Afrika’ya petrolden günde 1 milyar dolar

0

Pek bilinmese de Afrika, aynı zamanda petrol kaynağı bir kıta… 1 trilyon 732 milyar varil olarak hesaplanan dünya petrol rezervleri içinde Afrika ülkelerinde tespit edilen rezerv ise 125 milyar varil civarında. Bu rezervlerin 48.4 milyar varili Libya’da, 36.9 milyar varili Nijerya’da bulunuyor. Son yıllarda yeni kaynakların tespiti heyecana neden oldu.
 
Afrika ülkelerinin petrolden günlük geliri yaklaşık 1 milyar dolar seviyesinde. Pandemiyle birlikte petrol fiyatlarının dip yapması, ekonomisi petrole dayalı ülkeleri zora sokmuştu. Ancak, fiyatların yeniden yükselmesi, petrolcü ülkelere nefes aldırıyor. Bu ülkelere ihracat yapanları da rahatlatıyor; çünkü geliri artan hedef ülkeler ideal alıcı konumuna geçiyor.

Dünyada günlük petrol üretimi, 100 milyon varil sınırını 2019’da aşmıştı. Ancak bu seviye, 2020’de 91 milyon varile kadar geriledi. 2040 yılındaki hedef ise 106 milyon varile ulaşmak. 1 trilyon 732 milyar varil olarak hesaplanan bütün ülkelerin petrol rezervleri içinde Afrika ülkelerinde tespit edilen rezerv ise 125 milyar varil civarında. Bunun da 48.4 milyar varili Libya’da, 36.9 milyar varili ise Nijerya’da bulunuyor. Mevcut tüm işletilen Afrika petrolünün yüzde olarak uluslararası üretimle uyumlu şekilde en son ulaştığı miktar, günlük 8 ila 9 milyon varil olarak ifade ediliyor. Günlük yaklaşık 1 milyar dolar değerinde getiri söz konusu… Afrikalılar, ürettiklerinin ancak yüzde 4’ünü tüketebiliyor. Mısır 659 bin varil günlük tüketimle ilk sırada. Onu 490 bin varille Güney Afrika Cumhuriyeti, 366 bin varille Cezayir ve 261 bin varille Fas Krallığı takip ediyor.
 
PETROLE BAĞIMLILIK
 
2019 yılı aralık ayında petrolün varili 60 dolar civarında seyrederken, 2020 nisan ayındaki değeri sadece 20 dolardı. Birçok ülkenin üretim ve vergi maliyetlerinin bile altında bir fiyattı. Nijerya bütçesinin yüzde 50 ila yüzde 70’i petrole dayalı hesap ediliyordu ve Covid öncesinde bu bütçe, varili 57 dolardan satılacak petrol gelirlerine göre hazırlanmıştı. Haliyle ülke gelirlerinin yüzde 65’ini, 2020 yılının ilk 6 ayında kaybetti. Bu, aynı zamanda ülkedeki tüm yatırımların durması demekti ve daha önceki yıllardaki borçların ödenmesini sıkıntıya soktu. Dahası, yeni istihdam alanları açılamadığı gibi yeni gelir kaynakları da temin edilemedi. Mevcut uluslararası ve milli petrol şirketlerinin faaliyetlerinin devamını sağlamak için getirilen vergi indirimleri, bu defa kamu kaynaklarının daralmasına sebep oldu. Uganda için varil başına 40 doların altına düşmesi demek, üretimi durdurmaya kadar gidecek bir gelişme. 2020 yılı içindeki karamsar tablo çabuk toparlandı ve 2021 ağustos ayında 65 doları bulurken, eylül ayı ortasında 74 dolar gibi beklentilerin üzerinde bir fiyata kavuştu. Cezayir’in bütçesinin de yüzde 40’ı petrole dayalı gelirlere dayanıyor.
 
AFRİKA’DA PETROL
 
Petrol, ilk önceleri ABD’de keşfedilse de zamanla tüm ülkelerin ya bizzat sahip oldukları veya üretenleri arasında yer aldıkları, hatta her ikisini birden yaptıkları bir ürüne dönüştü. 20. yüzyılın ilk yıllarında Ortadoğu’da, özellikle Basra Körfezi’ndeki petrol yataklarının bulunması, sömürgeci devletlerin buraları bir an evvel işgal arzularını körükledi. Afrika’da ise hâlâ yeni yatakların mütemadiyen bulunması üzerine bu kıtanın gelecekte ne kadar etkin olacağı ile ilgili çok ciddi öngörüler var. Afrika’da petrolün ilk izlerine 1930’larda Batı Afrika sahillerinde Senegal, Gabon, Kongo Cumhuriyeti’nde rastlandı. Bugün Nijerya ve Angola’dan sonra üçüncü sıradaki en büyük petrol üreticisi Kuzey Afrika’da Cezayir’de 1956’da, onu takip eden Libya’da ise 1957’de petrol bulundu. Yine günümüzde en fazla petrol tüketen ve kıtanın kuzeydoğusunu kaplayan Mısır, 1960’lı yıllarda Süveyş Kanalı çevresinde kendi petrolüne kavuşmuştu.
 
Günümüzde Afrika’da petrol üreticisi 19 ülkenin üye olduğu merkezi Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Brazavil’de bulunan APPO isimli teşkilat, 19 Kasım 2020 tarihinde 39. olağan toplantısında ilk defa 2021 yılı için devlet adamlarının katılacağı ilk zirvenin gerçekleştirilmesine karar verdi.
 
YENİ KEŞİFLER
 
Kıtada 54 ülke bulunmakta olup bunların her birini petrol ülkesi görmek yanlış. Ama Sao Tome ve Principe adaları gibi toplam 1.000 km2 kara parçası bulunan ada devletleri bile son yıllarda petrol yatakları ile dünyanın gözünü üzerlerine çevirdiyse, gerçekten kıta henüz keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda petrol yatağına sahip. Her ne kadar başta kömür olmak üzere altın, elmas, platin gibi pek çok madene sahip Güney Afrika’nın ve kendi ihtiyacının yüzde 20’sini ithal etmek zorunda kalan Tunus’un petrol fakiri oldukları ifade edilse de şimdilerde onlar da ilgi odaklarına dönüştü. 2000’li yıllarda Afrika’da birçok ülkede petrol bulunması, her birini ciddi anlamda heyecanlandırdı.
 
2006 yılında Moritanya’da Atlas Okyanusu’nda Şinkit üretim sahası, aynı sene Demokratik Kongo ile Uganda sınırında ve Albert Gölü çevresinde petrol ve doğalgaz tespiti, 2007’de Gana’da Jubilee üretim sahası ve Mozambik Boğazı’nda zengin doğalgaz yatakları ile Madagaskar sahillerindeki petrol rezervleri ile ilgili veriler, Nijer’de 2011’de Agadem’de çıkarılan petrol, 21. yüzyılı hareketlendirmeye yetecek kadar önemli.
 
GİZLENEN GERÇEKLER
 
Afrika’da petrolün tarihi hakkıyla yazılabilse herhalde bu vazgeçilmesi imkansız kaynakla ilgili bilinen her şeyin yeniden şekillenmesi gerekir. Birçok doğru bildiklerimizin eksik ya da yanlış olduğu, daha nice kıymeti haiz bilginin ise üstü kapalı geçildiği ya da kasıtlı olarak gizlendiği anlaşılıyor. Gelişmişlikleri ile gurur duyan nice Batılı ülkenin aslında diğer alanlarda olduğu gibi gerçek değeri üzerinden işlemler yürütülmüş olsaydı herhalde kendileri bu kadar aşırı zenginleşemezler, Afrikalılar da bu kadar fakir kalmazlardı.
 
Tek umut edilen, hep bir şekilde dünyada geçerli süreç neyse aynısını yaşamak istemeleri.
 
Kıta ülkelerinin başındaki yöneticilerin demokratik mi, darbeyle mi veya hanedanlık suretiyle mi iktidara geldiklerine bakılmaksızın derhal alaşağı edilmelerinin başlıca sebebi.
 
ASIL KAZANAN SİMSARLAR
 
Petrolde devamlı kazananlar, işletenler ve uluslararası pazarlarda müşterilere satan firmalar. Petrol sahibi ülkenin kazancı varil başına belirlenen fiyatlara bağlı. Afrika’da uluslararası hukuk alanında yetişmiş yerel hukukçular olmayınca imzalanan tüm sözleşmeler çok uluslu şirketleri koruyan maddeler yüzünden üretici ülkeleri ciddi sıkıntılara soktu. Nijerya, 2016 yılında Chevron, Total ve Shell aleyhine 57 milyon ton petrolünü gizledikleri için bunlardan 12.7 milyar dolar ödeme yapmalarını istedi. Glencore ve Trafigura isimli firmalar, özellikle Çad ve Kongo Cumhuriyeti gibi zor durumdaki ülkeleri ürün almadan önce ön ödemelerde bulunarak borçlandırıp adeta Ortaçağ ticaret mantığı ile bu ülkelerin elini ayağını bağlıyorlar.
 
PİYASANIN AKTÖRÜ 4 ÜLKE
 
Dünya petrolünün kaderinde Glencore, Trafigura, Vitol, Mercuria ve Oryx Energies gibi söz sahibi birkaç çok uluslu şirket ve yine AB, ABD, Çin ve Hindistan dörtlüsünün tüketim ihtiyaçlarının devamı çok önemli. Fransa tek başına Elf ve sonrasında Total ile 90 yıllık petrol tecrübesi ile Afrika petrollerinin yüzde 36.4’ünü, Çin yüzde 30’unu, Hindistan yüzde 20’sini ve ABD yüzde 20’sini çıkarıyor.
 
Bunların özellikle Afrika ülkeleri petrollerine alışık olduğu müşterilerinden talepleri Rusya ve Suudi Arabistan’ın düşük fiyatlı petrol arzları ile düşünce rekabete dayanmakta zorlanıyorlar. Hindistan, dünyanın üçüncü petrol tüketici ülkesi konumunda. O da Afrika’da Covid sebebiyle ürün alımını azalttı. ABD, yalnız Nijerya’dan yüzde 63 olan ithalat payını azaltarak, 2019’un son üç ayında 15 milyon varil petrol alırken, bunu 2020’nin ilk üç ayında 5.5 milyon varile indirmişti. Çin günlük 10 milyon varil petrol tüketiminin 4 milyon varilini ithal ediyor ve bunun da yüzde 20’sini Afrika ülkelerinden temin ediyor. Sadece CNOOC ve PetroChina yanında özellikle Sinopec, Asya’nın en büyük ve dünyanın 5. firması. Milyonu aşan çalışanı ile kıtaya adeta abanmış durumda ve yıllık işlemlerinin 35 milyarı yurt dışında, toplam 280 milyar dolarlık iş hacmi var.

Bu yazı 1 Ekim 2021 tarihinde İTOHaber sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı