Somali Sahillerinde Türkler
Araplar dışında Türklerin Afrika Boynuzu bölgesinde Eyyûbiler döneminden itibaren varlık gösterdikleri bilinmektedir. Etkili oldukları dönem ise Memlûklerle başlasa da Osmanlılar ile birlikte burada ciddi anlamda idarelerini hissettirdiler. Kuzey Somali’de bulunan bazı madeni paralar üzerinde Memlûk Sultanı Kayıtbay (1468-1491) ve Osmanlı Padişahı İkinci Selim (1566-1574) adına rastlanması bunun göstergesidir. Osmanlı Devleti’nin Arap Yarımadası ve Afrika’daki etkinliği XVI. yüzyılın başına, Yavuz Sultan Selim dönemine rastlamaktadır. Arap Yarımadasında Bağdat, Hicaz ve Yemen ile tesis edilen hâkimiyet, Afrika’da yaklaşık 60 yıl İspanyol ve Portekiz istilalarına karşı bazen yapılan büyük deniz ve kara savaşları neticesinde Afrika’da Mısır, Cezayir, Tunus ve Trablusgarp (Libya) ile Habeşistan eyaletlerinin kurulmasıyla tamamlandı. 1517 yılında ilk iş olarak Mekke ve Medine’yi tehdit eden Portekiz Donanması Osmanlılar tarafından Kızıldeniz’den çıkarıldı. Kaynaklarda Somali kıyılarındaki Osmanlı varlığının başlangıcı olarak genelde 1526 yılı, yani Kanuni Sultan Süleyman dönemi verilmektedir. Osmanlı Devleti Arap Yarımadası ile Afrika arasındaki Kızıldeniz çevresindeki hâkimiyetini Habeş, Yemen, Hicaz eyaletleri/vilayetleri ve bir dönem Hint Donanması ile sağladı.
Hint donanmasının ilk kaptanı Pirî Reis Kitâb-ı Bahriye adlı eserinde Somali kıyılarını çevreleyen Hint Okyanusunu Zenci Denizi olarak tarif ederken Sudan kelimesini ise siyâhilerin ülkesinin adı olarak vermektedir. Onun ifadesine göre buranın halkı Makdişu (Muğdişî) dili konuşmaktaydılar ve Müslüman olanları Şafii mezhebine bağlı olup denize uzak bölgelerde yaşayanları ise putperest idiler. Pirî Reis’e göre burası son derece gelişmiş olup her tarafı denizle çevriliydi. Onun Makdişu kıyıları dediği bölge en güneydeki Mozambik’in Sefâle (Sofala) şehrinden başlayıp kuzeye doğru Mozambik, Kilve (Tanzanya), Mombasa ve Malindi (Kenya) adalarını içine alıyordu. Buradaki şehirlerin en önemlisi bugünkü Somali’nin başkenti Makdişu olup ondan daha büyük şehir yoktu ve Portekizliler her yıl buraya uğrayarak ellerindeki altınlarını alıp götürmekteydiler. Yine fildişi ve abanozu buradan temin ediyorlardı.
Osmanlı Devleti bölgeyle zaman zaman az ilgilendiğinde buraları genelde Mekke Şerifinin manevi sorumluluğuna havale etmişti (1630-1830). Portekizliler Doğu Afrika ve Arabistan’ın güney sahillerinden vazgeçmediler ve Osmanlıların buradaki faaliyetlerinde en büyük rakipleri olarak devamlı mücadele ettiler. Osmanlılar ise Hint Kaptanlığı sayesinde Yemen, Doğu Afrika, Hindistan ve hatta Endonezya ile irtibatlarını bu bölgeden sağladılar. Padişah Üçüncü Murad döneminde (1574-1595) Yemen valisi Hasan Paşa bugünkü Kenya devletinin Mombasa limanına kadar bütün Somali sahillerini Osmanlı Devleti’ne bağladı.
Osmanlıların bölgedeki varlıkları büyük bir kesintiye uğramadan 1850’lili yıllara kadar geldi. Hint Okyanusunu çevreleyen sahillerde ve adalarda yaşayanlar da Osmanlılara manevî bağlılıklarını daima muhafaza ettiler. Zeyla iskelesi ve çevresi 17. yüzyılda Yemen sahilinde Muha iskelesine bağlandı. Zeyla’da yaşayan Arap, Somali ve Afar soylu kimseler ticarete olan yatkınlıkları sebebiyle Cidde, Basra ve Hindistan taraflarına ticari seferler düzenlemekteydiler. 1672-1680 yılları arasında Mısır, Sudan ve Habeşistan’ı gezen Evliya Çelebi de Somali hakkında epeyce bilgi vermekteydi. Bir ay ikamet ettiği Zeyla’nın Özdemir Paşa tarafından 1522 (h. 928) yılında Portekizliler’den alınan önemli bir kalesi vardı. Burası Habeşistan’ın güney sınırını oluşturuyordu. Makdişu’dan itibaren Afrika kıtasını güneyden batıya dolaşan ve kuzeybatı Afrika’daki Fas’ın Septe şehrine kadar uzanan sahillerin tamamı Portekiz işgalindeydi. Zeyla kalesinde yaşayan ve burayı Osmanlı Devleti adına idare eden paşa aynı zamanda buranın kaymakamı olup kendisine tabi üç yüz adamı vardı ve yıllık kırk kese muhasebe vermekteydi. Yabancı ticaret gemileri geldiğinde ise beş kese gümrük vergisi toplanmaktaydı. Kalenin dışında yetmiş-seksen bin kişi yaşamaktaydı. Makdişu ve buraya bağlı sahil şehirlerinde yaşayan tüm Müslümanların Cuma hutbelerini Osmanlı Padişahları adına okuduklarına bizzat şahit olmuştu. Arabistan sahilleri, Basra Körfezi, Doğu Afrika Sahilleri ve Kızıldeniz güven ve emniyet altındaydı. Zeyla Doğu Afrika’nın en önemli iskelelerden birisi olarak etrafından tecrit edilmiş bir noktada Osmanlı hazinesine yıllık 300 lira vergi veren bir şeyh tarafından idare edildi.
Osmanlılar en zor zamanları olan 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yıllarında özellikle Mısır Hidivliği, Yemen ve Hicaz Vilayeti aracılığıyla bölgede sömürgeciliğe karşı Somali, Habeşistan ve Sudan’a yardımcı oldu. Osmanlı Devleti yılda üç bin kese altın karşılığında Hint okyanusu tarafındaki Re’sül-Hâfun’a kadar uzanan Somali kıyılarının idaresini 1875 yılında Mısır hidivi İsmail Paşa’ya devretti ve 1884 yılına kadar Harar dahil bölgedeki Müslüman toprakları Mısır idaresinde kaldı.
1830-1874 yılları arasında Yemen vilayetiyle irtibatlı olarak idare edilen Somali kıyıları 19. yüzyılda önce Ali Şîrmâki İbn Salih (1841 – 1855/1857-1861) ve Ebu Bekir İbn Muhammed (1855-1877/1861-1874) isimli mahalli idareciler tarafından ikişer defa dönüşümlü olarak Osmanlı Devleti adına yönetildi. Osmanlılar en zor zamanları olan 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yıllarında özellikle Mısır Hidivliği, Yemen ve Hicaz Vilayeti aracılığıyla bölgede sömürgeciliğe karşı Somali, Habeşistan ve Sudan’a mümkün mertebe yardımcı oldular. Osmanlı Devleti yılda üç bin kese altın karşılığında Hint okyanusu tarafındaki Re’sül-Hâfun’a kadar uzanan Somali kıyılarının idaresini 1875 yılında Mısır hidivi İsmail Paşa’ya devretti ve 1884 yılına kadar Harar dahil bölgedeki Müslüman toprakları Mısır idaresinde kaldı.
Bu raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.