Mozambik’in Batı Sahra ile İmtihanı

0

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarca tanınmasa da halen aralarında Afrika ülkeleri dâhil 50 civarında ülke tarafından bağımsızlığı tanınan Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti, Fas Krallığı’nın 1984’te terk ettiği Afrika Birliği’ne dönmesiyle birlikte yine gündemden düşmüyor. 24 Ağustos 2017 günü Japonya’nın Mozambik’in başkenti Maputo’da Afrika Birliği ile tertiplediği TICAD kısa adıyla bilinen Tokyo Uluslararası Afrika Kalkınma Konferansı’nın bir anlamıyla fiyaskoya dönüşmese de menfi anlamda en çok ses getiren konusu oldu. İspanyol sömürgeciliğinin fiili olarak 1975 yılında Fas ve Moritanya ile imzaladığı Madrid Antlaşması’yla bitmesi üzerine burası üzerinde niyetleri olan bu iki komşu ve kardeş ülke derhal harekete geçip birincisi kuzeyden girerek üçte ikisini, diğeri de güneyde kalan kısmını topraklarına katmıştı. Ne var ki mesele hassas ve oldu-bitti siyaseti ile halledilemeyecek kadar ciddi idi. Zaten Madrid Antlaşması uluslararası toplumca kabul görmedi ve hukukî açıdan yaptırım gücü olmadı.

Polisaryo’yu, kendisine verdiği resmi adıyla Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti’ni Kaç Ülke Tanıdı?

1973 yılında Polisaryo Cephesi (Frente Polisario, kısaca Frelisario) adıyla başlayan silahlı direniş neticesinde 1976 yılında bağımsızlığını ilan eder etmez Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti adıyla burayı tanıyan 10 ülkeden Kuzey Kore hariç tamamı Afrika ülkesi idi. Takip eden yıllarda tanıyan ülkelerin sayısı bazen iki elin parmaklarını geçiyordu. Bazen de sadece tek bir ülke ile sınırlı kalıyordu. Hatta 90’lı yıllarda iki ülke tarafından tanınması dışında durdu. 2016 yılına gelene kadar dünyanın farklı kıtalarında Batı Sahra’yı tanıyan ülke sayısı irili ufaklı 85’i bulmuştu. Bunların 30’dan fazlası Afrika ülkesi idi. Latin Amerika ülkeleri, Güney Asya ve Büyük Okyanus’taki küçük adalardan tanıyan epeyce ülke vardı. Arap dünyasından Suriye ile Güney Yemen dışında başka bir ülke buna yaklaşmamıştı. Avrupa Birliği üyelerinden sadece İskandinav ülkelerinden bazıları meclislerinde bu konuyu görüşmeye almış, hatta tanıyacaklarını dile getirenler olsa da hiçbirisi tanıma konumuna gelemedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden de Batı Sahra’yı tanıma teşebbüsü hiç olmadı. Bu arada Fas Krallığı’nın ikili siyasi ilişkileri ile şu ana kadar 37 ülkenin Batı Sahra’yı tanıma kararını geri aldırdığı bilinmektedir. Haliyle şu anda çoğu Büyük Okyanus’un adacıklarındaki küçük devletler dahil 48 ülke Batı Sahra’yı bağımsız olarak kabul etmektedir. Fas Krallığı, mevcut tanıyan bu ülkelerin birçoğunun sadece adı olduğunu ve kabullerinin uluslararası camiada hiç bir ağırlığı olmadığını dile getirmektedir. Ancak Fas Krallığı’nın 1975 yılında Yeşil Yürüyüş ile Batı Sahra’nın üçte ikisini topraklarına katan girişimini de şimdiye kadar kabullenen hiçbir ülke bulunmamaktadır.

Fas, İspanya’nın çıktığı Batı Sahra bölgesinin bilinen tüm tarihi dönemlerde kendine ait olduğunu iddia ederek buranın sömürgecilik bahanesiyle kendisinden koparılmasını ne geçmişte ne şimdi ne de gelecek için kabul etmiyor. Hatta kendisi gibi bir dönem Fransa tarafından sömürgeleştirilen Moritanya’nın da aynı şekilde bağımsız bir devlet olamayacağını, zira kendi tabii uzantısı olduğunu dahi iddia ettiği zamanlar oldu. Bu anlayışa en fazla karşı çıkan devlet hiç şüphesiz her üçünün de doğusunda sınır komşusu olan Cezayir’dir ve kıta üzerindeki siyasi ağırlığı herkes tarafından kabullenilmektedir.

Günümüz Cezayir’i bağımsızlık mücadelesinden itibaren aradan geçen 55 yıl içinde yaşadığı birçok bunalımı atlatarak 2.381.740 km2’lik yüzölçümüyle Afrika’nın en geniş, dünyanın ise 11. sırada büyüklükte topraklarına sahip ülkesi olma konumunu korudu. Fas’ın iddia ettiği üzere (Moritanya: 1.030.700 km2, Fas: 466.550 km2, Batı Sahra: 265.548 km2) her üçü tek idare altında toplansa bile toplamda 1.762.798 km2’yi ancak bulmaktadır. Bu temelini tarihten alan Büyük Fas Krallığı ideali için siyaseten ifade edilse bile uygulama noktasında elbette ki mümkün değildir. Fas ile Batı Sahra’nın toplam yüzölçümü ise 732.098 km2’dir. Halen bu ülkenin 212.438 km2’yi bulan yüzde seksenini elinde tuttuğu için uluslararası hiçbir kabul görmemekle birlikte kendi sınırları içinde 678.988 km2’lik bir yüzölçüme ulaşmaktadır. Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti ise kumlarla inşa edilen ve Fas’ın idaresi altında kalan kısımları 100 bin asker ve 500 bin mayınla geçilemez hale getirildi. Batı Sahralılar bu duvarın doğusunda sadece 53.109 km2’lik alanı idare etmekteler ve kumlarla inşa edilen bu engele “Utanç Duvarı / Wall of Shame” demektedirler.

Cezayir tek taraflı olarak Batı Sahra’nın Fas ve Moritanya tarafından hiçbir şekilde görüşüne müracaat edilmeden fiili olarak bölünmesini kabullenmedi. 1884 yılından itibaren İspanyollar tarafından sömürülen ve bir asrı aşkın bu çileyi çeken yerel halkın görüşü de alınmadan yapılan bu bölüşme ister istemez sömürgecilere karşı verilen mücadeleyi kaldığı yerden daha da şiddetlendirerek tırmandırdı. Bu defa üç Müslüman ülke arasında ölümüne bir çatışma çıktı. Dahası Cezayir, Fas ile 1963 yılında Kum Savaşı (Harbü’r-Remle) adı verilen çatışmayı Batı Sahra sınırları çevresinde başlattı ve direniş hareketi Polisaryo Cephesini açıkça destekledi. Afrika Birliği Teşkilatı bu gerginlikte Batı Sahra tarafını tuttu, Birleşmiş Milletler ise bir an evvel tarafların barış yaparak çatışmaya son vermesini istedi.

Moritanya’da 1978 yılında yapılan askeri darbe ile devletbaşkanı Muhammed Veled (Ould) Daddah devrilince Polisaryo Cephesi bu ülke ile ateşkes imzaladı ve idaresi altında tuttuğu Batı Sahra’nın üçte birlik kısmından çekildi. Fas bunu da kendisi için fırsata dönüştürerek oraları da kendine ait ilan edip idaresine aldı. Böylece Polisaryo ise Cezayir sınır boyunca uzanan iç bölgeler ile Moritanya sınır boyunda dar bir geçidi elinde tutuyor.

Cezayir bu tek taraflı anlık girişimi reddedip Batı Sahra meselesini her ortamda canlı tutmaya özen gösteriyor. Afrika Birliği Teşkilatı da 1982 yılında burayı her biriminde üye bulunduracak şekilde kabul etti. Fas Krallığı bu gelişme üzere 1963 yılında ilk kurucularından olduğu bu teşkilattaki üyeliğini 1984 yılında askıya aldı. Aradan 33 sene geçtikten sonra 2016 yılında Kral Altıncı Muhammed kıta ile başlattığı yeni siyaseti ile bu birliğe 30-31 Ocak 2017 tarihlerinde yapılan 28. devlet adamları zirvesinde geri dönüş yaptı. Bu dönüşü için zirve öncesinde 40 civarında ülke yazılı onay vermişti. Yapılan oylamada ise 39 ülke kabul yönünde oy verdi. Fakat 1975 yılından bu tarafa Batı Sahra’nın çoğunluğunu kendi sınırları içinde tutan Fas’a karşı mücadele veren Polisaryo Cephesi ise sürgünde kurduğu Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti ismiyle uluslararası camiada var olabilme hedefini tutunabildiği her alana taşımaktan geri durmuyor.

Batı Sahra temsilcilerinin Afrika-Japonya Konferansı’nın yapılacağı salona ev sahibi Mozambikli yetkililerce alınması, uluslararası bazı medya organlarının gündeminde geniş yer tuttu. Geçmişte de benzeri durumların yaşandığı üzere Polisaryo temsilcileri heyetinin başında Dışişleri Bakanı olarak temsil edilen Muhammed Salim Veled Salik (Mohamed Salem Ould Salek) olduğu halde konferans salonuna üye ülke temsilcileri gibi girecekti. Bunu fark eden Fas tarafı derhal Japonya tarafını bilgilendirip gerekli tedbirleri aldı. Dahası konferansın önemli önemli oturumlarından Dışişleri Bakanları’nın buluşacağı yerin giriş kapısını tutan Faslı diplomatlar Batı Sahralılar gelince önlerine geçip içeri sokmak istemediler. Ev sahibi Mozambikli yetkililer misafirlerinin bu tür girişimini Afrika Birliği’ne üye bir ülkenin temsilcilerini kabullenmeyerek müdahale etmesinin üye ülkeler arasındaki ilişkileri belirleyen kuralların çiğnemesi olarak eleştirdi. Bu iğrenç ve üzüntü veren davranışın Kral Altıncı Muhammed’i temsil eden kişilere yakıştıramadıklarını, özellikle Mozambik devletbaşkanının, katılımcıların, Afrika Birliği üyelerinin ve uluslararası kuruluşların temsilcilerinin huzurunda gerçekleşmesini kabullenemediler. Ciddi derecede itişip kakışmalar yaşandı. Mozambik’in ev sahipliğindeki konferansa Batı Sahra dahil 53 kıta ülkesinin tamamı davetliydi. Kaldı ki bu ülke başından bu tarafa Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti’ni tanımanın ötesinde de açıkça destekliyordu. 2017 Şubat ayında sürgündeki Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti devletbaşkanı İbrahim Gali (Brahim Gali) Maputo’ya davet edilmiş ve bir devlet adamına gösterilen tüm kabuller resmiyet içinde kendine uygulanmıştı.

Polisaryo heyeti ise bu tür toplantıları fırsat bilip konferans salonunda yer alabilmek için Muhammed Veled Salih önderliğinde Maputo’da da salona rahatça girmeyi umuyordu. 2017 yılı Ocak ayında Fas Afrika Birliği üyeliğine dönene kadar bu tür toplantılara zaten hiçbir engelle karşılaşmadan iştirak etmekteydi. Üyeliğine geri döner dönmez Batı Sahra heyetlerini adı olup kendisi olmayan bir ülkenin katılımı olarak kabullenmeyeceğini her ortamda dile getirdi. Dönmeden kısa süre önce Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da 2017 yılı Kasım ayında yapılan Dördüncü Arap-Afrika Zirvesi’ne Batı Sahra temsilcilerinin kesin katılacağını ve buna engele olamayacağını anlayınca Fas ikna ettiği Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Uman ve Yemen ile Somali dahil sekiz Arap ülkesiyle çekilme kararı aldı. Kuveyt bu zirvenin finansörü olarak çekilmezken, Mısır da Fas’a karşı olan tavrı sebebiyle katıldı. İlki 1977’de Kahire’de, ikincisi 2010 Ekim’de Libya’nın Sirte şehrinde ve üçüncüsü Kuveyt’te yapıldı Arap-Afrika zirvelerinde Batı Sahra temsil edilmemişti. Zaten Arap Birliği üyesi de değildi. Fas’ın karşı çıkış sebebi de bu tür toplantıların Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler arasında yapılmasıdır. Maputo’da ise Fas heyeti uyanık davranarak bu tür bir toplantıda yer almasının anlamsız olduğunda ısrarcı davrandı. Konferansın Afrika dışından ortaklığını üstlenen Japonya da böyle bir davette bulunmadığı için salonun kapısını kendi diplomatlarına tutturarak tedbir almıştı.

Saatler süren tartışmalar neticesinde Cezayir’in ve Polisaryo’nun bu konudaki en güçlü destekçileri arasındaki Mozambikli yetkililer mevcut güvenlik güçlerinin desteğiyle her türlü toplantı ve uluslararası buluşmaların kurallarını hiçe sayarak Japon ve Faslı heyete baskı uygulamaktan çekinmediler. Hatta Fas Dışişleri Bakanı dahi neredeyse salona alınmayacak kadar ortam gerilmişti.

Fas’ın düşmanlarının şartsız müttefiki olan Mozambik Dışişleri Bakanı Batı Sahra heyetini konferans salonuna gizli bir kapıdan girdirdi ve kendilerine Mozambik’e ayrılan koltukları verip ev sahibi olarak kendi heyetinin içine kaynaştırdı. Bu durum karşısında Fas Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Nasser Bourita, Japon meslektaşı Kono Taro ile 25 Ağustos 2017 günü bir görüşme yaparak bu uygulamadan duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Zira toplantı salonuna girmek için yaka kartı bulunanların, akredite olanların ve Japon büyükelçiliği çalışanlarının bile girmesini bizzat Mozambikli yetkililer engellerken Polisaryo heyeti ise özel muameleye tabi tutulmuştu. Japonya ev sahibinin bu davranışını toplantı tertip heyeti adına büyük bir skandal olarak gördü ve ciddi bir güvenlik zafiyeti olarak değerlendirdi. O saatten sonra yapabildikleri tek şey toplantı sonrası çekilen aile fotoğrafında Batı Sahra heyetinin yer almasını engellemekten ibaret kaldı ve bu da Fas heyetinin ikinci bir uyanıklığı sayesinde önlenmişti.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap