Osmanlı Devleti’nin kültürel ve siyasi izlerine dünyanın her yerinde rastlanması artık ecnebi tarihçilerin dahi üzerinde kalem oynattığı bir hakikattir. Afrika kıtasında bilfiil varlɪk göstermiş olan Osmanlı Devleti’nin tesir ettiği topraklardaki ilişkileri ise ciltler dolusu kitaplarla ortaya konulabilecek bir konudur. Afrika kıtasında yɪllardan beri saha araştɪrmasɪ yapan bir Türk tarihçisi olarak Ümit Burnu’ndan yukarıya doğru çıkıldıkça seyahatlerimizde konakladğımız evlerde Zimbabwe, Mozambik, Tanzanya ve Somali’de Doğu veya Batı Afrika sahilleri olsun, ya evde duvara asılı bir Türk fesine ya bir Osmanlı paşasının resmine rastlamak mümkündür. Ve yahut da bizzat Türk asɪllɪ olup zaman içinde Afrika topraklarında asimile olarak, fakat tarihi kimliğinden haberdâr olan Osmanlı torunlarına tesadüf edileceğini belirtmemiz icap eder Afrika gezilerinde şahit olduĝumuz en kayda değer mevzu Osmanlı Hilâfeti’ne duyulan muhabbettir. Zira başka hiçbir devlet için, başka milletlerin bu denli sevgi ve saygı beslediği görülmemiştir.
Öyle ki hiçbir Senegalli evinde sevgiyle Fransa bayrağını, hiçbir Somalili İngiliz bayrağını veya hiçbir Zulu Güney Afrika’da, evinde, hürmeten Hollanda bayrağını dalgalandırmaz. Hâlbuki Hint Okyanusu’nda küçücük Moritus Devleti’nde dahi bir evde Osmanlı bayrağını dalgalandıran aile efradına rastlayabilirsiniz.[1]
İslâm Cemaatlerinin Yaşayışı: Moris Adası’nda İslam / Celal Ferdi.– İstanbul: Halim Sabit, 1330.
İslâm Mecmuası, cilt: I, sayı: 8, sayfa: 248-252
Bunun temel sebebi; şüphesiz ki karşılıksız fakat Allah’ın rızasını kazanmak için Osmanlı Devleti’nin, bu ezilen, mazlum halklara karşı izlemiş olduğu dostâne ve insânî devlet politikasıdır. Belki bu yüzden ünlü dil bilimci William Redhouse Osmanlı Devleti’nin Hilâfet makamımı tam manasıyla hakederek kazandığını, bunun için Sibirya’dan Ümit Burnu’na kadar âlim ve diplomatlar gönderdiğini not etmekten kendini alamamıştır.[2] Türkiye Cumhuriyeti ne yazɪk ki ölüm kalım savaşı verdiği muharebe (1912-1922) döneminden sonra, ekonomik buhranlar sebebiyle uzun bir süre bu Afrika toplumlarıyla eski ilişkilerini devam ettirememiştir. Daha önemlisi Afrika’yı sömüren batı devletlerinin aleyhimizde yaptıkları yalan ve hasımâne yayınlara karşı cevap mahiyetinde dahi yayınlar ortaya koyulmamştır. Bu ihmalkârlık, Afrika toplumunun yeni nesillerinde Osmanlı’yı tanımamak yahut eski bir sömürge imparatorluğu olarak algılamasına sebep olmuştur. Bu mikyasta Türk tarihçisinin en büyük sorumluluklarından birisi de emperyalist devletlerin sömürdükleri ülkelerin eğitim müfredatlarına kadar soktukları bu uydurma tarih yazıcılığının bir emperyalist yalandan ibâret olduğunu kanıtlarıyla ortaya koymaktır.[3]
Hint Okyanusunda Osmanlılar
Tulunoğullarɪ ile başlayan ve Memlüklerle devam eden Türk hâkimiyeti, Kızıldeniz ve Akdeniz çevresinde büyük bir muzaffariyetle genişlemiş, İbni Haldun’un tabiriyle; İspanya ve Portekiz’in Akdeniz’de bir tahta parçası dahi yüzdürememesine vesile olmuştur.[4] Bu sebeple olacak ki bugün hâlen Ümit Burnu’nun en uç noktasında bulunan bir tabelada Türk İmparatorluğu’nun doğudaki deniz yollarını kapatması ile Portekizli denizcilerin Ümit Burnu’nu keşfetmiş olduğu ifâde edilmektedir. Osmanlı Devleti’nin ilk olarak Kuzey Afrika ile başlayan ve on altıncı yüzyıla değin kara kıtayla olan ilişkileri, denizcilikte mahâret sahibi olan Portekiz donanması ile mücadelelerine dayanır. Yavuz Kızıl Deniz’de Osmanlı – Portekiz mücadelesini izah ederken Portekizliler’in denizcilikteki mahâretlerini, onların Endülüs Müslümanları’ndan tevârüs ettikleri coğrafya bilgilerine dayandırmıştır.[5] Seydî Ali Reis, Portekizler’le olan mücâdeleyi, olayın bizzat içerisinde bulunan bir şahsiyet olarak açıkça aktarmış;
Süveyş’den otuz miktar-ı kadırga ve kalyon ile çıkup, Bahri Ahmer’den Cidde’ye uğrayup, oradan vilayet-i Yemen’e varup (…) vilayet-i Umman’dan Maskat Kalesi üzerine varulup hisar-ı mezburu feth edüp halkını esir edüp Hürrmüz ve (…) sonra Mısır’a varup sair gemiler Basra’da kalup Kubad Paşa Hazretleri donanmada Mısır Sancağı beylerinden Ali Bey’e kapudanlığı teklif edüp.
şeklindeki ifâdelerle deniz savaşlarının nerelerde kimlerle vukû bulduğu hakkında kayda değer ipuçları vermiştir.[6] Tüm bunlarla beraber gerek Osmanlı tarihçileri gerekse batı tarihçileri, Osmanlı’nın Hint Okyanusu ve Kızıl Deniz sahillerindeki mücadelesini kaleme alırken kayda değer bir kaynağı atlamışlardır. Dolayısıyla Afrika ile alâkalı Türkçe ansiklopedik eserlerde Osmanlı kaynaklarının Sahra-altɪ havalisindeki varlığına değinirken Piri Reis’in Kitâb-ı Bahriyesi’nde bahsettiği Mozambik’in Sultanı Musa bin Bik’in ülkesi olan ada hususunda başka bir bilgiye yer vermezler. Oysa Erzurumlu Seyyid Müderris Ebubekir Efendi’nin 1869 yılında Ümit Burnu’nda Afrikaans dilinde fakat Arapça harflerle kaleme aldığı Beyan’ud Din adlı eserinin önsözünde not ettiği bilgiler Osmanlɪ Donanmasɪnɪn Hint Okyanusunda ulaştɪğɪ topraklar ve o topraklarɪn yerlileri hakkɪnda aydɪnlatɪcɪ bilgiler verir.
Sinan Paşa’nın Mozambik’de bina ve ihya ettirdiği câmî-i şerifte elhâlet hâzihi (günümüzdeki) mezkur Fatar ahalisinden bazılarıyla sair müslimin, cuma namazı eda etmektedirler. Mezkur kitapların (Beyanud Din ve Merasudid Din matbaa-ı âmirede tab ve temsiliyle ahâli-i merkûmeye talim ettirilmesi mücerred zât-ı fârukî sıfat-ı hazret-i hilâfetpenâhîleri intişâr-ı İslâmîyye hakkında mütevâlî (sürekli) elzuhûr olan müsaidat ve inâyât-ı celile-i hazret-i hilâfetpenâhîleri âsâr-ı celilesinden (büyük eserlerinden) görülmüş ve ahâli-i merkûme ile beraber cümlemiz taraflarından davât ve temâdî-i eyyam ömür ve afiyet ve tezayid-i şan ve şevket seniyye-i hazret-i tacdâr-ı bahulusu’l bal (içtenlikle) îfâ ve edâ kılınmakta bulunmuştur. Ala vehuvel sultanu’l azim ve elhakanu’l mufahham kutb-i feleküs-saltanat-ı azamî ve merkez-i dairetu’l hilafetu’l kebir-i müstahkem kavaid-i devlete (…)
Ebubekir Efendi’nin bu ifadelerinden Osmanlı İmparatorluğu’nun Kızıl Deniz sahillerinden hemen hemen Güney Afrika topraklarına kadar Mozambik’in doğu sahillerine dolaylı olarak da olsa nüfûz etmiş olduğu bu bilgiden anlaşılmaktadır.[7]
Bunun haricinde 1866 senesinde Osmanlı Deniz Kuvvetleri’nin Basra Körfezi’ne gönderdiği İzmir ve Bursa savaş gemilerinin Afrika kıtasını dolanarak Ümit Burnu yoluyla Moritus’a ulaştığı, Bursa Gemisi’nde Mühendis olarak görev yapan Faik Bey’in hâtırâtında genişçe yer almaktadır.[8] Bu savaş korvetinin 14 Eylül 1866’da Ümit Burnu’ndan ayrıldıktan sonra 4 Ekim’de Moritus Adası’na vardığı anlaşılmaktadır. Faik Bey, hâtırâtında, Moritus Adası’ndaki ahâli ile alâkalı kayda değer bilgiler verirken Osmanlı Devleti ve Hilâfeti’ne bağlı olan Müslümanlar’ın Halife’ye olan sadâkât ve sevgisini de türlü vesilelerle dile getirmiştir.
Moritus ziyaretinden sonra Bursa Korveti Maskat istikametine doğru yol alırken İzmir korveti Bombay’a doğru hareket etmiştir. O dönemde Osmanlı Bahriye Teşkilatı’nda vazife yapmış olan İngiliz General Sir Henry F. Woods, daha sonra kaleme aldığı hâtırâtında, Japonya’dan evine dönerken kendisi gibi bir deniz subayı olan eski dostu Mühendis Faik Bey’le Mauritus adasında karşılaştıĝını not etmistir.[9] 1871 yılında Hindistan’ın Bombay Limanı’na varan İzmir Korveti’nin daha sonra Basra Körfezi’ne ulaşmış oldukları ve 1871’de burada geminin genel bir bakımının yapıldığı rapor edilmektedir. 1873 senesi Ramazan Bayramı’nı Aden’de kutlayan Bursa Korveti mürettebâtı ise, bayram namazında Sultan Abdulaziz Han adına hutbe okutmuş ve daha sonra halkla bayramlaşmışlardır. Mühendis Faik Bey, Bursa Gemisi’nin levâzım eksiklerinin ve özellikle yakıt ihtiyacı olan kömür gereksiniminin sağlandığı sırada Ümit Burnu’nun şehir merkezinde gezebilme imkânına sahip olduğunu, anılarında kaleme almıştır.
Faik Bey, Ümit Burnu’na gönderilen Osmanlı âlimlerinden Seyyid Müderris Ebubekir Efendi’yi evinde ziyaret ettiğine dâir mâlûmâta da hâtırâtında genişçe yer vermiştir. Ebubekir Efendi’nin rahatının yerinde olduğunu ve Cape Town’da şehir merkezinde hatırı sayılır bir okulu idâre ettiğini ifâde ederken Ebubekir Efendi’nin Simons Town Limanı’na gelip Bursa Korveti’ni iki kez ziyaret ettiğini de kaydetmiştir.
Moritus – Osmanlı İlişkileri
Türkçe Moris (Moritos) adası ve yerel kaynaklarda Mauritius diye bilinen ada devleti, 16. yüzyıl Osmanlı müelliflerinden Seydî Ali Reis’in Mirat’ül Memalik adlı eserinde yer almasa da Kâtip Çelebi ve Piri Reis gibi ünlü coğrafya bilginlerinin eserlerinde konu edilmiştir. Osmanlı – Türk etkisine dâir ilk kaynaklar, 19. yüzyılda Güney Afrika’ya gönderilen Ebubekir Efendi’nin Ahmet Cevdet Paşa’ya gönderdiği raporlarında yer almaktadır.[10]
Moritus Haritasɪ, 1800.
Hilâfet makâmı sebebiyle Osmanlı Devleti’nin, çeşitli vesilelerle Moritus Adası Müslüman ahalisiyle ilişkilerinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu münasebetlerin somut delilleri olarak Port Louis Câmîi baş imamı Şeyh Nasruddin Efendi’nin Osmanlı Devleti’ne mürâcaat ederek ismini buradaki Müslüman topluluğunun lideri olarak Hilâfet makamına bildirdiği, arşiv kaynaklarında mevcuttur.
Şevketli Efendim Abdulhamid Han,
Moritus adası sakinlerinden Müslümanların ruhani reisi Kays Sebdar’ın oğlu aşağıda imzası bulunan Şeyh Nasruddin kemal’i hürmet ile maruzatını takdim etmekle iftihar eder. Sahib-i imza idrak edilecek yeni sene münasebeti ile iyi günler temenni ederim. Cenabı hak sizi rahmetine ve peygamberimiz Hz Muhammed’in şefahatine gark eylesin. Büyüklük ve saltanatınız, kainat hayatta kaldıkça daim olmasını du ve niyaz ederiz. Bu kulları 24 Mart 1859’da Mauritius adası Müslümanları tarafından baş imam tayin edildim. Bu vasifem cennet mekân Abdülaziz Han tarafından da daha sonra tasdik edildi. 29 Ağustos 1865’de bu durum Port Louis Osmanlı konsolosluğu defterine de kayd olunmuştur. Burada özel günlerde, özellikle de İngiliz kraliçesinin doğum gününde icra olunacak merasimde, ehli teşrifat olan zevat, üniformalarını giyerek hazır bulundukları halde benim se ünvan ve rütbelerime uygun bir resmi bir elbisem yok. Bu gibi merasimlerde giymek üzere resmi bir elbise itâ ve ihsan buyurmanızı arz ederim.[11]
Yukarıdaki belgeden de anlaşɪdɪğɪ üzere 1879 yılında ise Şeyh Nasruddin Efendi’nin, Osmanlı Konsolosluğu’ndan, Osmanlı Hilâfetini temsilen Cumâ hutbelerinde İslâmî kıyafetler giymek istediğiyle ilgili belgeler, Moritus -Osmanlı ilişkileri ile ilgili kayda değer tarihi ilişkilerin en müşahhas misâllerindendir. Öte yandan Sultan Abdülhamid Han Dönemi’nde Mauritius’un Port Louis Şehri’nde toplanan yardım poliçeleri, yerli müslümanlardan Dr. İdris Goumany tarafından Dersaadet’e gönderilmiştir. Kendisi Osmanlı Devleti’yle ilişkileri olan Camp des Lascars havâlisinde Müslüman lider olarak bilinmektedir.[12]
Dr. İdris Goumany Osmanlı Kıyafetleriyle Port Louis’de, 1887
Zaman zaman Osmanlɪ Devleti’nin Komor, veya Madagaskar gibi Hint Okyanusunun Batɪ kesimindeki ada Müslümanlarɪyla Moritus’daki fahri konsolosu aracɪlɪğɪyla iletişim kurduğu görülmektedir. 1897 yılında Osmanlı Devleti, Madagaskar Adası’nın Tamatau Liman şehrinin Fransızlar tarafından işgalini takip etmiş Moritus fahri konsolosumuzdan Madagaskar’ın sosyal, ekonomik ve etnik yapısı hakkında rapor istemişti. Akabinde Osmanlı Devleti ertesi yıl Madagaskar’daki Müslümanların haklarını korumak için adaya bir fahri konsolos atamıştı. 1909 yılında Madagaskar Adası Müslümanları yeni padişah Sultan Mehmet Reşat’a tebrik mesajları göndermişlerdi. Bu belgelerden Sultan Abdülhamid Han’ɪn Panislamizm politikasɪnɪn Afrika coğrafyasɪnda muntazam işlediğini söylemek mümkündür.[13]
Osmanlı Mauritius fahri konsolosunun Madagaskar Müslümanları hakkɪnda tuttuğu rapor, 1897
Genel olarak elimizde Moritus – Osmanlı ilişkileri ile alâkalı kaynaklar bu ölçüde sınırlı olmayıp Balkan Savaşları, Trablusgarb Harbi ve hatta Birinci Cihan Harbi’nde Ada Müslümanlarının Osmanlı Devleti’ni destekledikleri; gerek Güney Afrika arşivlerinde gerekse Osmanlı arşivlerindeki belgelerde sabittir.[14] Bu konuda Moritus kaynakları da benzer bilgiler sağlar.[15] Hatta Moritus Müslümanları’nca Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda gâzîlere ve şehit yakınlarına gönderilen bağışlar kayda değer bir yekün oluşturduğu gibi Osmanlı Hilâfet makâmının İslâm Dünyası’nda tanınırlığı hakkında fikirler verir.[16] 1914 yɪlɪnda adadaki Moritus Müslümanlarınɪn camilerde Osmanlɪ Devleti’ne dua ettiklerini burada yaşayan bir tarihçi M Emrith History of the Muslims in Mauritius adlɪ eserinde kaydeder.[17] Ne yazɪk ki, Birinci Cihan Harbi’nden sonra iki ülke arasɪndaki resmi ilişkiler uzun bir süre sessizliğe bürümüştür.[18]
Mauritius Müslümanlarɪnɪn Güney Afrika Osmanlɪ Başşehbenderliği aracɪlɪğɪyla Trablusgarp’da İtalyanlara karşɪ savaşan Türk ordusuna gönderdiklerine dair belge, 1912.
Yukarıdaki bilgilere ilâveten Osmanlı – Moritus ilişkileri kapsamında yeni bir mâlûmât, 2016 yılında buradaki yerel medyasında yer aldı. Moritus Kültür Bakanlığı’nın eski kalıtsal değerler ve mezarlıklar üzerinde başlattığı bir çalışmada, Lascar kenti sahilinde önemli bir Müslüman mezarlığı ve bu vesileyle mezar taşlarının varlığı tespit edilmişti.
Bölge tarihçilerinin araştırmaları sonucu elde edilen yeni bulgulara göre 17. yüzyılın sonlarından itibaren Müslüman mezarlarının Osmanlı gemicilerine ve yine Tipu Sultanlığı’ndan gelen, yolculuk boyunca salgın hastalıktan vefat eden Müslüman denizcilere âit olduğu saptanmıştı. Moritus Kültür Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada Tipu Sultanlığı ve Hindistan Türk – Moğol denizcilerinin kayıtlarında da bu bölgenin Osmanlı denizcileri tarafından mezarlık olarak kullanıldığı kaydedilmiştir.[19] Hatta Moritus yerel dillerinde bir anlam taşımayan “Lascars” teriminin dahi köken olarak Osmanlı Türkçesi yada Arapça (al askar – asker kelimesinden galat) olduğu söylenmektedir.
Moritus Kültür Bakanlığı bu tarihi kalıntıyı el birliğiyle korumak maksadıyla şimdiden elçilik yoluyla Türk Hükümeti’ne başvuruda bulunmuş olup gerekli araştırmanın ortak yollardan yapılmasını önermiştir. Yine konuyla ilgili bu sahada salahiyet sahibi Türk tarihçilerine danışarak Hint Okyanusu’nda ticaret ve askerî güvenlik maksadıyla dolaşan Osmanlı gemicilerinin bu konuda kaleme aldığı hâtırât nitelliğindeki kayıtların da dikkate alınmasıyla bu adasında yer alan Osmanlı mezarlığını kapsamlı bir çalışmayla koruma altına almaya çalışmaktadırlar.[20]
Son Osmanlı Mauritius Fahri Konsolosu Muhammed Vayid Dawjee Effendi, 1908
Moritus – Türkiye İlişkileri
Türkiye Cumhuriyeti’nin Moritus Devleti ile olan münasebetleri iki ülke arasɪnda 1968 yɪlɪnda imzalanan vize anlaşmasɪ ile resmiyet kazanmɪştɪr. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivlerinde bulunan bir belgede 5682 sayɪlɪ kanun maddesinin yürürlüğe konarak Moritus ile ilişkilerin başlatɪldğɪ görülmektedir.
Moritus -Türkiye ilişkileri ile alakalı belgeler arasında dikkat çeken hususlardan biri ise 1968 yılı öğrenci olaylarıyla ilgilidir. 6 Nisan 1968 tarihli belgeye göre Moritus Öğrenci Birliği İstanbul’da tutuklanan 11 öğrenci ve başkanlarının serbest bırakılmaları için Başbakan Süleyman Demirel’e mektup gönderip protestolara katılan bu öğrencilerin serbest bırakılmaları için ricada bulunmuşlardır. Moritus Öğrenci Birliği Başkanı Patranaz Nungroo tarafından imzalanan mektupta öğrencilerin özgür olduğu ve eylem yapmalarının suç olarak algılanmamasının gerekliliği anlatılmaktaydı.[21] Hakikaten 1968 öğrenci olayları Moritus ve Türkiye’de olduğu gibi dünya kapsamında 20. yüzyıl öğrenci olaylarının başını çekmekle birlikte daha sonraları anılan bir 68 kuşağının oluşmasına sebep olmuştur.[22]
Başka bir belgede ise 1968 yılında Moritus Müslümanlarının Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman Demirel’in Ramazan Bayramını kutladıkları anlaşılmaktadır. 29 Kasım 1968 tarihinde Moritus Eid’ul Fıtr Müslüman Topluluğu başkanı Hossen Anver tarafından imzalanan belgenin içerisinde Türkiye Müslümanlarının Ramazan Bayramı kutlanmış ve ayrıca Filistin Müslümanları için dua edilmişti.[23]
Cumhurbaşkanlığı Arşivinde bulunan 29 Temmuz 1968 tarihli bir başka belge ise Moritus Müslümanlarının Türklere olan eski muhabbetini ortaya koyuyor. Hint asıllı bu ada Müslümanlarından Abdoolla Gaungoo Süleyman Demirel’e yazdığı mektupta İngiltere’de de bir süre hasta bakıcı olarak çalıştığını fakat özellikle Türkiye’yi tercih ettiğini yazmıştı. Mektubunda iş olanakları sağlanırsa muhakkak Türkiye’de çalışmak istediği yazıyordu.
Tüm bu olayların 1968 yılına denk gelmesinin sebebi 12 Mart 1968 yılında Moritus’un İngiliz hakimiyetinden kurtulup bağımsızlığını ilan etmesiyle alakalıdır. Yine 1969 yılında Türkiye Hükümeti arasında mektup teatisi suretiyle vize muafiyet anlaşması imzalanması için Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Zeki Kuneralp’e yetki verildiği anlaşılıyor.
1976 tarihli bir başka belgede ise iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin devlet nezdinde büyükelçilik seviyesinde akredite olarak ileri bir aşamaya taşındığı anlaşılmaktadır. Bu vesileyle 12 Temmuz 1976 yılında Türkiye İslamabad Büyükelçiliği ibaresinin karşısına Moritus, Port Louis büyükelçilik ibarelerinin eklenmesi kararlaştırılmıştı.[24]
1983 yılında ise Moritus Müslümanlarından Bashir Abdulla Currimjee’nin Türkiye Cumhuriyeti Fahri konsolosu olarak göreve başladığına dair belge Turgut Özal ve Kenan Evren tarafından imzalanmıştı. Bu birkaç sayfalık belgede Mauiritius’a fahri konsolosluğun açılmasının sebepleri arasında “Hindu ve Müslüman olmak üzere ülke halkından özellikle eski kuşaklardan Atatürk’e ve başardığı reform hareketlerine duyulan hayranlık” sebebiyle fahri konsolosluğun önemi izah edilmişti. Bu vesileyle Moritus’da kaydadeğer bir itibarı olduğu anlaşılan Bashir Abdulla Currimjee’nin Türkiye Cumhuriyeti Fahri konsolosu olarak görevlendirildiği anlaşılmıştır.[25]
Mauritius önde gelen işadamlarɪndan Bashir Abdulla Currimjee’nin Türkiye Cumhuriyeti Fahri Konsolosu olarak Maurutius’da göreve başladɪğɪna dair arşiv belgesi, 1985.
Türkiye ilişkileri hakkında Cumhurbaşkanlığı arşivinde bulunan son belge ise 1999 yılında Ankara’da yapılacak müzakarede iki ülke arasındaki yatırımların teşviki ve korunması için Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdür Yardımcısı Berrin Bingöl’ün hazır bulunduğu anlaşılmaktadır.[26]
Tarihteki önemli münasebetlere dayanan ve en az 150 yıllık bir geçmişi olduğu anlaşılan Moritus -Türkiye ilişkilerinin ilerleyen dönemlerde daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğine şüphe yoktur.[27] Türk Hava Yolları’nın İstanbul’dan doğrudan uçuşlarının olduğu turizm cenneti Moritus ile Türkiye münasebetleri, gün geçtikçe ticari ve kültürel alanda gelişme göstermektedir.
Notlar
[1] Türkiye Diyanet Vakfı., & TDV İslâm Araştırmaları Merkezi. (2016). “Moritus” s. 293, Cilt, 30, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Üsküdar, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
[2] Redhouse, James W, (1877). A vindication of the Ottoman Sultan’s little of “Caliph.”. London 1877: Effingham Wilson.
[3] Ermeni meselesinin yıllardan beri uluslararası bir propagandaya dönüştürülüp bazı Afrika üniversitelerinde hakîkat diye okutulması da benzer şekilde devlet politikalarımızın dünya arenasında zaafına işaret etmektedir.
[4] Turan, Osman. (1969). Türk cihân hâkimiyeti mefkûresi tarihi : Türk dünya nizâmının millî İslâmi ve insânî esasları 2 2. Istanbul: Turan Neşriyat Yurdu.
[5] Yavuz, Hulûsi, and Rumûzî. (2003). Yemen’de Osmanlı idâresi ve Rumûzî Târihi; (923-1012/1517-1604). Cilt 1 Cilt 1. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
[6] Seydi Ali Reis. (1999). Mir’atü’l – Memalik: inceleme – metin – indeks. Ankara: Türk Dil Kurumu.
[7] Effendi Abu Bakr (1960), The religious duties of Islam as taught and explained, A translation from the original Arabic and Afrikaans by Mia Brandel-Syrier. Vol 2, S. XXXI. Leiden.
[8] Mühendis, F., & Özalp, N. A. (2006). Türk denizcilerinin ilk Amerika seferi: Seyahatnâme-i Bahr-i Muhit. S. 32, İstanbul: Kitabevi.
[9] Woods, Henry F. (1924). Spunyarn from the strands of a sailor’s life afloat and ashore; forty-seven years under the ensigns of Great Britain and Turkey. London: Hutchinson & Co.
[10] İslâm Cemaatlerinin Yaşayışı: Moris Adası’nda İslam, Celal Ferdi, İstanbul: Halim Sabit, 1330. İslâm Mecmuası cilt: I, sayı: 8, sayfa: 248-252
[11] Kavas, Ahmet. (2017). Geçmişten günümüze Afrika. S. 52, Cağaloğlu, İstanbul : Kitabevi
[12] Bhuglah, Assad. (2017). Dr. Idrice Ameer Goumany: the forgotten hero of Mauritius: a short-lived blossom of an emerging society during colonial time. S. 46, Mauritius.
[13] Gençoğlu, Halim. (2020) Last Ottoman consul in Mauritius, Muhammed Dawjee Effendi,
https://twitter.com/halimgencoglu/status/1262067558582308865 , 21 May 2020.
[14] Yıldırım, M. Zahit, (2009) “Moris Müslümanları’ndan Trablusgarb ve Balkan Savaşları Maĝdurlarına Yapılan Yardımlar”, s.4, Afyon Kocatepe Üniversitesi.
[15] CDA, HR.TO. 542 /92 Yaralı Osmanlı askerler ve aileleri için Moris adasında iane toplanması hususunda.
[16] Emrith Moomtaz, (1994), History of the Muslims in Mauritius, s. 135-136, Mauritius
[17] Emrith, Moomtaz. (1994). History of the Muslims in Mauritius. Vacoas (Maurice): ELP (Éd. le printemps).
[18] Gencoglu, Halim (2020) Muslims in Mauritius as reported Ottoman Press, https://www.instagram.com/p/B8V777nAt0-/?igshid=qlrt9nlw2sf5, 19 February, 2020.
[19] Gençoğlu, Halim. (2018). Güney Afrika’da zaman ve mekân: Ümit Burnu’nun umudu Osmanlılar. S. 68, Osmanbey, İstanbul : Libra Kitapçılık
[20] Assad Bhuglag, (2015), Dr. Idrice Goumany’s Social Engagement, Bu bilgiyi Mauritius’dan tarafıma ulaştıran kıymetli meslektaşım tarihçi Assad Bhuglag’ya teşekkür ederim. http://www.lemauricien.com/article/dridrice-goumany-s-social-engagement. 9 Ocak 2020 tarihinde erişildi.
[21] CDA, MFA. 9, 5310. 030/01. 6 Nisan 1968
[22] Sefa Salih Aydemi̇r. (2014). “12 Mart 1971 Askeri̇ Muhtirasina Gi̇den Süreçte Üni̇versi̇te Olaylari”. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi. 5 (5): 43-51.
[23] CDA, MFA. 9.578 030/01. 29 Kasɪm 1968
[24] CDA, 30-18-1-2 / 356 – 152 – 17, 1976, Mauritius Cumhuriyeti ile diplomatik ilişki kurulması ve İslamabad Büyükelçiliğimize görev verilmesi.
[25] CDA, 30-18-1-2 / 532 – 366 – 4, 1985, Mauritius Cumhuriyetinde Fahri Başkonsolosluk kurulması.
[26] CDA, 30-18-1-2 / 1028 – 480 – 3, 1999, Türkiye-Mauritius Karşılıklı Yatırımlar.
[27] Gencoglu, Halim (2013) Traces of the Ottoman Empire in Mauritius, Lexpress Mu, Port Louis. https://www.lexpress.mu/idee/traces-ottoman-empire-mauritius, 10 Ocak 2021 tarihinde erişildi.