Güney Afrika’da Modern Sömürgeciliğin Alâmet-i Fârikası: Çiftlikler ve Sahipleri Avrupalı Yerliler

0

Güney Afrika’da neredeyse 1994 genel seçimlerinden beri yerli beyazlara karşı tersine dönen ırkçılık hareketleri, halen ülkenin gündemini meşgul etmeye devam ediyor. 1652’den 1994 yılına kadar Güney Afrika topraklarını parsellemiş olan Hollandalı ve İngiliz sömürgeci hanedan ailelerin eski neşesi, yerini korku ve endişeye bıraktı. Yüzyıllardır Avrupalı beyaz yerlilerin zulmüne ve ayrımcılığına maruz kalan Güney Afrikalı siyahiler, biraz intikam duygusu biraz da ateşe körükle giden bazı politikacılarının teşvikiyle çiftlik sahiplerine saldırmaya başladılar. 2000’li yıllarda Zimbabve’deki Zanu-PF partisinin İngiliz kökenli beyaz çiftlik sahiplerini öldürmesine devlet başkanı Robert Mugabe yanıt olarak bu tür davaların takip edilmeyeceğini beyan etmişti.[i] Beyaz çiftlik sahiplerine olan bu tür şiddet olaylarına karşı müdahele etmek isteyen İngiltere Devlet Başkanı Tony Blair’e “sen İngiltere’ni koru, biz de Zimbabve’mizi zira bu ülke bizim tarihi değerimizdir. Yerli halkımızın toprakları yokken halen 73 beyaz çiftlik sahibinin doğu illerimizdeki büyük arazileri işgal etmesine göz yumamayız” demişti. Bu ve benzeri şiddet olaylarının Malavi, Mozambik ve Zambiya’da da görülmeye başlanması hesapların artık Avrupa kökenli beyazların aleyhine döndüğünü ve hiçbirşeyin eskisi gibi olamayacağını ortaya koyuyordu.[ii]

Güney Afrika’da halen büyük topraklara ve şirketlere sahip olan eski sömürgeci ailelerin torunları şiddet olayları karşısısında silahlanmaya başladılar. Buna karşılık Güney Afrika’daki radikal bir siyahi grup, isimlerini Felemenk ve İngiliz kökenli hanedan ailelerden alan Stelenbosh veya Kirstenbosch gibi kasabaların adlarını dahi değiştirme planları gütmektedirler. Güney Afrika’da beyazlara karşı olan protestolar yirminci yüzyılın başlarına kadar gitse de, Winnie Madikizela Mandela’nın 1986 yılında “onların silahları varsa bizim de benzin ve kibritimiz var” sözleri fiili saldırıların miladı olarak addedilebilir.

Son olarak 2017 yılında tekrar başgösteren şiddet olaylarına karşı Güney Afrika Parlamentosu bu önemli sosyal meseleyi tartışmaya açmıştı. 2018 yılı Eylül ayındaki polis kayıtları bu tür suç oranlarının işin içerisinden çıkılamayacak bir hale geldiğini gösteriyordu. Güney Afrika Hükümeti bu saldırıların ırkçılık kökenli saldırılar olmadığını iddia etse de Afrikaner Forum bunun geçmişe dayanan bir hesaplaşma, Beyaz Soykırımı olduğunu beyan etti. Beyaz Çiftlik sahiplerine karşı şiddet olaylarının altında elbette yıllarca hakkı yenen Afrikalı yerlilerin intikam duygusuyla onlara göre işgal altında olan ve kurtarılması gerektiği düşünülen topraklarına sahip çıkmaları gayesi yatıyor.[iii]

Sahraaltı Afrikası’nda Çiftlik Saldırılarının İdeolojik Menşei ve Tarihi Kökenleri

Güney Afrika’da özellikle 1995 yılından beri ardı arkası kesilmeyen beyaz çiftlik sahiplerine olan saldırıların tarihi geçmişi 1913 yılındaki Yerlilerin Mülk Anlaşması’na (Natives’ Land Act) dayanıyor. Bu saldırılara sebep olan temel etken, ülkedeki mülklerin % 87’sinin beyazlara tahsis edilmesiydi. Güney Afrika’da bu yasaya siyahi entellektüellerden Sol Plaatje itiraz etmişse de dikkate alınmamıştı. 1913 yılında Güney Afrika gazetelerinde yer alan bu kanunu protesto eden halk, daha çok eğitim seviyesi yüksek Hintli ve Malay Müslümanlarıydı. Gazete haberine göre Mahmud Paşa adlı muteber bir Müslümanın da bu yasaya itiraz ettiği yazılmaktaydı. Güney Afrika arşivindeki belgeler Mahmud Paşa’nın Osmanlı vatandaşı olduğunu ortaya koyuyordu. Birçok protestoya rağmen uygulamaya konulan bu kanuna bir itiraz da Mahatma Gandi’den gelmiş, Gandi Newton’daki Hamidiye Camii’nde toplanan Müslüman, Hintli, Hristiyan ve hatta Çinli göçmenlere bu kanunun hukuk dışı olduğu zira Avrupa kökenli beyazlardan başka Güney Afrika’daki vatandaşları hiçe saydığını söylemişti.[iv]

Mahmud Paşa’nın dahil olduğu Mültecilere yönelik gayrimenkul edinme hakkı ile ilgili haber, 1913

Hakları bir bir kanunlar çerçevesinde ellerinden alınan Güney Afrika’nın ezilen halkları buna rağmen inşaatlarda çalıştırılıyor, dokumacılık ve tarım sektörünü ayakta tutan ülkenin esas üretici işçi sınıfını oluşturuyorlardı. Öte yandan mülkiyet hakkı tanınmayan yerli siyahi ve melez Güney Afrikalılar, Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin’de Osmanlı ordusuna karşı zorla savaştırılmış hatta siyahileri taşıyan SS Mendi adlı İngiliz savaş gemisinin batmasıyla yüzlerce Güney Afrikalı siyahi ölmüştü. Keza İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere ordusunda Mısır-Trablusgarp hattında savaşan Güney Afrikalı yerliler, Almanya’nın Mısır’ı işgal etmesini önlemişlerdi.[v]

1948 yılına gelindiğinde daha katı kuralları olan Apartheid adındaki ırkçı bir rejimle beyaz olmayan halka resmen ve alenen hiçbir mülkiyet hakkı tanınmadığı gibi beyazların oturduğu semtlere yakın oturan Müslüman Malayi veya siyahiler yerlerinden edilerek şehirden uzak semtlere yerleştiriliyorlardı. Beyaz Avrupalılarla olan yaşamları, daha başka türlü kanunlarla birbirinden uzak milletlermiş gibi aynı bayrağın altından farklı kimliklerle hayat sürmeye zorlanmışlardı. 1994 yılına kadar beyaz hükümetin yürürlüğe koyduğu ırkçılığın ve eşit olmayan toprak kanunlarına dayalı uygulamaların Avrupa kökenli beyazları zengin etmesine karşılık beyaz olmayan Güney Afrikalı halkı yoksulluğa ve isyana sevk etmişti.

Güney Afrika’da Çiftlik Sahiplerine Yapılan Saldırıların Arkasında Siyasi bir el mi var?

Güney Afrika’da meydana gelen çiftlik sahiplerine olan saldırıların arkasında yatan nedenleri sadece geçmişteki haksız uygulamalarda aramamak gerekir. Zira politikacıların sürekli oy malzemesi olarak kullandığı milliyetçiliğin ırkçılık kokan siyaseti, Güney Afrika’daki radikal gruplarla beyaz ve siyahi halklar arasındaki tansiyonu yükseltmesine de sebep olmaktadır. Bu manada Güney Afrika’da çiftlik sahiplerine karşı yapılan saldırıların arkasında biraz da politikacıların şovenist nutukları yatmaktadır demek mübalağa olmaz.

Son saldırılardan sonra incelemelerde bulunan İnsan Hakları gözlemcileri, çiftlik sahiplerine karşı olan saldırıları terörist saldırıları olarak değerlendirdi. Diğer yandan Ekonomik Özgürlük Muharipleri Partisi’nin (EFF) kurucusu Julius Malema’nın bu tür eylemlerin arkasında olduğu söyleniyor. Bu incelemelerde Afrikanerleri öldürün manasında Shoot the Boer adındaki şarkıyı söyleyen EFF üyelerinin sözlerinde nefret içeren ırkçı ifadelerin olduğu kanaatine varılmıştı.[vi]

İnsan hakları sözcüsünün raporlarında iktidar partisi Afrika Ulusal Partisi’nin de (ANC) işin içerisinde olduğu ifade edilmişti. Dış basında ise Avustralya medyasının desteğinin yanında Donald Trump’ın Güney Afrikalı çiftlik sahiplerini destekleyici ifadeleri, konunun bir şekilde dünya kamuoyunda analiz edilmesine ve tartışmaya açılmasına yol açmıştı. Bu mesele özellikle Amerika’da beyaz miiliyetçilerin Güney Afrika’daki zengin çiftlik sahipleriyle konuştukları ortak noktalardan birisi haline geldi.[vii]

İstatistiksel veriler Güney Afrika’da beyazlara yönelik çiftlik saldırılarının ciddiyetini gösteriyor

26 Eylül 2018 tarihinde Cyril Ramaphosa’nın Newyork’daki Bloomberg Global İş Formu’na verdiği beyanatla yeniden alevlenen Güney Afrika’daki çiftlik sahiplerinin isyankar siyahiler tarafından infaz edilmesi meselesi, Amerika kamuoyunda bahis konusu olmuştu. Bir gazetecinin Ramaphosa’ya yönelttiği “Güney Afrika’da beyaz çiftlik sahiplerine karşı infaz var mı?” sorusuna cevaben “öyle bir öldürme olayı yok, toprağa el koymak yok” demesi Trump’ın sosyal medyadan “herhalde toplu öldürme yok demek istedi” şeklinde alaycı bir karşılık bulmuştu.[viii]

Güney Afrika’daki radikal kesimin esas amacı çiftlik sahiplerini (beyazları) bu tür şiddet eylemleriyle ülkeden uzaklaştırıp, gerçek sahipleri olarak yıllar önce zorla ellerinden alınan topraklarının kendilerine iade edilmesini sağlamaktır. Bunun kaçınılmaz bir intikam savaşı olduğunu söyleyen Ekonomik Özgürlük Muharipleri Parti sempatizanları bu tür olayları suhuletle halletmek tarafı olan siyahi politikacılara ise “satılmış” gözüyle bakıyorlar. 27 yıl hapis yattıktan sonra Güney Afrika’ya demokrasi getiren Nelson Mandela’yı dahi son zamanlarda “satılmış” olarak damgalayan radikal Güney Afrikalı siyahilerin gayesi kendilerine has ve ırkçı bir yol izleyerek ülke topraklarını kendi idareleri altına almak. O vesileyle Nelson Mandela’nın 1994 yılında barış konuşması yaptığı ve kendisini hapse atan beyazlar dahil affettiğini beyan ettiği konuşmasında onun beyaz siyasetçilerle anlaşmayıp hepsini ülkeden kovmaları gerektiği yönündeydi.[ix]

Cape bölgesi başkanı Helen Zille’nin 2017 yılında “sömürgecilik her haliyle de kötü değildi, faydaları oldu” şeklinde sosyal medyada kendi hesabından paylaştığı ifadeleri, beyazlara yönelik takınılan menfi tavırlara karşı bir cevap olarak görüleceği gibi halen Güney Afrika beyaz kesiminin sömürgecilik hakkındaki düşüncelerini ortaya koymaktadır.[x]

NOTLAR

[i] Strauss, J. C., & Crime Information Analysis Centre (South Africa). (1998). Attacks on farms and smallholdings. Pretoria: Crime Information Analysis Centre, p. 21, South African Police Service.

[ii] Van, Z. C., & Hermann, D. (2011). Land of sorrow: 20 years of farm attacks in South Africa. p. 45, Johannesburg

[iii] James, D. (2007). Gaining ground: ‘rights’ and ‘property’ in South African land reform. Abingdon p. 32, [UK: Routledge-Cavendish.

[iv] South Africa. (2003). Report of the Committee of Inquiry into Farm Attacks, 31 July 2003. South Africa: publisher not identified.

[v] Gençoğlu, H. (2018). Güney Afrika’da zaman ve mekân: Ümit Burnu’nun umudu Osmanlılar.  Osmanbey, İstanbul : Libra Kitapçılık ve Yayıncılık,

[vi] Roets, E. (2018). Kill the Boer: Government complicity in South Africa’s brutal farm murders. South Africa.

[vii] Moolman, N. (January 01, 2000). The socio-political background of farm attacks in South Africa. Acta Criminological: Southern African Journal of Criminology, 13, 1, 49-56.

[viii] Swart, D. (April 01, 2003). Farm attacks in South Africa: incidence and explanation. Acta Criminological, 16, 1, 40-44.

[ix] Beyaz soykırımı en kapsamlı haliyle Nazi Almanya’sının Yahudilere yaptığı soykırım olarak addediliyor. Strauss, J. C., & Crime Information Analysis Centre (South Africa). (1998). Attacks on farms and smallholdings. Pretoria: Crime Information Analysis Centre, South African Police Service.

[x] Moolman, N. (January 01, 2000). The socio-political background of farm attacks in South Africa. Acta Criminological: Southern African Journal of Criminology, 13, 1, 49-56.

Share.

Yazar Hakkında

Dr., Cape Town Üniversitesi. Halim Gençoğlu, 1981, Trabzon doğumludur. Türkiye'de çeşitli üniversitelerde Osmanlı Devleti ve ekonomik tarihi üzerine ihtisasından sonra sömürge tarihi çalışmalarına yöneldi ve bu vesileyle bazı Afrika ülkelerinde çalıştı. 2009 yılında Güney Afrika'da Cape Town Üniversitesi'nde yeniden bir yüksek lisans tezi çalışmasına girerek "Afrika'da Osmanlı Varlığı" adlı Honor projesini tarih bölümünde Prof. Dr. Nigel Worden'la tamamladı. Aynı fakültenin Teoloji departmanında Müderris Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki faaliyetleri konusunda yazdığı yüksek lisans tezini 2013 yılında dereceyle tamamladı. 2017 yılında aynı fakültenin Yahudi Tarihi ve Dili bölümünde Afrika-Orta Doğu'daki Yahudi yerleşmelerini ve inanç yapılarını Tevrat'taki Siyonizm ve Siyasi Siyonizm ölçeğindeki araştırmalarını Doktora tezi olarak tamamladı. Çalışmaları İngilizce, Türkçe, Afrikansca makale ve kitap olarak yayınlandı. Cape Town Üniversitesi'nde Afrika Çalışmaları bölümünde araştırmacı olarak görev yapmakta olup bilhassa Osmanlı tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. E-mail: halim.gencoglu@uct.ac.za

Yorum Yap