Çayda Türkiye-Afrika işbirliği

0

Çay denilince her ne kadar akla Asya gelse de Afrika’nın da 12 farklı ülkesi çay üretiyor. Kıtadaki bir numaralı çay üreticisi ise Kenya… Yılda 600 bin tona yakın çay üreten Kenya, bunun yüzde 65’ini ihraç ediyor. İlk üç müşterisi ise Pakistan, Mısır ve İngiltere…
 
Kıtanın 42 ülkesi, henüz ticari amaçla çay yetiştirmedikleri halde her geçen yıl en çok tüketen ülkeler arasında yer alıyor. Dünyanın en çok çay üreten ülkelerinden Türkiye, Seylan veya Çin çayı kadar Kenya ve diğer kıta ülkelerinde bu ürünün markalaşması için işbirlikleri yapabilir.
 
Hayatımızın vazgeçilemez içeceklerinin başında gelen suyu, artık çay takip ediyor. Alkollü içeceklerin insan vücuduna verdiği tahribat, bunların tüketimini tarihteki en düşük seviyeye indirdi. İlk defa kullanıldığı Antik çağdan itibaren çay ise bizi kesintisiz bir şekilde 21. yüzyıla kadar geçen her asırda daha fazla bağımlı yaptı. Sömürgecilikle birlikte birçok tüketim maddesinin üretilmesinde etkin olan bitkiler adeta Asya, Afrika, ABD ve Avrupa kıtaları arasında mütemadiyen yer değiştirdi. Bunların en önemlilerinden biri de çay olup artık onu zevkli içecek, ülkelerin ekonomisi için büyük girdi sağlayan bir ticari ürün, daha da önemlisi zirai bitki olarak yetiştiren milyonlarca insanın geçim kaynağı.
 
Çay denilince her ne kadar akla Asya gelse de Afrika’nın da 12 farklı ülkesi özellikle son yıllarda artan şekilde arazilerini bu ürünü yetiştirmek için tahsis ediyor.
 
Ne var ki, daha fazla üretim, bu bitkinin fazlalaşmasına paralel şekilde gelirlerin de yükselmesini sağlamıyor. Sağlık için sıcak içeceklerin faydası hakkında müspet kanaatler bunu içmeyi teşvik ediyor; her sene ciddi anlamda genişleyen dünya nüfusu da büyük talep patlaması yapıyor.
 
300 ila 600 arasında yüzlerce çeşit bitkiden içimlik çay için farklı ürünler yetiştirilse de dünya piyasalarında en çok bilinenleri siyah ve yeşil çay. Fakat önde gelen önemli çay üreticileri, Güney Afrika’nın ‘Rooibos’ denen ‘kırmız çalı çayı’, Hint Okyanusu baharatları ve farklı aromalara sahip çayları karıştırarak elde ettikleri yeni ürünlerle zevk sahibi müşterilerini adeta büyülüyor.
 
ÇAYIN KITALARARASI SERÜVENİ
 
Herkesin kafasında çayın anavatanı olarak Çin, Hindistan, şimdiki adı Sri Lanka olan Seylan’da üretilenler akla gelse de Türkiye de dünya sıralamasında ilk beş ülke arasında yer alıyor.
 
Ancak acaba kaç kişi Kenya’nın son yıllarda en çok siyah çay üreticisi ülke olduğunu bilir? Dahası, Malavi’nin Afrika’da ilk çay ihracatçı ülkesi olduğunun farkında? İngilizlerin sömürgecilik döneminde Asya’da işgal ettikleri yerlerden Afrika’da işgal ettikleri başta Malavi olmak üzere Uganda, Moritus, hatta Kenya’ya bu bitkiyi getirip yetiştirmeleri acaba uzun vadede nasıl neticeler verecekti? Almanların kısa süreli ellerinde kalan sömürgelerinden önce Batı Afrika’da Kamerun’da 1914 yılında, ardından Tanzanya’da çay üretmedeki hedefleri neydi?
 
Yılda 4.5 milyon ton çayın üretildiği dünyamızda bunun çok azı hariç tamamı tüketiliyor. 2020’li yıllara doğru yılda 600 bin tona yakın çay üretimine ulaşan Kenya’nın ihraç ettiği ürünün yüzde 95’ine talip en büyük müşterisi Pakistan, ikincisi Mısır, üçüncüsü ise eski sömürgecisi İngiltere, dördüncüsü de yine başka bir Afrika ülkesi olan Sudan…
 
ÜRETİM AFRİKA’DAN, MARKA AVRUPA’DAN
 
Afrika ülkelerinde üretilen çaylar genelde herhangi bir ambalaj ve marka ismi almadan paketlenip ihraç edildiği için her ne kadar ürün olarak nerede yetiştirildiklerini soranlara belirtilse bile içenler genelde Asya ülkelerinden geldiğini zannederler. Çay severlerin önemli bir kısmı içtiklerinin Etiyopya, Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Malavi, Mozambik, Zambiya, Tanzanya, Madagaskar, Güney Afrika Cumhuriyeti, Moritus ve Kamerun gibi ülkelerden karşılandığını bilmiyor. Maalesef ürünleri kıta markalarıyla piyasalarda yer almadıkları sürece asıl kazanç yine onu pazarlara sunan uluslararası şirketlere kalıyor.        
 
Çay, her geçen sene sadece içilen bir ürün olmanın çok ötesine geçiyor ve bundan en fazla etkilenen de Afrikalılar oluyor.

Ya bu bitkiyi üretip yüzde 5’i hariç ihraç eden Kenya gibi ekonomisine büyük katkı sağlıyor ya da Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ürettiklerinin tamamına yakınını kendi iç piyasasında tüketiyor.
 
Ama kıtanın 42 ülkesi ise henüz ticari amaçla yetiştirmedikleri halde bu ürünü her geçen yıl en çok tüketenler arasında yer alıyor.

Fas ve Cezayir gibi birkaç ülke yeşil çay tüketimine ağırlık verirken diğerleri siyah çayı tercih ediyor.
 
DÜNYANIN BİRİNCİ ÇAY İHRACATÇISI
 
Kıtada 600 bin tonluk üretimiyle en fazla çay üreten, bunun da yüzde 95’ini ihraç eden ve bundan yıllık 1 milyar 200 milyon dolara yakın gelir eden Kenya’nın en fazla ürün alan müşterileri arasında Pakistan, Mısır, İngiltere ve Sudan başı çekiyor. Bu ülkelerin her biri, içinden geçtiğimiz ekonomik buhranlardan en fazla etkilendi.
 
Pakistan’ın milli parası roupi yüzde 50 değer kaybederken, İngiltere de Brexit ile sterlingde yüzde 20’ye yakın küçülme yaşadı. Mısır ile Sudan’daki siyasi kargaşalar ile her ikisinin alım gücünü zayıflattı. Kenya’da çay denilince akla gelen kuruluş Kenya Çay Üreticileri Derneği (KTDA) olup ülkedeki üreticilerin yarıdan fazlası bu işbirliği kuruluşunun üyesi. Ayrıca içlerinde en büyüğünün yılda 60 bin ton çay işleyebildiği 67 fabrikası bulunuyor. Dünyada çay talebinin artması aslında daha fazla alanda bu bitkinin dikimine sebep olsa da yine de çok üründen ziyade daha yüksek kaliteli çayın üretimini zorunlu kılıyor.
 
Malavi, Ruanda ve Burundi gibi ülkeler, 1990’lı yıllardaki dünya tarihinin en vahşi soykırımı sonucu çay üretiminde büyük düşüş yaşasalar da 21. yüzyıla girdiğimiz bu dönemde 1500-2500 metre rakımları bulan tepelerinde çok aranan kokuya sahip ürün elde ediyorlar. Mozambik, bu alanda Malavi’den etkilenirken, bu da diğer komşuları Zambiya ve Zimbabve’de bu bitkiye daha fazla alan tahsisini teşvik etti. 1914 yılında Kamerun Dağı eteğinde Almanların diktiği çaylar, çok geçmeden Tanzanya’yı işgallerinin ardından oraya da taşındı. Uganda, Etiyopya ve Madagaskar’da artık daha fazla çay verimi derdindeler. Fransızlar Moritus adasını sömürgeleştirseler de bu tür ürünlere önem vermedi. 19. yüzyılda İngiltere burayı işgal edince çay üretimini başlattı. Fakat burası aynı zamanda şeker kamışı için son derece elverişli olduğundan bunun dışında başka ürünlere pek yer verilemiyor.
 
YEŞİL ALTIN VE BÜYÜLÜ YAPRAK MARKALAŞMA SÜRECİNDE
 
“Suudi Arabistan’ın petrolü varsa Kenya’nın çayı var” sözü artık sık kullanılıyor. Milyonlarca kişinin bitkilerin her dalından kestikleri iki yeşil yaprak, sabahtan akşama kadar milyonlarca kilo çaya dönüşüyor. Doğu Afrika’nın en büyük açık artırma pazarının kurulduğu Mombasa, KTDA’nın en önemli işlem noktası konumunda. Ürün artsa da üretici için fiyatı düşüyor. Bu durum yeni üreticilerin beklentilerini boşa çıkarsa da sonuçta 4 milyon insan hayatını doğrudan veya dolaylı olarak bu üründen elde ediyor. Üç kilosu üretildiği alanda bir dolar eden çay, Avrupa’nın lüks çaylar satan mağazalarında 100 gramı 10 Euro’ya müşteri buluyor. Her ne kadar Hindistan, Çin ve Sri Lanka çay üretiminde ton bakımından Kenya’dan önde olsa da onlar ürettiklerinin büyük kısmını iç piyasalarında tükettikleri için ­bu ülke öncülüğü kimseye bırakmıyor.
 
Ne var ki, Afrika’nın 54 ülkesinden sadece 12’sinin üretici olması yanında 42 ülkede her geçen gün çaya olan talep aşırı artıyor. Ama neredeyse Mısır ve Sudan hariç belki de birçoğu bu ürünü çok uluslu şirketlerin markalaştırdığı ürünlere yönelerek, üretenlerden değil; ambalajlayan, değişik aromalarla zenginleştiren ülkelerin pazarlarından temin ediyorlar. Dünyanın en çok çay üreten ve de ürettirdiğinden fazla tüketen Türkiye, Seylan veya Çin çayı kadar Kenya ve diğer kıta ülkelerinde bu ürünün markalaşması için işbirlikleri yapabilir.  
 
RİZE’DE SENEGALLİ ÇAY İŞÇİLERİ
 
Koronavirüs hayatımızda birçok alışkanlığı değiştirdi. Türkiye’nin gündemine giren konulardan biri ise Rize’de Senegalli gençlerin çay toplaması idi. Sınırlarımızın kapalı olmasından dolayı Gürcistan’dan işçi girişi sağlanamıyordu. Çay üreticilerinden bir kısmı, çoğu büyük şehirlerimizde saat satan Senegalli gençlere bu işi yaptırıyorlardı. Ülkelerinde çay üretimi yapılmasa da tüm Afrikalılar gibi Senegal de iyi bir tüketici. Ellerinden her iş gelecek kabiliyetteki bu gençler, maharetlerini bu işte de gösterdiler.
 

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yoruma Kapalı