Teknolojide hamle sırası Afrika’da

0

Sanayileşmenin aşamalarını sömürgeleşme nedeniyle sadece tüketici olarak geçiren Afrika kıtası, dijital çağla birlikte hamle yapmaya hazırlanıyor. Yakın gelecekte uluslararası teknolojinin kalbinde Afrika’nın yer alma olasılığı herkesi heyecanlandırıyor.
 
Çin ve Hindistan’dan sonra sıranın Afrika’ya geleceği beklentisi giderek güçleniyor. Afrika, ilk üç aşamadaki gecikmesini dördüncü sanayi devrimi ile telafi edebilecek kararlılıkta. Çin ile ABD teknoloji savaşının da bu kıtada yaşanması bekleniyor.
 
Afrika’nın bilhassa Akdeniz sahilindeki liman şehirlerinin ve hatta Mısır’ın tek başına tarihin erken asırlarından itibaren sanayinin temel aşamalarına ev sahipliği biliniyor. İnsanlık medeniyet adına birçok izlerini buralarda kazanarak ilerledi. Avrupa’daki müzelere sömürgecilik dönemlerinde taşınan birçok nadide eser, hâlâ o eski çağların yegâne şahidi el emeği ve göz nuru hakkında bizlere ufuk veriyor.
 
18. yüzyıl sonunda başlayan makinalaşmayla birlikte doğan birinci sanayi devrimi, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçildiği yıllarda ikinci sanayi devrimine şekil veren seri üretimin ardından 2015 öncesine kadar da otomatizasyon dönemi denilen üçüncü sanayi devrimi ömrünü tamamladı. Artık 21. yüzyılın içinde bulunduğumuz birkaç yılda mesafe almakta olduğu dijital çağla birlikte dördüncü sanayi devriminin akıl almaz süratteki seyrini takipte zorlanıyoruz. Her bir sanayi devrimini başlangıcından itibaren yaşayanlar ile sonradan bunlara az veya çok dahil olanlar yanında maalesef ilk üçünde de neredeyse hiç yer alamayan Afrika ülkeleri büyük bir hüsran yaşadı. Kırsal kesimlerinde asırlar öncesinin hayat tarzlarını yansıtan uygulamalar hâlâ mevcutsa da sevindirici tarafı, kıtanın birçok başkentinde artık ciddi araştırma merkezlerinin, teknolojiyi yakından takip eden üniversitelerin, bilhassa inovasyon alanında kendini ispat eden Afrikalı gençlerden NASA dahil farklı uluslararası kuruluşlara teknolojik anlamda katkı sağlayanların sayısı giderek artıyor.
 
GERİDEN GELEN BEDELİNİ AĞIR ÖDÜYOR
 
Afrikalılar isteyerek ve kasıtlı olarak teknolojik gelişmelerden geri kalmadı. Dahası atalarından miras aldıkları her türlü değerlerden mahrum kalmaları için onları sömürenler her yolu denedi. Kıta içi tarihi ticaret yolları kadar deniz ulaşımı ve taşımacılığı da sömürgecilerce kasıtlı olarak bitirildi. Koskoca bir coğrafyanın sadece insanları değil, geleceği de esir alınmış ve herhangi bir hamle yapması engellenmişti. Ne teknolojiye en ufak katkı sağlayabilecekler, ne de bunun imkânlarını kullanarak kalkınma hamleleri yapabileceklerdi. Adeta gelecek asırları ipotek altına alınmış vaziyette yaşamaktan başka çareleri yoktu. Bu aşırı baskıyla sanayinin üç temel dönemini neredeyse hiç yaşamadan son iki asrı basit tüketiciler olarak geçirdiler.
 
Bugün dünya nüfusunun yüzde 17’sine sahip olduğu ifade edilen Afrika’nın 2020’li yıllara ulaştığımız bu dönemde bilime katkı oranı, olması gereken seviyenin çok altında. Farklı ilim dallarındaki araştırmacılar, diğer coğrafyalardakilerle kıyaslandığında toplamda sadece yüzde 2.4’lük bir orana sahip. İlmi yayınlar için ise yüzde 2.6 seviyesini ancak buluyorlar.
 
 
Afrika Birliği Teşkilatı adıyla 25 Mayıs 1963’te kurulan ve 2002’de Afrika Birliği adını alan, tüm kıta ülkelerini tabii üye kabul eden en ciddi çatı kuruluş daha 1974 yılındaki Dakar Zirvesi’nde her bir devletten teknolojiye öncelik vermesini istemişti. Halen de onlardan gayri safi hasılalarının yüzde 1’ini teknoloji ve inovasyona tahsis etme kararına uymaları isteniyor.
 
Ne var ki, ülkeler dışa bağımlığın verdiği acziyetle bunu uygulama konusunda yıllarca istekli davranmadılar. Kaldı ki, her hükümet bünyesinde çoğu zaman yüksek öğretim bakanlığını araştırma bakanlığıyla bütünleştirip hedeflenen programları bağımsızlık sonrası tüm isteklerine rağmen bir türlü uygulayamadılar.
 
UYANIŞ 4. SANAYİ DEVRİMİ İLE MÜMKÜN
 
Teknoloji ve inovasyon çağı, Afrika toplumlarının dünya ekseninde istedikleri yerlere ulaşmalarını sağlayacak hamlelerle şekilleniyor. Bir taraftan kıta ülkeleri binlerce gencin bu alana yatkınlığını tespit edip onların yetişmeleri için özel gayret sarf ediyor, diğer taraftan da diasporadaki genç Afrikalıların kendi ülkelerine ilgi duyup kıtalarına hizmetlerini sağlamakla meşgul olunuyor. Teknoloji devleri şimdiden bilhassa Afrikalı genç beyinlere ve alanlarında zirveye çıkma başarısı gösterenlere her konumda iş teklifleri sunuyor. Onlar vasıtasıyla hem Afrika genelinde hem de diğer kıtaların onların tecrübe ve birikimlerinden istifadelerinin önü açılıyor.
 
Geçmişte Afrika’da sömürgecilerin baskıcı idareleri, bağımsızlık sonrasında Sovyetlerle başlayan ve Rusya ile devam eden farklı kıtalardaki nice ülkeleri, belli ideolojiler ve onlara bağlı darbelere, silahlı iç çatışmalara, hatta son çeyrek asırda terör örgütleri ağları ile kuşatıp istikrarsızlaştırdı. Bundan böyle onların yerlerini teknoloji ve inovasyona kafa yoran beyinlerin alması için çalışılıyor. Kıtada büyük sıkıntılarla yetişen sayılı aydın ve bilim insanının beyin göçüyle diğer coğrafyalara dağılmaları giderek azalıyor, hatta kendi toplumları tarafından daha fazla kabul görüyor ve kazanç bakımından da iyi konum elde ediyorlar.
 
Kıtanın geleceğine esaslı hamle yapacak teknoloji ve inovasyon, dünyanın önde gelen çok uluslu şirketlerinin şimdiden bu alana yönelmelerini sağladı. Alman Siemens başta olmak üzere hassaten Avrupa’da birçok ilgili kurum, gerek Afrikalı ortakları gerekse diğer kıtalardan buldukları iş çevreleriyle yeni nesillerin eğitimine talip. Yakın gelecekte uluslararası teknolojinin kalbinde Afrika’nın yer alacağı konusu herkesi heyecanlandırıyor. Aynı zamanda Çin ile ABD’nin teknoloji savaşının da yaşanacağı yerin bu coğrafya olması kuvvetle muhtemel…
 
54 ülkenin toplam 1.5 milyar nüfusu, dördüncü sanayi devrimi sayesinde sadece basit tüketici olmaktan çıkıp yapay zekadan robotik eğitime, insansız hava araçlarını üretip kullanmaya kadar pek çok alanda kendilerini ispat edecek. Çin ve Hindistan’dan sonra sıranın Afrika’ya geleceği beklentisi giderek gerçekleşme aşamasına doğru ilerliyor.
 
MARİFET AFRİKA’DA DA İLTİFATLA GELİŞİYOR    
 
Son yıllarda Afrika’nın farklı ülkelerinde Kwame-Nkrumah Bilim Ödülü (Prix Scientifique Kwame Nukrumah), Obasanjo Bilim Ödülü (Obasanjo Scientiific Prize), Afrika Mühendislik İnovasyon Ödülü (African Prize For Engineering Innovation) ve Afrika Araştırma Ödülü (Africa Award For Research) benzeri etkinlikler, genç araştırmacılar üzerinde ciddi teşvik edici rol üstleniyor. İnternet, Afrika’nın dördüncü sanayi devrimi adına dönüşümüne öncü etki yapıyor. Covid-19 ile iyice fark edildi ki, kıtada da internet kullanımıyla eğitim, sağlık, finans, ziraat, ticaret ve kamu yönetimleri gibi her alanda bu son sürece girilmiş olundu. Teknoloji kıta için artık dönüşü düşünülmeyen bir umut oldu. İnovasyon ile birlikte Afrika’nın geniş imkanlarını kullanmalarına fırsat verilecek. Çünkü inanılmaz bir sürate şahidiz. 2004 yılında kıtada sabit telefon hattı toplam nüfusun yüzde 3’ü kadar iken 2018 yılında sadece Sahraaltı Afrika’da cep telefonu kullananların sayısı 450 milyonu aştı. 2025’te bu bölgede nüfusun 600 milyonu bulması bekleniyor ki, kıtada elektrik kullanan sayısı da henüz bu kadar olup mevcut nüfusun yarısı kadar. Bu da toplam nüfusun yüzde 45’ten fazlası demek.
 
GÖZ DOLDURAN GİRİŞİMLER
 
Üçüncü sanayi devrimi olan otomasyon dönemiyle birlikte geleneksel birçok iş kolu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Dördüncü sanayi devrimi iyi anlaşılır ve uygulanırsa tüm kıta toplumları arasında bütünleşme fırsatı da sağlanmış olacak. Ruanda’da 2000’li yılların sonundaki teknolojik hamleler, 25 yıl önce soykırımdan yeni çıkan bir ülke için hayal dahi edilemeyecek hızla devam ediyor. Cezayir, Fas, Güney Afrika, Mısır, Nijerya, Sudan, Tanzanya, Tunus, Zambiya ve daha birçok ülke, bu süreç için girişimlerini başlattı. Güney Afrika’da bir milyon kişiye 800, Kenya’da 300, Togo’da 100, Lesoto’da ise 10 kadar araştırmacı düşüyor. Benin, Burkina Faso, Etiyopya, Fildişi, Gabon, Gana, Kamerun, Madagaskar ve Senegal bazı alanlarda çok iyi bir seviyeye ulaşıyor. Fas, tek başına yaptığı hamleler ile göz dolduruyor. 2000-2010 yılları arasında Fas’ta kamu kurumlarındaki araştırmacı sayısı yüzde 65 oranında artarken, aynı dönemde özel sektörde bu oran dört katına çıktı. Dünya ekonomisinin gittikçe bilim ekonomisi eğilimine girdiği herkesçe ifade ediliyor.
 
EN HAZIR ÜLKELER
 
Dördüncü sanayi devrimi, teknolojiye verilen değerle kalkınmada bir sıçrama, üzerine vurulan zincirleri kırma ve geleceğe şimdiden gerekli yatırımı yapmadır. Özellikle ikinci ve üçüncü sanayi devrimleri Afrika’da herkesi sömürgeciliğe odaklandırıp onun dışında bir gündeme pek müsaade etmedi. Hatta bağımsızlık sonrasında da diğer kıtalardaki ülkeleri bilgisayar kullanmaya teşvik ederken Afrikalıların yeni kurulan devletlerinde demokrasi ile farklı aşamalarda sınav vermeleri istendi. Kıta, bir türlü içine nüfuz edemediği sanayi devrimlerinin ilk üç aşamasının ardından önüne baktığında, düşük vasıflı işçi sınıfını ve daha vahimi hiçbir gelecek vaat etmeyen iş kollarını istemeseler de muhafaza ediyor. Giderek bir umuda dönüşen dördüncü sanayi devrimi ile başarı elde edilirse mesela Microsoft’un veya Google’ın gelecek yöneticileri Afrikalı olabilir. Afrika ülkelerinin bunun gereği ne ise ona önem verip yollar ve elektrik hatları gibi ağır yapıları ve internet bağlantıları gibi hafif alt yapı ağlarını tesis etmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz son beş yılı iyi değerlendiren Bostvana, Gana, Güney Afrika Cumhuriyeti, Moritus ve Tunus, dördüncü sanayi devrimine kıtada her an hazır vaziyetteki ülkeler. Bu da artık Afrika’da araştırma ve kalkınmaya önemli kaynak aktarmayı zorunlu kılıyor.    

 

Bu yazı 17 Temmuz 2020 tarihinde https://www.itohaber.com sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı