7 Kasım 2018 Çarşamba günü Hint Okyanusu’nun eşsiz güzellikteki ada ülkesi Madagaskar’da, farklı bir seçim maratonunun ardından 10. başkanlık seçimlerinin ilk turu, Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin gözetiminde gerçekleştirildi. Seçim maratonunu farklı kılan unsur ise dört eski cumhurbaşkanı, üç eski başbakan, bir papaz ve şarkıcının aralarında bulunduğu otuz altı başkan adayının birbirlerine karşı rekabetleriydi. Ülke otuz altı adayla seçim kampanyasını başlatarak bu sayı ile kendi tarihi rekorunu kırmış oldu. Bu süreçte ülkenin üç eski başkanı öne çıktı: Marc Ravalomanana (2002-2009), Andry Rajoelina (2009-2013) ve Hery Rajaonarimampianina (2014-).
Sandıkların açılmasının ardından beklenen oldu ve hiçbir aday yeterli oy oranına ulaşamadığı için seçimler ikinci tura kaldı. Seçime katılım oranının % 40 olduğu ülkede Rajoelina % 43.5 ile sandıktan birinci, Ravalomanana % 42.44 ile ikinci çıktı. 19 Aralık’ta gerçekleşecek ikinci tur seçimler için en çok oyu alan bu iki aday birbirlerine karşı yarışacak. Seçimden mağlup ayrılan Rajaonarimampianina ise seçimlerde hile olduğunu, oyların çalındığını iddia ediyor. Ancak yabancı gözlemciler oy kullanma işlemleri sırasında bu tarz bir vâkıa ile karşılaşmadıklarını belirtiyorlar. Netice itibariyle yıllardır politik istikrarsızlıklar içinde boğuşup adeta siyaseten varlık mücadelesi veren Madagaskar, yine benzer simalarla yoluna devam edecek.
1. Madagaskar’da Politik İstikrarsızlığın Tarihi
Madagaskar, Hint Okyanusu’nda stratejik bir konuma sahiptir. Tarih boyunca bölgede ticaret yapan ülkelerin uğrak noktalarından biri olmuştur. Kendine has bir ekolojisi var olup endemik çeşitliliği çok yüksektir. Petrol, altın, kömür, kobalt, nikel, koltan, boksit gibi yeraltı kaynaklarının yanı sıra zümrüt, yakut, safir, zirkonyum gibi mücevher yapımında kullanılan değerli taşlara sahiptir. Bu haliyle Madagaskar tarih boyunca Hint Okyanusu’nda varlık gösteren ülkelerin rekabetine konu olmuştur. Ülkenin Avrupalı sömürgecilerle 16. yüzyılda başlayan serencamı, 1897 yılında gerçekleşen Fransız işgali ile zirve yapmış ve 1960 yılında nihayete ermiştir. Fransızlar adayı siyaseten terk ettiğinde geriye eğitim seviyesi düşük ve fakir bir Malgaş (Madagaskar yerlilerine verilen isim) halkı kalmıştır. Soğuk Savaş’ın gergin ideolojik atmosferi, politikacıların uluslararası sahada yeni hamlelerde bulunmasına engel olmuştur. Mevcut siyasi yapı, halk ayaklanması sonucu gerçekleşen darbeler yahut da şaibeli seçimlerle sürekli olarak sarsıntıya uğramıştır.
Şimdilerde başkanlık yarışına katılan ve mandıra tesislerine sahip olmasından dolayı “sütçü” lakabıyla tanınan Marc Ravalomanana, 2001 yılında şiddetli tartışmalara ve hatta çatışmalara yol açan bir seçim sürecinin ardından başkanlığa yükselmiştir. Yönetimde bulunduğu dönemde liberal politikaları ile öne çıkmış ve ülkeyi dış yatırımlara açık hale getirmiştir. Ancak 2009 yılında hakkında yolsuzluk iddiaları çıkmış ve askeri darbe ile görevden alınarak sürgün edilmiştir. Yeni lider ise bu yıl tekrardan başkanlık yarışına katılan, genç disk jokeyi (DJ) Andry Rojaelina olmuştur. Rojaelina, yönetime darbe ile geldiği için uluslararası toplum tarafından kabul görmemiştir. Bu çerçevede uluslararası yaptırımlar uygulanmaya başlamış, dış yardımlar kesilmiştir. İşsizlik, yüksek enflasyon, yolsuzluk, yetersiz beslenme, ailelerin parçalanması gibi sosyal krizler bu dönemde birbirini takip etmiştir.
Siyasi istikrar için 2011 yılında bir “Yol Haritası” hazırlanmış ve bu minvalde 2013 yılında başkanlık seçimleri gerçekleşmiştir. Şimdiki başkanlık seçiminin bir diğer gözde adayı olan Hery Rajaonarimampianina 2014 yılında başkanlık koltuğuna oturmuş ve ülkenin anayasal düzene gitmesini sağlamıştır. Ancak içinde bulunduğumuz sene içerisinde muhalif adayların önünü kesmek adına çıkardığı yasalar, başbakanın istifasına kadar varacak olan büyük bir gerginliğe yol açmıştır. Protesto gösterilerinde polisin ateş açması sonucu dört kişi hayatını kaybetmiştir.
2. Pahalıya Mal Olan Başkanlık Seçimleri
Madagaskar’da seçim kampanyaları sürerken, konu ile alakalı herhangi bir kamuoyu araştırmasına izin verilmemiştir. Bu süreçte sadece Alman Friedrich Ebert Vakfı bir istatistik yayınlayarak Rojaelina için % 25, Rajaonarimampianina için % 17, Ravalomanana için % 4’lük bir oy oranı öngörmüştür.
Sınırlanmayan en önemli unsur ise kampanya finansmanı olmuştur. Finansal kaynakları zengin olan adaylar halk nazarında öne çıkmış, kaynakları sınırlı olan adaylar ise sürekli olarak bu sürecin adaletsizliğinden dem vurmuşlardır. Başkanlık yarışının daha önce bahsi geçen favori üç adayı, varlıklı oldukları bilinen kimselerdir. Bu adaylar lüks arabaları yahut milyon dolarlara kiralanan helikopterleri ile büyük küçük birçok şehri dolaşmış, halka t-shirt ve pirinç çuvalları dağıtarak oy talep etmişlerdir. Elektrik kullanımının toplum genelinde % 14, internet kullanımının % 5 olduğu ülkede sosyal medya üzerinden seçim çalışmaları yürütülmüştür. Tüm bunların neticesinde dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Madagaskar, yine dünyanın en maliyetli seçim kampanyalarından birine tanıklık etmiştir. Hatta söz konusu adaylardan Hery Rajaonarimampianina’nın harcadığı paranın, Hillary Clinton ve Donald Trump’ın 2016 yılındaki seçim çalışmalarında harcadığı toplam parayı geçtiği iddia edilmektedir. Burada akıllara şu soru gelmektedir: Seçim kampanyalarına milyonlar harcayan politikacılar, niçin toplumsal kalkınma adına girişimlerde bulunmuyor? Yoksa bu adaylar da Afrika’da istikrarsızlığın araçsalları/piyonları mıdır?
3. Malgaş Halkının Siyasetle İmtihanı
Malgaş halkı, -birçok Afrika ülkesinde de görüldüğü üzere- ülkelerinde bulunan kaynak zenginliği ile çelişir biçimde fakir bir hayat sürmektedir. 25 milyonluk nüfusun yaklaşık % 76.2’si aşırı yoksulluk içindedir. Halk kötü beslenmeden kaynaklı hastalıklarla mücadele etmektedir. Birçoğunun geliri günlük 2 doların altındadır. Halk; eğitim, sağlık, ulaşım, elektrik imkânlarından büyük ölçüde mahrum bulunmaktadır. Beş yaş altı çocukların neredeyse yarısı yetersiz beslenmeden muzdariptir. Telefon, bilgisayar, internet gibi teknolojinin başat unsurlarının kullanımı sınırlıdır. Bu açıdan Malgaş halkının en büyük beklentisi, toplumu gerek sosyo-kültürel gerekse de ekonomik anlamda kalkındıracak; yolsuzlukları ve gelir adaletsizliğini giderecek adımların atılmasıdır. Başkan adaylarının seçim kampanyasındaki söylemleri bu beklenti çerçevesinde şekillenmiştir. Ancak yıllardır politik istikrarsızlığın pençesinde olan Malgaşların, benzer simalarla yola devam edecek olması ve bu simaların propaganda sürecindeki faaliyetleri, ülkenin geleceği adına umutların yeşermeden solmasına neden olmaktadır.