışmalarında bulundu. 2016 yılında başladığı Şanlıurfa-Eyyübiye Belediyesi Sosyal Yardımlaşma Müdürlüğü-Sosyal Yardım Birimi’nde meslek hayatına devam etmektedir. İngilizce’yi iyi seviyede bilmektedir. İlgi alanları, Nijerya'da sömürgecilik ve sömürgeci politikalar ile dini gruplardır.

Yorum Yap